حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا عيسى بن المغيرة عن بن أبى ذئب عن جبير بن أبى صالح عن بن شهاب عن عروة عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إذا اشتكى المؤمن أخلصه الله كما يخلص الكير خبث الحديد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164698, EM000497
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا عيسى بن المغيرة عن بن أبى ذئب عن جبير بن أبى صالح عن بن شهاب عن عروة عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إذا اشتكى المؤمن أخلصه الله كما يخلص الكير خبث الحديد
Tercemesi:
— Hasreti Âişe(Radiyaltahüanha), Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selİemyden rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu :
— Mümin hasta olduğu zaman, Allah onun günah kirlerini temizler; maden eritme ocağı, demirin pasını giderdiği gibi...»[969]
Bundan önceki hadîs-i şeriflerle eserlerin delâletine uygun olarak bu hadîs-i şerîf de hastalıkların günahlara !;efrâret olduğunu ve günahları temizlemeye vesile olduklarını beyan etmektedir. Ateşte körüklenen demir madeni, nasıl ki üzerinde bulunan pas ve kirleri ateş sebebiyle döküp safİle-sîyorsa, hastalanan mümini de hastalık aynen günah kirl-erinden temizler.[970]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 497, /397
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال أخبرنا يونس عن الزهري قال حدثني عروة عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من مسلم يصاب بمصيبة وجع أو مرض إلا كان كفارة ذنوبه حتى الشوكة يشاكها أو النكبة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164699, EM000498
Hadis:
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال أخبرنا يونس عن الزهري قال حدثني عروة عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من مسلم يصاب بمصيبة وجع أو مرض إلا كان كفارة ذنوبه حتى الشوكة يشاكها أو النكبة
Tercemesi:
— Hazreti Âişe/KRad':y&lı;huanha), Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem/den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu;
«— Herhangi bir müslümana l>ir musibet —bir ağrı veya bir hastalık— isabet ederse, muhakkak onun günahlarına keffaret olur; kendisine batan dikene veya meşakkate varıncaya kadar...»[971]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 498, /397
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا قبيصة بن عقبة قال حدثنا سفيان عن علقمة بن مرثد عن القاسم بن مخيمرة عن عبد الله بن عمرو عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من أحد يمرض إلا كتب له مثل ما كان يعمل وهو صحيح
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164701, EM000500
Hadis:
حدثنا قبيصة بن عقبة قال حدثنا سفيان عن علقمة بن مرثد عن القاسم بن مخيمرة عن عبد الله بن عمرو عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من أحد يمرض إلا كتب له مثل ما كان يعمل وهو صحيح
Tercemesi:
— Abdullah İbni Amr, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Hasta olan hiç kimse yoktur ki, sağlık halinde yapmış olduğu ibadetin (sevabı), ona yazılmış olmasın.»[974]
Sağlık halinde insanın devam ettiği ibadet ve hayır işlerine hastalık gibi özürlerle devam edemez ve bunları yerine getiremezse, Allah Tealâ özürlü hastalık halinde yerine getiremediği bu İşleri işlemiş kabul ederek sevablarından eksiltmeksİzin amel defterine yazdırır. Bu bakımdan devamlı İbadetlerin hayır ve bereketi çoktur. Hasta olanlar, yerine getiremedikleri mutad amellerinden ötürü üzülmemelİdirler; çünkü onları işlemiş gibi sevab kazanacaklardır. Ayrıca hastalık, günahlara da keffaret olacaktır. Bundan önceki hadîs-i şeriflerde ifade buyurulmuştu. İnsan iyi bir işe niyyet eder de, bir özür sebebiyle onu yerine getiremezse yine sevab kazanır.[975]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 500, /399
