10265 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Vekî, ona Süfyan, ona Mabed b. Halid, ona da Hârise b. Vehb el-Huzâ’î Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Size cennetlikleri haber vereyim mi? Zayıf ve mütevazı, insanlar tarafından da zayıf görülen kişilerdir. Allah adına yemin etseler, Allah onları yeminlerinde sadık çıkarır. Size cehennemlikleri haber vereyim mi? yemesine düşkün, seviyesiz ve kibirli kimselerdir."
Bize Saîd b. Amr el-Eş’asî ve Züheyr b. Harb, ona Saîd, ona Süfyan, ona Ebu’z-Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Aziz ve celil Allah buyurdu ki: Ben salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin hatırından geçirmediği nimetler hazırladım." [Bunu, Allah’ın Kitabı’ndaki "Onlara, o işlediklerine mükâfat olmak üzere, gözleri aydınlatan ne nimetler gizlendiğini hiçbir kimse bilemez" (Secde, 32/17) buyruğu da tasdik etmektedir.]
Bana Ebu Ğassân (Malik b. Abdulvahid) el-Mismeî', Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr B. Osman -Bu hadisin metninin lafzı Ebu Ğassân'a ve İbn Müsennâya aittir.-, onlara Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katade (b. Diame), ona Mutarrif b. Abdullah b. Şihhîr, ona da İyaz b. Himar el-Mücâşi'î, Rasulullah'ın (sav) bir gün hutbesinde şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dikkatinizi çekerim, Rabbim, bana bugün öğrettiği şeylerden sizin bilmediklerinizi size öğretmemi emrederek (şöyle buyurdu): Bir kula verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın hepsini Hanif (Müslüman) olarak yarattım ama şeytanlar gelerek onları dinlerinden saptırıp batıla yönelttiler. Benim kendilerine helal kıldıklarımı, onlara haram ettiler ve hakkında delil indirmediğim bir şeyi, bana ortak koşmalarını emrettiler. Şüphesiz ki, Allah yer halkına baktı ve ehl-i kitabtan bir takımı hariç, Arabından, Acemine tüm insanlara kızgınlık duyarak "Ben hem seni hem de seninle başkalarını imtihan edeyim diye seni gönderdim. Sana (sahifelere yazılı olan yıkanıp silinse de kalplerdekini) suyun (silip) yıkamayacağı bir kitap indirdim. Onu uykuda da uyanıkken de okursun." buyurdu. Gerçekten Allah bana Kureyş'i cayır cayır yakmamı emretti. Ben : Yâ Rabbi! O halde benim başımı yararlar, onu bir ekmek parçasına çevirirler, dedim. "Onlar seni nasıl çıkardılarsa sen de onları çıkar. Onlara savaş aç ki, sana yardım edelim. İnfakta bulun, biz de sana lütuf ve keremde bulunalım! Sen bir ordu gönder. Biz onun beş mislini gönderelim! Sana itaat edenlerle birlikte isyan edenlere karşı savaş" buyurdu. Cennetlikler üç kısımdır: 1-Güçlü ve yetki sahibi olup insanlara adil davranan, onlara iyilikte bulunmak isteyen ve bu isteğinde başarılı kılınan kimse, 2- Akraba ve Müslüman olan herkese karşı yufka yürekli ve merhametli adam ve 3- Aile ve ihtiyaç sahibi olduğu halde iffetli davranarak dilenmeyen kimse. Cehennemlikler ise beş kısımdır : 1- Hiç bir şey için çabalamadan, size bağımlı bir şekilde, mal mülk, aile edinmeden düşüncesizce yaşayıp giden zayıf karakterli kimseler. 2- Her şeye tamah eden eden ve en ufak fırsatta size ihanet eden hain kimse. 3- Ailen ve malından bir şeye elde etmek için Akşam-sabah seni aldatmaya çalışan adam. 4 (Hz. peygamber (sav) cimriliği yahut yalanı da zikretti ve 5- Bir de kötü huylu küfürbaz kimse , buyurdu. Ebu Ğassân kendi rivayetinde: 'İnfak et, biz de sana infak edeceğiz...' cümlesine yer vermemiştir.
Bana Ebu Ammâr b. Hüseyin b. Hüreys rivayet etti ve şöyle dedi: Bana Fadl b. Musa, Hüseyin’den, o Matar’dan rivayet etti. Matar şöyle dedi: Bana Katâde, Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şihhîr’den, o Benu Müşâci’in kardeşi İyâz b. Himâr’dan naklettiğine göre şöyle demiştir: Allah resulü (sav) aramızda bir gün kalkıp bize hitap etti ve şöyle dedi: "Şüphesiz Allah bana emretti ki..." Ardından Hişâm’ın Katâde’den naklettiği hadisi aktardı ve ona şu sözleri ilave etti: "Şüphesiz Allah bana sizin mütevazı olmanız gerektiğini vahyetti ta ki hiç kimse kimseye karşı kibirlenmesin ve hiç kimse kimseye zulmetmesin". Hadisinde şunları da söyledi: "Onlar (cehenneme girecek bir sınıf insan) sizin aranızda gölge gibi (öne çıkmadan) yaşayanlardır. Ne aile ararlar ne mal peşindedirler". Dedim ki: “Ey Ebu Abdullah bu olacak mı?” “Evet, ben onlara cahiliye döneminde erişmiştim. Adam mahallenin davarını güderdi. Kendisine ancak onların cariyeleri verilir, o da onunla birlikte olurdu” dedi.