10631 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Saîd b. Ebu Saîd el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Ka'bî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Misafir bir gün izzet ve ikramla ağırlanır. Misafirlik üç gündür. Üç günden fazla (olan misafirlik) ise (ev sahibi için misafire yapılan) bir sadakadır. Misafirin ev sahibini sıkana kadar misafirliği uzatması, helal değildir." Bize İsmail, ona Mâlik benzer bir hadisi nakletmiş ve şu ifadeyi ilave etmiştir: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin yahut sussun."
Açıklama: Hadiste geçen "câize" kelimesi, misafire özel olarak hazırlanan hediye (câize) mahiyetindeki bir gün ve bir gecelik yemek/ikram anlamına gelir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona İbn Mehdî, ona Süfyan, ona Ebu Hasîn, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ikram etsin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır söylesin yahut sussun!"
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yezîd b. Ebu Habîb, ona Ebu Hayr, ona da Ukbe b. Âmir (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'e (sav) "Ey Allah’ın Rasulü! Sen bizi sefere gönderiyorsun. Biz de seferde bazı kimselerin yanında konaklıyoruz ama bize yemek bile vermiyorlar. Bu hususta ne buyurursunuz?" diye sorduk. Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: "Bir topluluğa konuk olduğunuzda sizin için misafire yaraşır şeyler yaparlarsa bunu kabul edin. Eğer yapmazlarsa onlardan misafirin gereken hakkını alın."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa akrabasıyla ilgilensin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun."
Bize Abdullah b. Abdülvehhâb, ona İbn Uleyye, ona Eyyûb, ona da Abdullah b. Ebu Müleyke şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber’e (sav) dîbâc kumaşından altın düğmeli birçok kaftan hediye edilmişti. Hz. Peygamber, bu kaftanları sahabilerinden bazıları arasında taksim etti. Ve onlardan birini Mahrame için ayırdı. Mahrame yanına gelince "Bunu senin için sakladım" dedi. Ravi Eyyûb kendi elbisesiyle işaret edip “Hz. Peygamber bu sözü söylerken kaftanı Mahrame'ye böyle gösteriyordu. Mahrame'nin huyunda bir sertlik vardı” demiştir. Bu hadîsi Hammad b. Zeyd, Eyyûb'dan rivayet etti. Hâtim b. Verdân da şöyle dedi: Bize Eyyûb’un İbn Ebu Muleyke’den nakline göre Misver rivayetine şu cümle ile başlamıştır: "Hz. Peygamber'e (sav) birçok kaftan gelmişti."
Açıklama: Hz. Peygamber'in Mahreme'ye bu özel muamelesinin sebebi onun huysuzluğunu idare etmek istemesi bu konuda bazı kişleri idare etmenin de sadaka olduğunu ifade yanında uygulaması ile sert ve şiddet yerine yumuşak muamele ve sözlerle onu kazanmanın yolunu bize öğretmektedir. İbn Battal, Ebu'l-Huseyn Ali b. Halef b. Abdilmelik, Şerhu Sahihi'l-Buhârî, thk. Ebû Temim Yasir b. İbrahim (Riyad: Mektebetü'r-rüşd, 1423), 9/305.
Bize Adem (b. Ebu İyas), ona Şu'be (b. Haccac), ona da Ebu Teyyah (Yezid b. Humeyd), Enes b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah Rasulü (sav) bizimle hep iç içe olmuştur. O kadar ki, küçük kardeşime: 'Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğayr (bülbülcük)?' derdi."
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Ukayl, ona ez-Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Mümin aynı delikten iki defa sokulmaz (ısırılmaz)."