- حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا مروان قال حدثنا يزيد بن كيسان عن أبى حازم عن أبى هريرة قال : أتى النبي صلى الله عليه وسلم رجل ومعه صبي فجعل يضمه إليه فقال النبي صلى الله عليه وسلم أترحمه قال نعم قال فالله ارحم بك منك به وهو ارحم الراحمين
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164383, EM000377
Hadis:
- حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا مروان قال حدثنا يزيد بن كيسان عن أبى حازم عن أبى هريرة قال : أتى النبي صلى الله عليه وسلم رجل ومعه صبي فجعل يضمه إليه فقال النبي صلى الله عليه وسلم أترحمه قال نعم قال فالله ارحم بك منك به وهو ارحم الراحمين
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Mervan (b. Muaviye), ona Yezid b. Keysan, ona Ebû Hâzim, ona da Ebu Hureyre şöyle haber vermiştir: "Yanında çocuk olan bir adam Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve çocuğunu kucaklamaya başladı. Hz. Peygamber (sav) ona çocuğuna karşı merhamet duyuyor musun? diye sordu. Adam da evet dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), Allah'a yemin olsun ki Allah sana karşı senin çocuğuna olduğundan daha merhametlidir. O merhametlilerin en merhametlisidir, buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 377, /310
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hazim Selman Mevla Azze (Selman)
3. Yezid b. Keysan el-Yeşküri (Yezid b. Keysan)
4. Ebu Abdullah Mervan b. Muaviye el-Fezârî (Mervan b. Muaviye b. Haris b. Esma b. Harice)
5. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Aile, çocuk sevgisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
حدثنا حرمي بن حفص قال حدثنا وهيب قال حدثنا أيوب عن عمرو بن سعيد عن أنس بن مالك قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم أرحم الناس بالعيال وكان له بن مسترضع في ناحية المدينة وكان ظئره قينا وكنا نأتيه وقد دخن البيت باذخر فيقبله ويشمه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164382, EM000376
Hadis:
حدثنا حرمي بن حفص قال حدثنا وهيب قال حدثنا أيوب عن عمرو بن سعيد عن أنس بن مالك قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم أرحم الناس بالعيال وكان له بن مسترضع في ناحية المدينة وكان ظئره قينا وكنا نأتيه وقد دخن البيت باذخر فيقبله ويشمه
Tercemesi:
Enes İbni Malik'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellent) ailesine insanların en merhametlisi idi. Medine'nin bir tarafında süt annede bulunan oğlu (İbrahim) vardı. Çocuğun süt babası demirci idi ve biz ona gitmiştik — ev Mekke samanından, (bu kuru otun yanmasından) tütüyordu— de Peygamber oğlunu öpüyor ve kokluyordu.»[738]
Peygamber Efendimizin üçü erkek ve dördü kız olmak üzere yedî çocuğu olmuştu. Erkekler doğum sırasına göre Kasım, Abdullah ve İbrahim 'dİr. Kıllar: Zeyneb, R u k a y y e, Fatma ve ömmü Gülsüm olup, bunlardan yalnız İbrahim, Hazretİ M a r i y e 'dendir. Diğerlerinin hepsi Hazreti Hatice validemizden doğmuşlardır.
Kasım iki yaşında İken Mekke'de İlk ölen çocuk olmuştur. Abdullah, Tayyıb ve Tahir lâkablarını taşımakla yine Mekke'de küçük yaşta vefat etmiştir Metinde bahis konusu olan çocuk, hicretin sekizinci yılında Medine'de doğan İbrahim'dir. İbrahim de on altı aylık iken vefat etmiştir. İbrahim'in doğum müjdesini Hazreti Peygambere veren E b u R a f i' a Peygamberimiz bir köle hediye etmiş ve yedinci gün olunca şükür ifadesi olarak bir koç kurban etmişti. Böyle çocukların doğumu münasebetiyle kesilen kurbanlara «Akîka» kurbanı denir ki, bu sünnettir.
Bu yedinci günde de başını traş ettirmiş ve bu günde ismini vererek saçları ağırlığınca parayı fakirlere dağıtmıştı.
