حدثنا موسى قال حدثنا الضحاك بن نبراس أبو الحسن عن ثابت : أنه كان مع أنس بالزاوية فوق غرفة له فسمع الأذان فنزل ونزلت فقارب في الخطا فقال كنت مع زيد بن ثابت فمشى بي هذه المشية وقال أتدري لم فعلت بك فإن النبي صلى الله عليه وسلم مشى بي هذه المشية وقال أتدري لم مشيت بك قلت الله ورسوله أعلم قال ليكثر عدد خطانا في طلب الصلاة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164552, EM000458
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا الضحاك بن نبراس أبو الحسن عن ثابت : أنه كان مع أنس بالزاوية فوق غرفة له فسمع الأذان فنزل ونزلت فقارب في الخطا فقال كنت مع زيد بن ثابت فمشى بي هذه المشية وقال أتدري لم فعلت بك فإن النبي صلى الله عليه وسلم مشى بي هذه المشية وقال أتدري لم مشيت بك قلت الله ورسوله أعلم قال ليكثر عدد خطانا في طلب الصلاة
Tercemesi:
— Enes'e ait cumba üzerindeki köşede Enes'le Jberaber bulunan Sabit (ibni Kays ibni Şemmas) şöyle anlatmıştır:
— Enes ezam işitti de evden aşağı indi, ben de indim. Adımları kısa atmaya başladı ve dedi ki, ben Zeyd ibni Sabit ile beraberdim. O, benimle bu şekilde yürüdü ve şöyle dedi:
— Biliyor musun, niçin seninle böyle yürüdüm? Çünkü Peygambei1 (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) benimle bu şekilde yürüdü ve şöyle buyurdu1:
«— Biliyor musun, seninle niçin böyle yürüdüm?» Ben :
— Allah ve onun Resulü daha iyi bilir, dedim. Buyurdu ki:
«— Böyle kısa adımlarla yürümemin sebebi namaza gidişte, adımlarımızın sayısı çok olsun diyedir.»[896]
Bu hadîs-İ şerifte iki meseleye işaret edilmektedir:
1— Evlerin üst veya yan kısımlarında çıkıntı, balkon ve cumba gibi bölme ve ilâvelerin yapılmasında din yönünden bîr engel yoktur. Hazreti Enesin böyle bir yere sahip bulunması işin cevazına delil teşkil etmektedir. Zaten İmam Buharî hazretleri de bu noktaya işaret için bu hadîs-i şe-rîfe özel bir bölüm ayırmıştır.
2— Namaz kılmak için cami veya mescİdlere gfderken fazta adrnı yapmak ve çok mesafe almak, İbadete ayrıca bir fazilet kazandmr. Bundan anlaşılıyor ki, evi uzak mesafede bulunan kimsenin normal adım sayısı ile, evi yakın bulunanın kısa adımları sayısı birbirlerine müsavi olursa, aynı fazileti alırlar. Bununla beraber kolay adımlarla kazanılacak sevab, güçlük ve meşakkatle kazanılacak sevaba ulaşamaz diye yorum da yapılmaktadır.
Bid'at sahibi olmayan mahalle imamım bırakıp daha uzak bir mescide gitmek, fazilet değildir. Yakın mahalle mescidini, Allah'ı zikir ve ibadetle ihya etmek evlâdır. Sünnete bağlı bulunmayan bid'at sahibi yakın manalle imamını bırakıp, wzakta olan takva sahibi İmama uyulursa, bunda bir mahzur yoktur.
Zeyd Ibni Sabit kimdir? :
Zeyd, finscsr'dan olup, künyesi E b u Sa İd 'dır. Hz. Peygamber, Medine'ye şeref verişlerinde Zeyd on bir yaşında bulunuyordu. Kendisi şöyle anlatır:
«— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemj Medine'ye ilk şeref verdikleri zaman, ben onun huzuruna getirirdim ve benim için :
— Bu Neccar oğullarınddndır, dendi. Peygamber on yedi sûre okudu. Ben de onları ezberleyip Peygamber e karşı okudum. Bu, Peygamber in hoşuna gitti ve bana dedi ki :
«— Yahudi lisanı üzere yazmayı öğren; çünkti ben onlara güvenemiyorum.»
On beş gün geçmemişti ki, ben Yahudice yazmayı öğrendim. Böylece Peygamber'İn mektuplarını onlara yazıyordum ve onların mektuplarını da Peygambere okuyordum.
Diğer bîr rivayete göre Hz. Peygamber, Z e y d 'e Süryanİce öğrenmesini emrettiler; o da on yedi günde öğrenmiş oldu.
Zeyd Ibnİ Sabit, Peygamber'in Vahy kâtibliğİni de yapmıştır. Becjir savaşma katılmak İstemişse de, Peygamber onu küçük gördüğünden bu savaşa katılamadı. Uhud ve ondan sonraki savaşlara katılmıştır. Bir rivayete göre de İlk katıldığı savaş Hendek savaşıdır. Hendek kazılması sırasında Müslümanlarla beraber toprak taşırdı. Peygamber'in :
— Bu ne güzel gençtir.»
Şeklinde iltifatlarına bu çalışması sırasında nail olmuştu.
Hendek savaşı hazırlıklarında çalışırken Zeyd bir ara uykuya dalmış. Ashabdan Ummare ibni Hazm gelip, Zeyd'in haberi olmadan silâhını almış ve saklamış. Bu hadise özerine Hz. Peygamber ister ciddî olsun, ister şakacıktan olsun, hiç bir Müslümanın korkutulmamasını ve eşyasının saklanmamasını emrettiler. Böyle eziyet verici hareketleri yasakladılar.
Tebük savaşında Neccar oğullarının sancağı Ummare ibni H az m 'in elinde idi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onu alıp Zeyd ibni Sabit'e verdi. Bunun özerine Ummare:
— Ey Allah'ın Resulü! Benim hakkımda size bir şey mi söylendi de böyle yaptınız?» dedi. Hazreti' Peygamber:
«—Havır, böyle bir şey yoktur. Ancak Kur'ân önde gelir; Zeyd KUr'ân'ı öğrenip alma bakımından senden önde gelir.» buyurdu.
Kür'ân-ı Kerîm'e olan vukuf ve ehlîyet-nden ötürü, Yemame vak'asında hafızların çonu sehid düşmekle halife Hz. E b u Bekir Kur'ân'm zayi o'masmdan korkarak bir araya toplanıp yazılmasını kendisine emretmişti. Zeyd de bu görevi yerine getirmişti. S a ' b î diyor ki, Zeyd in-sonlara iki şeyde üstün gelmişti : Feraiz ilmi İle Kur'ân ilminde... Hazreti Ömer sefere aktıfiı zaman yerine Z e y d 'i bırakırdı. Hz. Peygamber Zeyd icın sövle buyurmuştur:
«— Ümmetimin en İvi feraiz Mleni Zevd ibni S&MtMir.» ibni S a ' d , sah'h b>r isnndla söyle rivavet ediyor: «—Fetva ehli o'an altı kişiden biri Z e v d idi. Onlar su kimselerdir: Ömer, Ali, İbni Mes'ud, Öbeyy, Ebu Musa, Zeyd ibni Sabib Bİr rivayet de şöyledir:
Zeyd Medine'de kaza, fetva, k-raat ve feraizde baş İdi. Hicretin 45 yılında vefat etti. Vefat ettifii zaman Ebu Hureyre dedi ki, bu ümmetin hayırlısı vefat etti. Ola ki Allah Tealâ bunun yerine İbni Abbasi geçirsin. İbni A b b a s hazretleri de ölümünden duyduğu acıvı söyle belirtmiştir:
«— İlmin nasıl göçüp gittiğini bilmek isteyen baksın, işte böyle göçer pMer. Allah'a yemin ederim ki, bugün çok büyük bir ilim gömülmüştür.» Allah hepsinden razı olsun.[897]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 458, /364
Senetler:
1. Ebu Saîd Zeyd b. Sabit el-Ensarî (Zeyd b. Sabit b. Dahhak b. Zeyd)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
4. Ebu Hasan Dahhak b. Nibras el-Ezdî (Dahhak b. Nibras)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Adab, yürüyüş adabı
İbadethane, Camii, mescitlerde ibadete teşvik
Namaz, cemaatla kılmanın fazileti
حدثنا عبد العزيز قال حدثنا الوليد بن مسلم عن أبى رافع عن سعيد المقبري عن أبيه عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إياكم والشح فإنه أهلك من كان قبلكم سفكوا دماءهم وقطعوا أرحامهم والظلم ظلمات يوم القيامة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164625, EM000470
