حدثنا محمد بن المثنى قال حدثنا سلم بن قتيبة قال حدثنا حمل بن بشير بن أبي حدرد قال حدثني عمي عن أبي حدرد قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : من يسوق إبلنا هذه أو قال من يبلغ إبلنا هذه قال رجل أنا فقال ما اسمك قال فلان قال اجلس ثم قام آخر فقال ما اسمك فقال فلان فقال اجلس ثم قام آخر فقال ما اسمك قال ناجية قال أنت لها فسقها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165505, EM000812
Hadis:
حدثنا محمد بن المثنى قال حدثنا سلم بن قتيبة قال حدثنا حمل بن بشير بن أبي حدرد قال حدثني عمي عن أبي حدرد قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : من يسوق إبلنا هذه أو قال من يبلغ إبلنا هذه قال رجل أنا فقال ما اسمك قال فلان قال اجلس ثم قام آخر فقال ما اسمك فقال فلان فقال اجلس ثم قام آخر فقال ما اسمك قال ناجية قال أنت لها فسقها
Tercemesi:
— Ebî Hadred'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Setlem) şöyle buyurdu:
«— Bu devemizi (hac esnasında kurban edilmek üzere Harem'e kadar) kim sürecek?» Yahut:
«Bu devemizi (Harem'e) kim ulaştıracak?» buyurdu. Bir adam :
— Ben (ulaştırırım) dedi. Bunun üzerine Peygamber: «— Senin ismin nedir?» dedi. Adam :
— Falandır, dedi. Peygamber (ona) :
«— Otur!» dedi. Sonra başkası kalktı. Buna da :
«— İsmin nedir?» diye Peygamber sordu. Bu kimse de:
— Falandır, dedi. Peygamber (buna da) : «Otur!» dedi. Sonra başka bir adam kalktı. Peygamber (yine buna) :
«— İsmin nedir?» dedi. O adam:
— Naciyye'dir, dedi. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Sen buna, (deveyi Harem'e ulaştırmaya) ehilsin, bunu sür.»[345]
Hodîs-i şerifi rivayet eden Ebû Hadred, ashab-ı kiramdan olup, ismi Selâme'dir. Oğlu Abdullah kendisinden rivayet etmiştir. Hicretin 71. yılında 81 yaşında olduğu halde vefat etmiştir.
Peygamber (Sallatlahü Aleyhi ve SeUemy\n kurbanlık devesini Harem'e kadar sürüp götüren Naciyye de ashabdandır. ismi Ze kva n'di. Ku-reyş müşriklerinden kurtulup İslâm'ı kabul ettiği zaman, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona Naciyye ismini vermişti. Hz. Mua-viye'nin hilâfeti zamanında Medine'de vefat etti. Allah her ikisine de rahmet etsin.
Naciyye, kurbanlık deve hâdisesini şöyle anlatır: Hudeybiyy» vak'-asında hac için engel çıkınca ben Mz. Peygambere dedim ki :
— Yâ Resûlallah! Kurbanlık deveyi benimle gönder; onu Harem'de kurban edeyim.
Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Setiem) : Bunu nasıl yaparsın?» Buyurdu. Dedim ki :
— Düşmanların sezemeyeceği ve beni yakalayamayacağı bîr vadiden giderim.
Bunun üzerine Peygamber kurbanlık deveyi bana verdi; ben de onu Harem'de kurban ettim.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) evlâdlâra güzel isim vermeyi tavsiye buyurduklarından ve bunun gerçekleşmesini istediklerinden herhangi bir yere bir görevli gönderecekleri zaman, adamın ismini sorarlardı. Eğer hoşa gİaecek isim olursa, bunun memnuniyeti yüzlerinde belli olurdu. Hoşa gitmeyen bir isim olur ise, bundan da memnun olmadıkları yüzlerinden anlaşılırdı. Yoksa İslâm'da herhangi bir şeyi hayra veya şerre yorma diye b:r şey yoktur.[346]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 812, /641
Senetler:
()
Konular:
Hac, ve umrede kurban, hedy kurbanı
Kurban, hedy kurbanı ve etlerinin yenmesi
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا أحمد قال حدثنا هشام بن سعيد قال أخبرنا محمد بن مهاجر قال حدثني عقيل بن شبيب عن أبي وهب وكانت له صحبة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : تسموا بأسماء الأنبياء وأحب الأسماء إلى الله عز وجل عبد الله وعبد الرحمن وأصدقها حارث وهمام وأقبحها حرب ومرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165507, EM000814
Hadis:
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا أحمد قال حدثنا هشام بن سعيد قال أخبرنا محمد بن مهاجر قال حدثني عقيل بن شبيب عن أبي وهب وكانت له صحبة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : تسموا بأسماء الأنبياء وأحب الأسماء إلى الله عز وجل عبد الله وعبد الرحمن وأصدقها حارث وهمام وأقبحها حرب ومرة
Tercemesi:
Sahabiliği sabit olan Ebû Vehb, Peygamberin şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
«Peygamberlerin isimleri ile isimleniniz. Aziz ve Yüce olan Allah'a isimlerin en sevimlisi Abdullah ve Abdurrahman'dır. İsimlerin en doğrusu da Haris ve Hümam'dır. En çirkini de Harb ve Mürre'dir.»[349]
Kâinatın yaratıcısına mahsus olup, başka hiç bir varlığa isim olarak verilemeyen lâfız «Allah» kelimesidir. Bundan başka Allah Tealâ'nın isimleri öten «Esma-i Hüsna»dan herhangi biri ile isimlenmenin cevazı varsa da, edeb olarak bu isimiere izafeten adlanılır. Abdullah, Abdurrahman, Abdul-kerİm, Abdurrezzak, Abdulhadî gibi... Allah a kul olmak ve ona zelil bir yaratık olarak nispet edilmek en şerefli bir şeydir.
Haris isminin manası, kâr sağlayan, mal toplayan ve âhiret sevabı elde edendir. Bilhassa âhiret sevabı kazanma manasiyle doğru ve güzel bir isimdir.
HüTîam isminin manası 6a, gayret ve azimeti büyük olan, cesur ve Cömert (-imsedir. Bu vasıflar ise, gerçek mü'minlerin vasıflarıdır.
Harb, şiddet ve düşmanlık manasını; Mürre de cimrilik ve acılık manasını, taşıdığından çirkin isimlerden sayılmışlardır.[350]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 814, /642
Senetler:
1. Ebu Vehb el-Cüşemî (Ebu Vehb el-Cüşemî)
2. Akîl b. Saîd (Akîl b. Şebîb)
3. Muhammed b. Muhacir el-Eşhelî (Muhammed b. Muhacir b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Hişam b. Saîd el-Bezzaz (Hişam b. Said)
5. Ebu Abdullah Ahmed b. Hanbel eş-Şeybanî (Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilal b. Esed)
6. Muhammed b. Yusuf el-Buhari (Muhammed b. Yusuf)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا أبو غسان قال حدثني أبو حازم عن سهل قال : أتي بالمنذر بن أبي أسيد إلى النبي صلى الله عليه وسلم حين ولد فوضعه على فخذه وأبو أسيد جالس فلهى النبي صلى الله عليه وسلم بشيء بين يديه وأمر أبو أسيد بابنه فاحتمل من فخذ النبي صلى الله عليه وسلم فاستفاق النبي صلى الله عليه وسلم فقال أين الصبي فقال أبو أسيد قلبناه يا رسول الله قال ما اسمه قال فلان قال لا لكن اسمه المنذر فسماه يومئذ المنذر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165509, EM000816
Hadis:
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا أبو غسان قال حدثني أبو حازم عن سهل قال : أتي بالمنذر بن أبي أسيد إلى النبي صلى الله عليه وسلم حين ولد فوضعه على فخذه وأبو أسيد جالس فلهى النبي صلى الله عليه وسلم بشيء بين يديه وأمر أبو أسيد بابنه فاحتمل من فخذ النبي صلى الله عليه وسلم فاستفاق النبي صلى الله عليه وسلم فقال أين الصبي فقال أبو أسيد قلبناه يا رسول الله قال ما اسمه قال فلان قال لا لكن اسمه المنذر فسماه يومئذ المنذر
Tercemesi:
— Sehl'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Ebû Üseyd'in oğlu Münzir doğduğu zaman Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e götürüldü. Peygamber de onu oyluğu üzerine koydu. (Çocuğun babası) Ebû Üseyd de oturuyordu. Peygamber (önündeki çocuğu unutarak) başka bir şeyle meşgul oldu. (Çocuk eziyet vermesin diye) Ebû Üseyd, oğlunun alınmasını emretti. Bunun üzerine çocuk Peygamber (SallalUthü Aleyhi vt Sellem)in oyluğundan alınıp götürüldü. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) meşguliyetinden kurtulup çocuğu hatırladı da: «— Çocuk nerede?» diye sordu. Ebû Üseyd: — Onu eve gönderdik. Allah'ın Resulü! Dedi. Peygamber: •— Onun ismi nedir?» diye sordu. Üseyd, falandır, dedi. Peygamber: «— Hayır, onun ismi artık Münzir'dir.» buyurdu. Babası da o gün (ismini değiştirip) ona Münzir admı verdi.[353]
Bu hadîs-i şeriften de öğreniyoruz ki, hoşa gitmeyen ve İslâm edebine uymayan isimleri değiştirmek yerinde bir harekettir. Bugün bile böyle İsim değiştirmelerine şah id oluşumuz, İslâm edebine bağlanmaya bir azim bulunduğuna delil teşkil eder. Münzir, Allah'ın emirlerini yerine getirmemek ve yasaklarından sakınmamak sonucu azabla korkutma manasını taşıdığından güzel bir isimdir. Müjdeleyici manasında «Beşîr» ve yine korkutucu manasında «Nazın» de böyle isimlerdendir.[354]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 816, /643
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Ebû Ğassân Muhammed b. Mutarrif el-Leysî (Muhammed b. Mutarrif b. Davud b. Mutarrif b. Abdullah)
4. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا محمد قال حدثنا عبد الله قال أخبرنا جرير بن حازم عن سلم العلوي قال سمعت أنسا يقول : كنت خادما للنبي صلى الله عليه وسلم قال فكنت أدخل بغير استئذان فجئت يوما فقال كما أنت يا بني فإنه قد حدث بعدك أمر لا تدخلن إلا بإذن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165500, EM000807
Hadis:
حدثنا محمد قال حدثنا عبد الله قال أخبرنا جرير بن حازم عن سلم العلوي قال سمعت أنسا يقول : كنت خادما للنبي صلى الله عليه وسلم قال فكنت أدخل بغير استئذان فجئت يوما فقال كما أنت يا بني فإنه قد حدث بعدك أمر لا تدخلن إلا بإذن
Tercemesi:
— Enes'in şöyle dediği işitilmiştir:
Peygamber (Soltaltehü Altyhi vt Sellem)'e hizmetçi idim; izin istemeksizin (yanına) giriyordum. Bir gün geldim de, Peygamber şöyle buyurdu :
«Olduğun gibi (dur), yavrucuğum; çünkü senden sonra bir iş oldu. Artık asla izinsiz girme.»[335]
E n e s hazretlerinden rivayet edilen bu hadîs-i şerif de, bir rnüsîümana, babası müşrik dahi olsa, yavrucuğum, evlâdım diye hitap etmenin cevazına delil teşkil etmektedir.
Burada ayrıca izinle ilgİK bir husus vardır. Bir müslüman, din kardeşinin olsun, yabancı bir kimsenin olsun, evine veya özel odasına girmek istediği zaman ev sahibinden izin istemesi lâzımdır. Müsaade edildiği takdirde içeri girmelidir, öç defa izin istendikten sonra girme müsaadesi verilmezse, dönüp gitmelidir.[336]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 807, /638
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Selm b. Kays el-Alevi (Selm b. Kays)
3. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
Konular:
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
İzin, başkasının evine girerken izin istemek,
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني عبد العزيز بن أبي سلمة عن بن أبي صعصعة عن أبيه : أن أبا سعيد الخدري قال له يا بني
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165501, EM000808
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني عبد العزيز بن أبي سلمة عن بن أبي صعصعة عن أبيه : أن أبا سعيد الخدري قال له يا بني
Tercemesi:
Ebû Sa'saVdan rivayet edildiğine göre, Ebû Saîd El-Hudrî, kendisine «Yavrucuğum!» demiştir.[337]
Bu bölümle ilgili diğer hadîslere bakılsın. Ashab-ı kiramdan olan Ebû Saîd El-Hudrî hakkında birinci cild, 510 sayılı hadîs münasebetiyle gerekli bilgi verilmiştir.[338]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 808, /638
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
Sosyal Hayat, mü'min-müşrik ilşkisi
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن هشام عن أبيه عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا يقولن أحدكم خبثت نفسي ولكن ليقل لقست نفسي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165502, EM000809
Hadis:
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن هشام عن أبيه عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا يقولن أحدكم خبثت نفسي ولكن ليقل لقست نفسي
Tercemesi:
— Hz. Aişe'den — (Radiyallahü anha) —, o da Peygamber (SallaltahU Aleyhi ve Sellem) den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu:
«Sizden hiç biriniz: Nefsim habisleşti, demesin; fakat nefsim daraldı, desin.»[339]
Habaset ve habislik, Şeytanın sıfatlarındandır. Şeytan için bilinen bu sıfatın insanlarda kullanılması doğru değildir Çünkü habaset, çirkinlik, pislik ve murdarlık gibi manalar taşır. Mu'minİ bu gibi fena vasıflardan arındırmak gerekir. Nefse tariz edilmek istendiği zaman, daralmak ve sıkılmak manalarına gelen sözler kullanılmalıdır. Arapçada «Lekısat nefsi — Nefsim daraldı,» diye söylemelidir. Bu da bir edeb ifadesidir.[340]
810— Ebû Ümame, babası Sehl ibni Huneyfden rivayet ettiğine göre, Peygamber (Saltaîlahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Sizden hiç biriniz, nefsim habisleşti demesin asla; nefsim sıkıldı, desin.» (Ravi Muhammed ibnu'1-alâ demiştir ki, bunu Ukayl de isnad etmiştir.)[341]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 809, /639
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
حدثنا عبد الله قال حدثني الليث قال حدثني يونس عن بن شهاب عن أبي أمامة بن سهل بن حنيف عن أبيه عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لا يقولن أحدكم خبثت نفسي وليقل لقست نفسي قال محمد أسنده عقيل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165503, EM000810
Hadis:
حدثنا عبد الله قال حدثني الليث قال حدثني يونس عن بن شهاب عن أبي أمامة بن سهل بن حنيف عن أبيه عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لا يقولن أحدكم خبثت نفسي وليقل لقست نفسي قال محمد أسنده عقيل
Tercemesi:
— Ebû Ümame, babası Sehl ibni Huneyfden rivayet ettiğine göre, Peygamber (Saltaîlahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Sizden hiç biriniz, nefsim habisleşti demesin asla; nefsim sıkıldı, desin.» (Ravi Muhammed ibnu'1-alâ demiştir ki, bunu Ukayl de isnad etmiştir.)[341]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 810, /639
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
حدثنا أحمد بن يعقوب قال حدثنا يزيد بن المقدام بن شريح بن هانئ الحارثي عن أبيه المقدام عن شريح بن هانئ قال حدثني هانئ بن يزيد أنه : لما وفد إلى النبي صلى الله عليه وسلم مع قومه فسمعهم النبي صلى الله عليه وسلم وهم يكنونه بأبي الحكم فدعاه النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن الله هو الحكم وإليه الحكم فلم تكنيت بأبي الحكم قال لا ولكن قومي إذا اختلفوا في شيء أتوني فحكمت بينهم فرضي كلا الفريقين قال ما أحسن هذا ثم قال مالك من الولد قلت لي شريح وعبد الله ومسلم بنو هانئ قال فمن أكبرهم قلت شريح قال فأنت أبو شريح ودعا له ولولده وسمع النبي صلى الله عليه وسلم يسمون رجلا منهم عبد الحجر فقال النبي صلى الله عليه وسلم ما اسمك قال عبد الحجر قال لا أنت عبد الله قال شريح وان هانئا لما حضر رجوعه إلى بلاده أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال أخبرني بأي شيء يوجب لي الجنة قال عليك بحسن الكلام وبذل الطعام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165504, EM000811
Hadis:
حدثنا أحمد بن يعقوب قال حدثنا يزيد بن المقدام بن شريح بن هانئ الحارثي عن أبيه المقدام عن شريح بن هانئ قال حدثني هانئ بن يزيد أنه : لما وفد إلى النبي صلى الله عليه وسلم مع قومه فسمعهم النبي صلى الله عليه وسلم وهم يكنونه بأبي الحكم فدعاه النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن الله هو الحكم وإليه الحكم فلم تكنيت بأبي الحكم قال لا ولكن قومي إذا اختلفوا في شيء أتوني فحكمت بينهم فرضي كلا الفريقين قال ما أحسن هذا ثم قال مالك من الولد قلت لي شريح وعبد الله ومسلم بنو هانئ قال فمن أكبرهم قلت شريح قال فأنت أبو شريح ودعا له ولولده وسمع النبي صلى الله عليه وسلم يسمون رجلا منهم عبد الحجر فقال النبي صلى الله عليه وسلم ما اسمك قال عبد الحجر قال لا أنت عبد الله قال شريح وان هانئا لما حضر رجوعه إلى بلاده أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال أخبرني بأي شيء يوجب لي الجنة قال عليك بحسن الكلام وبذل الطعام
Tercemesi:
— Hâni ibni Yezîd anlattığına göre, kendisi kavmi ile beraber Peygamber (SdhltohB Aleyhi ve Stltem) vuo tuıab 'aranaS (^eiep %ate\\) a, «Ebû'l-Hakem» künyesi ile hitap etmekte olduklarını Peygamber (SaÜallahü Aleyhi ve Setlem)işitti. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona dua ettikten sonra, şöyle buyurdu:
«Hakem Allah'dır (Allah'ın isimlerindendir). Netice itibariyle hüküm sahibi de O'dur. O halde sen, Ebû'l-Hakem künyesini neden aldın?»
İbni Yezîd dedi ki:
Hayır, (ben bu künyeyi edinmedim) fakat benim kavmim bir şey hakkında ihtilâfa düştükleri zaman, bana gelirler, ben de onlar arasında hüküm verirdim; her iki taraf da buna razı olurdu (işte bunun için bana bu künye takılmıştır). Peygamber şöyle buyurdu:
«Bu (anlattığın ve ettiğin adalet) ne kadar güzel... (Fakat sana verilen künye hoş değil).» Sonra Peygamber sordu:
— Çocuktan neyin var?» Ben dedim ki:
— Hânî'nin oğulları olarak Şurayh, Abdullah ve Müslim vardır. Peygamber:
«— Bunların en büyüğü hangisidir?» diye sordu. Ben: «Şurayh!» dedim. Peygamber :
«O halde sen, Ebû Şorayh'sm!» (künyen budur!) dedi; hem kendisine, hem de çocuğuna dua etti.
Yine Peygamber (Sattaltahü Aleyhi ve SelUm) o kavimden bir adama «Abdu'l-Hacer» diye isim verdiklerini işitti. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (o adama):
«Senin adın nedir?» diye sordu. O, Abdu'l-Hacer'dir, dedi. Peygamber: «Hayır, sen Abdullah'sın!» buyurdu. Ravi Şurayh demiştir ki:
(Babam) Hânı memleketine dönmek için hazırlandığı zaman, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e gelip, şöyle dedi:
— Hangi şeyin Cennet'i gerekli kılacağını bana bildir? Peygamber:
«— Güzel töz söylentiye ve (muhtaçlara) bolca yemek vermiye devamlı ol!» buyurdu.[343]
Evlâda yahut ana-babaya nispet edilerek isimtenmeye, bazı vasıflarla vasıflanmaya veya bir ilgi sebebiyle isimlenmeye «Künye» denir. Bu üç kısma sırcsiyle su örnekleri verelim :
1— Ebö Bekir, Ebû Seleme, Ibnt Abbas, Ömmü Mektum — Bekir'in babası, Seleme'nin babası, Ab bas in oğlu, Mektum'un annesi...
2— Ebûl-Fezail, Ebûl-Mekârim — Faziletler sahibi, iyilikler sahibi..
3— Ebû Türab, Ebû Höreyre = Toprak sahibi, Kedi sahibi gibi. Hz. AI i 'yi toprak ve kum üzerinde uyurken, Peygamber (SaÜaÜahfk Aleyhi ve Sellem) in onu görmesi üzerine kendisine verdiği bir künyedir kİ, toprakla İlgili bulunmasından dolayıdır. Kediyi kucağında taşımakta olan meşhur şahabı Abdurrahman'a Hz. Peygamber bu hareketinden ötürü Ebû Höreyre — Kedi sahibi künyesini verdiği gibi. Künye medih ve övgü yerinde kullanıldığı gibi, yermek ve köiülemek manasında da olur. Ebû Cehil = Cehalet sahibi gibi...
Hüküm, bir şeyi geçerli kılmak, kararlaştırmak ve neticeye bağlamak demektir. Önünde ve sonunda gerçek söz ve hüküm sahibi Allah Tealâ olup insanlar arasında adaleti ile hüküm verecektir. Bunun İçin Allah Tealâ'nın güzel isimlerinden (Esma-i Hüsnâ 'dan) biri de «Hakem» ismidir. O halde O'na mahsus isimlerle künyelenmek edebe aykırı olur. Bundan dolayı bu isimle künyelenmeyi hoş görmemişlerdir. Yine hacer, taşın ismidir. Taş ise Allah'ın bîr yaratığıdır. Ona kul olmak yaraşmaz. A b d ü ' I -Hacer ismi yerine Abdullah ismini almak uygun olur. Yontulmuş taşlara, cohiliyet devrinde ibadet edildiğinden böyle taşlara kul olmcmayı da bize Peygamber imiz hatırlatmaktadır.
Güzel ve tatlı söz söylemek, fakirlere ve hayır yerlerine mal harcayarak cömert olmak İslâm ahlâkının en iyi ikî vasfıdır. Bunlara sahip olmanın neticesi de Cennet'e girmektir.
iki tarafın veya iki kimsenin arasındaki ihtilâf ve davayı çözmek ve bir neticeye bağlamak üzere, tarafların seçmiş bulunduğu kimseye de «Hakem» denir. Böyle bir kimsenin hükmüne razı olmak üzere yapılan anlaşmaların İslâm hukukunda geçerli olduğuna dair bu hadîs-t şerif bir delildir. Zira Ebû Şûreyh'in hakemliğini Peygamber Efendimiz güzel bir hareket bularak övmüştür.[344]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 811, /640
Senetler:
1. Ebu Şureyh Hani b. Yezid el-Mezhaci (Hani b. Yezid b. Nehik b. Düreyd)
2. Ebu Mikdam Şureyh b. Hâni el-Harisi (Şureyh b. Hâni b. Yezid b. Ka'b)
3. Mikdam b. Şurayh el-Harisî (Mikdam b. Şurayh b. Hânî b. Yezid)
4. Yezid b. Mikdam el-Harisi (Yezid b. Mikdam b. Şüreyh b. Hani)
5. Ebu Yakub Ahmed b. Yakub el-Mesudi (Ahmed b. Yakub)
Konular:
Ahlak, hayır söylemek ya da susmak
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dürüstlük, doğruluk
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Künye, künye kültürü
Sadaka, paylaşmaya teşvik
حدثنا إسحاق قال أخبرنا جرير عن قابوس عن أبيه عن بن عباس قال : أقبل نبي الله صلى الله عليه وسلم مسرعا ونحن قعود حتى أفزعنا سرعته إلينا فلما انتهى إلينا سلم ثم قال قد أقبلت اليكم مسرعا لأخبركم بليلة القدر فنسيتها فيما بيني وبينكم فالتمسوها في العشر الأواخر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165506, EM000813
Hadis:
حدثنا إسحاق قال أخبرنا جرير عن قابوس عن أبيه عن بن عباس قال : أقبل نبي الله صلى الله عليه وسلم مسرعا ونحن قعود حتى أفزعنا سرعته إلينا فلما انتهى إلينا سلم ثم قال قد أقبلت اليكم مسرعا لأخبركم بليلة القدر فنسيتها فيما بيني وبينكم فالتمسوها في العشر الأواخر
Tercemesi:
— İbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, biz otururken, Allah'ın Peygamberi (Sallallahü Aleyhi ve Setlem) çabuk yürüyerek geldi, öyle ki, bize sür'atle gelişi, bizi korkuttu. Bizim yanımıza varınca, selâm verdi; sonra şöyle buyurdu:
«— Kadir Gecesini size haber vereyim diye sür'atle size geldim; fakat şu sizinle benim aramdaki zaman içinde onu unutturuldum (hangi gecede olduğunu hatırlayamıyorum). Siz (ramazanın) son on günleri içinde onu arayınız.»[347]
Kibir ve aza mel hareketleri yapmaksızın vakarla ve tabi? hal üzere yürümek islâm'ın adabındandır. Ancak mühim ve fevkalâde hallerae koşmanın ve sür'atle yürümenin de caiz olduğuna bu hadîs-i şerîf bîr delildir. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinin hangi gece olduğunu haber vermek, şüphesiz ki çok önemli bir istir. Böyle bir hal karşısında sür'atle yürümek, istisna! bîr durum demektir.
Kadir Gecesinin tesbiti hususunda âlimlerin değişik görüşleri vardır. Büyük ihtimal ramazan ayının son on günleri içinde ve bu günlerden tek düşen gönün gecesinde ve bu teklerden de yirmi yedinci gece olduğudur. Nitekim bu ihtimal esas kabul edilerek bu mübarek gece ibadetlerle ihyfi edilmektedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 813, /641
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, Unutma ve yanılması
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kadir Gecesi, fazileti ve zamanı
حدثنا صدقة قال حدثنا بن عيينة قال حدثنا بن المنكدر عن جابر قال ولد لرجل منا غلام فسماه القاسم فقلنا لا نكنيك أبا القاسم ولا كرامة فأخبر النبي صلى الله عليه وسلم فقال : سم ابنك عبد الرحمن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165508, EM000815
Hadis:
حدثنا صدقة قال حدثنا بن عيينة قال حدثنا بن المنكدر عن جابر قال ولد لرجل منا غلام فسماه القاسم فقلنا لا نكنيك أبا القاسم ولا كرامة فأخبر النبي صلى الله عليه وسلم فقال : سم ابنك عبد الرحمن
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, bizden bir adamın bir erkek çocuğu doğdu da adam ona «Kasım» ismini verdi. Biz (ona) dedik ki, biz sana «Ebu'l-Kasım = 'Kasımın babası» künyesini vermeyiz; bunda keramet yoktur. Adam (durumu) Peygambere bildirdi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi vt Selhtm) şöyle buyurdu:
— Oğluna Abdurrahman ismini ver.»[351]
M ö s I i m "in rivayet ettiği diğer bir hadîs-i şerifte : "Benim ismimle isimleniniz; fakat künyemle (Ebu'l-Kasım ile) ktin-yelenmeyiniz; çünkü ben Kasım'ini, aranızda (hak ve adaleti) bölüyorum.»
Buyurulmuştur. Bundan da anlaşılıyor ki, Kasım ismi Peygambere izafe edilen özel bir isimdir. Onun hayatında bu İsimle künyelenmek caiz değildir, edebe aykırıdır. Hayatından sonra da Ebu'l-Kâsım künyesini takınmak aynı şey ise de, sırf çocuklara Kasım adını vermekte bir mahzur yoktur.
Peygamber isimleriyle adlanmak ise güzel bir şeydir.[352]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 815, /643
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü