حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا عبد الملك بن عمرو قال حدثنا عبد الجليل عن جعفر بن ميمون قال حدثني عبد الرحمن بن أبي بكرة أنه قال لأبيه : يا أبت اني أسمعك تدعو كل غداة اللهم عافني في بدني اللهم عافني في سمعي اللهم عافني في بصري لا اله الا أنت تعيدها ثلاثا حين تمسي وحين تصبح ثلاثا وتقول اللهم اني أعوذ بك من الكفر والفقر اللهم اني أعوذ بك من عذاب القبر لا اله الا أنت تعيدها ثلاثا حين تمسي وحين تصبح ثلاثا فقال نعم يا بني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول بهن وأنا أحب أن أستن بسنته قال وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم دعوات المكروب اللهم رحمتك أرجو ولا تكلني إلى نفسي طرفة عين وأصلح لي شأني كله لا اله الا أنت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164980, EM000701
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا عبد الملك بن عمرو قال حدثنا عبد الجليل عن جعفر بن ميمون قال حدثني عبد الرحمن بن أبي بكرة أنه قال لأبيه : يا أبت اني أسمعك تدعو كل غداة اللهم عافني في بدني اللهم عافني في سمعي اللهم عافني في بصري لا اله الا أنت تعيدها ثلاثا حين تمسي وحين تصبح ثلاثا وتقول اللهم اني أعوذ بك من الكفر والفقر اللهم اني أعوذ بك من عذاب القبر لا اله الا أنت تعيدها ثلاثا حين تمسي وحين تصبح ثلاثا فقال نعم يا بني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول بهن وأنا أحب أن أستن بسنته قال وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم دعوات المكروب اللهم رحمتك أرجو ولا تكلني إلى نفسي طرفة عين وأصلح لي شأني كله لا اله الا أنت
Tercemesi:
— Rivayet edildiğine göre Abdurrahman, babası Ebû Bekre'ye demiştir ki:
— Babacığım! Senden işitiyorum, her sabah şöyle dua ediyorsun:
«— Allah'ım, bedenime afiyet ver. Allah'ım, kulağıma afiyet ver. Allah'ım, gözüme afiyet ver; senden başka ilâh yoktur.» Bunu sabah ve akşam üçer defa tekrarlıyorsun. Yine şöyle diyorsun:
«— Allah'ım, küfürden ve fakirlikten şana sığınırım. Allah'ım, kabir azabından sana sığınırım; senden başka Hâh yoktur.» Bunu dâ akşam ve sabah vaktinde üçer defa tekrarlıyorsun. Ebû Bekre:
— Evet, dedi. Yavrum! Resûlüllah (SalUUIahü Aleyhi v*Sellem)'in bu kelimeleri söylediğini duydum. Ben de onun sünneti ile amel etmeği seviyorum.
Ebû Bekre demiştir ki, Resûlüllah {SattallahÛ Aleyhi ve S*üem) şöyle buyurdu:
«— Kedere düşenin duaları şu: Allah'ım, senin rahmetini istiyorum. Beni bir lâhza nefsime terk etme ve frenim bütün halimi düzelt, senden ba^ka İlâh yoktur!»[123]
Hadîs-i şerifin son kısmını teşkil eden dua, bu bölümle ilgili bulunmaktadır. Keder ve musibetler anında yapılması gereken duadır. Buna ihlâsla ve samimî bir kalb ile devam edilince Allah Tealâ musibeti giderir, arkasından genişlik verir.[124]
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
فَلاَ تَكِلْنِى إِلَى نَفْسِى طَرْفَةَ عَيْنٍ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 701, /551
Senetler:
()
Konular:
Dua, müsibet/sıkıntı karşısında
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني عبد العزيز بن محمد عن عبد المجيد بن سهيل بن عبد الرحمن عن يحيى بن عباد أبي هبيرة عن سعيد بن جبير عن عبد الله بن عباس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا قام من الليل فصلى فقضى صلاته يثني على الله بما هو أهله ثم يكون في آخر كلامه اللهم اجعل لي نورا في قلبي واجعل لي نورا في سمعي واجعل لي نورا في بصري واجعل لي نورا عن يميني ونورا عن شمالي واجعل لي نورا من بين يدي ونورا من خلفي وزدني نورا وزدني نورا وزدني
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164975, EM000696
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني عبد العزيز بن محمد عن عبد المجيد بن سهيل بن عبد الرحمن عن يحيى بن عباد أبي هبيرة عن سعيد بن جبير عن عبد الله بن عباس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا قام من الليل فصلى فقضى صلاته يثني على الله بما هو أهله ثم يكون في آخر كلامه اللهم اجعل لي نورا في قلبي واجعل لي نورا في سمعي واجعل لي نورا في بصري واجعل لي نورا عن يميني ونورا عن شمالي واجعل لي نورا من بين يدي ونورا من خلفي وزدني نورا وزدني نورا وزدني
Tercemesi:
— Abdullah ibni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sailaliahü A teyhi ve Seîlem) gece kalkarak namaz kılıp da namazını bitirince, Allah'a uygun düşecek şekilde ona hamd ve sena ederdi. Sonra son sözü şu olurdu:
«Allah'ım, benim kalbime nur ver, benim kulağıma nur ver, benim gözüme nur ver, sağ tarafıma nur ver, soluma da nur ver; benim önüme de nur ver, arkama da bir nur. Nurumu çoğalt, nurumu çoğalt, nurumu çoğalt.»[113]
Bu hadîs-i şerîfin ravî ve lâfızlarında değişiklik varsa da/ bundan Önceki hadîs-i şeriften bir kısım olduğu söylenebilir. Zira Kütüb-i Sitte'de bu şekilde rivayet yoktur. Zaten manâ bakımından iki hadîs arasında fark yoktur. Bununla beraber Peygamber (SallaîîahU Aleyhi ve Seîlem), değişik dualar ettikleri için, başka bir ibadet zamanında edilen duadır da denilebilir.[114]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 696, /545
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا الوليد بن صالح قال حدثنا عبيد الله بن عمرو عن زيد بن أبي أنيسة عن يونس بن خباب عن نافع بن جبير بن مطعم عن بن عمر قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدعو اللهم اني أسألك العفو والعافية في الدنيا والآخرة اللهم اني أسألك العافية في ديني وأهلي واستر عورتي وآمن روعتي واحفظني من بين يدي ومن خلفي وعن يميني وعن يساري ومن فوقي وأعوذ بك أن أغتال من تحتي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164977, EM000698
Hadis:
حدثنا الوليد بن صالح قال حدثنا عبيد الله بن عمرو عن زيد بن أبي أنيسة عن يونس بن خباب عن نافع بن جبير بن مطعم عن بن عمر قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدعو اللهم اني أسألك العفو والعافية في الدنيا والآخرة اللهم اني أسألك العافية في ديني وأهلي واستر عورتي وآمن روعتي واحفظني من بين يدي ومن خلفي وعن يميني وعن يساري ومن فوقي وأعوذ بك أن أغتال من تحتي
Tercemesi:
— (Abdullah) İbni Ömer'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber (Sallatkhü Aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi:
«— Allah'ım! Ben, dünya ve âhirette senden afv ve afiyet isterim. Allah'ım! Ben, dinimde ve ehlimde senden afiyet isterim. Ayıplarımı ört, korkumu gider; ve önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, yukarımdan beni koru. Altımdan (yerin göçmesiyle) helak olmaktan da sana sığmırım.»[117]
Bundan önce, dua mahiyetinde bulunan hadîs-i şerîflerdeki anlam bu hadîste de mevcut bulunmaktadır. Burada da Peygamber Efendimiz ümmetine dua şeklini Öğretmek ve Allah'a kulluk vazifesini yerine getirmek üzere ondan günahların bağışlanmasını, dünya ve âhirette afetlerden sakmdırmasını, ayıpları örtüp korkuyu gidermesini ve yere göçmek felâketinden rna-sun bulunmayı istemektedir. Aynı duada bulunmak, bizim için bir ibadettir.[118]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 698, /547
Senetler:
()
Konular:
Dua, afiyet İstemek
Dua, Dua ve sağlık
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن أبي الزبير عن طاوس اليماني عن عبد الله بن عباس : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا قام إلى الصلاة من جوف الليل قال اللهم لك الحمد أنت نور السماوات والأرض ومن فيهن ولك الحمد أنت قيام السماوات والأرض ولك الحمد أنت رب السماوات والأرض ومن فيهن أنت الحق ووعدك الحق ولقاؤك الحق والجنة حق والنار حق والساعة حق اللهم لك أسلمت وبك آمنت وعليك توكلت وإليك أنبت وبك خاصمت وإليك حاكمت فاغفر لي ما قدمت وما أخرت وما أسررت وما أعلنت أنت الهي لا اله الا أنت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164976, EM000697
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن أبي الزبير عن طاوس اليماني عن عبد الله بن عباس : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا قام إلى الصلاة من جوف الليل قال اللهم لك الحمد أنت نور السماوات والأرض ومن فيهن ولك الحمد أنت قيام السماوات والأرض ولك الحمد أنت رب السماوات والأرض ومن فيهن أنت الحق ووعدك الحق ولقاؤك الحق والجنة حق والنار حق والساعة حق اللهم لك أسلمت وبك آمنت وعليك توكلت وإليك أنبت وبك خاصمت وإليك حاكمت فاغفر لي ما قدمت وما أخرت وما أسررت وما أعلنت أنت الهي لا اله الا أنت
Tercemesi:
— Abdullah ibni Abbas'dan rivayet edilmiştir ki, Peygamber (Salhtlahü Aleyhi ve Sellem) gece yarısı namaza kalktığı zaman şöyle dua ederdi:
«— Allah'ım! Hamd sana mahsustur, sen göklerle yerin ve bunlarda bulunanların nurusun. Hamd sana mahsustur, sen göklerle yeri ayakta tutup idare edensin. Sen varsın, haksin. Va'dın da haktır, sana kavuşmak da haktır. Cennet haktır, Cehennem haktır, kıyamet haktır.
Allah'ım! Sana boyun eğdim, sana iman ettim, sana tevekkül ettim ve (işlerim için) sana döndüm. (Düşmanlara karşı husumeti) senin burhanınla yaptım ve senin rican üzere hüküm verdim. Önceden yaptığım ve geriye bıraktığım, gizli ve aşikâr kıldığım günahlarımı bana bağışla. Sen Rabbimsin, senden başka hiç bir ilâh yoktur. Gerçek mabud sensin.»[115]
Hz. Peygamberin bu dualarında büyük hikmetler vardır:
1— Önce gökleri ve yeri yaratıp nurlandıran ve bunları, idare edip ayakta tutan Vacİb Tealâ Hazretlerinin kudret ve azametini ikrar edip, hamd ve övgüyü ona has kılmak.
2— Cennet, Cehennem, kıyamet, Allah'a kavuşma ile Allah'ın emirlerinin vuku bulacağına ve bunların hak olduğuna iman etmek ve ikrarda bulunmak.
3— Bu İkrar ve imandan sonra Allah'ın hükümlerine teslim olmak ve onlara boyun eğmek.
4— Bütün bu ikrar ve ifadelerden sonra Allah'ın mağfiretini istemek ve onu tevhid lâfzı İle yüceltmek. Zaten insanoğlunun yaratılış hikmeti bu, dünyaya geNşinde üzerine düşen sorumluluk bu...[116]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 697, /546
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Hz. Peygamber, duaları
İbadet, Hz. Peygamber'in gece ibadeti
حدثنا مسلم قال حدثنا هشام قال حدثنا قتادة عن أبي العالية عن بن عباس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدعو عند الكرب لا اله الا الله العظيم الحليم لا اله الا الله رب السماوات والأرض ورب العرش العظيم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164979, EM000700
Hadis:
حدثنا مسلم قال حدثنا هشام قال حدثنا قتادة عن أبي العالية عن بن عباس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدعو عند الكرب لا اله الا الله العظيم الحليم لا اله الا الله رب السماوات والأرض ورب العرش العظيم
Tercemesi:
— Ibni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) musibet zamanında şöyle dua ederdi:
— İntikam almakta acele etmiyen yüce AUah'dan başka hiç bir ilâh yoktur; ancak büyük Arş'ın Rabbî ve göklerle yerin Rabbi Allah vardır.[121]
Musibetten maksad büyük elem ve kederlerdir. Böyle şiddetli zamanlarda bu dua mahiyetindeki teşbihin sağladığı genişlik tecrübelerle sabit bulunduğuna dair rivayet ve misaller vardır. Müşriklerin Medine'yi kuşatmış oldukları Hendek savaşında, Peygamber Efendimizin bu duayı okudukları rivayet edilmektedir. Sonunda şiddetli soğuk ve rüzgârın tesiriyle müşrikler perişan bir durumda karargâhlarını terk edip kaçmak zorunda kalmışlardı.
Görünüşte bu hadîs-İ şerifin taşıdığı manâ teşbih ise de, dua anlamını da kapalı olarak taşımaktadır. Çünkü yüce Allah'ı öğmek ve ona tam bir imanla teslimiyet gösterip iltica etmek, onun merhametine sığınmak ve ondan bîr şey istemektir. Ayrıca dualara hamd ve teşbih ile başlanır, sonra dileklerde bulunulur. Bu da duanın bir başlangıcı olabilir.[122]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 700, /550
Senetler:
()
Konular:
Dua, müsibet/sıkıntı karşısında
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا علي قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثنا عبد الواحد بن أيمن قال حدثنا عبيد بن رفاعة الزرقي عن أبيه قال لما كان يوم أحد وانكفأ المشركون قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : استووا حتى أثني على ربي عز وجل فصاروا خلفه صفوفا فقال اللهم لك الحمد كله اللهم لا قابض لما بسطت ولا مقرب لما باعدت ولا مباعد لما قربت ولا معطي لما منعت ولا مانع لما أعطيت اللهم ابسط علينا من بركاتك ورحمتك وفضلك ورزقك اللهم اني أسألك النعيم المقيم الذي لا يحول ولا يزول اللهم اني أسألك النعيم يوم العيلة والأمن يوم الخوف اللهم عائذا بك من سوء ما أعطيتنا وشر ما منعت منا اللهم حبب إلينا الإيمان وزينه في قلوبنا وكره إلينا الكفر والفسوق والعصيان واجعلنا من الراشدين اللهم توفنا مسلمين وأحينا مسلمين وألحقنا بالصالحين غير خزايا ولا مفتونين اللهم قاتل الكفرة الذين يصدون عن سبيلك ويكذبون رسلك واجعل عليهم رجزك وعذابك اللهم قاتل الكفرة الذين أوتوا الكتاب إله الحق قال علي وسمعته من محمد بن بشر وأسنده ولا أجيء به
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164978, EM000699
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثنا عبد الواحد بن أيمن قال حدثنا عبيد بن رفاعة الزرقي عن أبيه قال لما كان يوم أحد وانكفأ المشركون قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : استووا حتى أثني على ربي عز وجل فصاروا خلفه صفوفا فقال اللهم لك الحمد كله اللهم لا قابض لما بسطت ولا مقرب لما باعدت ولا مباعد لما قربت ولا معطي لما منعت ولا مانع لما أعطيت اللهم ابسط علينا من بركاتك ورحمتك وفضلك ورزقك اللهم اني أسألك النعيم المقيم الذي لا يحول ولا يزول اللهم اني أسألك النعيم يوم العيلة والأمن يوم الخوف اللهم عائذا بك من سوء ما أعطيتنا وشر ما منعت منا اللهم حبب إلينا الإيمان وزينه في قلوبنا وكره إلينا الكفر والفسوق والعصيان واجعلنا من الراشدين اللهم توفنا مسلمين وأحينا مسلمين وألحقنا بالصالحين غير خزايا ولا مفتونين اللهم قاتل الكفرة الذين يصدون عن سبيلك ويكذبون رسلك واجعل عليهم رجزك وعذابك اللهم قاتل الكفرة الذين أوتوا الكتاب إله الحق قال علي وسمعته من محمد بن بشر وأسنده ولا أجيء به
Tercemesi:
— Ubeydullah Ez-Zerakt, babası Rufaa'dan anlattığına göre, şöyle demiştir: Uhud savaşı günü müşrikler dönüp çekilince, Peygamber şöyle buyurdu:
— Düzgün durun ki, azîr ve «etil olan Rabbime ıhamd edeceğim.» Bunun üzerine (ashab), Peygamberin arkasında saf saf oldular. Peygamber dua etti:
— Allah'ım! Bütün hamdler samı mahsustur. Allah'ım! Verdiğin genişliği daraltacak hiç bir kuvvet yoktur, uzaklaştırdığını yaklaştıracak ve yaklaştırdığını da uzaklaştıracak yoktur. Senin engellediğini verecek yok, verdiğini de engelliyebilecek yok. Allah'ım! Bereketlerinden, rahmetinden, fazlından ve rızkından bize genişlik ver. Allah'ım! Değişini yen ve kaybohmyan tükenmez cennet nimetlerini senden isterim. Allah'ım! ihtiyaç gününde senden nimet ve korku gününde emniyet isterim. Allah'ım! Bize verdiğin şeyden (nimetlerden) ve vermediğinden ötürü kötülüğe (ve isyana) düşmekten sana sığınırım.
Allah'ım! Bize imanı sevdir ve onu kalbimizde süsle. Küfrü, fışkı ve isyanı da bize hoş gösterme, kerih göster. Bizi doğru yolda gidenlerden eyle. Allah'ım! Bizi müslümanlar olarak Öldür, müslümanlar olarak dirilt ve perişanlıkla fitneye düşmiyerek bizi salih kimselere kavuştur. Allah'ım! Senin yolundan yüz çeviren ve peygamberlerini inkâr eden kâfirleri öldür. Onlara musibet ve azabını ver.
Allah'ım! Kendilerine kitap verilen (ve Islâmı kabul etmiyen) kâfirleri öldür, ey gerçek İlâh...»
Ravi AI i (ibni Medînî) elemiştir ki, ben bu hadîs-İ Muhammed i b n İ B e ş i r 'den duydum, bunu isnad etmişti; ben bunu zaptedemiyorum.[119]
Uhud savaşında Müslümanlar zaferi kazanmış bîr halde İken, Hz. Pey-gamber'in emrettiği hareket usulünde sebat göstermemek hatasıyle bîr anda savaşın yönü değişmiş ve Müslümanlar çok müşkül durumda kalmışlardı. Hatta Peygamber in şehid düştüğü haberi de yayılmıştı. Cenab-ı Hak bu zor durumda Müslümanları kurtarıp selâmete erdirmiş ve düşmanda da savaşacak hal kalmayarak geri dönmüştü. İşte bu selâmete çıkış zamanında, Peygamber Efendimiz Allah'a hamd ve sena edecek veciz ve belîğ İfadeleriyle her zaman olduğu gibi, burada da ona ibadet vazifesini yerine getirmişlerdir.
(Diğer kaynaklarda bu hadîs-i şerife raslanmamıştır.)[120]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 699, /548
Senetler:
()
Konular:
Dua, savaşa başlamadan
Hz. Peygamber, duaları
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
حدثنا محمد بن عبد العزيز قال حدثنا عبد الملك بن الخطاب بن عبيد الله بن أبي بكرة قال حدثني راشد أبو محمد عن عبد الله بن الحارث قال سمعت بن عباس يقول : كان النبي صلى الله عليه وسلم يقول عند الكرب لا اله الا الله العظيم الحليم لا اله الا الله رب العرش العظيم لا اله الا الله رب السماوات ورب الأرض ورب العرش الكريم اللهم اصرف شره
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164981, EM000702
Hadis:
حدثنا محمد بن عبد العزيز قال حدثنا عبد الملك بن الخطاب بن عبيد الله بن أبي بكرة قال حدثني راشد أبو محمد عن عبد الله بن الحارث قال سمعت بن عباس يقول : كان النبي صلى الله عليه وسلم يقول عند الكرب لا اله الا الله العظيم الحليم لا اله الا الله رب العرش العظيم لا اله الا الله رب السماوات ورب الأرض ورب العرش الكريم اللهم اصرف شره
Tercemesi:
— İbni Abbas'ın şöyle dediği işitilmiştir:
— Musibet anında Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve Setlem) şöyle dua ederdi:
«— intikam almakta acele etmiyen yüce Allah'dan başka hiç bir Hâli yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'dan başka hiç bir Hah yoktur. Kerim Arş'ın Rabbi ile göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur. Allah'ım (bu musibetin) kötülüğünü gider.»[125]
Arşın lügat manâsı taht, kubbe ve çatıdır. Allah'ın Arş'ını tarif etmek ve keyfiyetini bilmek mümkün değildir. Allah'ın Arşı dendiği zaman, onun kudret ve azametinin enginliği anlaşılır. Allah'ın yüceliği ifade edilmiş olur Çok az bir farkla 700 sayıda bu hadîs-i şerif geçmiştir. Kaynak ve açıklama için oraya müracaat edilsin.[126]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 702, /552
Senetler:
()
Konular:
Dua, müsibet/sıkıntı karşısında
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا مطرف بن عبد الله أبو المصعب قال حدثنا عبد الرحمن بن أبي الموال عن محمد بن المنكدر عن جابر قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يعلمنا الاستخارة في الأمور كالسورة من القرآن إذا هم بالأمر فليركع ركعتين ثم يقول اللهم اني أستخيرك بعلمك وأستقدرك بقدرتك وأسألك من فضلك العظيم فإنك تقدر ولا أقدر وتعلم ولا أعلم وأنت علام الغيوب اللهم ان كنت تعلم أن هذا الأمر خير لي في ديني ومعاشي وعاقبة أمري أو قال في عاجل أمري وآجله فاقدره لي وان كنت تعلم أن هذا الأمر شر لي في ديني ومعاشي وعاقبة أمري أو قال عاجل أمري وآجله فاصرفه عني واصرفني عنه واقدر لي الخير حيث كان ثم رضني ويسمي حاجته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164982, EM000703
Hadis:
حدثنا مطرف بن عبد الله أبو المصعب قال حدثنا عبد الرحمن بن أبي الموال عن محمد بن المنكدر عن جابر قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يعلمنا الاستخارة في الأمور كالسورة من القرآن إذا هم بالأمر فليركع ركعتين ثم يقول اللهم اني أستخيرك بعلمك وأستقدرك بقدرتك وأسألك من فضلك العظيم فإنك تقدر ولا أقدر وتعلم ولا أعلم وأنت علام الغيوب اللهم ان كنت تعلم أن هذا الأمر خير لي في ديني ومعاشي وعاقبة أمري أو قال في عاجل أمري وآجله فاقدره لي وان كنت تعلم أن هذا الأمر شر لي في ديني ومعاشي وعاقبة أمري أو قال عاجل أمري وآجله فاصرفه عني واصرفني عنه واقدر لي الخير حيث كان ثم رضني ويسمي حاجته
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Kur'an'dan sûre öğretir gibi, bize işlerde istihareyi Öğretir :
«(Sizden biriniz) bir iş tasarladığı zaman iki rekât namaz kılsın; sonra şöyle desin: Allah'ım! Senin ilminden ötürü senden hayır istiyorum ve senin kudretine dayanarak (işimde) bana güç vermeni diliyorum; ve senin büyük fazlından senden istiyorum. Zira sen takdir edersin» ben takdir edip güç yetiremem ve sen (her şeyi) bilirsin, ben bilemem. Sen bütün gaybi bilensin. Allah'ım! Eğer bu işin dinimde ve yaşayışımda, işimin sonunda (yahut dedi ki, işimin Önünde) ve akıbetinde benim için hayır olduğunu biliyorsan, onu bana takdir et. Eğer bu işin dinimde ve yaşayışımda, işimin sonunda (yahut dedi ki, işimin önünde) ve akibetinde kötü olduğunu biliyorsan, onu benden uzaklaştır, beni de ondan uzaklaştır ve hayır nerede ise bana onu takdir et; sonra beni (verdiğine) razı kıl. Sonra dileği ne ise onu söyler.»[127]
Istİhare'nin manâsı, hayır istemek ve gaybi bilen Allah'a niyazda bulunarak ona ulaşmaktır; yoksa gaybdan haber beklemek değildir. İstihare eden kimse, gaybi bileceğim diye bîr İnanç taşımamalıdır. Allah, hakkında hayırlı olanı takdir edecektir diye istiharenin bir dua vasıtası olacağına inanmalıdır.
Meselâ; bir insan, satın almayı tasarladığı bir ev için istihare edip Allah'dan hayırlı ise ona sahip olmayı, değilse olmamayı istese ona sahip olsa, hakkında hayırlı bulunduğuna inanç beslemelidir. Şayet o eve sahip olamamtşsa, yine hakkında hayırlı olduğuna inanç beslemelidir. Çünkü frisan, geleceği ve gaybi bilmediği için, hayrın nerede olduğunu keşfedemez. Ancak Allah'dan hayırlı olanı ister ve Allah'ın takdir eylediğine rıza gösterir. Istihare'nin gerçek manası budur.
Tabakat-ı Sübkî, Cild 5, sayfa : 285 de şu ifade var: Bir kimse iki rekât istihare namazını kılıp, duasını yaptıktan sonra önündeki işi hemen yapmaya başlasın; meşru olan iş ister nefsine ferahlık versin, ister vermesin. Çünkü kalb ferahlığı olmasa bile onda hayır vardır.
İstihare farz ve vacib gibi işleri yerine getirmek için yapılmadığı gibi, haram ve mekruh olan işleri terk İçîn de yapılmaz. Hac gibi edası geniş zamana bağlı farz İbadetlerin tayininde hayırlı olan vakti istemek için istihare yapılabilir. İstihare daha çok önemli olan, fayda ve zararları büyük bilinen işler için yapılır. Daha doğrusu mubah olan bir işin yapılıp yapıl-mamasındaki tereddüdü gidermek için istihare yapılır ve böylece Allah -dan hayırlı olan taraf İstenir. Allah rızası için kılınan iki rekât namaz, aynen diğer namazlar gibi kılınır. İstenen her sûre okunabilir. Bazı rivayetlerde «Kâfirûn» ve «Ihlas» sûrelerini okumak tavsiyesi vardır. Böyle iki rekât namaz kıldıktan sonra metindeki dua edilir ve İsın hayırlı tarafı istenir. Bundan sonra hangi tarafa sahip olunursa, hayrın orada olduğuna kanaat getirilir.[128]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 703, /553
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, İstihare
Hz. Peygamber, öğreticiliği
Namaz, İstihare, namazı ve duası
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا سفيان بن حمزة قال حدثني كثير بن زيد عن عبد الرحمن بن كعب قال سمعت جابر بن عبد الله يقول : دعا رسول الله صلى الله عليه وسلم في هذا المسجد مسجد الفتح يوم الإثنين ويوم الثلاثاء ويوم الأربعاء فاستجيب له بين الصلاتين من يوم الأربعاء قال جابر ولم ينزل بي أمر مهم غائظ الا توخيت تلك الساعة فدعوت الله فيه بين الصلاتين يوم الأربعاء في تلك الساعة إلا عرفت الإجابة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164983, EM000704
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا سفيان بن حمزة قال حدثني كثير بن زيد عن عبد الرحمن بن كعب قال سمعت جابر بن عبد الله يقول : دعا رسول الله صلى الله عليه وسلم في هذا المسجد مسجد الفتح يوم الإثنين ويوم الثلاثاء ويوم الأربعاء فاستجيب له بين الصلاتين من يوم الأربعاء قال جابر ولم ينزل بي أمر مهم غائظ الا توخيت تلك الساعة فدعوت الله فيه بين الصلاتين يوم الأربعاء في تلك الساعة إلا عرفت الإجابة
Tercemesi:
— Cabir ibni Abdullah'dan şöyle dediği işitilmiştir:
— Resûlüllah (Saila'.lahü Aleyhi ve Selltm) pazartesi, salı ve çarşamba günü bu mescidde — Fetih Mescidi'nde — dua etti de, çarşamba günü iki namaz vakti arasında duası kabul olundu. Cabir dedi ki:
— Şiddetli mühim bîr iş başıma düşmüş de bu vakti araştırıp o saatte çarşamba günü iki namaz arasında o iş için Allah'a dua ettimse, ancak kabul olunduğunu bilmişimdir.»[129]
Fetih mescidi, Medine'nin batısında bir tepe üzerinde olan mescidin adıdır. Buna Mescid-i Ahzab ve Mescid-İ A'lâ da denir. Medine'nin müşrikler tarafından kuşatıldığı Hendek Savaşı sırasında Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu mescidde düşmanların helak ve perişan olmaları için Allah'a dua etmiş ve duası kabul olunarak gece şiddetli bir rüzgârın es-mesiyle çadırlar darmadağın olmuş, ateşleri sönmüş, toprak ve kum fırtınası üzerlerine çökmüş ve böylece perişan bir halde düşman o gece kaçarak geri dönmüştü. Anlaşıldığına göre, dua namaz kıldıktan sonra, ikinci nam az vakti girmeden yapılmış olması itibariyle «iştihar*» namazı ile ilgili bulunmuştur. Ayrıca duanın kabul edilmiş olması da, istiharenin önemine bir işaret teşkil etmektedir.
Pazartesi, salı ve çarşamba günleri bu mescide varıp üç gün öğle ile ikindi vakti arasında bu duanın yapılmış olduğu rivayeti de vardır. Bunu İmam Ahmed rivayet etmektedir.
(Bu hadîs-i şerîf Kütüb-i S itte'd e yoktur. Fadlu'llah : C. II, s. 167, 168).[130]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 704, /557
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul saati
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا علي عن خلف بن خليفة قال حدثني حفص بن أخي أنس عن أنس : كنت مع النبي صلى الله عليه وسلم فدعا رجل فقال يا بديع السماوات يا حي يا قيوم اني أسألك فقال أتدرون بما دعا والذي نفسي بيده دعا الله باسمه الذي إذا دعي به أجاب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164984, EM000705
Hadis:
حدثنا علي عن خلف بن خليفة قال حدثني حفص بن أخي أنس عن أنس : كنت مع النبي صلى الله عليه وسلم فدعا رجل فقال يا بديع السماوات يا حي يا قيوم اني أسألك فقال أتدرون بما دعا والذي نفسي بيده دعا الله باسمه الذي إذا دعي به أجاب
Tercemesi:
— Enes'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallaliahû Aleyhi ve Sellem) ile beraberdim. Bir adam dua edip, şöyle dedi:
— Ey gökleri yaratan, ey Hayy ve Kayyûm olan (Allah)! Ben senden istiyorum.» Peygamber buyurdu:
Nasıl dua ediyor, bitiyor musunuz? Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, bu adam Allah'a öyle bir ismi ile dua etti ki, Allah'a bununla dua edilince onu kabul eder.»[131]
Hayy ve Kayyûm isimleri, Allah'ın kemal sıfatlarındandır. Hayy, hayat sahibi, ölümsüz demektir. Allah'ın ilim, kudret ve iradesi bu sıfatın varlığı İle ezeten ve ebeden kaimdir.
Kayyûm demek, yaratıkların rızık, iş ve ecellerini tedbîr ve idare eden varlık demektir. Bu mübarek isimlere iltica ederek ihlâsla edilen duaların makbul olacağını Hz. Pvygamber haber vermektedir.[132]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 705, /558
Senetler:
()
Konular:
Dua, makbul-müstecap dualar
İstiaze, Allah'a sığınmak