حدثنا إسحاق قال أخبرنا حنظلة بن عمرو الزرقي المدني قال حدثني أبو حزرة قال أخبرني عبادة بن الوليد بن عبادة بن الصامت قال : خرجت مع أبي وأنا غلام شاب فلقينا شيخا عليه بردة ومعافري وعلى غلامه بردة ومعافري قلت أي عم ما يمنعك أن تعطي غلامك هذه النمرة وتأخذ البردة فتكون عليك بردتان وعليه نمرة فأقبل على أبي فقال ابنك هذا قال نعم قال فمسح على رأسي وقال بارك الله فيك أشهد لسمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول أطعموهم مما تأكلون واكسوهم مما تكتسون يا بن أخي ذهاب متاع الدنيا أحب الي من أن يأخذ من متاع الآخرة قلت أي أبتاه من هذا الرجل قال أبو اليسر كعب بن عمرو
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165017, EM000738
Hadis:
حدثنا إسحاق قال أخبرنا حنظلة بن عمرو الزرقي المدني قال حدثني أبو حزرة قال أخبرني عبادة بن الوليد بن عبادة بن الصامت قال : خرجت مع أبي وأنا غلام شاب فلقينا شيخا عليه بردة ومعافري وعلى غلامه بردة ومعافري قلت أي عم ما يمنعك أن تعطي غلامك هذه النمرة وتأخذ البردة فتكون عليك بردتان وعليه نمرة فأقبل على أبي فقال ابنك هذا قال نعم قال فمسح على رأسي وقال بارك الله فيك أشهد لسمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول أطعموهم مما تأكلون واكسوهم مما تكتسون يا بن أخي ذهاب متاع الدنيا أحب الي من أن يأخذ من متاع الآخرة قلت أي أبتاه من هذا الرجل قال أبو اليسر كعب بن عمرو
Tercemesi:
— Ubâde demiştir ki, babam Velîd ile çıktık. Ben genç bir çocuktum. Bir ihtiyara rasladık; üzerinde bir hırka ve bir Meafirî (Yemen dokuması kumaş) elbise vardı. Kölesinin de üzerinde (aynen) bir hırka ve bir Meafirî vardı. Dedim ki:
— Ey Amca! Neden kölene bu Meafirî'yi verip de, ondan hırkayı almıyorsun da, sen de (aynı cinsten) iki hırkaya sahip olmuyorsun, kölenin üzerinde de (iki) Meafîr olmuyor? Adam babama dönüp şöyle dedi:
— Bu, oğlun mu? Babam :
— Evet, dedi. Ubade dedi ki, adam sonra başımı okşadı ve:
— Allah sana beröket versin. Peygamber(Sallallahü Aleyhi ve SelUm) 'in şöyle buyurduğunu işittiğime şahitlik ederim:
«— Onlara (hizmetçi ve kölelere), yediğinizden yedirin ve giydiğinizden giydiriniz.»
Ey kardeşimin oğlu! Dünya malının gitmesi, âhiret sevabından azalmasından bana daha sevgilidir. Dedim ki:
— Babacığım! Bu adam kimdir? Babam:
— Ebû'l-Yeser, Kâb ibni Amr'dır, dedi.[197]
Bu hadîs-i şerif iki konuya temas etmektedir :
1— Olgun kimselere yaraşan; küçükleri okşayıp onlara güze! öğüt vermek ve onlara hayırla, bereketle dua etmektir.
2— Köle ve hizmetçilere hakaretle bakmayıp onlara sahip bulunanların yeme ve giymede adaleti gözetmeleri, üzerlerine düşen bir haktır. Hizmetçiye efendisi yediğinden yedirir, giyindiği cins kumaştan giydirir. Hİç bir düzende olmayan bu adalet İslâm'da vardır. Bunu uygulamayanlar muhakkak ki, dünya ve âhirette cezasını çekeceklerdir. Birinci cild 187 sayılı hadîs-i şerife ve açıklanmasına bakılsın.[198]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 738, /584
Senetler:
()
Konular:
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
حدثنا حجاج قال حدثنا شعبة قال أخبرني عدي بن ثابت قال سمعت عبد الله بن يزيد يحدث عن أبي مسعود البدري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من أنفق نفقة على أهله وهو يحتسبها كانت له صدقة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165028, EM000749
Hadis:
حدثنا حجاج قال حدثنا شعبة قال أخبرني عدي بن ثابت قال سمعت عبد الله بن يزيد يحدث عن أبي مسعود البدري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من أنفق نفقة على أهله وهو يحتسبها كانت له صدقة
Tercemesi:
— Ebû Mes'ud El-Bedrî'den, Peygamber {SallaÜahü Aleyhi ve S*Uem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
— Kim sevabını umarak ailesine infak ederse (geçimi için harcarsa) bu harcama onun için bir sadaka olur, (yani sadaka sevabını kazanır).»[219]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 749, /595
Senetler:
()
Konular:
Aile, Erkeğin ailesine iyi davranması, geçimini sağlaması
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak
KTB, SADAKA
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, çeşitleri
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
حدثنا حجاج قال حدثنا حماد بن زيد عن أيوب عن أبي قلابة عن أبي أسماء عن ثوبان عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أفضل دينار ينفقه الرجل دينار أنفقه على عياله ودينار أنفقه على أصحابه في سبيل الله ودينار أنفقه على دابته في سبيل الله قال أبو قلابة وبدأ بالعيال وأي رجل أعظم أجرا من رجل ينفق على عيال صغار حتى يغنيهم الله عز وجل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165027, EM000748
Hadis:
حدثنا حجاج قال حدثنا حماد بن زيد عن أيوب عن أبي قلابة عن أبي أسماء عن ثوبان عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أفضل دينار ينفقه الرجل دينار أنفقه على عياله ودينار أنفقه على أصحابه في سبيل الله ودينار أنفقه على دابته في سبيل الله قال أبو قلابة وبدأ بالعيال وأي رجل أعظم أجرا من رجل ينفق على عيال صغار حتى يغنيهم الله عز وجل
Tercemesi:
— Sevban, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SeWem)*den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«— insanoğlunun harcadığı paranın en faziletlisi, ailesine harcadığı para, Allah yolundaki arkadaşlarına harcadığı para ve Allah yolunda (savaşan) hayvanına harcadığı paradır.»
Kavilerden Ebû Kılâbe demiştir ki, (Hz. Peygamber önce) aileye para harcamaktan söze başladı; küçük çocukları Azîz ve Celîl olan Allah ihtiyaçtan kurtarıncaya kadar, onlara nafaka veren bir adamdan daha büyük bir mükâfat kazanan hangi adam olabilir![217]
lyâl, zevceye, evlâda ve yakın akrabaya şamil olan bir lâfızdır. Önce kocanın zevcesine infak etmesi, onun geçimini sağlaması özerine düşen bir borçtur. Sonra bulûğ çağına ermemiş küçük çocuklarla çalışma imkânına ve geçim vasıtasına sahip bulunmayan yakınlarının da geçimlerini sağlamak yine bir vazifedir. Bundan sonra yakınlara harcamada bulunmak bîr fazilet ve büyük bir sevab olur. İster mükellefiyet olarak ve ister bağış olarak yapılacak harcamalarda Allah rızası gözetilir ve Allah'tan bir mükâfat umma niyyetinde bulunulursa, muhakkak bunların sevabı büyüktür. Allah yolunda birleşip sevişen arkadaşların birbirlerine harcamaları, Allah yolunda savaş için vasıta temininde ve yetiştirİlmesİndaki harcamalar hep niyyetlere göre sevaba vesile olurlar. Bunların başında da en büyük sevab aileye yapılan harcamadır; çünkü insan üzerine önce farz olan budur. Ancak harcamalar lüks ve israfa kaçmamalıdır.[218]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 748, /594
Senetler:
()
Konular:
Aile, ailede erkeğin hak ve sorumlulukları
Aile, Erkeğin ailesine iyi davranması, geçimini sağlaması
Aile, Eşler, Birbirlerine Karşı Yükümlülükleri
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
حدثنا هشام بن عمار قال حدثنا الوليد قال حدثنا أبو رافع إسماعيل بن رافع قال حدثنا محمد بن المنكدر عن جابر : قال قال رجل يا رسول الله عندي دينار قال أنفقه على نفسك قال عندي آخر فقال أنفقه على خادمك أو قال على ولدك قال عندي آخر قال ضعه في سبيل الله وهو أخسها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165029, EM000750
Hadis:
حدثنا هشام بن عمار قال حدثنا الوليد قال حدثنا أبو رافع إسماعيل بن رافع قال حدثنا محمد بن المنكدر عن جابر : قال قال رجل يا رسول الله عندي دينار قال أنفقه على نفسك قال عندي آخر فقال أنفقه على خادمك أو قال على ولدك قال عندي آخر قال ضعه في سبيل الله وهو أخسها
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, bir adam söyledi:
— Ey Allah'ın Resulü, bende bir altın para var.
Peygamber: — Onu kendine harca.» buyurdu. Adam:
— Bende başka bir tane var, dedi. Peygamber:
«— Onu hizmetçine —yahut dedi ki, çocuğuna— harca. Adam:
— Bende başka bir tane daha var, dedi. Peygamber:
«— Onu Allah yolunda (harcamaya) bırak, bu (faziletçe) en düşüğüdür.»[221]
İnsanın, kendi geçimini ve nafakaları üzerine bağlı olanların geçimini karşılaması üzerine bir farzdır, bundan sıyrılma çaresi yoktur, Allah yolunda harcama ise çok kere kifaye yolu İle farz olur; yani başka kimselerin bu farzı yerine getirmeleriyle diğerlerinden bu sorumluluk düşer. Bunun için Allah yolunda harcamanın fazileti, insanın zarurî ihtiyaçlarını karşılama mükellefiyetinden sonra gelir.[222]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 750, /595
Senetler:
()
Konular:
İnfak, Allah yolunda
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
حدثنا أبو اليمان قال حدثنا شعيب عن الزهري قال حدثني عامر بن سعد عن سعد بن أبي وقاص أنه أخبره أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لسعد : إنك لن تنفق نفقة تبتغي بها وجه الله عز وجل إلا أجرت بها حتى ما تجعل في فم امرأتك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165031, EM000752
Hadis:
حدثنا أبو اليمان قال حدثنا شعيب عن الزهري قال حدثني عامر بن سعد عن سعد بن أبي وقاص أنه أخبره أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لسعد : إنك لن تنفق نفقة تبتغي بها وجه الله عز وجل إلا أجرت بها حتى ما تجعل في فم امرأتك
Tercemesi:
— Haber verildiğine göre, Peygamber (Saikülahü Aleyhi ve Sellem) Sa'd ibni Ebî Vakkas'a şöyle dedi:
«— Allah rızasını umarak harcadığın herhangi "bir nafakadan dolayı muhakkak mükâfatlandırılırsın, hatta hanımının ağzına koyduğun nafakadan da.»[225]
Bu hadîs-i şeriften anlaşılıyor ki, vacib olan amellerin sevabı niyyetle çoğalır. Çünkü zevcenin geçimini sağlamak, koca üzerine vacib olan bir vazifedir ve bunu yerine getirmekte sevab vardır. 8u vazife yerine getirilirken Allah rızası gözetil irse, bu n i yy et sebebiyle sevabı ziyadelesir. Bütün meşru harcamalarda mükâfat bulunduğu gibi, bir lokma yedirmeden İbaret küçük İkramların da ecri vardır. Bîr lokma için ecir takdir edildikten sonra, daha çok büyük harcamaların ne kadar mükâfat sebebi olacağını açıklamaya lüzum yoktur.[226]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 752, /596
Senetler:
()
Konular:
Aile, ailede erkeğin hak ve sorumlulukları
Aile, Erkeğin ailesine iyi davranması, geçimini sağlaması
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا محمد بن سلمة عن أبي عبد الرحيم عن زيد بن أبي أنيسة عن أبي الزبير عن عبد الرحمن بن الهضهاض الدوسي عن أبي هريرة قال : جاء ماعز بن مالك الأسلمي فرجمه النبي صلى الله عليه وسلم عند الرابعة فمر به رسول الله صلى الله عليه وسلم ومعه نفر من أصحابه فقال رجل منهم إن هذا الخائن أتى النبي صلى الله عليه وسلم مرارا كل ذلك يرده حتى قتل كما يقتل الكلب فسكت عنهم النبي صلى الله عليه وسلم حتى مر بجيفة حمار شائلة رجله فقال كلا من هذا قالا من جيفة حمار يا رسول الله قال فالذي نلتما من عرض أخيكما آنفا أكثر والذي نفس محمد بيده إنه في نهر من أنهار الجنة يتغمس
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165016, EM000737
Hadis:
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا محمد بن سلمة عن أبي عبد الرحيم عن زيد بن أبي أنيسة عن أبي الزبير عن عبد الرحمن بن الهضهاض الدوسي عن أبي هريرة قال : جاء ماعز بن مالك الأسلمي فرجمه النبي صلى الله عليه وسلم عند الرابعة فمر به رسول الله صلى الله عليه وسلم ومعه نفر من أصحابه فقال رجل منهم إن هذا الخائن أتى النبي صلى الله عليه وسلم مرارا كل ذلك يرده حتى قتل كما يقتل الكلب فسكت عنهم النبي صلى الله عليه وسلم حتى مر بجيفة حمار شائلة رجله فقال كلا من هذا قالا من جيفة حمار يا رسول الله قال فالذي نلتما من عرض أخيكما آنفا أكثر والذي نفس محمد بيده إنه في نهر من أنهار الجنة يتغمس
Tercemesi:
— Ebü Hüreyre'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Mâiz ibni Malik El-Eslemî (işlediği zina günahını ikrar ederek) dördüncü defa gelince, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onu recmetmişti, (ona taşla Öldürülme cezasını uygulamıştı). Sonra Resûlüllah (Sallallahü AItyhi ve Sellem) beraberinde ashabdan bir toplulukla ona (kabrine) uğradı. Bunlardan bir adam şöyle dedi:
«— Şu ahmak (adam), defalarca Peygamber (Sallallahü Aleyhi v Seltemfe geldi. Peygamber her gelişini reddediyordu. Nihayet kelb öldürüldüğü gibi öldürüldü.» Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bunların sözüne karşı sükût etti. Nihayet bir eşek İaşesine tesadüf etti ki, (İaşenin şişmesinden) ayağı yukarı kalkmıştı. Peygamber şöyle buyurdu:
«— Bundan yiyin!» Onlar dediler ki, himar İaşesinden? Ey Allah'ın Resulü! Hz. Peygamber buyurdu:
— Az önce kardeşinize hakaretten kazandığınız (günah) daha çoktur. Muhammed'kı nefsi kudret elinde olana yemin ederim ki, o (Mâiz), Cennet nehirlerinden foir nehir e dalıp duruyor.»[195]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 737, /583
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Abdurrahman b. Samit ed-Devsi (Abdurrahman b. Samit)
3. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
4. Zeyd b. Ebu Üneyse el-Cezeri (Zeyd b. Zeyd)
5. Ebu Abdurrahim Halid b. Ebu Yezid el-Kuraşi (Halid b. Yezid b. Simak b. Rüstem b.)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Seleme el-Bahili (Muhammed b. Seleme b. Abdullah)
7. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Gıybet, gıybet etmek, dedi kodu yapmak
حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا يعقوب بن عبد الرحمن عن أبي حازم قال سمعت سهل بن سعد : أن أبا أسيد الساعدي دعا النبي صلى الله عليه وسلم في عرسه وكانت امرأته خادمهم يومئذ وهي العروس فقالت أتدرون ما أنقعت لرسول الله صلى الله عليه وسلم أنقعت له تمرات من الليل في تور
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165025, EM000746
Hadis:
حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا يعقوب بن عبد الرحمن عن أبي حازم قال سمعت سهل بن سعد : أن أبا أسيد الساعدي دعا النبي صلى الله عليه وسلم في عرسه وكانت امرأته خادمهم يومئذ وهي العروس فقالت أتدرون ما أنقعت لرسول الله صلى الله عليه وسلم أنقعت له تمرات من الليل في تور
Tercemesi:
Rivayet edildiğine göre, Ebû Useyd Sâ'idî, düğününde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemfi davet etti. Useyd'in hanımı o gün gelin olduğu halde, onlara hizmet ediyordu. Gelin dedi ki, Resûlüllah (SallalSahü Aleyhi ve Sellem) için nasıl bir şıra hazırladım, biliyor musunuz? Ona geceleyin bir çömlek içinde hurmalardan şıra yaptım.[213]
Bu hadîs-i şeriften şu Hükümler çıkmaktadır:
1— Evlenme ile ilgili düğün ve nikâh davetleri sünnettir ve bunlar için davet vaki olunca icabet gerekir. Ancak bu gibi davetlerin meşru âdetler çerçevesinde olması şarttır. Açıktan haram işlenen davet ve ziyafetler bunun dışında kalır.
2— Ev hanımı müsafirlere bizzat hizmet eder; yemek işleri ile uğraşır, ev İşlerini tanzim eder.
3— üzüm ve hurma gibi kuru meyvaların sabahleyin suya koyulup akşamleyin şıra yapılarak içilmesi, veya akşamleyin suya konarak sabahleyin şıra olarak içilmesi mubahtır. Bunlar sertleşmoyen, yani sarhoşluk vermeyen moyva sularıdır. İçilmelerinde bir sakınca yoktur.[214]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 746, /590
Senetler:
()
Konular:
Evlilik, düğün yemeği, velime
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
İçecekler, şıra
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثني الجريري قال حدثنا أبو العلاء بن عبد الله عن نعيم بن قعنب قال : أتيت أبا ذر فلم أوافقه فقلت لأمرأته أين أبو ذر قالت يمتهن سيأتيك الآن فجلست له فجاء ومعه بعيران قد قطر أحدهما في عجز الآخر في عنق كل واحد منهما قربة فوضعهما ثم جاء فقلت يا أبا ذر ما من رجل كنت ألقاه كان أحب إلي لقيا منك ولا أبغض إلي لقيا منك قال لله أبوك وما يجمع هذا قال إني كنت وأدت موؤدة في الجاهلية أرهب إن لقيتك أن تقول لا توبة لك لا مخرج وكنت أرجو أن تقول لك توبة ومخرج قال أفي الجاهلية أصبت قلت نعم قال عفا الله عما سلف وقال لامرأته آتينا بطعام فأبت ثم أمرها فأبت حتى ارتفعت أصواتهما قال إيه فإنكن لا تعدون ما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم قلت وما قال رسول الله فيهن قال إن المرأة ضلع وإنك إن تريد أن تقيمها تكسرها وإن تداريها فإن فيها أودا وبلغة فولت فجاءت بثريدة كأنها قطاة فقال كل ولا أهولنك فإني صائم ثم قام يصلي فجعل يهذب الركوع ثم انفتل فأكل فقلت إنا لله ما كنت أخاف أن تكذبني قال لله أبوك ما كذبت منذ لقيتني قلت ألم تخبرني أنك صائم قال بلى إني صمت من هذا الشهر ثلاثة أيام فكتب لي أجره وحل لي الطعام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165026, EM000747
Hadis:
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثني الجريري قال حدثنا أبو العلاء بن عبد الله عن نعيم بن قعنب قال : أتيت أبا ذر فلم أوافقه فقلت لأمرأته أين أبو ذر قالت يمتهن سيأتيك الآن فجلست له فجاء ومعه بعيران قد قطر أحدهما في عجز الآخر في عنق كل واحد منهما قربة فوضعهما ثم جاء فقلت يا أبا ذر ما من رجل كنت ألقاه كان أحب إلي لقيا منك ولا أبغض إلي لقيا منك قال لله أبوك وما يجمع هذا قال إني كنت وأدت موؤدة في الجاهلية أرهب إن لقيتك أن تقول لا توبة لك لا مخرج وكنت أرجو أن تقول لك توبة ومخرج قال أفي الجاهلية أصبت قلت نعم قال عفا الله عما سلف وقال لامرأته آتينا بطعام فأبت ثم أمرها فأبت حتى ارتفعت أصواتهما قال إيه فإنكن لا تعدون ما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم قلت وما قال رسول الله فيهن قال إن المرأة ضلع وإنك إن تريد أن تقيمها تكسرها وإن تداريها فإن فيها أودا وبلغة فولت فجاءت بثريدة كأنها قطاة فقال كل ولا أهولنك فإني صائم ثم قام يصلي فجعل يهذب الركوع ثم انفتل فأكل فقلت إنا لله ما كنت أخاف أن تكذبني قال لله أبوك ما كذبت منذ لقيتني قلت ألم تخبرني أنك صائم قال بلى إني صمت من هذا الشهر ثلاثة أيام فكتب لي أجره وحل لي الطعام
Tercemesi:
— Nuaym ibni Ka'neb'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
— Ebû Zer'e gittim, fakat ona rasgelemedim. Hanımına dedim ki:
— Ebû Zer nerede? Ev işleriyle meşguldür, şimdi sana gelir; dedi. Ben onu beklemek için oturdum. Biraz sonra beraberindeki iki deve olduğu halde geldi. Birini diğerinin arkasına takmıştı; bu iki deveden her birinin boynunda da bir su kabı vardı. Bunları yere indirdi. Sonra (bana) geldi. Ben ona dedim ki:
— Ey Ebû Zer! Karşılaştığım bir adam yoktur ki, seninle karşılaşmadan bana daha sevgili olsun ve seninle karşılaşmadan da bana daha tiksindirici olsun. Ebû Zer şöyle dedi:
— Allah babana rahmet etsin, bu iki (zıd şeyi) bir araya toplıyan nedir? Nuaym dedi ki:
— Cahiliyet zamanında bir kızcağızı diri olarak gömdüm. Seninle karşılaştığım takdirde korkuyorum ki, sana tevbe yoktur, kurtuluş yoktur dersin. Yine ümit etmekteyim ki, senin tevben makbuldür, sana kurtuluş vardır, dersin. Ebü Zer sordu:
— Cahiliyet zamanında mı bu günahı işledin? Ben:
— Evet, dedim. Dedi ki:
— Allah, geçmiş (cahiliyette) günahları bağışlamıştır. Karışma da dedi ki, bize yemek getir. O, çekindi. Sonra ona yine emretti. Hanımı (yemek getirmekten) çekindi. Öyle ki, ikisinin de sesleri yükseldi. Adam ey... (uzatma), dedi. Siz, Resûlüllah (Salla! tahu Aleyhi ve Sellem)'în buyurduğunu öteye geçmezsiniz. Ben dedim ki:
— ResûlüllahfSaMlahü Aleyhi ve Sellcm) onlar hakkında ne buyurdu? Peygamber şöyle buyurdu:
— Kadın bir eğe kemiğidir. Eğer onu doğrultmak istersen, onu kırarsın. Eğer onu idare edersen, onda noksanlıkla beraber geçime medar olacak kıymet vardır.»
Jîonra hanım dönüp tirit yemeği getirdi ki, kumru'ya benziyordu. Ebû Zer dedi ki:
— Ye, ben seni korkutmuş olmıyayım; çünkü ben oruçluyum (yemiyeceğim).
Sonra namaza durdu, rüku'u çabuk yapmıya başladı. Sonra namazdan ayrıldı da yemek yedi. Ben:
— Inna Lülâh» bana yalan söylersin diye korkmamıştım, dedim.
O şöyle dedi: «Allah babana rahmet etsin, sen benimle karşılaşalı beri yalan söylemedim.» Dedim ki:
— Sen oruçlu olduğunu bana söylemedin mi? Dedi ki:
— Evet, ben bu aydan üç gün oruç tuttum da (bütün) bu ayın sevabı bana yazıldı ve yemek bana helâl oldu, (zira hadîs-i şerifte, bir ayın üç gününü oruç tutan kimse, o ayın tamamını oruç tutmuş gibi sevab alır, Duyurulmaktadır).[215]
Müsafİre fazla ikram olsun diye, E b û Zer hazretleri arkadaşına yemeğini verdikten sonra namaza durmuş ve sonradan yemeğe iştirak etmiştir. Oruçluyum sözünde de yalan söylemiş olmadığını açıklamıştır. Her ayın ilk, orta ve son günlerini, yahut onüç, ondört ve onbeşinci gönlerini oruç tutmak ayın tamamını oruç tutmak gibidir. E b û Zer de, aydan üç gün oruç tutmuş olduğundan, İçinde bulunduğu ayı oruçlu saymıştır. Böylece hem doğru söylemiş, hem de müsafirîne fazla İkram etmiş oldu.
Hanımlarla ilgili hadîs-i şerifin açıklaması şöyle :
Hanımlar, yaratılışta bir takım kusurlara sahiptirler. Bu noksanlık tamamen giderilmek İstenirse, bu mümkün olmaz; boşanmayı ve ayrılmayı gerektirir. Halbuki hanımların aile ve geçim için lüzumlu ve faydalı tarafları vardır ki, insanlar buna muhtaçtır. O halde tabiî hallerine rıza gösterip seviyeleri üzere onları idare etmek gerekir.
Buradaki hadîs-i şerifi E b ü Zer 'den nakleden N u a y m i b n i Ka'neb de ashab-i kiramdan şerefli ve iyiliksever bir zat idi. Cömertliği Peygamber (SaltallaîıüAleyhiv'eSeltem)'ıt) hoşuna gitmesinden ötürü onun yüzünü okşarrnştı.[216]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 747, /591
Senetler:
()
Konular:
cahiliye, âdetleri
Çocuk, fakirlik korkusuyla çocukları öldürmek,
Günah, İslam'a girmek geçmişteki günahları yok eder
Kadın, kaburga kemiği gibidir
KTB, YARATILIŞ
Oruç, Nafile Oruç, ayda üç gün oruç tutmak
Sahabe, birbirlerine sıcak, samimi davranmaları
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Yaratılış, Kadının kaburga kemiğinden yaratılması
حدثنا عبدة قال حدثنا بقية قال حدثنا محمد بن زياد قال : أدركت السلف وانهم ليكونون في المنزل الواحد بأهاليهم فربما نزل على بعضهم الضيف وقدر أحدهم على النار فيأخذها صاحب الضيف لضيفه فيفقد القدر صاحبها فيقول من أخذ القدر فيقول صاحب الضيف نحن أخذناها لضيفنا فيقول صاحب القدر بارك الله لكم فيها أو كلمة نحوها قال بقية وقال محمد والخبز إذا خبزوا مثل ذلك وليس بينهم الا جدر القصب قال بقية وأدركت أنا ذلك محمد بن زياد وأصحابه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165018, EM000739
Hadis:
حدثنا عبدة قال حدثنا بقية قال حدثنا محمد بن زياد قال : أدركت السلف وانهم ليكونون في المنزل الواحد بأهاليهم فربما نزل على بعضهم الضيف وقدر أحدهم على النار فيأخذها صاحب الضيف لضيفه فيفقد القدر صاحبها فيقول من أخذ القدر فيقول صاحب الضيف نحن أخذناها لضيفنا فيقول صاحب القدر بارك الله لكم فيها أو كلمة نحوها قال بقية وقال محمد والخبز إذا خبزوا مثل ذلك وليس بينهم الا جدر القصب قال بقية وأدركت أنا ذلك محمد بن زياد وأصحابه
Tercemesi:
Bukayye, Muhammed ibni Ziyad'dan rivayet ettiğine göre, Muhammed şöyle demiştir:
«— Selefe, (ashab devrine) yetiştim. Onlar kendi aileleriyle bir evde imiş gibiydiler. Çok defa onlardan birinin evine müsafir konuklardı; ve onlardan birinin tenceresi de ateş üzerinde bulunurdu. Müsafir sahibi, komşusunun bu tenceresini müsafiri için alırdı. (Bundan haberi olmıyan) tencere sahibi, tenceresini arardı da derdi ki, tencereyi kim aldı? Müsafir sahibi (komşu): Onu biz misafirimiz için aldık, derdi. Tencere sahibi de: Allah onun bereketini size versin, (yahut buna benzer söz) söylerdi.
Bukayye demiştir ki, Muhammed şöyle dedi : Ekmek pişirdikleri zaman da böyle yaparlardı; aralarında kamıştan örülmüş engelden başka duvar yoktu.
Bukayye demiştir ki, ben buna yetiştim: Muhammed ibni Zİyad'a ve arkadaşlarına...[199]
Gerçekten bu haberde rivayet edildiği gibi, ashabı kiram aralarındaki yakın sevgi ve bağlılığın bereketiyle bir aile ferdleri gibi yaşıyor, hatta bundan daha ileriye vararak din kardeşlerini kendilerine, öz çocuklarına tercih ediyorlardı. Mallarının yarısını muhtaç kardeşlerine vermişler, kendileri yemeyip misafirlerine ikram etmişler, kardeşlerini kurtarmak için Allah yolunda can vermişlerdi. Bunlara dair geniş ve uzun hâdiseler tarih ve siyer kitaplarında mevcuttur. Burada birkaç örneğini, merhum müfessir Muhammed Hamdi Yazır'dan kısaca dinleyelim :
«Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellenu'e bir adam geldi ve :
— Ey Allah'ın Resulü, açlıktan dermansız kaldım, dedi.
Hz. Peygamber saadethanelerine haber gönderdi; fakat onların yanlarında, bu aç'a verilebilecek bir şey bulunmadı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
Bu adamı bu gece misafir edip, kamını doyuracak yok mudur ki, Allah ona rahmet buyursun.» dedi.
Hemen Ebû Ta Iha kalkıp:
— Ben, ya Resûlallah diye cevap verdi. Derhal o adamı evine götürdü. Zevcesine de, Allah'ın Peygamberinin müsafirine ikram et, diye tenbİh etti. Zevcesi :
— Vallahi, çocuğuma verecek yemekten başka yanımda bir şey yoktur, dedi. Kocası dedi ki :
— O halde çocuk akşam yemeği istediği vakit, onu uyut ve lâmbayı da söndürüver. Peygamber in müsafiri için, biz bu geceyi ac geçiştirivere-lim. Nihayet böyle yaptılar ve kardeşlerini nefisleri üzerine tercih ettiklerinden Allah Tealâ onlardan hoşnud olmuş ve haklarında şu âyet-i kerîme nazil olmuştur:
«Kendilerinde ihtiyaç olsa bile, (mümin.kardeşlerini) nefisleri üzerine tercih ederler.» (Haşr sûresi, âyet: 9)
Yine ashabdan birine bir koyun başı hediye edildi. O da : Falan kimse bizden daha muhtaçtır, deyip ona gönderildi. O diğer birine, o da başka birine göndererek tam yedi ev dolaştı. Nihayet koyun başı evvelkine döndü. İşte bir rivayete göre de, yukarda ki âyet-i kerîme bu hâdise üzerine nazil olmuştur.
Yermûlc savaşında, şehidler içinde son nefesine gelmiş olan yaralıların, kendilerine verilen bir yudum suyu bjje içmeyİp, yanında İnleyen arkadaşına/ o arkadaş da diğer bir arkadaşa göndermek suretiyle din kardeşlerini nefisleri üzerine seçtikleri tarihte geçen vakıadır.» (Kuran Dili Hak Dİnİ : C. IV, s. 4843, 4844, 1. bsk.)
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 739, /584
Senetler:
()
Konular:
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Sahabe, birbirlerine sıcak, samimi davranmaları
Yaşam, Hz. Peygamber dönemi hayat standartı
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن بن شهاب عن أبي عبد الله الأغر عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : ينزل ربنا تبارك وتعالى في كل ليلة إلى السماء الدنيا حين يبقى ثلث الليل الآخر فيقول من يدعوني فأستجيب له من يسألني فأعطيه من يستغفرني فأغفر له
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165032, EM000753
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن بن شهاب عن أبي عبد الله الأغر عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : ينزل ربنا تبارك وتعالى في كل ليلة إلى السماء الدنيا حين يبقى ثلث الليل الآخر فيقول من يدعوني فأستجيب له من يسألني فأعطيه من يستغفرني فأغفر له
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Saltaltahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Noksanlıklardan münezzeh ve yüce olan Rabbimiz (in rahmeti), her gece — gece sonunun üçte biri kalınca — aşağı (kat) göğe iner de şöyle buyurur:
— Bana dua eden yok mu, onun duasını kabul edeyim? Benden isti-yen yok mu, ona vereyim? Benden mağfiret dileyen yok mu, onu bağışlıyayım?»[227]
Hadîs-i şerif metninde i-Babbimiz her gece aşağı semaya iner.» buyu-ru(maktadır. Bu mânâ çeşitli surette açıklanmıştır. Allah Tealâ hazretlerinin şanına lâyık bir şekilde ve keyfiyetini bilmeye gücümüz yetmeyecek bir halde vukuuna inanmak selefin akİdesidir. İkinci ve muteber olan bir görüş de, Rabb'in inmesinden m ura d rahmetinin inmesidir, suretinde yapılan tevildir. Bu her iki görüş, ehl-i sünnetin inancıdır. Bunlar dışında muteber olmayan değişik fikirler vardır.
Bu beyandan maksad, gecenin sonundan üçte birine ait olan vakit içerisinde edilecek duaların ve İbadetlerin daha faziletli ve mükemmel olduğunu, kabule daha şayan bulunduklarını bize bildirmektir. Bu vakit içinde ister namazdan Önce, ister namazdan sonra ve ister namaz (almaksızın olsun edilen dualar daha makbuldür. Sebebi şu
Bu vakit uykuya dalmanın ve uykudan lezzet almanın zamanıdır. Her tarafın sakın ve boş bulunduğu bir gaflet anıdır. En iyi bir istirahat halinden, tatlı bir uykudan ayrılmak, soğuk gecelerde böyle bir ibadet İçin kalkmak çok zor olduğundan fazileti de o derece büyüktür. Hele yorgun zamanlarda, kısa gecelerde kalkmak daha meşakkatlidir. İşte böyle anlarda Rabbİne yalvarmak, ona İbadet ve dua etmek için kalkan kimsenin ihlâsı tam ve niyyeti sağlam demektir; Rabbi katında olan nimetlere rağbeti vardır. Bu vakıfta İnsanın dünyalık arzuları ayrılmış olur ve Rabbine tam bir ihlâsla yönelmiş bulunur. Şüphesiz böyle bir hal ile İbadette bulunanın da duası makbul olur.[228]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 753, /597
Senetler:
()
Konular:
Dua, faziletlisi
Dua, geceleri yapılacak dualar
Dua, kabul saati
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Zihin İnşası, gece tasavvuru