Hadis:
حدثنا عبد العزيز قال حدثنا الوليد بن مسلم عن أبى رافع عن سعيد المقبري عن أبيه عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إياكم والشح فإنه أهلك من كان قبلكم سفكوا دماءهم وقطعوا أرحامهم والظلم ظلمات يوم القيامة
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre demiştir ki, Resûlüilah (Sallallahü Aleyhi ve Selleri) şöyle buyurdu:
— Cimrilikten sakınınız; çünkü o, sizden öncekileri Iıelâk etmiştir. Kanlarını akıttılar ve akrabalık bağlarını kestüer. Zulüm, kıyamet günü karanlıklardır, (felâket üstüne felâkettir).»[919]
Bu hadîs-i şerifin «Yumuşaklık» bölümü ile İlgisi cimrilikten ötürüdür. Bir kimsede aşırı derecede bahiilik ve cimrilik olursa, o kimse şiddetle menfaatine düşkün bulunur ve menfaati uğruna sert ve haşin davranır. Herkesi küçük bir menfaati için veya az bir zararı için incitir ve kırar. Kaba ve sert hareketi de mevkiini düşürür, onu çirkin ve düşük bir duruma sokar. Hasis ve cimri olmayan kimse ise, geniş yürekli ve tatlı dilli olur. Başkalarını incitmez ve haşin davranmaz.[920]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 470, /374
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Said Keysan el-Makburî (Keysan Ebu Said)
3. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
4. Ebu Râfi İsmail b. Rafi el-Ensarî (İsmail b. Rafi b. Uveymir)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
حدثنا أبو نعيم وقبيصة قالا حدثنا سفيان عن حبيب بن أبى ثابت عن خميل عن نافع بن عبد الحارث عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من سعادة المرء المسكن الواسع والجار الصالح والمركب الهنى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164547, EM000457
Hadis:
حدثنا أبو نعيم وقبيصة قالا حدثنا سفيان عن حبيب بن أبى ثابت عن خميل عن نافع بن عبد الحارث عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من سعادة المرء المسكن الواسع والجار الصالح والمركب الهنى
Tercemesi:
— Nafi' ibni Abdüİ-Haris, Peygamber (Sailallahü A hyhi.ye Sellem) den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu :
«— Geniş mesken, dürüst komşu ve rahat binek, kişinin saadetindendir.»[894]
Her insan dünyada bir meskene muhtaçtır. Mesken, insanın zarurî ihtiyaçlarının başında gelir. Onun için oturulacak bir eve sahip o!ma!< geçimin yarısını teşkil eder. Bir de oturulan ev, İhtiyaçları karşılıyacak kadar geniş bulunursa, gerçekten saadet olur. Gerek evdekîlerin oturup yatmalarını, gerekse misafirlerin ağırlanmasını karşılayacak şekilde müsait bulunan evler, sahipleri için birer saadet vesilesi olurlar. İç ve dışa karşı mahcubiyet ve sıkıntı duymadan gerekli hizmetler yapmak ve yüz aklığı ile çıkmak büyük bahtiyarlıktır.
İyi ve dürüst komşu da İnsan İçin bir saadet sebebidir. Hiç kimse tek başına yaşayamadığından ve daima en yakın komşusu ite ilgisi bulunacağından, huzur ve selâmetin temini, ancak ahlâkı ve geçimi güzel komşuya sahip olmakla mümkündür. Kötü komşuya sahip olmak huzursuzluğun baş sebebidir. Bu bakımdan, iyi ve dürüst komşu insanın dünya saadetlerinden biridir.
insanoğlunun hayatı evde ve dışarda olmak üzere iki bölüm arz edsr. Evdeki saadet yolları, geniş ve ev iyi komşunun bulunması ile meydana gelir. Dışardaki çalışmalar için de iyi ve rahat, afiyetti bir bineğe sahip olunduğu takdirde yine insan için bunda da saadet vardır. Her asırda ve her bölge için muteber olan binek vasıtaları göz önüne alınırsa, bunlar içinde en kullanışlı ve en rahat olanı, insanın ihtiyaçlarını en güzel bir şekilde karşılayacağından, bu da bir saadet vesilesidir. Allah'ın ve Peygamberin emirlerine uygun hareket etmek şartı ile bu üç imkâna sahip olmak gerçekten dünya saadetidir. Böyle nimetlere kavuşmanın hamd ve şükrünü yapmak kulluk vazifesidir.[895]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 457, /364
Senetler:
1. Nâfi b. Abdülharis (Nâfi' b. Abdülhâris b. Hubâle b. Umeyr b. Haris)
2. Cemil b. Abdurrahman el-Müezzin (Cemil b. Abdurrahman b. Süveyd)
3. Habib b. Ebu Sabit el-Esedî (Habib b. Kays b. Dinar)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
5. Ebu Amir Kabisa b. Ukbe es-Süvaî (Kabisa b. Ukbe b. Muhammed)
Konular:
Hayvanlar, At, atların fazileti, önemi
Hayvanlar, hayvanlar hakkında övgü ve yergi
İyilik, komşuya iyilik etmek
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Mesken, Ev, geniş olması
حدثنا عبد الرحمن بن يونس قال حدثنا محمد بن أبى الفديك قال حدثني عبد الله بن أبى يحيى عن بن أبى هند عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تقوم الساعة حتى يبنى الناس بيوتا يشبهونها بالمراجل قال إبراهيم يعنى الثياب المخططة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164592, EM000459
Hadis:
حدثنا عبد الرحمن بن يونس قال حدثنا محمد بن أبى الفديك قال حدثني عبد الله بن أبى يحيى عن بن أبى هند عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تقوم الساعة حتى يبنى الناس بيوتا يشبهونها بالمراجل قال إبراهيم يعنى الثياب المخططة
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu :
«— İnsanlar evler bina edip de, onları kumaşlara benzetmedikçe, kıyamet kopmaz.»
îbrahim demiştir ki:
— Kumaştan maksad, çizgili allı pullu elbisedir.[898]
Anlaşılıyor ki, saadet devrinden sonra bir zaman gelecektir. Bu devirde insanların inşa edecekleri evler gayet süslü ve rengârenk olacak. Binaların durumu çeşitli kumaş desenlerine benziyecektir. Binaların iç veya dış kısmı diye bir ayırma olmadığından her iki kısım İçin de aynı hüküm geçerlidir. Nitekim bugün bilhassa binaların iç kısımları çeşitli motiflerle süslenip bezenmektedir. Manzara, Peygamberin mucizesi olarak ibret gözleri önüne serili bulunmaktadır. Bu ha!, îöks ve israfın, dünyadan ayrılmayacak gibi dünyaya bağlanmanın eseridir. Tezyinatın daha ne kadar inkî-, şaf edeceği şimdiden tahmin edilemez.[899]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 459, /365
Senetler:
()
Konular:
Bina Yapmakta Hayır Olmadığı
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب قال حدثني أبو بكر بن نافع واسمه أبو بكر مولى زيد بن الخطاب قال سمعت محمد بن أبى بكر بن عمرو بن حزم قالت عمرة قالت عائشة قال النبي صلى الله عليه وسلم : أقيلوا ذوى الهيئات عثراتهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164613, EM000465
Hadis:
حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب قال حدثني أبو بكر بن نافع واسمه أبو بكر مولى زيد بن الخطاب قال سمعت محمد بن أبى بكر بن عمرو بن حزم قالت عمرة قالت عائشة قال النبي صلى الله عليه وسلم : أقيلوا ذوى الهيئات عثراتهم
Tercemesi:
— Hazreti Âişe demiştir ki, Peygamber (Saltaliahü Aleyh! ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— İyiliksever olanların hatalarım bağışlayınız.»[909]
Bundan önceki hadîs-i şeriflerle 332 ve 312 sayılı hadîslere bakılsın.
Bu hadîs-i şerifin yumuşak huylu olmak bölümünde getirilmiş olmasının sebebi, hataların tatlılıkla bağışlanmasını, şiddet gösterilmemesini ifade içindir. Başkasının hakkını çiğnememek ve başkasına zulüm olmamak şartı ile insanlar arasında beşeriyet icabı meydana gelen günah ve hataları örtmek ve arkasına düşmeden terk etmek ve böylece müminlerin şerefini korumak selâmet yoludur. Böyle hareket edilirse, ferdler arasında sevgi ve bağlılık meydana gelir.
iyiliksever olanlar, hata ve günahlarından utanç duyarlar ve pişmanlık çekerler. Bunun için, onları mahcub duruma düşürmeden ve kendilerine ezİ-yet vermeden hatalarını örtmek, onlara büyük bir iyilik olur. Fakat daima kötülük yoiunda bulunanlar bağışlanır ve cezalandırılmazlarsa, daha fazla kötülük etmeye imkân kazanırlar. Böyleco zarar verme bakımından onlara yardım edilmiş olur.[910]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 465, /371
Senetler:
()
Konular:
Teşvik edilenler, insanları affetmek
Yargı, Hadler, herkese uygulanması
Yargı, Hadleri uygulamadaki durum
حدثنا أحمد بن يونس قال حدثنا زهير عن قابوس أن أباه حدثه عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الهدى الصالح والسمت والاقتصاد جزء من سبعين جزءا من النبوة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164621, EM000468
Hadis:
حدثنا أحمد بن يونس قال حدثنا زهير عن قابوس أن أباه حدثه عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الهدى الصالح والسمت والاقتصاد جزء من سبعين جزءا من النبوة
Tercemesi:
— îbni Abbas, Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Seilem) 'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
«— Dürüst gidişat, güzel görünüş ve bütün işlerde itidal Peygamberlik hasletlerinin yetmiş cüz'ünden bir cüzdür.»[915]
Sayıtan üç hasletin bir insanda bulunuşu ile o insanda peygamberlikten bir parça bulunur manası anlaşılmamalıdır. Zira peygamberlik Allah vergisidir, çalışmakla kazanılmaz ve esasen peygamberlik Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) 'in gelişi ile sona erdiğinden, ondan sonra peygamberlik veya ondan bir cüz düşünülemez. Hadîs-i şerifin manası şudur:
Dürüst ve doğru gidişat, güzel bir görünüşte olmak ve her işte mutedil bulunmak peygamberlerin güzel hasletleridir. Bu hasletleri kendilerinde bulunduranlar, peygamberlerin izinde ve yolunda olurlar, onlara bağlı kalırlar. Mutedil olmak, taşkınlık etmemek ve sertlik göstermeyip yumuşak hareket etmek manasını taşıdığından, hadîs-i şerif bu bölümde zikredilmiştir.[916]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 468, /373
Senetler:
()
Konular:
Dostluk, Düşmanlık, dostluk ve düşmanlıkta itidal
Sadık Rüya, nübüvvetten bir cüzdür
حدثنا حرمي بن حفص قال حدثنا عبد الواحد قال حدثنا سعيد بن كثير بن عبيد قال حدثني أبي قال : دخلت على عائشة أم المؤمنين رضي الله عنها فقالت أمسك حتى أخيط نقبتى فأمسكت فقلت يا أم المؤمنين لو خرجت فأخبرتهم لعدوه منك بخلا قالت أبصر شانك انه لا جديد لمن لا يلبس الخلق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164627, EM000471
Hadis:
حدثنا حرمي بن حفص قال حدثنا عبد الواحد قال حدثنا سعيد بن كثير بن عبيد قال حدثني أبي قال : دخلت على عائشة أم المؤمنين رضي الله عنها فقالت أمسك حتى أخيط نقبتى فأمسكت فقلت يا أم المؤمنين لو خرجت فأخبرتهم لعدوه منك بخلا قالت أبصر شانك انه لا جديد لمن لا يلبس الخلق
Tercemesi:
— (110-s.) (Hazreti Ebû Bekir'in azadlısı ve Hazreti Âişe'nin sut kardeşi) Kesîr ibni Ubeyd şöyle anlatmıştır:
— Müminlerin annesi Ârşe'ye gittim — Allah ondan razı olsun —, bana dedi ki:
— Elbisemi dikinceye kadar bekle (içeri girme). Ben de bekledim. Sonra:
— Ey müminlerin annesi! Eğer dışarı çıkıp da insanlara (senin eski elbiselerle uğraştığını) söyleyeydim, bunu senden bir cimrilik sayarlardı, dedim. Hazreti Âişe şöyle dedi:
«— Vaziyeti anla! Eskiyi giymeyenin yenisi olmaz.»[921]
Eskİ ve yamalı elbise giymek hakkında Ebu Nuaym, D m -m ü ' I - H u s.a y n 'in şöyleirivayet ettiğini anlatmaktadır: Ummü'l-Husayn elemiştir ki :
— Ben Hz. Âişe'nin evinde idim. O, çeşitli renkteki yamalarla gömleğini yamıyordu. Bu sırada Resûlüİlah (Salîalîahü Aleyhi ve SeUem) içeri girdi ve :
«— Bu yaptığın nedir, ya Âişe?» Dedi. Hazreti Âİşe de :
— Gömleğimi yanvyorum, dedi. Bunun üzerine Hazreti Peygamber şöyle buyurdu :
«— Güzel yapıyorsun, bir elbiseyi yamamadıkça bırakma; çünkü eskisi olmayanın yenisi bulunmaz.»