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا المكى قال حدثنا الجعيد بن عبد الرحمن عن عائشة بنت سعد أن أباها قال : اشتكيت بمكة شكوى شديدة فجاء النبي صلى الله عليه وسلم يعودنى فقلت يا رسول الله انى أترك مالا وانى لم اترك إلا ابنة واحدة أفأوصى بثلثى مالي وأترك الثلث قال لا قال أوصى بالنصف وأترك لها النصف قال لا قلت فأوصى بالثلث وأترك لها الثلثين قال الثلث والثلث كثير ثم وضع يده على جبهتى ثم مسح وجهي وبطنى ثم قال اللهم اشف سعدا وأتم له هجرته فما زلت أجد برد يده على كبدى فيما يخال إلى حتى الساعة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164700, EM000499
Hadis:
حدثنا المكى قال حدثنا الجعيد بن عبد الرحمن عن عائشة بنت سعد أن أباها قال : اشتكيت بمكة شكوى شديدة فجاء النبي صلى الله عليه وسلم يعودنى فقلت يا رسول الله انى أترك مالا وانى لم اترك إلا ابنة واحدة أفأوصى بثلثى مالي وأترك الثلث قال لا قال أوصى بالنصف وأترك لها النصف قال لا قلت فأوصى بالثلث وأترك لها الثلثين قال الثلث والثلث كثير ثم وضع يده على جبهتى ثم مسح وجهي وبطنى ثم قال اللهم اشف سعدا وأتم له هجرته فما زلت أجد برد يده على كبدى فيما يخال إلى حتى الساعة
Tercemesi:
— Sa'd'ın kızı Âişe, babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir:
— Mekke'de şiddetli bir hastalığa tutuldum. Peygamber (SallallahÜ Aleyhi ve Sellem) beni ziyarete geldi. Ben dedim ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Ben geriye mal bırakıyorum; bir kızdan başka da geriye (varis) bırakmıyorum. Malımın üçte ikisini (bir hayır yoluna) vasıyyet edeyim de üçte birini (varise) bırakayım mı?
Hazreti Peygamber:
«— Hayır!» buyurdu.
— Yarısını vasiyyet edeyim ve yansını kızıma bırakayım?
Hazreti Peygamber:
«— Hayır!» buyurdu. Ben :
— Üçte bir vasiyyet edeyim ve ona üçte ikiyi bırakayım, dedim. Hazreti Peygamber:
«— Üçte biri vasiyyet et; üçte bir çoktur.» buyurdu. Sonra elini alnıma koydu; sonra yüzümü ve karnımı sıvadı, sonra şöyle buyurdu:
«— Allah'ım! Sa'd'a şifa ver ve onun hicretini tamamla, (hicret sevabını noksan etme).»
Ben, Peygamberin elinin soğukluğunu, bu ana kadar ciğerimde duyuyorum zannındayım.[972]
Bu hadîs-i şerif hasta ziyareti ile ilgili olmakla beraber, İslâm hukukunda vasiyyet miktarını da tayin etmektedir. Bir kimse, malının üçte birinden fazlasını hayır yollarına vasiyyet edemez, üçte bir veya daha az yapılan vasiyyetler muteberdir, varisler bu miktar üzerinde hiç bir hak iddia edemezler. Vasiyyet üçte birden fazla olduğu zaman, üçte birden fazlası varislerin müsaadesine bağlıdır. Muvafakat ederlerse, üçte birden fazla vasiyyet yerine getirilir; muvafakat etmezlerse, üçte birini öderler ve geri kalan mal varisler arasında bölünür. Vasiyyetlerde malın tamamı şöyle hesap edilir: ölünün teçhiz ve tekfin masrafları İle varsa ölünün borçlan çıktıktan sonra geri kalan malın bütünü vasiyyet İçin esastır. Cenaze masrafları İle ölünün borçlan çıktıktan sonra geriye kalan mafın tümünden üçte bire kadar olan vasiyyetler yerine getirilir. Bir de hisse sahibi olan varislere mal verilmesine dair yapılacak vasiyyetler geçerli olmazlar. Varisler ancak kendi meşru haklarını alabilirler.
