10631 Kayıt Bulundu.
Bize Kabisa, ona Süfyan, ona Eş’as, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin'in rivayet ettiğine göre Berâ (ra) şöyle demiştir: Resul-i Ekrem (sav) bize yedi şeyi emretti. Hasta ziyareti yapmak, cenaze törenine katılıp cenaze namazını kılmak, aksırana (yerhamukellah) diyerek hayır duada bulunmak bunlardandır. (Buna karşılık) ipek elbise giymeyi, (değişik kalınlıkta ve yoğunlukta) ipekli kumaş cinsinden dibac, kıssî ve istebrak giymeyi ve kırmızı renkli ipekten (veya vahşi hayvan derisinden yapılmış) eğer yastıklarını kullanmayı yasakladı.
Bize Adem, ona Şu'be, ona Eş'as b. Süleym, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin'in rivayet ettiğine göre Bera b. Azib (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber bize yedi şeyi yasakladı: Altın yüzük takmak –veya altın halka takmak-, ipek elbise giymek, (değişik kalınlıkta ve yoğunlukta) ipekli kumaş cinsinden dibac, istebrak giymek, kırmızı eğer yastığı kullanmak, ibrişimli ipek kumaş ve gümüş kap kullanmak. (Buna karşılık) şu yedi şeyi emretti: Hasta ziyareti yapmak, cenaze törenine katılmak ve cenaze namazını kılmak, aksırana (yerhamukellah diyerek) hayır duada bulunmak, selam almak, davete icabet etmek, bir arkadaşın senin hakkında "şöyle yapacaksın!" diye yemin etmesi durumunda (yapılacak şey bir günah, mefsedet vb. olmadığı sürece) onu yapmak, mazlumlara yardım etmek.
Bize Haccac b. Minhâl, ona Şu'be, ona Eş'as b. Süleym, ona babası (Süleym b. Esved), ona da Mesruk'un rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Nebi (sav) abdest alırken, taranırken ve ayakkabısını giyerken sağdan başlamayı severdi."
Bize Muhammed b. Ar'ara, ona Ömer b. Ebu Zâide, ona Avn b. Ebu Cuhayfe, ona da babası (Ebu Cuhayfe) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) yanına gittim. Deriden yapılmış kızıl bir çadırın içindeydi. (Orada) Bilal'i, Hz. Peygamber'in (sav) abdestinden geriye kalan suyu götürürken gördüm. İnsanlar o sudan alabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Suya ulaşabilen, onunla (yüzünü ve vücudunu) sıvazlıyor, ulaşamayan ise arkadaşının elindeki ıslaklıktan faydalanmaya çalışıyordu."
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Yahya b. Saîd, ona Ubeyd b. Huneyn, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Ben, Peygamber'e (sav) karşı birbirine yardım eden iki kadının kim olduğunu, Ömer'e sormak isteyerek tam bir sene bekledim, ama heybetinden çekinerek soramadım. Nihayet bir gün bir konaklama esnasında bineğinden indi ve ihtiyaç gidermek için erâk ağaçlarının arasına girdi. Çıkınca ben bunu kendisine sordum. O da “Âişe ile Hafsa” dedi, sonra şöyle devam etti: Bizler Cahiliye devrinde kadınlara bir değer vermezdik. İslâm gelip de Allah onlar hakkında ayet indirince bizler de işlerimize müdahale ettirmeden, onların üzerimizde hakkı olduğunu düşündük. Bir gün hanımımla aramda bir tartışma oldu ve o bana ağır sözler kullandı. Bunun üzerine ben ona “sınırını bil ve haddini aşma” dedim. O da “sen bunu söylüyorsun ama kızın Peygamber'i (sav) üzüyor” dedi. Bunun üzerine ben Hafsa'ya gelip “seni uyarıyorum, Allah'a ve Rasulü'ne sakın isyan etme” dedim ve Peygamber'i üzme konusunda önce ona öğüt verdim, sonra Ümmü Seleme'ye gittim, ona da Hafsa'ya söylediğimi söyledim. Ümmü Seleme “sana hayret ediyorum ey Ömer, bizim işlerimize karışıyorsun. Şimdi de hiçbir şey kalmadı da Rasulullah (sav) ile hanımları arasına mı giriyorsun?” dedi ve bunu tekrar tekrar söyledi. Ensâr'dan bir adam vardı. O Rasulullah'ın (sav) meclisinden uzakta olduğu zaman ben Rasulullah'ın meclisinde bulunur ve orada olan ne varsa gelip ona bildirirdim. Ben Rasulullah'ın meclisinde bulunamadığım zaman da o hazır bulunur ve Rasulullah'ın meclisinde olan ne varsa gelip bana aktarırdı. O sıralarda Şam'daki Gassân Meliki hariç, Rasulullah'ın etrafında bulunanlarla ilişkileri düzgündü. Biz Gassân Melik'inin bize gelip saldırmasından korkuyorduk. Derken bir gün Ensârî komşumun “bir olay oldu” diyerek geldiğini gördüm. Ona “ne oldu? Gassânîler mi saldırdı?” dedim. Ensârî “undan daha büyük bir olay oldu, Rasulullah (sav) eşlerini boşamış” dedi. Ben hemen geldim, bir de gördüm ki, kadınların odalarının hepsinde bir ağlama sesi var. Peygamber (sav) ise biraz yüksekçe seki şeklindeki odasına çekilmiş, kapısında da siyahî hizmetçisi duruyor. Onun yanına gelip “içeri girmem için, izin isteyiver” dedim. Peygamber (sav) bana izin verdi, yanına girdim, ve gördüm ki Peygamber (sav) bir hasır üzerinde yatıyor, yattığı hasırın izleri yan tarafına çıkmıştı. Başının altında içi lif dolu meşin bir yastık vardı. İçeride asılmış birkaç tane tabaklanmamış hayvan derisi ile deri tabaklamakta kullanılan bir miktar karaz ağacı yaprağı vardı. Ben Rasulullah'a, Hafsa ile Ümmü Seleme'ye söylediklerimi ve Ümmü Seleme'nin bana verdiği cevabı aktardım. Rasulullah güldü. Kendi o yüksekçe odasında yirmi dokuz gece kaldı, sonra eşlerinin yanına döndü.