Hazreti Peygamber Medine civarında demirci olan Ebu Yusuf un hanımı ümmü Seyf'i süt anne seçerek çocuğu ona teslim etmişti. Bu münasebetle Hazreti En es şöyle anlatıyor:
«— Süt annesi yanında olan küçük I b ra h i m 'i görmek için Peygamber (Sallallahü ALyhi ve Selletn) ile yola çıktık. Eve gidince Ebu Yusuf'i körüğüne üflüyor bulduk. Ev duman dolmuş haldeydi. Ben Ebu Yusuf a:
«— Dur, Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) geldi,» dedim. O da durdu. Peygamber çocuğa dua edip, onu kucakladı ve öptü. Nihayet on altı veya on sekiz aylık iken İbrahim vefat etti. Hz. Peygamber namazını kıldı. Ölümü güneşin tutulma hâdisesine uygun düştüğünden ashab :
«— Güneş İbrahim'in ölümünden dolayı tutuldu.» demeye başladı. Bunun özerine Hazreti Peygamber bir hutbe okuyarak şöyle buyurdu :
*— Güneş ve ay, Allah'ın kudret ve azametine delâlet eden büyük alâmetlerin dendir. Hîç kimsenin ölümünden dolayı tutulmadıkları gibi, hayatlarından dolayı da tutulmazlar. Bunların tutulduğunu gördüğünüz zaman Allah'ın azametinden korkup onu anın ve namaz kılın.»
Rivayet edildiğine göre Hazreti Peygamber 1 b ra h i m 'İn ölümünden mahzun olmuşlar ve sessiz ağlayarak gözlerinden yaş akıtmışlardır.
İbrahim'in annesi Marİye-İ Kıptıyye'yi İskenderiye ve Mısır Meliki M u k a v k i s, Peygamberimize kız kardeşi S i r î n İle beraber hibe etmişti. Hz. Peygamber de S i r î n 'i Şair Hassan ibnİ Sa-b İ t 'e bağışladı. Ondan Abdurrahman isminde bir oğlu oldu. Allah hepsinden razı olsun.»[739]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 376, /309
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Peygamber'in oğlu İbrahim
Hz. Peygamber, affediciliği
Hz. Peygamber, ailesi
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocukları
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن نافع عن عبد الله بن عمر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : عذبت امرأة في هرة حبستها حتى ماتت جوعا فدخلت فيها النار يقال والله أعلم لا أنت أطعمتيها ولا سقيتيها حين حبستيها ولا أنت أرسلتيها فأكلت من خشاش الأرض
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164385, EM000379
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن نافع عن عبد الله بن عمر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : عذبت امرأة في هرة حبستها حتى ماتت جوعا فدخلت فيها النار يقال والله أعلم لا أنت أطعمتيها ولا سقيتيها حين حبستيها ولا أنت أرسلتيها فأكلت من خشاش الأرض
Tercemesi:
— Abdullah İbni Ömer'den rivayet edildiğine göre, Redilüllah şöyle buyurdu:
«— Bir kediden dolayı bir kadına azab edildi: Kediyi açlıktan Ölünceye kadar onu hapsetmişti. Bunun yüzünden kadın cehenneme girdi. Ona (Melek tarafından) §Öyle denir:
— Sen o kediyi hapsettiğin zaman ona yemek vermedin, su içirmedin, bir de yeryüzünün haşaratından yesin diye onu salıvermedin.»[743]
Kedi yüzünden tazib edilen kadının Israîl oğullarından bir kadın olduğu, yani mümin olmadığı söyleniyorsa da, küçük günahlar yüzünden müminlere azabın da caiz olduğunu sarih AIİyyu'1-Karî ifade etmektedir.
Bir kimse büyük günahlardan sakınmış olsa bile, küçük günahlar yüzünden ona azab edilebilir, diyor. Halbuki Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
«— Eğer siz, yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, sizden küçük günahlarınızı örteriz.»[744]
Esasta bir hayvan öldürmek büyük günahlar arasına girmiyorsa da, küçük günahlar üzerinde İsrar bulunduğundan böyle günahlar kebire sayılmaktadır. Kedinin hapsedilişi, ona yemek ve su verilmeyişi, haşarat yemek için salıverilmeyişi ve nihayet ölümüne sebebiyet verilisi ayrı ayrı günahlardır. Bunların bir araya gelişi ve ısralı günah işlemesi büyük günah mahiyetindedir. Böyle olunca, hadîs-i çerîfin manâsı âyet-i kerîmeye uygun olur.