Hastalığı ölüm derecesine varan Sa'd ibni Ebi Vakkas, daha önce hicret etmiş olduğu Mekke'de vefat etmeyi sevmemiş ve Hz. Peygamberin arkadaşları ile Medine'ye dönmelerine katılamayandan müteessir olmuştu. Bu teessürlerini gidermek için Hz. Peygamber ona dua etmişler ve İslâm'a daha çok yararlı hizmetlerde bulunacağını ve müşriklerin kendinden zarar göreceğini müjdelemişlerdi.
Sa'd İbni Ebi Vakkas'in hal tercemesi hakkında bilgi edinmek için 24 sayılı hadîsin açıklamasına müracaat edilsin.[973]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 499, /398
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, mucizeleri
Vasiyet, malın ne kadarı?
حدثنا عارم قال حدثنا سعيد بن زيد قال حدثنا سنان أبو ربيعة قال حدثنا أنس بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من مسلم ابتلاه الله في جسده إلا كتب له ما كان يعمل في صحته ما كان مريضا فإن عافاه أراه قال عسله وإن قبضه غفر له
حدثنا موسى قال حدثنا حماد بن سلمة عن سنان عن أنس عن النبي صلى الله عليه وسلم : مثله وزاد قال فان شفاه عسله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164702, EM000501
Hadis:
حدثنا عارم قال حدثنا سعيد بن زيد قال حدثنا سنان أبو ربيعة قال حدثنا أنس بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من مسلم ابتلاه الله في جسده إلا كتب له ما كان يعمل في صحته ما كان مريضا فإن عافاه أراه قال عسله وإن قبضه غفر له
حدثنا موسى قال حدثنا حماد بن سلمة عن سنان عن أنس عن النبي صلى الله عليه وسلم : مثله وزاد قال فان شفاه عسله
Tercemesi:
— Enes îbni Malik, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
— Allah Teâlâ, bedeninde müptelâ kıldığı hiç bir müslüman yoktur ki, hasta bulunduğu müddet, sağlığında yapmış olduğu amellerin sevabı ona yazılmasın. Eğer Allah ona hastalıktan afiyet verirse, —zannediyorum ki, Peygamber şöyle dedi— Onu (günahdan) yıka yi verir; ve eğer ruhunu alırsa onu bağışlar.»
Hammad îbni Seleme yolu ile Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem} den hadîsin aynı rivayet edilmiş olup, şu ilâve yapılmıştır:
«— Eğer ona şifa verirse, hastayı günahtan yıkar.»[976]
Burada, daha önceki hadîs-İ şerife ilâveten hasta olan Müslümanın ölümü halinde mağfiret buyurulacağı hususu vardır. Zaten geçen diğer hadîslerde, hastalıkların günahlara keffaret olacağı beycin buyurulmuştu. Bu hadîs-i şerif, her iki manayı taşımaktadır.[977]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 501, /400
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Sinan b. Rabî'a el-Bahilî (Sinan b. Rabî'a)
3. Said b. Zeyd el-Ezdî (Said b. Zeyd b. Dirhem)
4. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا قرة بن حبيب قال حدثنا إياس بن أبى تميمة عن عطاء بن أبى رباح عن أبى هريرة : قال جاءت الحمى إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقالت ابعثنى إلى آثر أهلك عندك فبعثها إلى الأنصار فبقيت عليهم ستة أيام ولياليهن فاشتد ذلك عليهم فأتاهم في ديارهم فشكوا ذلك إليه فجعل النبي صلى الله عليه وسلم يدخل دارا دارا وبيتا بيتا يدعو لهم بالعافية فلما رجع تبعته امرأة منهم فقالت والذي بعثك بالحق إني لمن الأنصار وإن أبى لمن الأنصار فادع الله لي كما دعوت للأنصار قال ما شئت إن شئت دعوت الله أن يعافيك وإن شئت صبرت ولك الجنة قالت بل أصبر ولا أجعل الجنة خطرا
وعن عطاء عن أبى هريرة قال : ما من مرض يصيبنى أحب إلى من الحمى لأنها تدخل في كل عضو منى وان الله عز وجل يعطى كل عضو قسطه من الأجر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164705, EM000503
Hadis:
وعن عطاء عن أبى هريرة قال : ما من مرض يصيبنى أحب إلى من الحمى لأنها تدخل في كل عضو منى وان الله عز وجل يعطى كل عضو قسطه من الأجر
Tercemesi:
Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
— Bana isabet eden hastalıktan, Hummadan bana daha sevgili bir hastalık yoktur; çünkü benim her azama girer. Azîz ve yüce olan Allah da her uzva, mükafattan hissesini verir.[980]
Ebû Hüreyre hazretleri humma hastalığı karşılığında verilen sevabı bildiği için, bunun gelişinden endişe duymamakta ve bu hastalığa yakalananları da teselli etmektedir. Bugünkü tıp âleminde manevî yönden tedavinin büyük bir önem taşıdığı kabul edilen gerçeklerdendir.[981]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 503, /402
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن عمران بن مسلم أبى بكر قال حدثني عطاء بن أبى رباح قال قال لي بن عباس : ألا أريك امرأة من أهل الجنة قلت بلى قال هذه المرأة السوداء أتت النبي صلى الله عليه وسلم فقالت إني أصرع وإني أتكشف فادع الله لي قال إن شئت صبرت ولك الجنة وإن شئت دعوت الله أن يعافيك فقالت أصبر فقالت إني أتكشف فادع الله لي أن لا أتكشف فدعا لها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164714, EM000505
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن عمران بن مسلم أبى بكر قال حدثني عطاء بن أبى رباح قال قال لي بن عباس : ألا أريك امرأة من أهل الجنة قلت بلى قال هذه المرأة السوداء أتت النبي صلى الله عليه وسلم فقالت إني أصرع وإني أتكشف فادع الله لي قال إن شئت صبرت ولك الجنة وإن شئت دعوت الله أن يعافيك فقالت أصبر فقالت إني أتكشف فادع الله لي أن لا أتكشف فدعا لها
Tercemesi:
— Ata İbni Ebi Rebah anlatarak demiştir ki:
— İbni Abbas bana şöyle dedi:
«— Cennet ehlinden sana bir kadın göstereyim mi?» Ben:
— Evet, dedim. O şöyle buyurdu;
«— Şu siyah kadındır. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e gelip dedi ki:
— Ben sar'alamyorum (düşüp bayılıyorum), böylece (kendime hâkim olamayıp) açılıyorum; benim için Allah'a duâ et.» Hazreti Peygamber ona:
«— İstersen sabret, cennet senindir. İstersen, sana afiyet versin diye Allah'a duâ edeyim.» buyurdu. Kadıncağız:
— Sabrederim, dedi. sonra: Ben açılıyorum, (avret yerlerim gözükür diye korkuyorum), benim için Allah'a duâ et açılmayayım, dedi. Peygamber de ona duâ etti.[983]
Tedavi, hiç bir zaman tevekküle aykırı değildir; çünkü Hz. Peygamber tedavi yollarına baş vurmuş ve tedavi olunmayı emretmiştir. Hastalıklardan* tedavi hususunda mevcut delillerden şu neticeler çıkarılmaktadır:
1— Bir hastalığa müptelâ olanın bizzat kurtulmak için kendine dua etmesi makbul harekettir.
2— Hastanın talebi olmaksızın, başkasının ona dua etmesi de yerinde bir harekettir; ancak şifa, hasta hakkında hayırlı görülrnüyorsa dua edilmemelidir.
