6731 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Haşim b. Kasım, ona Ebu Akil, ona Mücalid b. Saîd, ona eş-Şa'bî, ona da Mesruk'un şöyle anlattığını rivayet etti: Bir gün Ömer b. el-Hattab ile karşılaştım. Bana kim olduğumu sordu. Ben de ismimin Mesruk b. el-Ecda' söyledim. Bunun üzerine Hz. Ömer Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittiğini söyledi: "el-Ecda' şeytandır."
Açıklama: Ecda' şeytanın ismidir. Kulağı ve burnu kesilmiş varlıklar için de kullanılır. Aynı zamanda karşılıklı düşmanlığı da çağrıştırmaktadır. Hz. Ömer Mesrûk b. Ecda' ismini Mesrûk b. Abdurrahman olarak değiştirmiştir. Muhammed b. İsmail es-San'ânî, et-Tenvîr Şerhu'l-Câmii's-Sağîr, (Riyad: Mektebetü Darü's-selam, 2011), 4: 484.
Bize Rabî' b. Nâfi', ona Yezid b. el-Mikdam b. Şurayh, ona babası, ona dedesi Şureyh, babası Hani'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Şureyh'in babası Hani, kavmiyle birlikte Rasulullah'a (sav) gelince, Hz. Peygamber kavminin ona Ebu'l-Hakem künyesini verdiğini işitti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onu çağırarak şöyle buyurdu: "Gerçek şu ki hakem Allah'tır. Hüküm O'nundur. Sana niçin Ebu'l-Hakem künyesini verdiler?" O da kavmimden iki taraf bir konuda anlaşmazlığa düştüğünde bana gelir, ben de aralarında hüküm veririm. Her iki taraf da memnun olur cevabını verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "bu yaptığın iş ne kadar güzel! dedikten sonra, senin erkek çocuğun var mı?" diye sorar. O da benim Şüreyh, Müslim ve Abdullah isimli üç oğlum var der. Rasulullah (sav) "onların en büyüğü hangisi?" diye sorar. O da Şüreyh cevabını verir. Bunun üzerine Rasulullah sen "Ebu Şüreyh'sin" buyurur. [Ebû Davud, Şüreyh'in zinciri kıran ve Tüster şehrine girenlerden olduğunu söylemektedir. Ayrıca Ebu Davud, Şüreyh'in Tüster şehrine gizli bir yoldan girerek, Tüster'in kapısını kırdığını ifade etmektedir.]
Açıklama: Hadis kitaplarında "sirb" kelimesi geçmektedir. Sirb, sürü, filo demektir. Ve hadisin bağlamına hiç uymamaktadır. Kelimeyi "sereb" okursak "gizli yol" anlamanı gelmekte ve hadisin bağlamına uygun düşmektedir. Onun için tercümeyi bu doğrultuda yapmayı uygun bulduk. Tüster (Şuşter) İran'ın Huzistan eyaletine bağlı bir şehirdir. Rıza Kurtuluş, "Şüşter" Diyanet İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2010), 39: 276-277
Bize Amr b. Avn; (T) Bize Müsedded, ona Hüşeym, ona Davud b. Amr, ona Abdullah b. Ebu Zekeriyya, ona Ebu Derdâ, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizler kıyamet gününde isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyunuz." [Ebû Davud, İbn Ebu Zekeriyya'nın Ebu ed-Derdâ'yı görmediğini söylemektedir.]
Açıklama: Abdullah b. Ebu Zekeriyya ile Ebu'd-Derdâ arasında inkıta' vardır.
Bize Mahammed b. Mütevekkil el-Askalanî, ona Abdurrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Kim Allah’a ve Ahiret gününe inanıyorsa misafirine ikramda bulunsun, kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna eziyet etmesin, kim Allah'a ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun."
Açıklama: Misafire ikram ifadesiyle, ev sahibinin misafirine karşı güler yüzlü olması ve kıymetli olduğunu kendisine ima eden ikramda bulunması kastedilmektedir. Hayır söylemek, kişiye doğru ve yararına olan şeylerin söylenmesidir. Ayrıca eylemle imanın ilişkilendirilmesinden, imanın bu fiillere bağlı olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Vurgulu beyan teşvik olarak anlaşılmalı, ya da kamil imanın gerekleri olarak değerlendirilmelidir.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Müsedded, o ikiaine Yahya, ona Ubeydullah, ona Nafi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav), Âsiye'nin ismini değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi."
Bize Müsedded, ona Bişr b. Mufaddal, ona Beşir b. Meymun, ona amcası Üsame b. Ahderi'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah'a (sav) gelen bir topluluk içerisinde ismi Esram olan bir adam vardı. Rasulullah (sav) ona, "adın ne?" diye sordu. Adam da adının Esram olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "senin adın Zür'a olsun" buyurdu.
BizeAhmed b. Hanbel, ona el-Mu'temir, ona er-Rükeyn, ona babası, Semüra'nın şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) kölelerimize şu dört isimden birini vermemizi yasakladı: Eflah, Yesâr, Nâfiâ, Rebâh."
Bize Hafs b. Ömer, ona Şube, ona Sa'd b. İbrahim, ona Ebu Ümame b. Sehl b. Huneyf, ona Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir. Kureyzalılar Sa'd'ın hakemliğine razı olup (kalelerinden) inince Rasulullah (sav), Sa'd'a bir haberci gönderdi. Bunun üzerine Sa'd, bembeyaz bir eşek üzerinde oraya geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "Haydi efendinizin ya da en hayırlınızın (huzurunda) kalkın" buyurdu. Sa'd Rasulullah'ın (sav) yanına gelip oturdu.
Bize Muhammed b. Hatim el-Cerceraî ve Osman b. Ebu Şeybe manen rivayet ettiler. Onlara Abde b. Süleyman, ona Haccac b. Dinar, ona Ebu Haşim, ona ona Ebu Âliye, ona da Ebu Berze el-Eslemî şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir meclisten kalkmak istediği zaman en son şöyle derdi: "Ey tüm noksanlıklardan münezzeh olan Allah'ım! Sana hamd ederim. Senden başka ilah olmadığına şehadet ederim. Senden bağışlanma ister ve sana tövbe ederim." Bir adam, Ey Allah'ın Rasulü! Sen daha önce hiç söylemediğin bir şey söyledin deyince Hz. Peygamber (sav); "bu sözler o mecliste işlenen günahlara kefarettir" buyurdu.
Bize Müsedded ve Süleyman b. Harb manen rivayet ettiler. O ikisine Hammad, ona Hişam b. Urve, babasının şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Ayşe Hz. Peygamber'e (sav) Ey Allah'ın Rasulü! Benim her arkadaşımın künyesi var dedi. Hz. Peygamber (sav), onun kız kardeşinin oğlu (Abdullah b. Zübeyr'i) kastederek "sen de oğlun gibi olan Abdullah'ın künyesini kullan" buyurur. [Müsedded (adı geçen Abdullah'ın) Abdullah b. ez-Zübeyr olduğunu ve Hz. Ayşe'nin Ümmü Abdullah şeklinde künyelendiğini söylemiştir.] [Ebû Davud der ki: Bu hadisin benzerini yine aynı şekilde Kurrân b. Temmâm ile Ma'mer de Hişam'dan rivayet etmişlerdir. Ebu Üsame ise aynı hadisi Hişam vasıtası ile Abbad b. Hamza'dan rivayet etmiştir. Hammad b. Seleme ile Mesleme b. Ka'neb de Ebu Üsame gibi yine Hişam'dan rivayet etmişlerdir.]