10610 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Abdullah b. Dinar, ona da Abdullah b. Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bilal, ezanı gece okuyor. Siz, İbn Ümmü Mektum ezan okuyana kadar yeyip içmeye devam ediniz."
Bize İshak, ona Ebu Üsame, ona Ubeydullah, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe; (T) Bize Nafi', ona da İbn Ömer şöyle demiştir; (T) Bize Yusuf b. İsa el-Mervezî, ona Fadl, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe şöyle demiştir: "Bilal, ezanı gece okuyor. Siz İbn Ümmü Mektum ezan okuyana kadar yeyip içmeye devam ediniz."
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Hişam, ona babası (Urve b. ez-Zübeyr), ona da Ayşe (r.anha) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Akşam yemeği (sofraya) konulup da (akşam) namazı kılınmak üzere olursa (önce) akşam yemeğine başlayınız."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Akşam yemeği önünüze konulduğu vakit akşam namazını kılmadan yemeğe başlayınız. Acele edip de yemeğinizi bırakmayınız.”
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Ubeydullah, ona Nafi', ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Her hangi birinizin akşam yemeği (sofraya) konulup da (akşam) namazı kılınmak üzere olursa (önce) akşam yemeğine başlayınız. Kişi, yemeği bitirinceye kadar acele etmesin." İbn Ömer’in önüne yemek konulur, (öte yandan) namaza başlanırdı da imamın kıraatini işittiği halde yemeği bitirmedikçe namaza gitmezdi.
Bize İshak, ona Ebu Üsame, ona Ubeydullah, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe; (T) Bize Nafi' , ona da İbn Ömer şöyle demiştir; (T) Bize Yusuf b. İsa el-Mervezî, ona Fadl, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe şöyle demiştir: "Bilal, ezanı gece okuyor. Siz İbn Ümmü Mektum ezan okuyana kadar yeyip içmeye devam ediniz."
Bize Ali b. Ayyâş, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim ezanı işitir de [bittiğinde], 'Allahumme rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmme, ve's-salâti'l-kâime, âti muhammedeni'l-vesîlete ve'l-fazîle, veb'ashu makâmen mahmûdeni'llezî vaadteh. (Ey bu tam davetin ve kılınmak üzere olan bu namazın rabbi olan Allah'ım! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ihsan et. Onu Kendisine vadettiğin makâm-ı mahmûd'a ulaştır)' diye dua ederse, o kişiye kıyamet günü şefaatim ulaşır."
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Eyyüb, ez-Ziyâdî'nin arkadaşı Abdülhamid ve Asım el-Ahvel, onlara da Abdullah b. Haris şöyle demiştir: "İbn Abbas (yerlerin) çamurlu olduğu bir günde bize hutbe vermişti. Müezzin 'Haydi namaza' bölümünü okuyacağı sırada, ona "namaz bulunduğunuz yerde kılınacak (es-salâtü fi'r-rihâl)" diye nida etmesini emretti. Bunun üzerinde orada bulunanlar birbirlerine baktı. Bu uygulamayı İbn Abbas'tan daha hayırlı bir kimse (Hz. Peygamber) yapmıştır. Bu durum zaruri bir durumdur."
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Ebu Ömer Hafs b. Gıyâs), ona el-A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bbu iki namazda bulunan fazileti bilselerdi, emekleyerek bile olsa mutlaka cemaate gelirlerdi. İçimden, müezzine emredeyim namaz için kamet getirsin sonra bir adama emredeyim o da insanlara namazda imamlık etsin sonra da ateşten meşaleler alarak cemaatle namaza gelmeyenlerin evlerini yakmayı düşündüm!."