حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن أبى مالك الأشجعي عن ربعى عن حذيفة قال قال نبيكم صلى الله عليه وسلم : كل معروف صدقة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164045, EM000233
Hadis:
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن أبى مالك الأشجعي عن ربعى عن حذيفة قال قال نبيكم صلى الله عليه وسلم : كل معروف صدقة
Tercemesi:
Huzeyfe'den (Radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre dedi ki: Peygamberiniz (Sallaliahü Aleyhi ve Seîlem) şöyle buyurdu: «Her ma'rııf = iyilik, bir sadakadır.»[464]
H u z e y f e hadîs-i şerifi anlatırken, sizin Peygamber iniz, diye söze başlamıştır. Bunun sebebi, Peygamber in sözüne önem ve İhtimam vermek ve ma'rufu işlemekte kusur etmemek içindir.
H u z e y f e kimdir? :
Ebu Abdullah künyesi ile tanınan Huzeyfe ibni'l-Y e m a n Ashab-ı kiramın büyükferindendir. Babası ile beraber Medine'ye gelerek İslâm'ı kabul etmişlerdi. Ensar veya Muhacirin arasına girmek hususunda Hz. Peygamber tarafından muhayyer bırakılmışlar ve kendileri Ensar arasına girmeyi tercih etmişlerdi.
Huzeyfe, babası H usey I, kardeşi S a f v a n , Uhud savaşında bulunmuşlar ye babası, Müslümanlar tarafından yanlışlıkla şehîd edildi.
Hendek savaşında soğuk ve karanlık bir gecede, Peygamber Efendimiz H u z e y f e V' düşmanın durumu hakkında bilgi edinmek üzere, düşmana karşı göndermiş ve Huzeyfe de düşmanın fırtına ve soğuktan perişan bir halde göç etmekte oldukları haberini getirmişti. Peygamber Efendimiz, münafıkları yalnız Huzeyfe'ye tanıtmış ve onu kendisine sırdaş edinmişti.
Hz. Ömer hilâfeti zamanında memuriyetlerde kullandığı zevat arasında münafık bulunup bulunmadığını Huzeyfe 'den sormuş ve münafık bulunduğunu söylemesine rağmen kimliklerini açıklamaktan sakınmıştı. Hz. Ömer, ashabdan vefat eden birinin cenazesinde Huzeyfe yi görmeyince, cenazede bulunmazdı.
Huzeyfe, İran fetihlerinde bulunmuş ve Nihavend'de kumandan Nüman ibni Mukrin'in şehid edilmesi üzerine sancağı ele geçirerek Hemedan, Rey ve Dînever beldelerini fethetmişti. Daha sonra Nusaybin valiliğine tayin edildi. Çok emin bir kimse olduğundan, Hz. Ömer:
«— Huzeyfe ne isterse ona veriniz.»
Emrİnİ verdiği halde, Huzeyfe kendi yiyeceği atının yemi ile yetinerek Medine ye dönüşünde Hz. Ömer halinde bir değişiklik görmemesi üzerine, memnun kalmış ve boynuna sarılmış ve şöyle demişti :
«— Sen, benim kardeşimsın, ben de senin kardeşinim.»
Huzeyfe, Hz. Ömer'in şehid edilmesinden 40 gün sonra hicretin 37. yılında vefat etti. Allah ondan razı olsun.[465]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 233, /216
Senetler:
()
Konular:
KTB, İYİLİK, BİRR,
KTB, SADAKA
Sadaka, çeşitleri
حدثنا إسحاق بن مخلد عن حماد بن أسامة عن مسعر قال حدثنا عمر بن قيس عن عمرو بن أبى قرة الكندي قال : عرض أبى على سلمان أخته فأبى وتزوج مولاة له يقال لها بقيرة فبلغ أبا قرة أنه كان بين حذيفة وسلمان شيء فأتاه يطلبه فأخبر أنه في مبقلة له فتوجه إليه فلقيه معه زبيل فيه بقل قد أدخل عصاه في عروة الزبيل وهو على عاتقه فقال يا أبا عبد الله ما كان بينك وبين حذيفة قال يقول سلمان وكان الإنسان عجولا فانطلقا حتى أتيا دار سلمان فدخل سلمان الدار فقال السلام عليكم ثم أذن لأبى قرة فدخل فإذا نمط موضوع على باب وعند رأسه لبنات وإذا قرطاط فقال اجلس على فراش مولاتك التي تمهد لنفسها ثم أنشا يحدثه فقال إن حذيفة كان يحدث بأشياء كان يقولها رسول الله صلى الله عليه وسلم في غضبه لأقوام فأوتى فأسأل عنها فأقول حذيفة أعلم بما يقول وأكره أن تكون ضغائن بين أقوام فأتى حذيفة فقيل له إن سلمان لا يصدقك ولا يكذبك بما تقول فجاءني حذيفة فقال يا سلمان بن أم سلمان فقلت يا حذيفة بن أم حذيفة لتنتهين أو لأكتبن فيك إلى عمر فلما خوفته بعمر تركنى وقد قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من ولد آدم أنا فأيما عبد من أمتى لعنته لعنة أو سببته سبة في غير كنهه فأجعلها عليه صلاة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164046, EM000234
Hadis:
حدثنا إسحاق بن مخلد عن حماد بن أسامة عن مسعر قال حدثنا عمر بن قيس عن عمرو بن أبى قرة الكندي قال : عرض أبى على سلمان أخته فأبى وتزوج مولاة له يقال لها بقيرة فبلغ أبا قرة أنه كان بين حذيفة وسلمان شيء فأتاه يطلبه فأخبر أنه في مبقلة له فتوجه إليه فلقيه معه زبيل فيه بقل قد أدخل عصاه في عروة الزبيل وهو على عاتقه فقال يا أبا عبد الله ما كان بينك وبين حذيفة قال يقول سلمان وكان الإنسان عجولا فانطلقا حتى أتيا دار سلمان فدخل سلمان الدار فقال السلام عليكم ثم أذن لأبى قرة فدخل فإذا نمط موضوع على باب وعند رأسه لبنات وإذا قرطاط فقال اجلس على فراش مولاتك التي تمهد لنفسها ثم أنشا يحدثه فقال إن حذيفة كان يحدث بأشياء كان يقولها رسول الله صلى الله عليه وسلم في غضبه لأقوام فأوتى فأسأل عنها فأقول حذيفة أعلم بما يقول وأكره أن تكون ضغائن بين أقوام فأتى حذيفة فقيل له إن سلمان لا يصدقك ولا يكذبك بما تقول فجاءني حذيفة فقال يا سلمان بن أم سلمان فقلت يا حذيفة بن أم حذيفة لتنتهين أو لأكتبن فيك إلى عمر فلما خوفته بعمر تركنى وقد قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من ولد آدم أنا فأيما عبد من أمتى لعنته لعنة أو سببته سبة في غير كنهه فأجعلها عليه صلاة
Tercemesi:
Amr İbni Ebî Kurre El-Kindî (Radtyallahuanh)'den rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
Babam (Ebû Kurre), kız kardeşini Selman'a arz etti, (onunla evlenmesini teklif etti). Selman kabul etmeyip kendi azadlı cariyesi ile evlendi. O kadına Bukayre denirdi. Ebû Kurre'ye haber ulaştı ki, Huzeyfe ve Selman arasında (söz kırgınlığı) bir şey var. Ebû Kurre, Selman'a varıp onu aramaya başladı. Selman'm, kendisine ait bir sebze bahçesinde olduğu haberi Ebû Kurre'ye verildi. Ona gitmeye yöneldi de, (yolda) Selman'-la karşılaştı. Selman'ın beraberinde, içinde sebze bulunan bir zenbil vardı. Değneğini zenbilin kulpuna sokmuş olduğu halde onu omuzunda taşıyordu. Ebû Kurre:
«Ey Ebu Abdullah (Selman)! Seninle Huzeyfe arasında ne oldu?» dedi.
Ebû Kurre dedi ki, Selman şöyle diyordu :
«İnsan acele huylu yaratılmıştır.» (îsra Sûresi, Âyet: 11)
Bunun üzerine yürüdüler, Seknan'ın evine kadar gittiler. Selman «ve girdi de şöyle dedi:
«Esselâmu aleyküm.»
Sonra Ebû Kurre'ye müsaade etti de içeri giçdi. Orada kapı üzerine konmuş saçaklı ince bir yolluk vardı. Baş yanında da kerpiçler vardı. Bir de eğer palanı bulunuyordu. Selman:
«Hanımefendinin kendisi için serdiği döşek üzerine otur.» dedi.
Sonra Ebû Kurre'ye anlatmıya başlayıp, şöyle dedi:
«Huzeyîe, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seİîem) 'in gazabı halinde bazı kimselere söyledikleri sözleri (insanlara) anlatıyordu. (Halbuki bunları anlatmakta onlara bir fayda yoktu, bilâkis fitneye sebep olabilirdi). Bu haber bana getirildi ve benden soruldu. Ben diyordum ki, Huzeyfe, söylediğini daha iyi bilir; ve ben, insanlar arasından kin doğmasından hoşlanmıyordum. Nihayet Huzeyfe'ye gidilip dendi ki, Selman, senin söylediğin sözlerde seni tasdik etmiyor ve seni yalanlamıyor. Bunun üzerine Huzeyfe bana gelip, şöyle dedi:
— Ey (Ümmü Selman oğlu) Selman! Ben de dedim ki:
— (Ümmü Huzeyfe oğlu) Huzeyfe! Ya bu tutumundan vazgeçersin, yahut senin hakkında (halife) Ömer'e yazacağım. Ben onu, Ömer ile korkutunca, beni terk etti.
Gerçekten Resûlüllah (Sallalkhü Aleyhi ve Seilem) şöyle buyurmuştur: «Ben, Âdem oğlundan gelmeyim, (sizden gazap halinde çıkan bazı sözler gibisi, benden de çıkar). Ümmetimden hangi bir kula müstahak olmadığı halde bir lanet okursam, yahut ona fena bir söz söylersem, bu söz onun hakkında bir rahmet olur.»[466]
Bu hadîs-İ şeriften alınması gereken iki ders vardır:
1— Ashab-ı kiramın âlimlerinden ve höyüklerinden olan S e I m a n - i Farisî, kendi bahçesinde çalışmış ve yetiştirdiği sebzeleri sırtında taşıyarak evine pÖtürmöştür. Çalışmak ve kibir etmiyerek eve yök taşımak bîr vazifedir. Müslümanlar, S e I m a n 'in hareketini örnek alarak çalışmalarını düzenlemelidirler.
2— Sel man'in rivayet ettiği hadîs-i serîften anlaşıldığı üzere, dîn hükümlerinden sayılmiyan ve insanların ihtiyaçları ile İlgili bulunmıyan hadîs-i şerifleri halka anlatmakta bîr fayda yoktur ve bu gibileri, fitneye sebep olmamak için, başkalarına nakledİlmemelidir.[467]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 234, /217
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Amr b. Ebu Kurra el-Kindî (Amr b. Seleme b. Muaviye b. Vehb b. Kays b. Vehb)
3. İbn Ebi Müslim, Ebu's- Sabbâh, Amr b. Ebi Müslim el- Muasır (Amr b. Kays)
4. Ebu Seleme Misar b. Kidam el-Âmirî (Misar b. Kidam b. Zuheyr b. Ubeyde b. Haris)
5. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Hz. Peygamber, kızması
Kültürel Hayat, yazışmalar, sahabelerin vs.
Lanet, edilene rahmet oluşu
Lanet, Hz. Peygamber'in laneti
حدثنا معاذ بن فضالة قال حدثنا هشام الدستوائي عن يحيى بن أبى كثير عن أبى سلمة قال : أتيت أبا سعيد الخدري وكان لي صديقا فقلت ألا تخرج بنا إلى النخل فخرج وعليه خميصة له
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164048, EM000236
Hadis:
حدثنا معاذ بن فضالة قال حدثنا هشام الدستوائي عن يحيى بن أبى كثير عن أبى سلمة قال : أتيت أبا سعيد الخدري وكان لي صديقا فقلت ألا تخرج بنا إلى النخل فخرج وعليه خميصة له
Tercemesi:
(57-s) Ebû Seleme'den (Radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre, şöyle dedi;
«Arkadaşım olan Ebû Saîd El-Hudrî'ye gittim de, dedim ki»:
«Bizimle hurma bahçesine çıkar mısın?»
O da çıktı, üzerinde yünlü ve renkli elbise vardı.[470]
Bu rivayetten de anlaşılıyor ki, ashab-ı kiram, hurmalık gibi bağlar yetiştirmişler ve geçimlerini ziraat, ticaret ve san'at gibi işlerle temin etmişlerdir. Kimseye yük olmamak için bizzat çalışarak geçimi sağlamak her Müslüman için farz olan bir vazifedir. Yüce dinimizi bize intikal ettiren ashabın yolu, bizim izliyec«ğimİz esas ,yol olmalıdir.[471]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 236, /219
Senetler:
()
Konular:
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
حدثنا سعيد بن سليمان قال حدثنا مبارك عن ثابت عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أتى بالشيء يقول اذهبوا به إلى فلانة فإنها كانت صديقة خديجة اذهبوا به إلى بيت فلانة فإنها كانت تحب خديجة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164044, EM000232
Hadis:
حدثنا سعيد بن سليمان قال حدثنا مبارك عن ثابت عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أتى بالشيء يقول اذهبوا به إلى فلانة فإنها كانت صديقة خديجة اذهبوا به إلى بيت فلانة فإنها كانت تحب خديجة
Tercemesi:
Enes'den (Radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre, şöyle dedi: Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)'e bir şey (hediye) getirildiği zaman şöyle derdi :
«Bunu falan hanıma götürün; çünkü o, (zevcem) Hatice'nin arkadaşı idi. Bunu (da) falan hanımın evine götürün; çünkü o, Hatice'yi seviyordu.»[462]
Peygamber Efendimiz, kendilerine getirilen bir hediyeyi vefat etmiş zevcesi Hatice'nin dostu veya arkadaşı hanımlara göndermesi, bir maruftur, iyi bir söz ve harekettir. Bu bakımdan hadîs-i şerîf maruf bölümünde zikredilmiştir.[463]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 232, /216
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Mübarek b. Fedâle el-Kuraşî (Mübarek b. Feâale b. Abdurrahman b. Kenane)
4. Ebu Osman Said b. Süleyman ed-Dabbî (Said b. Süleyman b. Kinane)
Konular:
Hz. Peygamber, cömertliği
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Hatice
حدثنا بن أبى شيبة قال حدثنا يحيى بن عيسى عن الأعمش عن حبيب عن سعيد بن جبير عن بن عباس قال قال عمر رضي الله عنه : اخرجوا بنا إلى أرض قومنا فخرجنا فكنت أنا وأبى بن كعب في مؤخر الناس فهاجت سحابة فقال أبى اللهم اصرف عنا أذاها فلحقناهم وقد ابتلت رحالهم فقالوا ما أصابكم الذي أصابنا قلت إنه دعا الله عز وجل أن يصرف عنا أذاها فقال عمر ألا دعوتم لنا معكم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164047, EM000235
Hadis:
حدثنا بن أبى شيبة قال حدثنا يحيى بن عيسى عن الأعمش عن حبيب عن سعيد بن جبير عن بن عباس قال قال عمر رضي الله عنه : اخرجوا بنا إلى أرض قومنا فخرجنا فكنت أنا وأبى بن كعب في مؤخر الناس فهاجت سحابة فقال أبى اللهم اصرف عنا أذاها فلحقناهم وقد ابتلت رحالهم فقالوا ما أصابكم الذي أصابنا قلت إنه دعا الله عز وجل أن يصرف عنا أذاها فقال عمر ألا دعوتم لنا معكم
Tercemesi:
(56-s) îbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, Ömer (Radiyallahuarihym şöyle dediğini tbni Abbas anlatmıştır:
«Bizi, kavmimizin arazisine çıkarın.»
Biz de çıktık. Ben ve Ubeyy îbni Kâ'b (yola çıkan) insanların en gerisinde idik. Rüzgârla bir bulut çıktı. Bunun üzerine Ubeyy:
«Allah'ım! Bizden bunun zararını gider.> dedi.
Sonra (önümüzde gitmekte olan) insanlara yetiştik. Onların yükleri (ve eşyaları) ıslanmıştı. Onlar, bize:
«Bize isabet eden (yağmur) size isabet etmedi,» dediler. Ben dedim ki:
«Bulutun zararını bizden gidersin diye TJbey, Allah (Azze ve Celîe) ye dua etti.»
Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu anh) :
«Sizinle beraber bize de duâ etseydiniz ya...» buyurdu.[468]
Bahçeye, tarla ve araziye çıkmak bölümünde bu hadîs-i şerif getirildiğinden anlaşılıyor ki, ashab-ı kiram çalışmak için ziraat ve çiftlik yerlerine çıkarlardı. İhtiyaçlarını karşılamak için çalışırlardı ve evlerine ihtiyaçlarını taşırlardı.
Burada Ubeyy i b n } K â b 'in duasının Allah tarafından kabul' edilerek yağmurdan korunmuş oldukları da anlaşılıyor. Bir de duâ yapılırken, bütün Müslümanlar için edilmesi gerektiğine, Hz. Dmer Efendimiz işaret buyurmuşlardır.[469]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 235, /218
Senetler:
()
Konular:
Dua, afiyet İstemek
Dua, müsibet/sıkıntı karşısında
Dua, şiddetli rüzgar karşısında
حدثنا أصبغ قال أخبرني بن وهب قال أخبرني خالد بن حميد عن خالد بن يزيد عن سليمان بن راشد عن عبد الله بن رافع عن أبى هريرة قال : المؤمن مرآة أخيه إذا رأى فيها عيبا أصلحه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164050, EM000238
Hadis:
حدثنا أصبغ قال أخبرني بن وهب قال أخبرني خالد بن حميد عن خالد بن يزيد عن سليمان بن راشد عن عبد الله بن رافع عن أبى هريرة قال : المؤمن مرآة أخيه إذا رأى فيها عيبا أصلحه
Tercemesi:
(58-s) Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh) nakledildiğine göre, şöyle dedi:
«Mümin, kardeşinin aynasıdır. Onda bir ayıp gördüğü zaman onu düzeltir.»[474]
Âynanın vazifesi, kendisine bakanın durumunu olduğu gibi göstermek, mevcut kusur ve ayıplarını hatırlatmaktır. Bir Müslüman da kardeşine ayna vazifesi görmelidir. Üzerinde gördüğü kusur ve ayıpları hatırlatarak onun durumunu düzeltmiye çalışmalıdır. Diğer taraftan herkes bir ayna yerinde olan kardeşinin karşısına çıkacağından, önceden kendini kontrol etmeli ve ayıplardan annmıya çalışmalıdır. Bu tutumla hata, kusur ve ayıplardan kurtulma mümkün olur.[475]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 238, /220
Senetler:
()
Konular:
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Müslüman, ayıbını araştırmamak
Müslüman, mü'minin aynası olması
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Teşvik edilenler, Ma'rufu emr/münkerden nehy
حدثنا إبراهيم بن حمزة قال حدثنا بن أبى حازم عن كثير بن زيد عن الوليد بن رباح عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : المؤمن مرآة أخيه والمؤمن أخو المؤمن يكف عليه ضيعته ويحوطه من ورائه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164051, EM000239
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن حمزة قال حدثنا بن أبى حازم عن كثير بن زيد عن الوليد بن رباح عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : المؤمن مرآة أخيه والمؤمن أخو المؤمن يكف عليه ضيعته ويحوطه من ورائه
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh), Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«Mümin, kardeşinin aynasıdır; ve mümin, müminin kardeşidir, onun ziya'ım ve helakini önler, arkasında da onu çevreleyip korur ve ihtiyaçlarını görür.»[476]
Burada İslâm kardeşliğinin önemi belirtilmekte ve Müslümanların birbirlerine karşı vazifeleri gösterilmektedir. Müslüman kendi malını ve menfaatlerini koruduğu gibi, mümin kardeşİninkiferini de aynen'koruyup gözetmelidir. Bu anlayışla çalışıldığı takdirde, Müslümanlar tek vücud halinde parçalanmaz bir kuvvet olurlar ve hiç bir kuvvete de yenilmezler.[477]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 239, /220
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Ahlak, toplumsal ahlak
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Müslüman, mü'minin aynası olması
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Teşvik edilenler, Ma'rufu emr/münkerden nehy
حدثنا عاصم بن على قال حدثنا بن أبى ذئب عن عبد الله بن السائب عن أبيه عن جده قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يعنى يقول : لا يأخذ أحدكم متاع صاحبه لاعبا ولا جادا فإذا أخذ أحدكم عصا صاحبه فليردها إليه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164053, EM000241
Hadis:
حدثنا عاصم بن على قال حدثنا بن أبى ذئب عن عبد الله بن السائب عن أبيه عن جده قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يعنى يقول : لا يأخذ أحدكم متاع صاحبه لاعبا ولا جادا فإذا أخذ أحدكم عصا صاحبه فليردها إليه
Tercemesi:
Abdullah ibni Sâib'in dedesi Yezid Ibni Saîd'den(Radiyatlahu anh) rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
ResûlüUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: «Sizden hiç biriniz, arkadaşının şyasını ne şakacıktan, ne de ciddî olarak almasın. Sizden biriniz, arkadaşının değneğini aldığı zaman, onu kendisine geri versin.»[480]
Bu hadîs-i şerîf Hendek savaşı sırasında şu hâdise üzerine varid olmuştur: Zeyd ibni Sabit, Medine etrafında düşman saldırısını önlemek için hendek kazılırken yorulmuş ve bir kenarda uyumuştu. Bu halde iken, Umare ibni Hazm gelip silâhını aldı. Böylece kendisine oyun yapmak istedi. Hz. Peygamber hâdiseye muttali olunca, Müslümanın korkutul-mamasını ve ne şakacıktan, ne de ciddî olarak eşyanın alınmamasını emrettiler.
Şakacıktan birinin eşyasını alarak onu kederlendirmek ve sonra eşyasını geri vermek suretiyle onu sevindirmek bir nevi eğlencedir. Müslüman kardeşi kederlendirmemek için böyle eğlenceleri Hz. Peygamber yasaklamıştır. Eşya sahibinin haberi olmaksızın eşyasını almak, ciddî bir harekettir. Bu harekette arkadaşına üzüntü vermek vardır. Sonra alınan malı geri vermekte şakacılık hareketi vardır ki, bu da boşuna bir sevinç verir. Onun için her iki hareket yasaklanmış oluyor.
Ciddiyetle almanın bir manâsı da, doğrudan doğruya hırsızlık maksadıyla eşyanın alınmasıdır. Hırsızlık da zaten haramdır.[481]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 241, /222
Senetler:
()
Konular:
Haklar, Mülkiyet Hakkı
Mülkiyet, izinsiz birinin malını kullanmak, ürününden, malından yemek
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن الأعمش عن أبى عمرو الشيباني عن أبى مسعود الأنصاري قال جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : إني أبدع بي فاحملنى قال لا أجد ولكن ائت فلانا فلعله أن يحملك فأتاه فحمله فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فأخبره فقال من دل على خير فله مثل أجر فاعله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164054, EM000242
Hadis:
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن الأعمش عن أبى عمرو الشيباني عن أبى مسعود الأنصاري قال جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : إني أبدع بي فاحملنى قال لا أجد ولكن ائت فلانا فلعله أن يحملك فأتاه فحمله فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فأخبره فقال من دل على خير فله مثل أجر فاعله
Tercemesi:
Ebû Mes'ud El-Ensarî (Radiyailahu anh) 'den, şöyle demiştir: Bir adam Peygamber (Sallalİahü Aleyhi ve Seltem) 'e gelip, dedi ki: «Bana bir hal oldu (yürüyemiyorum), beni bir hayvana yükle» (gideyim).
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem)
«(Seni üzerine yükliyecek) Benim vasıtam yok; fakat falancaya git, olur ki o, seni bir vasıtaya yükler.» dedi.
Bunun üzerine adam, ona gitti ve kendisim vasıtaya bindirdi, (gideceği yere gönderdi). Sonra bu adam Peygamber (Sallaltahü Aleyhi ve Sellem)'e gelip hâdiseyi ona anlattı. Bunun üzerine Hazreti Peygamber:
«Bir hayırlı işe delâlet eden kimse için, o hayırlı işi işliyenin sevabı gibi mükâfat vardır.» buyurdu.[482]
Hadîs-i şeriften anlaşılıyor ki, bîr insan herhangi hayırlı bir işi bizzat karşılıyamaz da, o işi başarabilecek başkasını gösterirse ve böyle bir delâleti ile o hayırlı iş çözümlenmiş olursa, bizzat hayırlı İşi gören gibi, mükâfat alır, sevâb kazanır. Maksad hayırlı isin başarılması ve muhtaç durumda olanın işinin görülmesidir. Bu gibi hayırlı işlere vasıta ve aracı olanların, bilfiil iş görenler gibi ecirleri vardır. Fakat bir kimsenin irruânı varken, işi görmeyip de başkasına havale etmesi, doğru olmaz. Bunun sevabı muhakkak ki azdır.[483]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 242, /222
Senetler:
()
Konular:
Sünnet, Çığır açmak, sonrakilerin günahı/sevabı onun üzerinedir
حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب قال حدثنا خالد بن الحارث قال حدثنا شعبة عن هشام بن زيد عن أنس : أن يهودية أتت النبي صلى الله عليه وسلم بشاة مسمومة فأكل منها فجيء بها فقيل ألا نقتلها قال لا قال فما زلت أعرفها في لهوات رسول الله صلى الله عليه وسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164055, EM000243
Hadis:
حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب قال حدثنا خالد بن الحارث قال حدثنا شعبة عن هشام بن زيد عن أنس : أن يهودية أتت النبي صلى الله عليه وسلم بشاة مسمومة فأكل منها فجيء بها فقيل ألا نقتلها قال لا قال فما زلت أعرفها في لهوات رسول الله صلى الله عليه وسلم
Tercemesi:
Enes (Radiyallahu anh) 'den rivayet edildiğine göre:
Bir Yahudi kadın, Peygamber (SallatlahüAleyhiveSellem)'e zehirlenmiş (ve pişirilmiş) bir koyun getirdi. Peygamber ondan yedi. Sonra kadın yakalanıp getirilince:
«Bunu öldürelim mi?» diye Peygambere soruldu.
Peygamber (Sallallahii Aleyhi ve Sellem):
«Hayır!» dedi.
Enes demiştir ki:
«O zehirli etin tesirini halâ Resûlüllah (Sallallahü Aleyh! ve Selem) in küçük dilinde görür dururum.»[484]
Hakim, Müsledrek'inde Ebu Sa'îd El-Hudrî 'den bu hâdiseyi şöyle anlatmaktadır:
Hayber'de bir Yahudi kadını. Peygamber (Salltülahü Aleyhi ve Sellem)* pişirilmiş bir koyun kediye etti. Bundan yemek için ashab ellerini uzatınca. Peygamber onlara :
«Ellerinizi çekin, zira bu koyunun azalarından biri bana haber veriyor ki, koyun zehirlenmiştir.»
Bunun üzerine kadın çağırtılıp kendisine soruldu :
«— Bu yemeğini zehirledin mi?»
Kadın:
«— Evet, dedi. İstedim ki, eğer yalancı Peygambersen, insanları kurtarayım. Eğer sadık Peygambersen, Allah sana zehirli olduğunu bildirecektir.»
Sonra Hazreti Peygamber :
«Besmele çekerek yiyiniz.» dedi.
Biz de yedik. Hiç birimize zarar vermedi.
Bir rivayete göre de, Bişr ibni'l-Berrâ, Hazreti Peygamberle zehirli etten yiyerek onun tesiri ile öldü. Bunun vefatına sebep olan Yahudi kadın da kısas cezası ile öldürüldü.
Bir rivayete göre de, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), zaman zaman bu zehİrin tesirini kendilerinde hissederlerdi. Bunun tesiri İle de, ayrıca sehadet mertebesine nail olmuşlardır.
Hadîs-i şeriften şu hükümler çıkmaktadır:
1— Müslüman olmıyan bir kimseden (Ehl-i kitabdan} hediye kabul etmek caizdir. Ehl-i kitabın kendi dinleri uyarınca kesmiş oldukları hayvanların etini yemekte beis yoktur.
2— Bir kusur veya günâh işliyenin kusurunu bağışlamak bir fazilettir. Ancak başkasının ölümüne sebebiyet veren bir cinayet olursa, maktulün veresesinin talebi ile kısas yapmak icab eder.[485]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 243, /223
Senetler:
()
Konular:
Dostluk, farklı toplulukların Hz. Peygamber'le dostlukları
Hastalık, Hz. Peygamber, hastalığı
Hz. Peygamber, affediciliği
Suikast, Hz. Peygamber, zehirli yemek verilmesi