Şöyle bir tevcih de yapılmaktadır: Büyük günahlardan sakınmamış olan bu kadın, küçük günah yüzünden azab edilmiştir. Eğer büyük günahlardan saknmış olsaydı, bu günahından ötürü azab çekmeyecekti.[745]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 379, /311
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cezalandırma, Azap, hayvana eziyet yüzünden
Eziyet, İşkence, hayvana işkence etmek
Merhamet, hayvanlara
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
حدثنا طلق بن غنام قال حدثنا المسعودي عن الحسن بن سعد عن عبد الرحمن بن عبد الله عن عبد الله : أن النبي صلى الله عليه وسلم نزل منزلا فأخذ رجل بيض حمرة فجاءت ترف على راس رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال أيكم فجع هذه بيضتها فقال رجل يا رسول الله أنا أخذت بيضتها فقال النبي صلى الله عليه وسلم اردده رحمة لها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164388, EM000382
Hadis:
حدثنا طلق بن غنام قال حدثنا المسعودي عن الحسن بن سعد عن عبد الرحمن بن عبد الله عن عبد الله : أن النبي صلى الله عليه وسلم نزل منزلا فأخذ رجل بيض حمرة فجاءت ترف على راس رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال أيكم فجع هذه بيضتها فقال رجل يا رسول الله أنا أخذت بيضتها فقال النبي صلى الله عليه وسلم اردده رحمة لها
Tercemesi:
Bize Talk b. Ğannâm nakletti. Dedi ki: Bize el-Mes'ûdî, el-Hasen b. Sa'd'dan, o da Abdurrahman b. Abdullah'tan, onun da Abdullah'tan naklettiğine göre, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir yerde konukladı. Bir adam, bir serçenin yumurtasını aldı. Bunun üzerine kuş Resulüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başı üzerinde kanat çırpmaya başladı. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), "Bu kuşa yumurtası sebebiyle hanginiz rahatsızlık verdi?" diye sordu. Bir adam, 'Onun yumurtasını ben aldım ey Allah'ın Resulü' dedi. Bunun üzerine Nebî (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), "Kuşa merhametli davranmak için yumurtayı geri bırak." buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 382, /313
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, İşkence, hayvana işkence etmek
Hayvanlar, hayvanlara şefkat, merhamet gösterme
Merhamet, hayvanlara
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن إسماعيل قال أخبرني قيس قال أخبرني جرير عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لا يرحم الناس لا يرحمه الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164381, EM000375
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن إسماعيل قال أخبرني قيس قال أخبرني جرير عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من لا يرحم الناس لا يرحمه الله
Tercemesi:
— Cerîr, Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellemj'den haber verdiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur:
«— İnsanlara merhamet etmeyen kimseye, Allah merhamet etmez.»[737]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 375, /309
Senetler:
1. Ebu Amr Cerir b. Abdullah el-Becelî (Cerir b. Abdullah b. Cabir)
2. Kays b. Ebu Hazim el-Becelî (Kays b. Avf b. Abdülharis)
3. ُEbu Abdullah İsmail b. Ebu Halid el-Becelî (İsmail b. Hürmüz)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Merhamet, insanlara
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن سمى مولى أبى بكر عن أبى صالح السمان عن أبى هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : بينما رجل يمشى بطريق اشتد به العطش فوجد بئرا فنزل فيها فشرب ثم خرج فإذا كلب يلهث يأكل الثرى من العطش فقال الرجل لقد بلغ هذا الكلب من العطش مثل الذي كان بلغني فنزل البئر فملأ خفه ثم أمسكها بفيه فسقى الكلب فشكر الله له فغفر له قالوا يا رسول الله وإن لنا في البهائم أجرا قال في كل كبد رطبة أجر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164384, EM000378
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن سمى مولى أبى بكر عن أبى صالح السمان عن أبى هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : بينما رجل يمشى بطريق اشتد به العطش فوجد بئرا فنزل فيها فشرب ثم خرج فإذا كلب يلهث يأكل الثرى من العطش فقال الرجل لقد بلغ هذا الكلب من العطش مثل الذي كان بلغني فنزل البئر فملأ خفه ثم أمسكها بفيه فسقى الكلب فشكر الله له فغفر له قالوا يا رسول الله وإن لنا في البهائم أجرا قال في كل كبد رطبة أجر
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Sallallahü A leyhi ve Seîlem) şöyle buyurdu :
«— Bir adam yolda yürüdüğü sırada ona şiddetli bir susuzluk arız oldu. Nihayet bir kuyu buldu ve oraya indi. Su içtikten sonra kuyudan çıktı. Bir de gördü ki, susuzluktan dilini çıkararak soluyan bir köpek rutubetli toprak yiyor. Bunu gören adam (kendi kendine) dedi ki:
— Bana isabet eden susuzluğun aynısı bu köpeğe de isabet etti. Sonra kuyuya inip ayakkabısını su doldurdu. Sonra onu ağzı ile tuttu (ve elleri ile kuyu duvarlarına tutunarak yukarı çıktı) da köpeğe su verdi. Bundan dolayı Allah onun amelini kabul etti ve onu mağfiret buyurdu.»
Ashab dediler ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Hayvanlara iyilik etmekte, bize mükâfat var mı? Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Canlı her hayvan için bir mükâfat vardır.»[741]
Allah Tealâ'nın bütün yaratıklarına karşı şefkat ve merhamet göstermek esas olmakla beraber, dinin emirlerini yerine getirmek ve Allah'ın kanunlarını çiğnetmemek ve emanetlerini korumak İçin tayin edilen ölçüler çerçevesinde ceza uygulamakta merhamet bahis konusu değildir. Nitekim zina edenlere tatbik edilecek dayak cezasının.yerine getirilmesi halinde Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
«— (Bekâr olup da) zina eden kadınla, zina eden erkeğin her Mrine yüz kırbaç vurun. Allah'a ve âîiiret gününe inanıyorsanız, bunlara Allah'ın dini hususunda (emirlerini uygulamakta) merhametiniz tutmasın,» (Nûr Sûresi, âyet.- 2}
İşte Allah'ın emirlerini uygulamak gerektiği zaman merhamet göstermemek ve gevşek davranmamak lâzımdır. Hak ve hukukun çiğnenmediği yerlerde ise daima merhametli davranmak, Allah'ın rahmetini kazanmaya vesile teşkil eder. Hayvanlara merhametli davranmak, yine dinin zararlı saymadığı hayvanlara merhamet etmeyi kapspr. Yılan, Akrep ve Kuduz Köpek gibi zararlı hayvanlara merhamet düşünülemez. Bunları öldürmek ve yok etmek de dinin bir emridir.
O halde dinin yasaklamadığı hallerde insanlara ve hayvanlara ac;y;p merhamet etmek gereklidir.[742]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 378, /310
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Sümey el-Kuraşi (Sümey)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Hz. Peygamber, anlattığı kıssalar
Merhamet, hayvanlara
حدثنا محمود قال حدثنا يزيد قال أخبرنا الوليد بن جميل الكندي عن القاسم بن عبد الرحمن عن أبى أمامة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : من رحم ولو ذبيحة رحمه الله يوم القيامة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164387, EM000381
Hadis:
حدثنا محمود قال حدثنا يزيد قال أخبرنا الوليد بن جميل الكندي عن القاسم بن عبد الرحمن عن أبى أمامة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : من رحم ولو ذبيحة رحمه الله يوم القيامة
Tercemesi:
— Ebu Ümame demiştir ki, Resûlüllah (Sallalkhü Aleyhi veSeikm) şöyle buyurdu :
«— Boğazlanacak hayvana bile olsa, merhamet edene kıyamet gü-nÜnde Allah merhamet eder.»[748]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 381, /313
Senetler:
1. Ebu Ümame Sudey b. Aclân el-Bahilî (Sudey b. Aclân b. Vehb)
2. Ebu Abdurrahman Kasım b. Abdurrahman eş-Şamî (Kasım b. Abdurrahman)
3. Ebu Haccac Velid b. Cemil el-Kuraşî (Velid b. Cemil b. Kays)
4. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
5. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Kıyamet, ahvali
Merhamet, hayvanlara
Merhamet, insanlara
حدثنا محمد بن عقبة قال حدثنا محمد بن عثمان القرشي قال حدثنا حريز قال حدثنا حبان بن زيد الشرعبى عن عبد الله بن عمرو بن العاص عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ارحموا ترحموا واغفروا يغفر الله لكم ويل لأقماع القول ويل للمصرين الذين يصرون على ما فعلوا وهم يعلمون
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164386, EM000380
Hadis:
حدثنا محمد بن عقبة قال حدثنا محمد بن عثمان القرشي قال حدثنا حريز قال حدثنا حبان بن زيد الشرعبى عن عبد الله بن عمرو بن العاص عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ارحموا ترحموا واغفروا يغفر الله لكم ويل لأقماع القول ويل للمصرين الذين يصرون على ما فعلوا وهم يعلمون
Tercemesi:
— Abdullah İbni Amr ibni'1-As, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem)den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu:
«— Merhamet edin ki, merhamet olunasmız. Bağışlayın ki, Allah sizi bağışlasın. Yazıklar olsun söz hunilerine, (huni" gibi, sıvıları akıtıp da kendine bir şey bırakmayan söz dinleyicilerine) ve yazıklar olsun bile bile (kötü) işleri üzerine ısrar eden kimselere!»[746]
Metinde mutlak olarak merhamet etmek tavsiye edildiğinden hadîs-i şerîfin hayvanlara da şumûliyeti vardır. Bu bakımdan hadîs-i şerif hayvanlara merhamet mevzuuna girmiştir.
Kıma' kelimesinin çoğulu olan Akmam manâsı huniler demektir. Şişelere ve kaplara sıvıları aktarma vazifesi gören huni, nasıl ki kendine aktardığı sıvıdan bir şey alıkoymaz ve ondan faydalnamazsa, insanlar da böyle olmamalıdır. İşittiği hak sözü başkasına aktarıp da kendine bir şey bırakmayan, yani o sözü kendinde uygulamayan huni gibi sırf aktarma vazifesi görmüş olur. Kendisi aktardığı şeyden faydalanmaz. Faydalanmayınca da kendine yazık etmiş olur. Azab çekmeğe hak kazanır. Başkalarına iyilik tavsiye edip de kendilerini unutanlar, gerçekleri kendilerinde uygulamayanlar ziyana düşmüş kimselerdir. Bunlar cemiyet içinde huni görevinde bulunmuş olurlar.
İşledikleri işin kötü olduğunu bildikleri halde, ısrarla o iş üzerinde duranlar ve nedamet çekmeyenler, yine ziyana düşen ve azaba hak kazanan kimselerdir. Çünkü küçük günah dahi olsa, üzerinde ısrarla durulduğu ve o işe devam edildiği takdirde, bu günah büyük günahlardan sayılır. Büyük günahlar kısmına girdikten sonra, tevbe de bulunmadığına göre azabı gerektirir. Onun için bile bile günahlara devam edip, ısrar etmemek lâzımdır.[747]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 380, /312
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Hibban b. Yezid eş-Şer'abi (Hibban b. Yezid)
3. Harîz b. Osman er-Rahabi (Harîz b. Osman b. Cebr b. Ahmed b. Es'ad)
4. Muhammed b. Osman el-Kuraşi el-Mahzûmî (Muhammed b. Osman b. Seyyar)
5. Muhammed b. Ukbe es-Sedusi (Muhammed b. Ukbe)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Kötülük
Merhamet, hayvanlara
Merhamet, insanlara
Teşvik edilenler, Bağışlayıcı olmak
حدثنا عارم قال حدثنا حماد بن زيد عن هشام بن عروة قال : كان بن الزبير بمكة وأصحاب النبي صلى الله عليه وسلم يحملون الطير في الأقفاص
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164389, EM000383
Hadis:
حدثنا عارم قال حدثنا حماد بن زيد عن هشام بن عروة قال : كان بن الزبير بمكة وأصحاب النبي صلى الله عليه وسلم يحملون الطير في الأقفاص
Tercemesi:
— (94-s.) Hişam İbni Urve Abdullah ibni Zübeyr'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir :
«— İbni Zübeyr Mekke'de idi ve Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in ashabı kafeslerde kuş taşırlardı.»[751]
Bu rivayetten anlaşılıyor ki, kuşların suyunu ve yemini vermek suretiyle onları kafeslerde beslemek, onlara merhamet etmeye aykırı değildir. Hayvanların ihtiyaçlarını karşılamak şartı ile onları kafeslerde beslemekte bir beis yoktur.[752]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 383, /313
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, İşkence, hayvana işkence etmek
Hayvanlar, hayvanlara şefkat, merhamet gösterme
Hayvanlar, kuş beslemek, öldürmek
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني يونس عن بن شهاب قال أخبرني حميد بن عبد الرحمن أن أمه أم كلثوم ابنة عقبة بن أبى معيط أخبرته أنها سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : ليس الكذاب الذي يصلح بين الناس فيقول خيرا أو ينمى خيرا قالت ولم اسمعه يرخص في شيء مما يقول الناس من الكذب إلا في ثلاث الإصلاح بين الناس وحديث الرجل امرأته وحديث المرأة زوجها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164391, EM000385
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني يونس عن بن شهاب قال أخبرني حميد بن عبد الرحمن أن أمه أم كلثوم ابنة عقبة بن أبى معيط أخبرته أنها سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : ليس الكذاب الذي يصلح بين الناس فيقول خيرا أو ينمى خيرا قالت ولم اسمعه يرخص في شيء مما يقول الناس من الكذب إلا في ثلاث الإصلاح بين الناس وحديث الرجل امرأته وحديث المرأة زوجها
Tercemesi:
— Ibni Şihab'dan, Humeyd ibni Abdurrahman bana haber vermiştir ki, Akabe ibni Ebu Muayt'ın kızı olan annesi Ümmü Gülsüm, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğunu kendisine nakletmiştir:
«— Hayırlı söz söyleyip de insanlar arasını düzelten, yahut hayır ileten, yalancı değildir.»[755]
Clmmü Gülsüm demiştir ki :
«— Uç şeyden başka, insanların söyledikleri yalanlardan hiç bir şeye müsaade ettiğini Peygamber'den duymadım. Bu üç şey de şunlardır:
1— İnsanların arasını düzeltmek (için yalan söylemek),
2— (Geçimsizliğe yol açmamak için yalan yere) adamın karısına söz söylemesi,
3— (Aynı sebeple) kadının, kocasına söz söylemesi.[756]
Bîr hâdiseyi vuku bulduğu şekilde haber vermeğe doğru haber denir. Aksine hâdiseyi, vukuuno aykırı olarak haber vermeğe de yalan haber denir. Mutlak surette yalan islâm'da haramdır. Ancak bazı istisnaî hallerde yalan söylemek mubahtır, yani günah değüdİr. İnsanlar arasını düzeltmek ve dargınları barıştırmak için söz uydurmak ve olmayan bir sözü anlatmak yalan ise de, bu gibi yalanın günahı yoktur. Bunun için hadîs-i şerîfte :
«— Hayırlı söz söyleyip de insanlar arasını düzelten yalancı değildir.»
Buyurulmuştur. Yani söylenmemiş ve vuku bulmamış herhangi bir iyi sözü ıslâh maksadı ile söylemek, esasta yalan ise de, günahı bulunmadığından yalan sayılmaz, yalanın gerektirdiği cezayı taşımaz.
Kasden veya bilmeyerek, vuku bufan bir şeyi olduğundan baş!;a kalıba sokmak ve hilafım haber vermenin her ikisi yalan ise de,._bilçneyerek ve yanılarak yalan söylemenin güngjıı yoktur.
«— SÖz bir maksada bağlıdır ve bir,gayeye götürür. Herhangi bir yararlı maksat ki, ona doğru ve yalan sözlerin her ikisi ile ulaş!ab!liyor, bunda yalan haramdır. Çünkü yalana ihtiyaç yoktur, doğru sözle maksada ulaşılabiliyor.»
Yararlı bir maksada yalanla ulaşmak mümkün olur da, doğru sözle ulaşmak mümkün olmazsa burada yalan söylemek mubah olur. Maksadın önemine ve gereklilik derecesine göre yalanın yeri olur.
Meselâ : Bir zalimin zulmünden kurtulmak için gizlenen bir müslümanı ele vermemek maksadıyie yalan söyleyerek onu gizlemek, icab eder. Yine bir kimse yanında emanet olarak bulunan malı, gasp etmek isteyen bir zalimden onu kurtarmak için yaian söyleyerek onu gizlemek icab eder. Bir de söylenecek doğru sözden dolayı büyük bîr zarar ve fesad doğacaksa, orada yalan söylenir. İslâm'ın ve devletin menfaatini korumak ve düşmanın zararını önlemek İçin yalan söylemek aynı şekilde gereklidir.
Karı-koca arasında bağlılığı ve muhabbeti artırıp devam ettirmek mak-sadıyle iyiliğe matuf yalan söz söylemek, hadîs-i şerifte beyan olunduğu şekilde mubahtır, ihtiyaç duyulmadıkça da bu gibi mubahlardan sakınmak takvaya uygun hareket olur.[757]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 385, /314
Senetler:
()
Konular:
Yalan, caiz olduğu yerler
Yalan, yalancılık