6731 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Habib, ona Ravh, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona da Ubeyd b. Umeyr şunu rivayet etti: "Ebu Musa, Ömer'den (yanına girmek için) izin istedi. (Ubeyd, bir önceki hadiste anlatılan) olayı (nakletti ve) bu rivayetinde (şunları da) söyledi: Sonra Ebu Musa, Ebu Said'le Ömer'in huzuruna gitti ve (hadisin sıhhati hakkında) şahitlik etti. Bunun üzerine Ömer, Rasulullah'ın (sav) bu buyruğu bana gizli mi kalmış? Beni (bunu öğrenmekten) pazarlarda yaptığım alışverişler alıkoydu. Fakat sen (bundan sonra benim yanıma girmek istediğin zaman) istediğin kadar selam ver. Fakat izin isteme! dedi."
Açıklama: Hz. Ömer, Ebû Musa'dan yanına girmesi için selam vermesinin yeterli olacağını, ayrıca izin istemesine gerek olmadığını belirtmiştir. Bu da onun tasarrufundan olan bir husustur.
Bize el-Ka'neb, ona Malik; (T) Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası (Ebu Salih Zekvân), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir adamı artık insanlar helâk oldular derken işittiğinde..." Musa bu cümleyi şöyle rivayet etti: "Bir adam artık insanlar helak oldular dedi mi, insanların en çok helak olanı o adamdır." [Ebû Davud dedi ki: Malik bu konuda şöyle dedi: Bir kişi bu sözü halkın durumunu -yani dinî açıdan hâllerini- görüp de üzüldüğü için söylemişse, bunda bir sakınca görmüyorum. Kendini beğenip de başkalarını küçümseyerek sözü söylüyorsa o zaman bu yasaklanmış olan çirkin bir şeydir.]
Açıklama: "İnsanlar helak oldu" beyanı, insanın kendisini ayrıcalıklı görmesi nedeniyle hadsizliğini gösterir. Ayrıca bu hüküm, Halık-ı Mutlak olan Allah'ın yetkisini kullanmak olarak görüldüğü için çirkin ve yersiz bir davranış olarak değerlendirilmektedir.
Bize Yahya b. Main ona Haccac b. Muhammed ona Yunus b. Ebu İshak, ona Ebu İshak ona da Ayzar b. Hureys'in rivayet ettiğine göre Numan b. Beşir şöyle dedi: Ebu Bekir (ra) Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna girmek için izin istedi. Tam bu sırada Aişe'nin sesinin yüksek bir şekilde çıktığını duydu. Bunun üzerine içeri girip Aişe'yi tokatlamak için tuttu ve bir daha Hz. Peygamber'e (sav) sesini yükselttiğini görmeyeyim dedi. Hz. Peygamber (sav) (Ebu Bekir'e) engel oldu. Ebu Bekir öfkelenmiş halde oradan çıktı. O çıkınca Hz. Peygamber (sav) Aişe'ye, "gördün mü seni adamın elinden nasıl kurtardım" buyurdu. Hz. Ebu Bekir günler sonra tekrar Hz. Peygamber'in (sav) evine girmek için izin istedi. İkisini barışmış halde buldu. Bunun üzerine onlara beni kavganızın arasına soktuğunuz gibi barışınızın arasına da sokun diyerek (şaka yaptı). Hz. Peygamber (sav) de "gel, istediğin gibi yaptık (seni kavgamızın içine soktuğumuz gibi barışımızın içine de soktuk)" cevabını verdi.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik ona da Zeyd b. Eslem'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Doğu tarafından iki adam gelip bir konuşma yaptılar. İnsanlar onların (bu konuşmalarını) beğendiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Gerçekten (güzel) sözde sihir vardır " veya "Gerçekten bazı sözler sihir (gibi büyüleyici)dir."
Bize Süleyman b. Abdulhamid el-Behrani, ona İsmail b. Ayyâş, ona Süleyman b. Abdulhamid, ona İsmail b. Ayyaş'ın oğlu Muhammed b. İsmail, ona babası (İsmail b. Ayyâş), ona Damdam, ona Şurayh b. Ubeyd ona da Ebu Zabye'nin rivayet ettiğine göre Amr b. As bir gün bir adamın ayakta konuşma yapıp sözü uzatması üzerine şöyle demişti: Eğer konuşmasını fazla uzatmayıp mutedil olsaydı kendisi için daha hayırlı olurdu. (Nitekim) ben Hz. Peygamber'i (sav) şöyle buyururken işittim: "Ben kısa (ve özlü) konuşmayı uygun görürüm veya -bu şüphe raviye aittir– kısa (özlü) konuşmakla emrolundum. Çünkü kısa (ve özlü) konuşmak daha hayırlıdır."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Hafs, ona el-A'meş (Süleyman b. Mihran), ona da Talha (b. Musarrif), Huzeyl'in (b. Şurahbil) şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam geldi Osman (b. Ebu Şeybe bu adamın) Sa'd (b. Ebu Vakkas) olduğunu rivayet etmiştir. Nebi'nin (sav) kapısının önünde durup içeri girmek için izin istedi ve kapının önüne dikildi. Osman (b. Ebu Şeybe bu sözü) kapıya karşı (dikildi) diye rivayet etti. Nebi (sav) ona; "kapıdan biraz geriye şöyle çekil veya şöyle dur. Çünkü (içeriye girmek için) izin isteme (kuralı) görmeyi engellemek için konulmuştur" buyurdu.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Habib ve Hişam, onlara Muhammed, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bir kimsenin diğer bir kimseye (davet için) birini elçi olarak göndermesi, o kimsenin evine girmesine izin vermesi demektir."
Bize İbn Serh, ona Süfyan; (T) Bize İbn Sabbah b. Süfyan ve İbn Abde –hadis İbn Abde'nin lafızlarıyla rivayet edilmiştir-, onlara Süfyan, ona da Ubeydullah b. Ebu Yezid b. Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etti: "(Bir ayeti kerime vardır ki); insanların çoğu (sanki) onunla emrolunmamışlar (gibi hareket ediyorlar. Bu ayet) izin ayetidir. Ben şu küçük kız çocuğuma dahi (sözü geçen ayetin emri uyarınca üç vakitte) yanıma izin alarak girmesini emrediyorum." [Ebû Davud şöyle dedi: Aynı şekilde İbn Abbas'dan izin isteme emri ile ilgili hadisi Ata da rivayet etti.]
Bize Ebu Velid et-Tayalisî, ona Şube, ona el-A'meş, ona Ebû Salih ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Birinizin içinin irin ile dolu olması, şiirle dolu olmasından daha hayırlıdır." [Ebu Ali (el-Lü'lü'î) dedi ki: Ebu Ubeyd'in şöyle dediği nakledilir: (Hadisin) açıklaması (şudur): (Burada yerilen şey) kişinin kalbinin kendisini Kur'an'dan ve Allah'ı zikirden alıkoyacak derecede şiirle dolu olmasıdır. (Ama kişinin içinde) baskın olan Kur'an ve ilim olunca bize göre böyle bir kişinin içi şiirle dolu demek değildir. "Muhakkak ki sözlerin bazıları sihir (gibi) dir." Sanki (bu hadisin) manası şudur: Bir kimse (bazen) konuşmasını bir başkasını övme derecesine çıkarır ve söylediği de doğru olur. Böylece insanların kalpleri sözüne yönelir (inanır). Sonra (bu adam) daha önce övmüş olduğu kimseyi kötüler, (yine) söylediği doğrudur. Böylece insanların kalpleri bu diğer sözüne yönelir (inanır). (İşte bu kişi) Sanki bu şekilde dinleyenleri büyülemiştir.]
Açıklama: Hz. Aişe (r.anha) hadiste yerilen şiirin Hz. Peygamber'in (sav) hicvedildiği şiir olduğuna dikkat çekmiştir (bk. Zerkeşî, el-İcâbe li-îrâdi me'stedrekethü Âʾişe ale’sahâbe [Beyrut, 1970], 122).
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona el-Evzaî, ona Yahya, ona Ebû Kilabe şöyle rivayet etmiştir: Ebu Mesud, Ebu Abdullah'a yahut Ebu Abdullah Ebu Mesud'a şöyle dedi: Rasulullah'ın (sav)"demişler ki" sözü hakkında ne söylediğini duydun mu? diye sordu. O da Rasulullah'ın (sav) "o, insanın ne kötü binitidir!" dediğini işittim diye cevap verdi. [Ebû Davud şöyle dedi ki: Buradaki Ebu Abdullah, Huzeyfe'dir.]
Açıklama: İnsanların “öyle diyorlar, öyle söylüyorlar” diye söze başlamaları hemen her dönemde yaygın olan bir konuşma tarzıdır. Bu söz, genellikle insanlar hakkında konuşurken söylenir ve büyük çoğunlukla olumsuz iddiaları içerir. Bu söz aynı zamanda insanın kesin olarak bilmediği şeyler için iddiasına bir delil ve dayanak olsun diye kullanılır. İşte bundan dolayı Hz. Peygamber bu hadiste “insanlar öyle diyorlar” sözüne dayanarak kişiler hakkında olumsuz beyanlarda bulunmanın yanlış ve hatalı olduğunu söylemektedir.