Giriş


    Öneri Formu
27984 B007178 Buhari, Ahkâm, 27

Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yahya, ona Ömer b. Kesîr, ona Ebu Katâde'nin azatlısı Ebu Muhammed, ona da Ebu Katade şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Huneyn savaşında "kim bir düşmanı öldürdüğüne dair açık bir delil ortaya koyarsa, ölenin üzerinden çıkanlar ona aittir" buyurdu. Ben de bir müşriki öldürdüğüme dair şahit bulmak üzere ayağa kalktım ama şahitlik edecek kimseyi bulamayınca oturdum. Sonra aklıma geldi, olayı Rasulullah'a (sav) anlattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in yanında oturan bir adam “sözünü ettiği o maktulün silahı bendedir. Buna karşılık onu başka bir şeyle razı et” dedi. Hz. Ebu Bekir hemen müdahale ederek “hayır, vallahi olmaz. Allah ve Rasulü yolunda savaşan Allah’ın aslanlarından birinin hakkını alıp Kureyş’ten bir sırtlancığa veremez” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) emretti, o adam o malı bana verdi. Ben de bununla bir bahçe satın aldım. Müslüman olduktan sonra edindiğim ilk mal varlığım bu oldu. Bana Ebu Abdullah ona da Leys'in dediğine göre Ebu Katâde “Peygam­ber (sav) kalktı ve o maktulün eşyalarını bana teslim et­ti” demiştir. Hicaz ehli der ki: Hâkim, hâ­kimliği sırasında ya da daha önce gördüğü bir konuda sadece bilgisiyle hüküm veremez. Bazı fakihlerin görüşüne göre, eğer bir hasım, hâki­min yanında mahkemede, diğer bir kimse lehine bir hakkı itiraf etse, hakim, ayrıca iki şahit çağırıp onlarında ikrarını almadan, sadece bu itiraf üzerine hü­küm veremez. Irak ehli de der ki: Hakim, mahkemede işittiği yahut gördüğü şeyle hükmedebilir. Mahkeme dışında duyduğu ve gördüğü şeyle ancak hazır bulunduracağı iki şahidin şehadetiyle hükmedebilir. Irak ehlinden bir başka gurup da der ki: Hâkim, iki şahit olmadan da hüküm verebilir, çünkü hâkim kendisine itimad edilen ve güvenilen bir kimsedir. Zaten şahitlikten maksat da gerçeği bilinmesidir. Hâkimin bilgisi şahitlikten çok daha geçerlidir. Irak ehlininbir kısmı da der ki: Hâkim, mali davalarda kendi bilgisi ile hüküm verir, fakat mali boyutu olmayan davalarda ise kendi ilmi ile hükmedemez. Kasım der ki: Hâ­kimin, kendisinden başka kimsenin bilgisi olmadığı bir hususta, kendi bilgisi şahitlikten daha öncelikli olmasına rağmen, sadece kendi bilgisi ile bir hüküm ve­rip infaz etmesi uygun olmaz. Çünkü delilsiz olarak sırf kendi bilgisiyle hüküm vermek Müslümanlar arasında, onu töhmet altında bırakır ve insanların suizanna kapılmasına yol açar. Nitekim Hz. Peygamber (sav) de suizannı hoş karşılamadığı için (yanındaki kadını tanıtarak) "Bu kadın Safiye'dir" buyurmuştur.


    Öneri Formu
27976 B007170 Buhari, Ahkâm, 21

Bize Osman b. Salih, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Ebu Huzeyfe'nin azatlısı Salim, içlerinde Ebu Bekir, Ömer, Ebu Seleme, Zeyd ve Âmir b. Rabîa'nın da bulunduğu, ilk Muhacirlere ve Peygamber'in (sav) sahabesine Kubâ Mescidinde imamlık yapıyordu.


    Öneri Formu
27981 B007175 Buhari, Ahkâm, 25

Bize İsmail b. Ebu Üveys, ona İsmail b. İbrahim, ona amcası Musa b. Ukbe, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Müslümanlar Hevâzin esirlerinin azat edilmesi konusunda Hz. Peygamber'e (sav) yetki verdiklerinde Hz. Peygamber (sav) "Şimdi kimin gönül hoşluğu ile izin verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muva­fakat işinizi bize arz etsin" buyurdu. İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.


    Öneri Formu
27983 B007177 Buhari, Ahkâm, 26

Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. Peygamber'in (sav) Hanımı Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe b. Ebu Vakkâs karde­şi Sa'd b. Ebu Vakkâs'a “Zem'a'nın cariyesinin doğan (Abdurrahman), benim çocuğumdur, Bu çocuğu himayene al” diye vasiyet etti. Mekke'nin fethedildiği sene Mekke'ye varıldığında, Sa'd b. Ebu Vakkâs bu çocuğu aldı ve “bu çocuk kardeşimin oğludur. Nesebimize katılması konusunda kardeşim bana vasiyet etmiştir” dedi. Abd b. Zem'a da ayağa kalkıp “bu, benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğlu olup baba­mın döşeğinde doğmuştur” dedi. Her iki taraf iddialarını Hz. Peygamber'e taşıdılar. Sa'd b. Ebu Vakkâs “Ey Allah'ın Rasûlü, bu çocuk kardeşimin oğludur. Nesebimize katılması konusunda kardeşim bana vasiyet etmiştir” dedi. Abd b. Zem'a da “bu, benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğlu olup baba­mın döşeğinde doğmuştur” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Ey Abd b. Zem'a, bu çocuk senin kardeşindir" dedi, ardından "çocuk (doğduğu) döşeğe aittir. Zina eden erkeğe de mahrumi­yet düşer" buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (sav) çocuğun Utbe'ye benzediğini görünce eşi Sevde bt. Zem'a'ya "ey Sevde! Bundan sonra sen de Abdurrahman'ın yanında örtünü üzerine al, örtün" buyurdu. Abdurrahman, bu vakitten sonra vefat edinceye kadar, Sevde'yi örtüsüz olarak görmedi.


    Öneri Formu
27988 B007182 Buhari, Ahkâm, 29


    Öneri Formu
27987 B007181 Buhari, Ahkâm, 29


    Öneri Formu
27972 B007166 Buhari, Ahkâm, 18


    Öneri Formu
27974 B007168 Buhari, Ahkâm, 19


    Öneri Formu
27975 B007169 Buhari, Ahkâm, 20


    Öneri Formu
27978 B007172 Buhari, Ahkâm, 22