10631 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: (Hudeybiye'de iken) bir an kendimi Rasulullah'ın (sav) yanında buldum. Bu arada ikindi namazı vakti olmuştu. Ancak (abdest almak için) yanımızda çok az su vardı. Bu su bir kabın içine boşaltıldı ve Rasulullah'a (sav) götürüldü. Rasulullah (sav) elini su kabının içine sokup parmaklarını açtı ve "Haydi abdest alacaklar gelsin. (Suda gördüğünüz) bereket Allah'tandır." buyurdu. Rasulullah'ın (sav) parmaklarının arasından suyun fışkırdığını görüyordum. Orada bulunanlar bu sudan hem abdest aldılar hem de içtiler. Suyun bereket olduğunu bildiğimden, ne kadar içtiğime hiç aldırış etmeden ben de kana kana içtim. Cabir böyle anlatırken ben (Salim b. Ebu Ca'd) ona "O gün kaç kişiydiniz?" diye sordum. "Bin dört yüz kişiydik." diye cevap verdi. Amr (b. Dinar) Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle burada zikredilen hadise mutabaat etmiştir. Husayn ve Amr b. Mürra, Salim'in Cabir'den rivayet ettiği hadiste, orada bulunanların bin beş yüz kişi olduğunu söylemiştir. Said b. Müseyyeb de Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle bu rivayete mutabaat etmiştir.
Açıklama: Buhari önce hadisin muttasıl tarikini vermiştir. Ardından verdiği aşağıdaki tarik ise muallaktır; Buhari ile Amr b. Mürra arasında inkıta vardır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir, ona Füleyh b. Süleyman, ona da Saîd b. Hâris, ona da Câbir b. Abdullah'ın (r.anhüma) şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav), Ensâr'dan birinin [Ebu Heyseme] bahçesine girdi. Yanında dostu [Ebu Bekir] bulunuyordu. Rasulullah (sav) bahçe sahibine "Yanında kırbada beklemiş su varsa ondan içelim. Yoksa eğilip ağzımızla bu sudan içeriz!" buyurdu. Câbir dedi ki: Bu sırada bahçe sahibi (ağaçları sulamak için) bahçenin bir tarafından öbür tarafına suyu akıtıyordu. Yine Câbir dedi ki: Bahçe sahibi "Ya Rasulallah! Beklemiş suyumuz var, çardağa doğru git" dedi. Câbir dedi ki: Akabinde bahçe sahibi onları (Rasulullah ile Ebu Bekir'i) çardağa götürdü. Bir bardağın içine su koydu, sonra suyun üzerine evde beslediği koyunun sütünden sağdı. Hz. Peygamber (sav) [(suyla karıştırılıp soğutulan) sütten] içti. Daha sonra kendisiyle beraber gelen kişi (Ebu Bekir) de [(suyla karıştırılıp soğutulan) sütten] içti.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Eş‘as b. Süleym, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin, Bera b. Azib (ra)’ın şöyle dediğini rivayet etti. “Rasûlullah (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Bize hastayı ziyaret etmeyi, cenazelere katılmayı, aksırana يرحمك الله /Allah sana rahmet etsin demeyi, davet edene icabet etmeyi, selamı yaymayı, mazluma yardım etmeyi ve yeminle istenilen şeyi yapmayı emretti. Bize altın yüzükleri, gümüşten içmeyi –veya ravi “gümüş kaplardan” dedi-, (hayvanların üzerine örtülen) kırmızı ipekten çulları, ipek şeritli pamuk elbiseyi (Mısır-Şam tarafında yapılan bir tür), ipeği, ibrişimli ipek elbisesi, kalın ipekten üretilen altın işlemeli elbiseyi giymeyi yasakladı.”
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona İbn Ebu Adî, ona İbn Avn, ona da Mücâhid'in bildirdiğine göre İbn Ebu Leylâ şöyle demiştir: Biz Huzeyfe (ra) ile birlikte sefere çıktık. Huzeyfe, Rasûlullah (sav)'in şöyle buyurduğunu aktardı: "Altın ve gümüş kaplardan içmeyin, ipek ve atlas elbiseler giymeyin. Çünkü bunlar dünyada kafirlerin, ahirette ise sizindir."
Bize Hasan b. Müdrik, ona Yahya b. Hammâd, ona Ebu Avâne, ona da Asım el-Ahvel şöyle demiştir: Ben Enes b. Mâlik'in yanında Peygamber'in kadehini gördüm, çatlamış hâldeydi ve Enes onu gümüşle bağlayıp kenetlemişti. Bu Nudâr ağacından yapılmış, enli, güzel bir kadehti. Enes “hiç şüphesiz ben bu kadehle Rasulullah'a (sav) defalarca su sundum” dedi. İbn Sîrîn der ki: Bu kadehin üzerinde demirden yapılmış bir halka vardı. Enes b. Mâlik bu halkanın yerine altın yahut gümüşten bir halka geçirmek istedi. Fakat Ebu Talha “Rasulullah'ın (sav) yapmış olduğu bir şeyi değiştirme” dedi. Bunun üzerine Enes vazgeçti.