İsrafı önlemek ve daima yeni bir elbise bulundurabilmek için eski elbiseleri temizleyip tamir ederek kullanmak icab eder. Böyle hareket edilmeyince, insanın yenr elbisesi bulunmaz veya geçimde sıkıntıdan kurtulmaz. Temiz olmak şartı ile yamalr elbise giymek İslâm'da ayıp değildir. Şuna ihtiyaç göstermek ve el-avuç açmak ayıptır.
Rivayet edildiğine göre, Hz. A i ş e fazla miktarda bir malı muhtaçlara sadaka olarak verdi. Sonra, baş örtüsünü yumarken görüldü ve ona :
«— Ya Âişe! Sen çok mal sadaka veriyorsun, sonra durup baş örtünü yamıyorsun?» dendi. O şöyle cevap verdi :
«— Ben yeni elbiseyi giydirip kendim eski giyiyorum; eskiyi giymeyen in yeni elbisesi olmaz.»
İktisadın, kolay ve rahat yaşayışın düzeni İşte budur.[922]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 471, /374
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن أبى التياح قال سمعت أنس بن مالك قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : يسروا ولا تعسروا وسكنوا ولا تنفروا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164640, EM000473
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن أبى التياح قال سمعت أنس بن مالك قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : يسروا ولا تعسروا وسكنوا ولا تنفروا
Tercemesi:
— Enes îbni Malik, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Se'lem)'in şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
*— Kolaylaştırın iz, güçlük çıkarmayınız. Huzura kavuşturunuz, nefret ettirmeyiniz.»[926]
Söz ve nasihatleri kabul ettirmek, insanların kalblerini birleştirip birbirine ısındırmak için daima en koiay usulü uygulamak ve kolaylık çarelerini aramak gerekir. Kolaylık, ibadetlerin kabulüne ve İslerin benimsenmesine vesile olur. Güçlük çıkarmak ve müşkülâta sokmak, rrtsanlari îşletcfent soğutur ve ibadetlerden uzaklaştırır. Din ve dünya İşlerinin uygulanmasında, din emirlerine aykırı düşmeyecek şekilde, mevcut kısa ve kolay yollardan faydalanmak lâzım gelir. Bundan meşru hükümlerin değiştirilip yeni ve kolay hükümlerin saadetini temin için gönderilmiştir. Dinde mevcut kolaylıkları bilip, onlardan faydalanma bize tavsiye ediliyor.
İşlerde karışıklığa ve şüphelere sebebiyet vermeyip, huzur ve itminan sağlamak, yine başarı ve ülfet sebebi olur. Güçlük çıkarmak, huzursuzluğa ve itminansızlığa sebep olacak davranışlarda bulunmak, insanları soğutur ve dinden uzaklaştırır. Birleştirmek ve yapıcı olmak İçin, kolay yolları seçmek, güçlük çıkarmayıp teskin edici davranışlarda bulunmak gaye edinilmelidir.[927]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 473, /376
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ibadetlerde kolaylığı tercihi
İslam, kolaylık dinidir
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن عطاء عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال : نزل ضيف في بنى إسرائيل وفي الدار كلبة لهم فقالوا يا كلبة لا تنبحى على ضيفنا فصحن الجراء في بطنها فذكروا لنبي لهم فقال إن مثل هذا كمثل أمة تكون بعدكم يغلب سفهاؤها علماءها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164647, EM000474
Hadis:
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن عطاء عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال : نزل ضيف في بنى إسرائيل وفي الدار كلبة لهم فقالوا يا كلبة لا تنبحى على ضيفنا فصحن الجراء في بطنها فذكروا لنبي لهم فقال إن مثل هذا كمثل أمة تكون بعدكم يغلب سفهاؤها علماءها
Tercemesi:
— (111-s.) Abdullah îbni Amr'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— İsrail oğullarına bir misafir konukladı; evde de onlann bir dişi köpeği vardı. (Ev sahipleri, köpeklerine) :
«— Ey köpek! Misafirimize havlama!» dediler, (o da havlamam, dedi). Bunun üzerine köpeğin karnında bulunan yavrular bağırdılar. İsrail oğulları bu hâdiseyi peygamberlerine anlattılar. Peygamber (onlara) dedi ki, bu hal, sizden sonra gelecek bir ümmetin hali gibidir; o ümmetin düşükleri, âlimlerine üstün gelecektir.[928]
İmam A lime d bu hadîsi merfu olarak biraz değişik lâfızlarla tahriç etmiştir. Küfüb-i Sifte'de mevcut değildir. Bir temsil ifade eden bu haberin «Teskîn = Huzur sağlamak» konusu ile ilgisi şundan :
Bİr milletin cahilleri ve küçükleri, maceraperest ve başıboşları, o milletin âlimlerine ve fazilet sahibi şahsiyetlerine baş kaldırır ve onların gidişatına aykırı davranışlarda bulunurlarsa, böyle bir toplumda huzur ve sükûnet olmaz, güven ve emniyet kalmaz. Köpeğin havlamama kararına, yavrularının karşı çilcıp havlamalar» ve huzursuzluk çıkarmaları gibi...
Bu hadîs-i şerif, gelecekte vuku bulacak hadiseleri açıklamakla beraber, böyle bir huzursuzluğa sebebiyet verecek faktörlerin giderilme çarelerine de baş vurulmasına İşaret etmektedir.[929]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 474, /377
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i kitap, Yahudi tasvirleri, Kur'an, Rasulullah ve Sahabenin
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا صدقة أخبرنا بن علية عن الجريري عن أبى نضرة قال رجل منا يقال له جابر أو جويبر : طلبت حاجة إلى عمر في خلافته فانتهيت إلى المدينة ليلا فغدوت عليه وقد أعطيت فطنة ولسانا أو قال منطقا فأخذت في الدنيا فصغرتها فتركتها لا تسوى شيئا وإلى جنبه رجل أبيض الشعر أبيض الثياب فقال لما فرغت كل قولك كان مقاربا إلا وقوعك في الدنيا وهل تدرى ما الدنيا إن الدنيا فيها بلاغنا أو قال زادنا إلى الآخرة وفيها أعمالنا التي نجزى بها في الآخرة قال فأخذ في الدنيا رجل هو أعلم بها منى فقلت يا أمير المؤمنين من هذا الرجل الذي إلى جنبك قال سيد المسلمين أبى بن كعب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164651, EM000476
Hadis:
حدثنا صدقة أخبرنا بن علية عن الجريري عن أبى نضرة قال رجل منا يقال له جابر أو جويبر : طلبت حاجة إلى عمر في خلافته فانتهيت إلى المدينة ليلا فغدوت عليه وقد أعطيت فطنة ولسانا أو قال منطقا فأخذت في الدنيا فصغرتها فتركتها لا تسوى شيئا وإلى جنبه رجل أبيض الشعر أبيض الثياب فقال لما فرغت كل قولك كان مقاربا إلا وقوعك في الدنيا وهل تدرى ما الدنيا إن الدنيا فيها بلاغنا أو قال زادنا إلى الآخرة وفيها أعمالنا التي نجزى بها في الآخرة قال فأخذ في الدنيا رجل هو أعلم بها منى فقلت يا أمير المؤمنين من هذا الرجل الذي إلى جنبك قال سيد المسلمين أبى بن كعب
Tercemesi:
— (112-s.) Ebû Nadre'den rivayet edilmiştir:
— Bizden Cabir veya Cüveybir adında bir adam şöyle anlattı:
— Hazreti Ömer'in hilâfetinde bir işi ona iletmek istedim ve gece Medine'ye ulaştım. Sabahleyin halifeye gittim. Gerçekten bana bir anlayış ve bir lisan —yahut demişti ki, mantık— verilmişti. Bu halimle dünya mevzuunda konuşmaya başladım da onu küçülttüm. Onu hiç bir şeye eşit olmaz hale getirdim. Hazreti Ömer'in yanında, beyaz saçlı ve beyaz elbiseli bir adam vardı. Ben sözümü bitirince bu adam şöyle dedi: .
— Bütün söylediklerin uygun olmuştur; ancak dünya hakkındaki kötülemen uygun olmamıştır.1 Sen dünyanın ne olduğunu biliyor musun? Dünya öyle bir yerdir ki, orada bizim âhirete götüreceğimiz tedarükü-müz —yahud demiştir ki, azıkımız— vardır. Yine orada, âhirette mükâfatlan dır ıhacağımız amellerimiz vardır.
(Cabir) dedi ki:
— Dünya hakkında benden daha bilgili olan bir adam konuşmaya başladı. Ben:
— Ey müminlerin Emîri! Bu yanındaki adam kimdir? dedim. (Hazreti Ömer) dedi ki:
— Bu, müslümanlann efendisi Übeyy İbni Kâ'b'dir.[931]
Dünya, İnsanların âhiret yurduna geçişlerini sağlayan bir konaklama yeridir. İnsanlar ebedî bir yolculuğa çıkacakları İçin, bu muvakkat konuklama yerinde yolculuk hazırlıklarında bulunmak zorundadırlar. Âhiret için manevî azık ve tedarikini temin edenler, bu ebedî yolculukta sık'nt'ya dpş-mezler. insanlar âhiret saadetine dünyadaki gözel amelleri sayesinde kavuşurlar. Dünya böyle bîr saadete vesile olması bakımından büyük kıymet taşır, insan taşıdığı iyi niyetlerle, salih amellerle sevab kazanır. Kazanılan bu mükâfatların elde ediliş yeri dünyadır. Bu bakımdan dünya küçümsenemez Fakat gerçek vazifeler unutulur da dünya ebedî bir karargâh olarak kabul edilirse, âhiret için hiç bir hazırlık ve azık edİnilmezse, böyle kimselerin dünyası fe'âket sebebi olur. Buna sebebiyet verenler de insanlar olur; dünya yine dünyadır. Tabiî manzarasını değişmiş olmaz, insanlar ve onların inançları değişir.
Hadîs-i şerifin «Sertlik ve Kabalık» mevzuu ile İlgili olarak getirilmiş olması, C a b i r 'in dünyayı fazla ve şiddetle tahkir etmiş olması yüzündendir.
Ubeyy, Medine'I i ashabdan olup, Neccar kabİlesindendir. Künyesi Ebu'l-Münzir ve Ebu't-Tufeyl 'dir. İkinci «Akabe» biatında bulunanlardan bîridir. Akabe, Mekke ile Mina arasında bir yerin adı olup, Mekke'den iki mil mesafededir, Mina'ya yakındır. Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret etmeden birkaç yıl önce Medîne'li ashabla burada buluşmuş, birer yıl aralıkla Akabe'de iki sözleşme yapmışlardı; peygamberi koruyacaklarına ve İslâm dinine bağlı kalacaklarına söz vermişler, Peygam-ber'e biat etmişlerdi. Birinci «Akabe Biati»nda bulunanlar on iki kişi ve «İkinci Akabe Biatr»nda bulunanlar, ikisi kadın olmak üzere yetmiş kişi idi. İşte Ubeyy bu yetmiş kişi arasında bulunanlardan birisiydi.
Übeyy, Bedir savaşında ve ondan sonraki bütün savaşlarda bulunmuş ve Hz. Peygamber'in vahy kâtipliğini yapmıştır. Sayılı hafızların başında gelenlerdendi. «Seyyidü'l-Kurra» diye adlanmıştı. Hz. Ömer ona, Sey-yidü'l-Müslimîn = Müslümanların efendisi adını vermişti. Ashab-ı kiramın fakîhlerinden biri olduğundan, Hz. Ömer kendisinden istişare eder ve faydalanırdı.
Übeyy ibnİ Kâb'ın ölüm tarihinde ayrı iki görüş vardır. Bir kısım tarihçiler Hz. Ömer zamanında ve hicretin 22. yılında ve.diğer bir kısım tarihçiler ise, Hz. Osman'ın hilâfeti devrinde hicretin 30. yılında vefat ettiğini kayd ediyorlar. Kendisinden hadîs-i şerifler rivayet edilmiş ve peygamberimizin methiyelerine nail olmuş büyük bir şahsiyetti. Allah ondan razı olsun.[932]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 476, /377
Senetler:
()
Konular:
Dünya, dünya hayatı