3— Başkasından dünya işleri İçin dua istemek makbul bir hareket değildir; çünkü bunda insanlara karşı zillete katlanma var>
4— Tedavi İçin tabİblere müracaat etmek ve İlâç kullanmak meşrudur. Bir kimse Peygamber'in sünnetine uymak ve Allah'ın izni bulunmak ntyeîî ile tedavi çarelerine baş vurursa, bu İbadet sayılır. Tevekküle de aykırı düşmez; yemek-içmek ve giymek için esbaba mübaşeret tevekküle aykırı olmadığı gibi...[984]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 505, /403
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dua, hastalar için dua etmek
Hastalık, Hz. Peygamber döneminde
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
İlim, Abdullah b. Abbas'ın sahip olduğu ilim
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا مخلد عن بن جريج قال أخبرني عطاء أنه رأى أم زفر تلك المرأة طويلة سوداء على سلم الكعبة قال وأخبرني عبد الله بن أبى مليكة أن القاسم أخبره أن عائشة أخبرته أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يقول : ما أصاب المؤمن من شوكة فما فوقها فهو كفارة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164718, EM000506
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا مخلد عن بن جريج قال أخبرني عطاء أنه رأى أم زفر تلك المرأة طويلة سوداء على سلم الكعبة قال وأخبرني عبد الله بن أبى مليكة أن القاسم أخبره أن عائشة أخبرته أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يقول : ما أصاب المؤمن من شوكة فما فوقها فهو كفارة
Tercemesi:
— (121-s.) Ata anlattığına göre, kendisi o sar'alı kadın olan Ümmü Züfer'i Kabe'nin merdivenlerinde uzun boylu siyah bir kadın olarak gördü.
İbni Cüreyc demiştir ki:
— Abdullah İbni Ebi Müleyke bana haber verdiğine göre, Kasım kendisine, Hazreti Âişe'nin şöyle haber verdiğini nakletmiştir:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
— Mümine diken ve daha İüyük musîtet isabet ederse, o keffarettir.» buyurdu.[985]
Bu bölüm, hastanın sağlık halinde İşlediği amellerin sevabına, aynen onları işliyormuş gibi kavuşacağına ait olduğu halde, keffaretle ilgili olan bu haclîs-i şerîf bu bölümde gösterilmiştir. Mevzu bakımından aralarında bir münasebet yoktur. Daha önceki hadîslerde geçtiği gibi, musibetlere uğrayan müminler İçin büyük müjde ifade etmektedir. Esasen istisnasız her Müslüman için bir sevinç ve müjde habercisidir; çünkü eziyete ve meşakkata duçar olmayan insan yok gibidir. Hadîslerin zahir manasına bakılırsa, musibetlerin bütün günahlara keffaret olabileceğini ifade etmektedirler. Fakat sarihlerin çoğu, keffaretin küçük günahlara qit olduğunu beyan ediyorlar. Daha doğrusu, musibetlerin büyüklüğüne, insanların sabır ve ihlâsına göre, büyük ve küçük günahlara keffaret olurlar. Kul hakları bunun dışında kalır. Bunları Ödemek veya hak sahipleri İİe heiâllaşmak İcab eder.
Gelen musibetler sabırla karşılanınca, hem keffaret olurlar hem de derece yükselmesine vesile teşkil ederler. Sabır bulunmadığı takdirde, herkesin hal ve tutumuna göre birbirinden farklı sevab ve keffareîler kazanılır.[986]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 506, /404
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن بن عبد الله بن موهب قال حدثني عمى عبيد الله بن عبد الله بن موهب قال سمعت أبا هريرة يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ما من مسلم يشاك شوكة في الدنيا يحتسبها إلا قضى بها من خطاياه يوم القيامة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164720, EM000507
Hadis:
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن بن عبد الله بن موهب قال حدثني عمى عبيد الله بن عبد الله بن موهب قال سمعت أبا هريرة يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ما من مسلم يشاك شوكة في الدنيا يحتسبها إلا قضى بها من خطاياه يوم القيامة
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'nin şöyle dediği işitilmiştir : — Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu:
«— Dünyada kendisine bir diken isabet edip de, ondan sevap uman hiç bir müslüman yoktur ki, o diken sebebiyle kıyamette günahlarından bağışlanmasın.»[987]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 507, /405
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir