4875 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona Amr b. Hâris, ona Bükeyr b. Abdullah b. Eşec, ona Seleme b. Ekva'nın mevlâsı Yezid, ona da Seleme b. Ekva' şöyle rivayet etmiştir: "(Oruca gücü yetmeyenler, bir yoksulu doyuracak kadar fidye verir) ayeti inince, içimizden dileyen kimseler, bir sonraki ayet inip de önceki ayetin hükmünü neshedinceye dek oruç tutmayıp fidye verirlerdi." [Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih-garîb bir hadistir. (Senetteki) Yezid, Seleme b. Ekva'nın mevlâsı İbn Ebu Ubeyd'dir.]
Açıklama: Hükmen merfu yazilabilir.
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Süfyân b. Habîb, ona Sevr b. Yezîd, ona Halid b. Ma'dân, ona Abdullah b. Büsr, ona da kız kardeşi (Nehime bt. Büsr), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'ın size farz kıldığı oruçlar dışında cumartesi günü oruç tutmayın. Sizden biri (o gün) sadece bir üzüm çöpü veya bir dal parçası da olsa alsın onu emsin (iftar etsin, orucunu bozsun)." [Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen bir hadistir. O günde orucun mekruh olması, kişinin orucunu sadece cumartesi günlerine denk getirmesinden dolayıdır. Çünkü Yahudiler, cumartesi gününü tazim ederler.]
Bize Mahmûd b. Ğaylân, ona Ebu Dâvud, ona Şu'be, ona Habîb b. Zeyd, ona kendisine Leylâ denilen mevlâsı, ona da ninesi Ümmü Umâre bt. Kâ'b el-Ensâriyye şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), [Ümmü Umâre'nin] evine misafir olmuş, kendisi de Hz. Peygamber'e (sav) yemek ikram etmiştir. Rasulullah (sav), ona "(Sen de) Ye" buyurunca o [Ümmü Umâre] , "Ben oruçluyum" diye cevap vermiştir. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), "Oruçlu kimse(ye) melekler, yanında yemek yenip (insanlar yemeklerini) bitirene dek (hayır) duada bulunurlar" buyurmuştur. (Râvilerden biri şüpheye düşüp), belki de "onlar doyuncaya dek" demiştir. Ebu İsa [Tirmizî] şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adî, ona da Humeyd Tavîl, Enes b. Mâlik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebî (sav), ramazan ayının son on günü itikâfa girerdi. Ancak, bir yıl itikâfa girmemişti. Ertesi sene olduğunda yirmi gün boyunca itikâfta kaldı." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Enes b. Mâlik'ten naklen gelen bu rivayet, hasen-sahih-garîb bir hadistir. İlim ehli, niyet ederek itikâfa giren ve onu tamamlayamadan itikâftan çıkan kimse hakkında ihtilaf etmiştir. Bazısı, itikâfını bozan kimseye onu kazâ etmesi gerekir demiş ve bu konuda Nebî'nin (sav) (bir sene) ramazan ayındaki itikâfından çıktığında şevvâl ayında on gün itikâfa girdiğine dair hadisi delil olarak kullanmıştır ki bu, Mâlik (b. Enes)'in de görüşüdür. Bazısı da 'Eğer kişinin itikâfa gireceğine dair bir adağı yoksa veya kendi kendine o itikâfı (bir şekilde) kendine vacib kılmadıysa, yani nafile olarak itikâfa girip çıkmışsa, itikâfı kazâ etmesi gerekmez. Ancak kendisi kazâ etmek isterse eder. Ne var ki bu ona vacib değildir' demiştir. Bu da Şâfiî'nin görüşüdür. Şâfiî ayrıca 'Hac ve umre dışındaki herhangi bir amele niyetlenip koyulur, ardından da bırakacak olursan, kaza etmen gerekmez' demiştir. Bu konuda Ebu Hureyre'den de hadis nakledilmiştir.]
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Simâk b. Harb, ona Ebu Rabî, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav), benden şu üç konuda söz aldı: vitir namazını kılmadan uyumamam, her aydan üç gün oruç tutmam ve kuşluk namazını kılmam."
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), insanları mecbur tutmadan, Ramazan'ı ibadetle geçirmeye teşvik etmiş ve 'Kim inanarak ve karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek Ramazan ayını ibadetle geçirirse geçmiş günahları affedilir' buyurmuştur. Rasulullah (sav) vefat ettiğinde durum bu şekildeydi. Hz. Ebu Bekir'in hilafeti döneminde ve Hz. Ömer'in hilafetinin başlarında bu durum aynı şekilde devam etti." [Bu konuda Aişe'den de hadis nakledilmiştir. Ebu İsa şöyle der ki: Bu, sahih bir hadistir. Bu hadis aynı şekilde Zührî, ona Urve, ona da Aişe tarafından rivayet edilmiştir. Ebu İsa der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.]
Açıklama: Hükmen merfudur.