حدثنا حفص بن عمر قال حدثنا شعبة قال أخبرني سعيد بن أبى بردة سمعت أبى يحدث عن جدي عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : على كل مسلم صدقة قال أفرأيت إن لم يجد قال فليعمل فلينفع نفسه وليتصدق قال أفرايت إن لم يستطع أو لم يفعل قال ليعن ذا الحاجة الملهوف قال أفرأيت إن لم يستطع أو لم يفعل قال يمسك عن الشر فإنها له صدقة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164310, EM000306
Hadis:
حدثنا حفص بن عمر قال حدثنا شعبة قال أخبرني سعيد بن أبى بردة سمعت أبى يحدث عن جدي عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : على كل مسلم صدقة قال أفرأيت إن لم يجد قال فليعمل فلينفع نفسه وليتصدق قال أفرايت إن لم يستطع أو لم يفعل قال ليعن ذا الحاجة الملهوف قال أفرأيت إن لم يستطع أو لم يفعل قال يمسك عن الشر فإنها له صدقة
Tercemesi:
— Ebu Musa'dan rivayet edildiğine göre, dedi ki, Peygamber şöyle buyurdu:
«— Her müslümanın sadaka vermesi gerekir.» (Ashabdan biri) dedi ki, verecek bir şey bulamazsa (ne yapacağını) bildirir misiniz?
Peygamber (Saİlallahü Aleyhi ve Seilem):
«— Çalışsın da kendine fayda temin etsin, bir de sadaka versin.» buyurdu. (Adam yine) dedi ki, gücü yetmezse, yahud çalışamazsa (ne yapması gerektiğini) bildirir misiniz?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem):
«— Çaresiz muhtaca yardım etsin.» buyurdu. (Adam tekrar) dedi ki, gücü yetmezse, yahud çalışamazsa?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem) :
«— İyiliği emretsin, (tavsiye etsin).» buyurdu. (Adam tekrar) dedi ki, buna da gücü yetmezse, yahud (dedi ki,) bunu da yapamazsa, (başka ne yapması gerektiğini) bildirir misiniz?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem):
«— Kötülük işlemekten kendini korur, çünkü bu hareket onun için bir sadakadır.» buyurdu.[604]
225 sayılı metindeki hadîs-i şerifin lâfzına uygun olan bu hadîs-i şerîfle çaresiz kalan ihtiyaç sahiplerine yardım etmenin lüzumuna işaret edilmektedir. Gerçİ iyiliğin her çeşitinde bir sevab vardır ve bunları İşleyen kimse kendi nefsi için sadaka vermiş hükmündedir. Fakat çaresiz kalan, mazlum ve muhtaç duruma düşen kimseye yardım etmek daha önce gelen bir vazifedir. Meselâ; bir zelzele felâketine uğrayanlara, yangın ve su baskını veya trafik kazaları gibi acil vak'alarda İmdat İsteyenlere koşmak, gücü yetenler üzerine borçtur. Her gücü yeten sahip bulunduğu imkânlarla muzlar kardeşlerine yardım etmekle yükümlüdür. Bu yardımı esirgeyenler, islâm'ın nurundan aydınlanmamışlar demektir. Lâkin güçsüz bulunanlar hiç olmazsa iyi şeyler tavsiye ederler ve fenalığa yardımcı olmazlar. Böylece yine iyilik etmiş olacakları için, yine sadaka sevabı kazanırlar.[605]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 306, /269
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Said b. Ebu Bürde el-Eşari (Said b. Amir b. Abdullah b. Kays)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Ömer Hafs b. Ömer el-Ezdî (Hafs b. Ömer b. Hâris b. Sehbera)
Konular:
Hz. Peygamber, ibadetlerde kolaylığı tercihi
KTB, SADAKA
Sadaka, çeşitleri
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Yardımseverlik, muhtaç kimselerin ihtiyacını gidermek
حدثنا عبد الرحمن بن شيبة قال أخبرني بن أبى الفديك عن كثير بن زيد عن سالم بن عبد الله قال ما سمعت عبد الله لاعنا أحدا قط ليس إنسانا وكان سالم يقول قال عبد الله بن عمر قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا ينبغي للمؤمن أن يكون لعانا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164313, EM000309
Hadis:
حدثنا عبد الرحمن بن شيبة قال أخبرني بن أبى الفديك عن كثير بن زيد عن سالم بن عبد الله قال ما سمعت عبد الله لاعنا أحدا قط ليس إنسانا وكان سالم يقول قال عبد الله بن عمر قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا ينبغي للمؤمن أن يكون لعانا
Tercemesi:
— Salim ibni Abdullah'dan rivayet edildiğine göre şöyle anlatmıştır :
— (Hz. Ömer'in oğlu babam) Abdullah'ın asla bir kimseye lanet ettiğini işitmedim. Lanet ettiği bir insan yoktur.
Yine Salim şöyle derdi:
— (Babam) Abdullah ibni Ömer, ResûlüUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem/in şöyle buyurduğunu söylemiştir :
«Lanet edici olmak, mümine yaraşmaz.»[610]
«Ta'n etmek», ayıplamak manasına geür. İnsanların şerefi ile oynayan, insanları kötüleyip gıybet eden kimseye de «Ta'ân» denir.
«Lanet etmek»/ Allah'ın yardımından ve rahmetinden uzaklaştırmak demektir. Yani bir kimsenin Allah'ın rahmet ve yardımından uzak kalmasını istemektir. Mümine lanet etmek, onun Cennet'ten uzak kalmasını İstemektir. Kâfire lanet de, Allah'ın rahmetinden büsbütün uzak düşmesini istemektir.
Ta'n etmekle lanet etmek, taşıdıkları mana bakımından kötülük İfade ettikleri için, bunları kullanmak mümine yakışmaz ve uygun düşmez. Çünkü mümin, islâm'ın getirdiği güzel ahlâklarla vasıflanması gerekir. Başkasında fenalık istemek, onun perişan olmasını dilemek ve buna rıza göstermek İslâm ahlâkı ile bağdaşmaz. Onun için dili bu gibi sözlerden korumak ve yalnız hayırlı söz söylemek icab eder. İşte Ashab-ı Kİram'dan A b d u I I a h i b n İ D m e r (Radiyallahu anh), Hazreti Peygamber'in :
«— Lânetd olmak, mümine yaraşmaz.» emrini kendilerine düstur edinmişler ve hayatları boyunca hiç kimseye lanet etmemişlerdir. Bize de düşen böyle hareket etmektir.[611]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 309, /272
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Muhammed Kesir b. Zeyd el-Eslemî (Kesir b. Zeyd)
4. Ebu İsmail Muhammed b. Ebu Füdeyk ed-Dîlî (Muhammed b. İsmail b. Müslim b. Ebu Füdeyk)
5. Ebu Bekir Abdurrahman b. Şeybe el-Huzami (Abdurrahman b. Abdülmelik b. Muhammed b. Şeybe)
Konular:
Lanet, Lanetlemek,
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا الفزاري عن الفضل بن مبشر الأنصاري عن جابر بن عبد الله قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ان الله لا يحب الفاحش المتفحش ولا الصياح في الأسواق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164314, EM000310
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا الفزاري عن الفضل بن مبشر الأنصاري عن جابر بن عبد الله قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ان الله لا يحب الفاحش المتفحش ولا الصياح في الأسواق
Tercemesi:
(Cabir ibni Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Sallal'ahU A leyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu anlatmıştır :
«— Kötü söz ve harekette bulunanla kendini kötü söz ve hareketlere zorlayanı ve çarşılarda bağırıp çağıranı Allah sevmez.»[612]
insanın şeref ve vakarını bozan kötü ve çirkin söz ve hareketlerle sokak ve çarşılarda çağırıp bağırmalar ahlâk düşüklüğünü ifade ettiklerinden Allah Tealâ bu gibi hareketlerde bulunanları sevmez. Allah'ın sevmediği işleri yapmamak da kullara düşen vazifedir.[613]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 310, /272
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, Allah'ın sevdiği/sevmediği tavırlar
Ahlak, birey ahlakı
Allah İnancı, sevdiği ve sevmediği davranışlar
Panayır, cahiliye ve İslami dönemde panayır ve fuarlar
Takva, eline ve diline sahip olmak
Ticaret, ticaret
حدثنا محمد بن عبد العزيز قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثني محمد بن عبيد الكندي الكوفى عن أبيه قال سمعت علي بن أبي طالب يقول لعن اللعانون قال مروان : الذين يلعنون الناس
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164319, EM000315
Hadis:
حدثنا محمد بن عبد العزيز قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثني محمد بن عبيد الكندي الكوفى عن أبيه قال سمعت علي بن أبي طالب يقول لعن اللعانون قال مروان : الذين يلعنون الناس
Tercemesi:
— (73-s.) Ebu Talib'in oğlu Hazreti Alî'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir :
«— Lanet edenlere lanet olunmuştur.»[621]
Kavilerden Mervan demiştir ki:
— Bu lanet olunmuşlar, insanlara lanet okuyanlardır.[622]
Insanları ayıplayıp lanet okuyanlar ve böylece dillerini kötü sözlere alıştıranlar, şehîd olamazlar. Şehîd olamamanın öç türlü manası var.[623]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 315, /275
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
Lanet, Lanetlemek,
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثنا سليمان بن بلال عن العلاء عن أبيه عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : لا ينبغي للصديق أن يكون لعانا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164321, EM000317
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثنا سليمان بن بلال عن العلاء عن أبيه عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : لا ينبغي للصديق أن يكون لعانا
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) Hn ş&yie buyurduğunu anlattı:
— Doğruluğu tam kimseye, lanet yağdırıcı olmak uygun değildir.»[626]
İnsanları çok çok kötü sözlerle ayıplayıp tel'in edenlerin, çok dürüst ve sadık kimse olamayacaklarına bu hadîs-i şerîf işaret buyurmaktadır. Sadakati tam ve doğru sözlü kimselerin bu çirkin vasıftan uzak kalacakları tabiîdir. Çünkü gelişi güzel söz sarfedenin hezeyanı ve saçmalaması, laubaliliği çok olur. Bu hareketler de, dürüstlüğü ve sadık olmayı kaldıran sebeplerdir.[627]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 317, /276
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Lanet, Lanetlemek,
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن الأعمش عن أبى ظبيان عن حذيفة قال : ما تلاعن قوم قط إلا حق عليهم اللعنة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164322, EM000318
Hadis:
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن الأعمش عن أبى ظبيان عن حذيفة قال : ما تلاعن قوم قط إلا حق عليهم اللعنة
Tercemesi:
— Hazreti Âişe haber vermiştir ki, (babası) Ebû Bekir, bir kölesine lanet etti. Bunun üzerine Peygamber (Salkıllahü Aleyhi ve Sellern) şöyle buyurdu:
«—Ey Ebû Bekir, çok lanet edenler ve çok sadık olanlar (nasıl bir-leşebilir?) Hayır, Kabe'nin Babbi hakkı için olamaz.»
Peygamber bu sözü iki defa, yahud üç defa söyledi. Hazreti Ebû Bekir de o gün, bir kölesini azad etti; sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e gelip dedi ki:
— Artık bir daha lanet sözüne dönmeyeceğim.[630]
Hz. Ebu Bekir (Radiyallahuanh), en küçük duraklama ve tered-düd göstermeksizin Hz. Peygamber Efendimizden ne sadır olmuşsa derhal onu kabul etmişler ve tasdik buyurmuşlardır. Bu yüksek teslimiyet vasıflarına binaen, Peygamber Efendimiz ele kendilerine «Şıddîk» lâkabını vermişlerdi. Böyle üstün bir niteliğe sahip olandan, beşeriyet icabı bir defa çıkan, lanet olsun, sözünün asla kendilerine yakışmadığını Peygamberimiz ihtar etmişlerdir. O da yaptığı kusura keffaret olmak üzere hemen kölesini azad etmiş ve bir daha böyle: bir söz söylemeyeceğini Peygamber Efendimize bildirmiştir. Hata şekli ile dahî olsa, ashab-ı kiramdan buna benzer hareketlerin sudur etmesi, hadîslerin vuruduna sebep teşkil ederek bize ders olmaktadır. Bize yol gösterme bakımından birer lütuf vesilesi oluyorlar.[631]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 318, /276
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Zabyan Husayn b. Cündüb el-Mezhicî (Husayn b. Cündüb b. Amr b. Haris)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
Konular:
Lanet, Lanetlemek,
حدثنا مسلم قال حدثنا هشام عن قتادة عن الحسن عن سمرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : لا تتلاعنوا بلعنة الله ولا بغضب الله ولا بالنار
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164323, EM000320
Hadis:
حدثنا مسلم قال حدثنا هشام عن قتادة عن الحسن عن سمرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : لا تتلاعنوا بلعنة الله ولا بغضب الله ولا بالنار
Tercemesi:
— Semure'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Allah'ın laneti ile, Allah'ın gazabı ile ve Ateş ile lânetleşmeyiniz.»[632]
Müminler birbirleri hakkında merhametli olurlar ve birbirlerine ancak hayır isterler. Allah'ın rahmetinden uzaklığı ve felâketi İstemezler. Onun için bir mümin hakkında; Allah'ın laneti üzerine olsun, Allah'ın gazcSı üzerine olsun, Cehenneme düşsün veya ateşte yansın, diye beddua edii-mez. Peygamber Efendimiz bunu bize yasaklamışlardır.[633]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 320, /277
Senetler:
1. Semüre b. Cünade es-Suvai (Semüre b. Cünade b. Cündüb b. Hüceyr b. Riab)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
Lanet, Lanetlemek,
حدثنا عبد السلام قال حدثنا جعفر عن أبى عمران عن يزيد بن بابنوس قال دخلنا على عائشة فقلنا يا أم المؤمنين ما كان خلق رسول الله صلى الله عليه وسلم قالت : كان خلقه القرآن تقرؤون سورة المؤمنين قالت اقرأ قد أفلح المؤمنون قال يزيد فقرأت قد أفلح المؤمنون إلى لفروجهم حافظون قالت كان خلق رسول الله صلى الله عليه وسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164312, EM000308
Hadis:
حدثنا عبد السلام قال حدثنا جعفر عن أبى عمران عن يزيد بن بابنوس قال دخلنا على عائشة فقلنا يا أم المؤمنين ما كان خلق رسول الله صلى الله عليه وسلم قالت : كان خلقه القرآن تقرؤون سورة المؤمنين قالت اقرأ قد أفلح المؤمنون قال يزيد فقرأت قد أفلح المؤمنون إلى لفروجهم حافظون قالت كان خلق رسول الله صلى الله عليه وسلم
Tercemesi:
— Yezîd ibni Babenûs'dan rivayet edildiğine göre şöyle anlatmıştır :
— Hazreti Âişe'nin yanına varıp dedik ki :
— Ey müminlerin annesi! Resûlüllah (Saîîallahü Aleyhi ve Sellem) 'in ahlâkı ne idi?
Hazreti Âişe şöyle dedi:
— Onun ahlâkı Kur'ân idi. Müminûn Sûresini okur musunuz? (Müminler gerçekten kurtuldu) dan itibaren oku, dedi. Yezİd demiştir ki:
— Ben de (Müminler gerçekten kurtuldu) dan itibaren, (... onlar ki, ırzlarını korurlar) a kadar okudum. (Müminûn Sûresi, âyet: 1-5). Hazreti Âişe buyurdu ki:
— îşte bu vasıflar Resûlüllah (Salîaîlahü Aleyhi ve Sellem) 'in ahlâkı idi.[608]
Peygamber (SalUülahü Aleyhi ve Sellem)"m ahlâkı Kur'ân idi, demek, Kur'ân'ın emirlerine tamamen bağlı olup, onları yerine getiren ve yaşayan, yasaklarından berî olandı demektir. Allah Tetriâ'nın İnzal buyurduğu yüce dînin bütün güzelliklerini yaşayan ve bu dinin çirkin gösterdiği her hareketten münezzeh bulunandı. Bu İtibarla Cenab-ı Hak, Peygambere hitaben:
«— Muhakkak ki, sen en büyük bir ahlâk üzeresin.» buyurmuştur. (Kalem Sûresi, âyet: 4)
Hz. Aişe validemiz, Peygamber Efendimizin ahlâkı Kur'ân olduğuna işaret ettikten sonra. «Mü'mînûn» sûresini göstermiş ve onu okuyup da bir netice çıkarılmasını istemiştir. Çünkü bu sûrenin başından itibaren müminlerde bulunması gereken vasıfları Allah Tealâ şöyle beyan buyuruyor :
1— Kurtulan ve zafere eren müminler, o kimselerdir ki, namazlarında korku ve tevazu içindedirler,
2— Boş sözden ve faydasız işten yüz çevirirler,
3— Zekâtlarını verirler,
4— Irzlarını korurlar, helâlin dışına çıkmazlar,
5— Emanetleri korurlar, verdikleri sözü tutarlar,
6— Namazlarını şart ve erkânlarına uygun olarak devamlı kılarlar. İşte böyle müminler, Allah'ın rahmetine erenlerdir, Cennetle mükâfat-
lananlardır. Hz. Peygamber in bu vasıfları kemal üzere kendilerinde toplamış olduklarını, Hz. A işe validemiz haber verirken, müslümanların da elden geldiği kadar aynı vasıflara bürünmelerİnİ bize öğretmiş bulunmaktadır. Zİra Cenab-ı Hak, müminlere şöyle buyuruyor:
«— Gerçekten Allah'ı ve âhiret gününü arzulayanlar ve Allah'ı çok zikredenler için, Allah'ın Resulünde (izliyeceğiniz) pek güzel bir örnek vardır size.
Kısacası Peygamberin ahlâkını örnek ve önder edinmek, kurtuluşun yoludur.[609]
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
كَانَ خُلُقُهُ الْقُرْآنَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 308, /271
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Seçki, Güzel ahlak
حدثنا خالد بن مخلد قال حدثنا سليمان بن بلال عن عبيد الله بن سلمان عن أبيه عن أبى هريرة رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا ينبغي لذى الوجهين أن يكون أمينا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164317, EM000313
Hadis:
حدثنا خالد بن مخلد قال حدثنا سليمان بن بلال عن عبيد الله بن سلمان عن أبيه عن أبى هريرة رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا ينبغي لذى الوجهين أن يكون أمينا
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) şöyle buyurdu:
«— İki yüzlü kimseye, güvenilir olmak uygun değildir.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 313, /274
Senetler:
()
Konular:
Münafık, iki yüzlülük
حدثنا سعيد بن أبى مريم قال أخبرنا محمد بن جعفر قال أخبرني زيد بن اسلم عن أم الدرداء عن أبى الدرداء قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : إن اللعانين لا يكونون يوم القيامة شهداء ولا شفعاء
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164320, EM000316
Hadis:
حدثنا سعيد بن أبى مريم قال أخبرنا محمد بن جعفر قال أخبرني زيد بن اسلم عن أم الدرداء عن أبى الدرداء قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : إن اللعانين لا يكونون يوم القيامة شهداء ولا شفعاء
Tercemesi:
— Ebu'd-Derda'nın rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
«— Lânetçiler, kıyamet gününde şehidler olamazlar, şefaatçiler de olamazlar.»[624]
1— Peygamberlerin insanlara tebliğ vazifelerini yerine getirdiklerine sahid olamazlar.
2— Şunlar fasık olduklarından şahidliklerİ makbul olmaz.
3— Herhangi bir savaşta öldürülmekle şehîdlik mertebesini kazanamazlar. Kelimenin bu üç tefsire İhtimaİiyeti varsa da, birinci şık âlimler tarafından daha kuvvetli bulunmaktadır.
Bir de bu lânetleyiciler kıyamette şefaatçi olamazlar. Din kardeşlerinden ve yakınlarından olanlara şefaat etme ihsanını Allah bu kimselerden kaldırmıştır. Allah onları şefaat etme nimetinden mahrum etmiştir demek olur.[625]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 316, /275
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ümmü Derda es-Suğra Hüceyme bt. Huyeyy el-Evsâbiyye (Hüceyme bt. Huyeyy)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Muhammed b. Cafer el-Ensari (Muhammed b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Kıyamet, ahvali
Lanet, Lanetlemek,