Öneri Formu
Hadis Id, No:
213469, İHS000808
Hadis:
808 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ قُتَيْبَةَ، وَمُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ عُبَيْدِ بْنِ فَيَّاضٍ بِدِمَشْقَ وَاللَّفْظُ لِلْحَسَنِ، قَالُوا: حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ صَالِحٍ الثَّقَفِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ أَبِي حَمْزَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ، عَنِ الْأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا، مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا، إِنَّهُ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ، مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ؛ هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الرَّحْمَنُ، الرَّحِيمُ، الْمَلِكُ، الْقُدُّوسُ، السَّلَامُ، الْمُؤْمِنُ، الْمُهَيْمِنُ، الْعَزِيزُ، الْجَبَّارُ، الْمُتَكَبِّرُ، الْخَالِقُ، الْبَارِئُ، الْمُصَوِّرُ، الْغَفَّارُ، الْقَهَّارُ، الْوَهَّابُ، الرَّزَّاقُ، الْفَتَّاحُ، الْعَلِيمُ، الْقَابِضُ، الْبَاسِطُ، الْخَافِضُ، الرَّافِعُ، الْمُعِزُّ، الْمُذِلُّ، السَّمِيعُ، الْبَصِيرُ، الْحَكَمُ، الْعَدْلُ، اللَّطِيفُ، الْخَبِيرُ، الْحَلِيمُ، الْعَظِيمُ، الْغَفُورُ، الشَّكُورُ، الْعَلِيُّ، الْكَبِيرُ، الْحَفِيظُ، الْمُقِيتُ، الْحَسِيبُ، الْجَلِيلُ، الْكَرِيمُ، الرَّقِيبُ، الْوَاسِعُ، الْحَكِيمُ، الْوَدُودُ، الْمَجِيدُ، الْمُجِيبُ، الْبَاعِثُ، الشَّهِيدُ، الْحَقُّ، الْوَكِيلُ، الْقَوِيُّ، الْمَتِينُ، الْوَلِيُّ، الْحَمِيدُ، الْمُحْصِي، الْمُبْدِئُ، الْمُعِيدُ، الْمُحْيِي، الْمُمِيتُ، الْحَيُّ، الْقَيُّومُ، الْوَاجِدُ، الْمَاجِدُ، الْوَاحِدُ، الْأَحَدُ، الصَّمَدُ، الْقَادِرُ، الْمُقْتَدِرُ، الْمُقَدِّمُ، الْمُؤَخِّرُ، الْأَوَّلُ، الْآخِرُ، الظَّاهِرُ، الْبَاطِنُ، الْمُتَعَالِ، الْبَرُّ، التَّوَّابُ، الْمُنْتَقِمُ، الْعَفُوُّ، الرَّؤُوفُ، مَالِكُ الْمُلْكِ، ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ، الْمُقْسِطُ، الْمَانِعُ، الْغَنِيُّ، الْمُغْنِي، الْجَامِعُ، الضَّارُّ، النَّافِعُ، النُّورُ، الْهَادِي، الْبَدِيعُ، الْبَاقِي، الْوَارِثُ، الرَّشِيدُ، الصَّبُورُ».
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyân ve Muhammed İbnu'l-Hasen İbn Kuteybe ve Muhammed İbn Ahmed İbn Ubeyd İbn Feyyâd Dımışk'ta, haber verdi -hadisin metni el-Hasen'e aittir-: Bize Safvân İbn Sâlih es-Sakafî anlattı: Bize el-Velîd İbn Müslim anlattı: Bize Şuayb İbn Ebû Hamze anlattı: Ebu'z-Zinâd bize, el-A'rec'den, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: Allâh'ın doksandokuz -yüzden bir eksik sayıda- adı vardır; Allâh tektir ve teki sever. Bunları ezbere bilen Cennet'e girer. O Allâh ki kendisinden başka bir ilâh yoktur; O pek çok esirgeyen, müminleri esirgeyen, her şeyin sahibi, kusursuz, esenlik veren, güvenlik veren, gözetip koruyan, her şeye üstün gelen, dilerse zorla yaptıran, büyüklükte eşsiz olan, yaratan, var eden, şekil veren, günahları bağışlayan, bütün güçleri yenen, sürekli karşılıksız bağışta bulunan, rızık veren, rahmet kapılarını her zaman açan, bilmediği bir şey olmayan, canları alan veya dilediğinin rızkını kısan, hayat veren veya dilediğine rızık yağdıran, alçaltan, yükselten, güçlü ve galip kılan, hor ve hakir kılan, işitmediği bir şey olmayan, görmediği bir şey olmayan, hükmü reddedilmeyen hâkim, yargısında adaletsizlik bulunmayan âdil, sonsuz lütufkâr, haberdâr olmadığı bir şey olmayan, halîm, aklın erişemediği sonsuz büyük, çokça bağışlayan, aza karşılık çok veren, yüce, ulu, koruyan, geçindiren ve barındıran, tüm ihtiyaçlara yeten, yüksek, çok cömert, gözetmediği bir şey olmayan, nimeti bol olan, her şeyi bir hikmetle yapan, seven ve sevilen, keremi sonsuz olan, duaları kabul eden, ölümden sonra dirilten veya peygamberler gönderen, gözünden hiçbir şey kaçmayan, gerçekten var olan, kullarının işlerini üstlenen, za'fa uğramayan güçlü, sağlam ve sarsılmaz, dost, her dilde övülen, her şeyi kuşatan, ilk olarak yaratan, ölümden sonra tekrar geri getiren, hayat veren, öldüren, sonsuz hayat sahibi, bütün varlıkları ayakta tutan, zenginliğinden hiçbir şey eksilmeyen varlıklı, şan ve şeref sahibi, bir, tek, her çeşit ihtiyaç için başvurulan, kudretli, iktidarlı, öne geçiren, geri bırakan, başlangıcı olmayan ilk, nihâyeti olmayan son, aşikâr, gizli, aşkın, kullarını kayıran, tevbeleri kabul eden, öç alan, bağışlaması bol olan, son derece merhametli, mülkün yegâne sahibi, büyüklük ve kerem sahibi, adaletten şaşmayan âdil, önleyen, zengin, zenginlik veren, toplayan ve bir araya getiren, zarara uğratan, faydalandıran, aydınlatan, yol gösteren, örneksiz yaratan, sonu olmayan kalıcı, her şeyin mirasçısı, doğruyu gösteren, sabırlı olan'dır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 808, 3/88
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213513, İHS000852
Hadis:
852 - أَخْبَرَنَا ابْنُ الْجُنَيْدِ بِبُسْتَ، قَالَ: حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو ضَمْرَةَ، عَنْ أَبِي مَوْدُودٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ كَعْبٍ، عَنْ أَبَانَ بْنِ عُثْمَانَ، عَنْ عُثْمَانَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «مَنْ قَالَ حِينَ يُصْبِحُ: بِسْمِ اللَّهِ الَّذِي لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ، ثَلَاثَ مَرَّاتٍ، لَمْ تَفْجَأْهُ فَاجِئَةُ بَلَاءٍ حَتَّى يُمْسِيَ، وَإِنْ قَالَهَا حِينَ يُمْسِي لَمْ تَفْجَأْهُ فَاجِئَةُ بَلَاءٍ حَتَّى يُصْبِحَ»
Tercemesi:
Bize İbnü'l-Cüneyd, Büst'te haber verdi: Bize Kuteybe anlattı: Ebû Damra bize, Ebû Mevdûd'dan, o da Muhammed İbn Ka'b'dan, o da Ebân İbn Osmân'dan, o da Osmân'dan, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu anlattı:
Her kim sabahladığında üç defa: Allâh'ın adıyla başlarım; Onun adıyle oldukça ne yerde ne de gökte hiçbir şey zarar veremez, O herşeyi işiten ve bilendir, derse, akşam oluncaya kadar onun başına hiçbir bela gelmez; eğer bunu akşamleyin söylerse, sabah oluncaya kadar onun başına hiçbir bela gelmez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 852, 3/132
Senetler:
1. Ebu Said Ebân b. Osman el-Ümevî (Ebân b. Osman b. Affân)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213522, İHS000861
Hadis:
861 - أَخْبَرَنَا ابْنُ قُتَيْبَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ مَوْهَبٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ بِلَالٍ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ، وَهُوَ رَبِيعَةُ الرَّأْيِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَنْبَسَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «مَنْ قَالَ حِينَ يُصْبِحُ: اللَّهُمَّ مَا أَصْبَحَ بِي مِنْ نِعْمَةٍ، أَوْ بِأَحَدٍ مِنْ خَلْقِكَ، فَمِنْكَ وَحْدَكَ لَا شَرِيكَ لَكَ، فَلَكَ الْحَمْدُ وَلَكَ الشُّكْرُ، فَقَدْ أَدَّى شُكْرَ ذَلِكَ الْيَوْمَ»
Tercemesi:
Bize İbn Kuteybe haber verdi: Bize Yezîd İbn Mevheb anlattı: İbn Vehb bize, Süleymân İbn Bilâl'dan, o da Rabîa İbn Ebû Abdurrahmân yani Rabîatü'r-Ra'y'den, o da Abdullâh İbn Anbese'den, o da İbn Abbâs'tan, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu anlattı:
Her kim sabahladığında: Allâh'ım, bu sabah bende bulunan ya da yarattıklarından herhangi birinde bulunan nimetlerin hepsi yalnız sendendir; senin hiçbir ortağın yoktur; Övgü ve şükür sana yaraşır, derse o günün şükrünü yerine getirmiş olur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 861, 3/142
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
214154, İHS000890
Hadis:
890 - أَخْبَرَنَا أَبُو يَعْلَى، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ ذَرٍّ، عَنْ يُسَيْعٍ الْحَضْرَمِيِّ، عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «الدُّعَاءُ هُوَ الْعِبَادَةُ»، ثُمَّ قَرَأَ هَذِهِ الْآيَةَ: {ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ، إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ}. [غافر: 60]
Tercemesi:
Bize Ebû Ya'lâ haber verdi: Bize Ebû Hayseme anlattı: Cerîr bize Mansûr'dan, o da Zer'den, o da Yusey' el-Hadremî'den, o da en-Nu'mân İbn Beşîr'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.): Dua ibadetin ta kendisidir, buyurdu ve sonra şu ayeti okudu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü büyüklük taslayarak bana ibadet etmeyenler aşağılanarak Cehennem'e gireceklerdir (1).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 890, 3/172
Senetler:
1. Numan b. Beşir el-Ensârî (Numan b. Beşir b. Sa'd b. Sa'lebe)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213523, İHS000862
Hadis:
862 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، مَوْلَى ثَقِيفٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ عِيسَى، يَعْنِي الْبِسْطَامِيَّ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ عِيَاضٍ، عَنْ أَبِي مَوْدُودٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ كَعْبٍ الْقُرَظِيِّ، عَنْ أَبَانَ بْنِ عُثْمَانَ، عَنْ عُثْمَانَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ قَالَ حِينَ يُصْبِحُ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ: بِسْمِ اللَّهِ الَّذِي لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ، لَمْ تَفْجَأْهُ فَاجِئَةُ بَلَاءٍ حَتَّى يُمْسِيَ، وَمَنْ قَالَهَا حِينَ يُمْسِي لَمْ تَفْجَأْهُ فَاجِئَةُ بَلَاءٍ حَتَّى يُصْبِحَ».
وَقَدْ كَانَ أَصَابَهُ الْفَالِجُ فَقِيلَ لَهُ: أَيْنَ مَا كُنْتَ تُحَدِّثُنَا بِهِ؟، قَالَ: إِنَّ اللَّهَ حِينَ أَرَادَ بِي مَا أَرَادَ أَنْسَانِيهَا
Tercemesi:
Bize Sakîf'in azatlı kölesi Muhammed İbn İshâk İbn İbrâhîm haber verdi: Bize el-Hasen İbn Îsâ, yani el-Bistâmî anlattı: Enes İbn Iyâd bize, Ebû Mevdûd'dan, o da Muhammed İbn Ka'b el-Kurazî'den, o da Ebân İbn Osmân'dan, o da Osmân'dan anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: Her kim sabahladığında üç defa: Allâh'ın adıyla başlarım; Onun adıyle oldukça ne yerde ne de gökte hiçbir şey zarar veremez, O herşeyi işiten ve bilendir, derse, akşam oluncaya kadar onun başına hiçbir bela gelmez; eğer bunu akşamleyin söylerse, sabah oluncaya kadar onun başına hiçbir bela gelmez.
Ebân felç olunca kendisine şöyle denildi: Bize anlattığın hadise ne oldu? Şöyle cevap verdi: Allah bana yapmak istediğini murat edince, o duayı bana unutturdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 862, 3/144
Senetler:
1. Ebu Amr Osman b. Affân (Osman b. Affân b. Ebu Âs b. Ümeyye b. Abdüşems)
Konular:
Dua, faziletlisi
Dua, sabah/akşam okunacak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
217168, İHS001021
Hadis:
1021 - أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ سِنَانٍ، قَالَ: أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ أَبِي بَكْرٍ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَجُلًا مِنْ أَسْلَمَ، قَالَ: مَا نِمْتُ هَذِهِ اللَّيْلَةَ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «[مِنْ أَيِّ شَيْءٍ؟ »، قَالَ: لَدَغَتْنِي عَقْرَبٌ , قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ]: «أَمَا إِنَّكَ لَوْ قُلْتَ حِينَ أَمْسَيْتَ: أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ، لَمْ يَضُرَّكَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ».
Tercemesi:
Bize Ömer İbn Saîd İbn Sinân haber verdi: Ahmed İbn Ebû Bekr bize, Mâlik'ten, o da Süheyl İbn Ebû Sâlih'ten, o da Ebû Hureyre'den haber verdi:
Eslem'den bir adam şöyle dedi: Bu gece hiç uyumadım. Bunun üzerine Allâh'ın Elçisi (s.a.v.): Niçin? diye sordu. Adam: Beni akrep soktu, diye cevap verdi. Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) buyurdu ki: Akşamladığında şöyle demiş olsaydın, o akrep sana zarar vermezdi inşallâh: Allâh'ın yarattıklarının kötülüğünden, Allâh'ın kusursuz kelimelerine sığınıyorum.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 1021, 3/298
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
217169, İHS001022
Hadis:
1022 - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الْحُسَيْنِ، قَالَ: حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا سُهَيْلٌ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «مَنْ قَالَ حِينَ يُمْسِي: أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ، ثَلَاثَ مَرَّاتٍ، لَمْ تَضُرَّهُ حَيَّةٌ إِلَى الصَّبَاحِ»، قَالَ: وَكَانَ إِذَا لُدِغَ إِنْسَانٌ مِنْ أَهْلِهِ، قَالَ: أَمَا، قَالَ الْكَلِمَاتِ
Tercemesi:
Bize Ahmed İbn Muhammed İbnu'l-Huseyn haber verdi: Bize Şeybân İbn Ebû Şeybe anlattı: Bize Cerîr İbn Hâzim anlattı: Süheyl bize, babasından, o da Ebû Hureyre'den, o da Peygamber (s.a.v.)'den anlattı:
Her kim akşamladığında üç defa: Allâh'ın yarattıklarının kötülüğünden, Allâh'ın kusursuz kelimelerine sığınıyorum, derse, sabaha kadar ona hiçbir yılan zarar vermez.
Ravi: Ailesinden birini bir şey soktuğunda şöyle sorardı: Kelimeleri söylemedi mi?
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 1022, 3/299
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
217182, İHS001035
Hadis:
1035 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ بْنِ سَعِيدٍ السَّعْدِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ خَشْرَمٍ، قَالَ: أَخْبَرَنَا عِيسَى، عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ ثَعْلَبٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «مَنْ قَالَ: اللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ، خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ، عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، وَأَبُوءُ بِذَنْبِي، فَاغْفِرْ لِي إِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ، فَمَاتَ مِنْ يَوْمِهِ أَوْ لَيْلَتِهِ دَخَلَ الْجَنَّةَ»
Tercemesi:
Bize Muhammed İbn İshâk İbn Saîd es-Sa'dî haber verdi: Bize Alî İbn Haşrem anlattı: İsâ bize, el-Velîd İbn Sa'lebe'den, o da Abdullâh İbn Bureyde'den, o da babasından, o da Peygamber (s.a.v.)'den haber verdi:
Her kim: Allâh'ım, sen benim Rabbimsin, senden başka bir ilâh yoktur; beni sen yarattın ben senin kulunum, sana verdiğim ahdime ve sözüme gücüm yettiğince sadık kalacağım; yaptığım şeylerin kötülüğünden sana sığınırım, yine günahımla geldim, ne olur beni bağışla, çünkü senden başka günahları bağışlayan yoktur, derse ve o gün veya o gece ölürse Cennet'e girer.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 1035, 3/308
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
217183, İHS001036
Hadis:
1036 - أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْهَمْدَانِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ الثَّقَفِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ، عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَجُلًا لُدِغَ، فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَمَا إِنَّكَ لَوْ كُنْتَ قُلْتَ حِينَ أَمْسَيْتَ: أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ، مَا ضَرَّكَ»
قَالَ: فَكَانَ أَبُو هُرَيْرَةَ إِذَا لُدِغَ إِنْسَانٌ مِنَّا أَمَرَهُ أَنْ يَقُولَهَا.
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: قَوْلُهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَا ضَرَّكَ» أَرَادَ بِهِ أَنَّكَ لَوْ قُلْتَ مَا قُلْنَا، لَمْ يَضُرَّكَ أَلَمُ اللَّدْغِ، لَا أَنَّ الْكَلَامَ الَّذِي، قَالَ يَدْفَعُ قَضَاءَ اللَّهِ عَلَيْهِ
Tercemesi:
Bize Ömer İbn Muhammed el-Hemdânî haber verdi: Bize Muhammed İbn Beşşâr anlattı: Bize Abdülvehhâb es-Sekafî anlattı: Ubeydullâh İbn Ömer bize, Süheyl İbn Ebû Sâlih'ten, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Bir adamı bir şey soktu; bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: Eğer sen akşamladığında şöyle demiş olsaydın, o sana zarar vermezdi: Allâh'ın yarattıklarının kötülüğünden, Allâh'ın kusursuz kelimelerine sığınıyorum.
Ravi: Birimizi bir şey soktuğunda, Ebû Hureyre, bu sözü söylemesini emrederdi.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân) (r.a.): Allah'ın Elçisi (s.a.v.): Sana zarar vermezdi, sözüyle, Sen bu dediğimizi demiş olsaydın sokmanın acısı sana zarar vermezdi, demek istiyor; yoksa o söylediği sözün Allâh'ın kazasını defedeceğini kastetmiyor.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 1036, 3/309
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular: