Giriş

Bize İsmail, ona Malik, ona da İbn Şihâb, Mahmud b. Rabî el-Ensârî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Itbân b. Malik gözleri görmediği halde kendi kavmine imamlık ederdi. O bir defasında Rasulullah'a (sav) “Ey Allah'ın Rasulü (sav), karanlık oluyor, sel oluşuyor; ben ise göz­leri görmeyen bir kimseyim. Ardından ey Allah'ın Rasulü, benim evimdeki bir yerde namaz kıldır da ben orayı namazgah edi­neyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona gitti ve "Nerede namaz kıldırmamı istersin?" buyurdu. İtbân, evden bir yeri ona gösterdi, Rasulullah (sav) da orada namaz kıldırdı.


    Öneri Formu
4891 B000667 Buhari, Ezan, 40

Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona da Abdullah b. Abbas şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav), sahabesinden bir grupla birlikte Ukaz panayırına doğru gitti. O dönemde cinler semadan haber almak konusunda engellenmişlerdi, (haber almaya ne zaman çıksalar) üzerlerine ateş parçaları gönderilirdi. (Semadan haber almaları engellenince) cinler, kavimlerine döndüler ve onlar gelenlere şöyle dediler: 'Size ne oldu?' Onlar da: 'Semadan (alabileceğimiz) haber ile aramıza engel oluştu; üzerimize ateş parçaları salıverildi', dediler. Bunun üzerine onlara: 'Sizinle gökyüzündeki ha­ber arasına giren şey ancak yeni meydana gelmiş bir şeydir. Yeryüzünün doğu ve batı taraflarını dolaşın da, sizinle gökteki haber arasına engel olan bu şeye bakınız' de­nildi. İşte bunların içinden Tihâme tarafına gelen grup Ukaz panayırına gitmek üzere Nahle'de bulunan Hz. Peygamber'in (sav) bu­lunduğu yere vardılar. O anda Peygamber (sav) sahabesine sabah namazını kıldırıyordu. Kur'an'ı işitince, ona kulak verdiler ve şöyle dediler:' Allah'a yemin olsun ki gökten haber almaktan sizinle onun arasına engel olan işte budur.' İşte o zaman bu haberci­ler kendi kavimleri yanına döndüklerinde: Ey kavmimiz! Gerçekten biz, doğru yola ileten hayranlık veren bir Kur'an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız, dediler. (Cin, 72/1) Allah da Peygamberine (sav): '(Ey Habibim!) de ki; Bana vahyedildi..'(ayetiyle başlayan Cin suresini) indirdi. O'na (sav) vahyolunan işte cinlerin bu sözleridir."


    Öneri Formu
5042 B000773 Buhari, Ezan, 105


    Öneri Formu
4995 B000727 Buhari, Ezan, 78


    Öneri Formu
5688 B000872 Buhari, Ezan, 165

Bize Said b. Ufeyr, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Atâ, ona da Cabir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim sarımsak veya soğan yerse bizden -veya mescidimizden- uzak dursun ve evinde otursun." Nebi'ye (sav) içinde taze bakliyat olan bir tencere getirildi, fakat yemeğin kokusu hoşuna gitmedi. İçinde ne var diye sorunca taze bakliyat (sarmısak) bulunduğu kendisine söylendi. Bunun üzerine yanında bulunanlardan birini işaret ederek "yemeği ona verin" buyurdu. Adamın yemekten çekindiğini görünce de "Ye! Ben (yemiyorum çünkü) senin görüşmediklerinle görüşüyorum" buyurdu. Ahmed b. Salih'in İbn Vehb'den yaptığı rivayette (tencere anlamına gelen "kıdr" kelimesi yerine, tabak anlamına gelen "bedr" lafzı yer almaktadır. İbn Vehb "bedr kelimesiyle, içinde sebzeler olan tabak kastedilmektedir" demiştir.


    Öneri Formu
5252 B000855 Buhari, Ezan, 160


    Öneri Formu
4837 B000626 Buhari, Ezan, 15


    Öneri Formu
4954 B000688 Buhari, Ezan, 51


    Öneri Formu
5039 B000770 Buhari, Ezan, 103


    Öneri Formu
5024 B000755 Buhari, Ezan, 95


    Öneri Formu
5135 B000813 Buhari, Ezan, 135