10631 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Yezîd, ona Ebu Hayr, ona da Abdullah b. Amr şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber'e "İslam'da hangi davranış hayırlıdır?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Yemek yedirmen ve tanıdığın tanımadığın herkese selam vermen" buyurdu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî), ona da (İbn Şihab) ez-Zührî şöyle demiştir: Bu hadisi, işte senin burada olduğun gibi Sehl b. Sa'd'dan ezberledim. O şöyle rivayet etti: "Adamın biri, Hz. Peygamber'in (sav) evinin deliklerinden birinden içeri bakmıştı. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) yanında bulunan bir tarak ile başını tarıyordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) adama şöyle buyurdu: 'Senin [bu şekilde] bana baktığını bilseydim kesinlikle şu tarağı gözüne batırırdım. Şüphesiz (içeriye girmek için) izin isteme (kuralı) bakmayı engellemek için konulmuştur."
Bize Müsedded (b. Müserhed el-Esedî), ona Hammad b. Zeyd (el-Ezdî), ona Ubeydullah b. Ebu Bekir (el-Ensarî), ona da Enes b. Malik'in (ra) rivayet ettiğine göre adamın biri, Hz. Peygamber'in (sav) evindeki deliklerden birinden içeri baktı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) elindeki ok temreni ile ya da temrenleri ile adama doğru kalktı. Öyle ki bu esnada temreni batırmak üzere gizlice adama yanaşırken kendisini izler gibiyim!"
Bize İshâk, ona Abdüssamed, ona Abdullah b. Müsennâ, ona Sümâme b. Abdullah, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etti: "Rasûlullah (sav) selam vereceği zaman üç defa verir, bir söz söylediğinde de onu üç kere tekrar ederdi."
Bize Ebu Nuaym, ona Ömer b. Zer; (T) Bize Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah b. Mübarek, ona Ömer b. Zer, ona Mücahid, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etti: Rasulullah'la (sav) birlikte evine girdim. Bir kap içinde süt buldu. Bana "Ey Ebu Hirr! Suffe'de kalanlara git, onları bana çağır." dedi. Hemen onların yanına gittim ve kendilerini çağırdım. Onlar da geldiler ve Rasulullah'ın huzuruna girmek için izin istediler. O da kendilerine izin verdi, onlar da içeri girdiler.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona İbn Ebu Hâzim, ona babası (Seleme b. Dinar), ona da Sehl şöyle demiştir: "Cuma günleri biz çok sevinirdik." Kendisine "Neden sevinirdiniz?" diye sordum, şu cevabı verdi: "Bizim yaşlı bir ninemiz vardı. Budâ'a'ya -İbn Mesleme buranın Medîne'de bir hurmalık olduğunu söyledi- birilerini gönderirdi, pazı köklerini alır, onları bir tencereye koyar, içine biraz da arpa tanesi katardı. Cuma namazını kılıp mescitten ayrıldığımızda ona selam verirdik, o da bize yaptığı yemekten verirdi. Bunun için çok sevinirdik. Cumaları ancak cuma namazından sonra yemek yer ve öğle uykusuna yatardık."
Bize Humeydî, ona Süfyân (T); bana Mahmud, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, onlara (Süfyân ve Ma'mer'e) İbn Tâvûs, ona Babası (Tâvûs b. Keysân) ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Ben, günaha benzeyecek en küçük kusuru, Ebu Hureyre'nin Hz. Peygamber'den (sav)'den rivayet ettiği şu hadiste gördüm. "Allah, Ademoğlunun zinadan payına düşeni yazmıştır. Bu yazı onun başına mutlaka gelecektir. Gözün zinası (şehvetle) bakmak, dilin zinası da (şehvetle) konuşmaktır. Nefis zinayı temenni eder ve buna arzu duyar. Cinsel organ da bu arzuyu ya onaylar (zina eder), ya da reddeder (zinadan uzak durur)."