حدثنا أبو اليمان قال حدثنا شعيب بن أبي حمزة قال حدثنا أبو الزناد عن الأعرج عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أخنى الأسماء عند الله رجل تسمى ملك الأملاك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165510, EM000817
Hadis:
حدثنا أبو اليمان قال حدثنا شعيب بن أبي حمزة قال حدثنا أبو الزناد عن الأعرج عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أخنى الأسماء عند الله رجل تسمى ملك الأملاك
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüi-lah (Sallallûhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Allah katında isimlerin en çirkini, adamın Mülklerin Meliki (Mülklerin Padişahı) diye isimlenmesidir.»[355]
Bütün mülkün ve kâinatın meliki ve sahibi Allah Tealâ'dır. Mütkiyet ve tasarrufunda ortağı yoktur, insanların mülk sahibi oluşu, gerçek manada değil, mecaz manasına bİnaendir. Böyle olunca hiç kimsenin büyüklük taslayarak Mülklerin Meliki olmaya hakkı yoktur. Böyle bir ismi kendine veren veya başkaları verip de ona razı olan Allah katında hoşa gitmeyen isimlerin en çirkinini almış olur. Allah'ın buğzuna uğrayan kimse de ebedî saadete eremez.[356]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 817, /644
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا صدقة بن الفضل قال حدثنا يحيى بن سعيد القطان عن عبيد الله عن نافع عن بن عمر : أن النبي صلى الله عليه وسلم غير اسم عاصية وقال أنت جميلة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165513, EM000820
Hadis:
حدثنا صدقة بن الفضل قال حدثنا يحيى بن سعيد القطان عن عبيد الله عن نافع عن بن عمر : أن النبي صلى الله عليه وسلم غير اسم عاصية وقال أنت جميلة
Tercemesi:
— îbni Ömer'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallaİlahü Aleyhi ve Sellem) Asiye'nin ismini değiştirdi ve:
— Sen Cemîle'sin!» dedi.[361]
M ü s Iİ m 'İn I b n i Ömer 'den rivayet ettiği diğer bir hadîs-i şerifte kızı vardı. Resûlüllah (Sallallahü A kyhi ve Sellem) ona Cemile İsmini verdi. I b n i Ömer şöyle anlatmıştır : Babam Ömer'in Âsiye isminde bir
Asiye: Günahkâr hanım manasını taşıdığından bunun yerine hoşa giden ve güzel hanım manasına gelen Cemile ismini vermekle Peygamber (Sallallahti Aleyhi ve Sellem), hoşa giden güzel isimlerle ad verme yolunu bize göstermişlerdir.[362]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 820, /648
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا زيد بن حباب قال حدثني عُمَرُ بْنُ عُثْمَانَ بن عبد الرحمن بن سعيد المخزومي حَدَّثَنِي جَدِّي عنْ أَبِيهِ وكان اسمه الصرم فسماه النبي صلى الله عليه وسلم سعيدا قال : رأيت عثمان رضي الله عنه متكئا في المسجد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165515, EM000822
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا زيد بن حباب قال حدثني عُمَرُ بْنُ عُثْمَانَ بن عبد الرحمن بن سعيد المخزومي حَدَّثَنِي جَدِّي عنْ أَبِيهِ وكان اسمه الصرم فسماه النبي صلى الله عليه وسلم سعيدا قال : رأيت عثمان رضي الله عنه متكئا في المسجد
Tercemesi:
— Abdurrahman'm oğlu Saîd El-Mahzûmi anlatmıştır ki; kendi adı Sârim'di de, Peygamber (SaüaUahÜ Aleyhi ve Selkm) ona Saîd ismini verdi.
tbni Abdurrahman demiştir ki, dedem bana şöyle anlattı: Osman (Saltaltahü Aleyhi ve Sellem/ı Mescidde yaslanırken gördüm.[365]
Bir rivayete göre Abdurrahman ashabdandır ve asıl adı Sârim iken Peygamber (SalUUhhü Aleyhi ve Sellem) onun adını A b -durrahman'a çevirmişti.
Diğer bir rivayete göre de babasının adı Sârim idi. Onun adını Peygamber S a î d olarak değiştirdi. Bu söz, bu rivayete uygun düşmektedir. Bu görüşe göre Abdurrahman tabiîdir, sahabî değildir.
Sârim, bir şeyi kesmek, iki parçaya ayırmak manasına geldiğinden güzel bir isim değildir. Bunun için mes'ud ve bahtiyar manasına gelen S a î d ismi İle değiştirilmesi uygun bulunmuştur. Hadîsin son kısmı H â -k İ m 'in tahricİnde yoktur.[366]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 822, /650
Senetler:
1. Sarm b. Yerbu' el-Mahzumi (Said b. Yerbu' b. Ankese b. Amir b. Mahzum)
2. Ebu Muhammed Abdurrahman b. Said el-Kuraşi (Abdurrahman b. Said b. Yerbû' b. Ankese b. Amir)
3. Amr b. Osman el-Kuraşi (Amr b. Osman b. Abdurrahman b. Said b. Yerbu')
4. Ebu Huseyin Zeyd b. Hubab et-Temimi (Zeyd b. Hubab b. Reyyan)
5. İbrahim b. Münzir el-Hizamî (İbrahim b. Münzir b. Abdullah)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا محمد بن سنان قال حدثنا عبد الله بن الحارث بن أبزى قال حدثتني أمي رائطة بنت مسلم عن أبيها قال : شهدت مع النبي صلى الله عليه وسلم حنينا فقال لي ما اسمك قلت غراب قال لا بل اسمك مسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165517, EM000824
Hadis:
حدثنا محمد بن سنان قال حدثنا عبد الله بن الحارث بن أبزى قال حدثتني أمي رائطة بنت مسلم عن أبيها قال : شهدت مع النبي صلى الله عليه وسلم حنينا فقال لي ما اسمك قلت غراب قال لا بل اسمك مسلم
Tercemesi:
— Müslim'in kızı Râita'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, babam şöyle anlattı:
— Ben Huneyn savaşında Peygamber (SaltalUthü AhyHi ve Selkm) ile bulundum. Peygamber bana sordu:
«— İsmin nedir?» Dedim ki:
— Garrab'dır. Peygamber:
— Hayır, doğrusu senin adın Müslim'dir!» buyurdu.[369]
Garrab, keskinlik ve siyahlık manasına gelen ve hoşa gitmeyen bir isim olduğundan değiştirilmiş ve M ü s I i m 'e çevrilmiştir. Müslim, selâmet üzere olan, Allah'ın emirlerine boyun eğen kimse demektir. Bu isim şüphe yok ki, önceki manadan çok daha güzeldir. Bu da, ismi daha güzele çevirmenin cevazına delil teşkil etmektedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 824, /651
Senetler:
1. Ubeydullah el-Kuraşi (Müslim)
2. Ümmü Abdullah Raita bt. Müslim (Raita bt. Müslim)
3. İbn Ebza Abdullah b. Haris el-Mekki (Abdullah b. Haris b. el-Ebza)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Sinan el-Bahilî (Muhammed b. Sinan)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Siyer, Huneyn gazvesi
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا عمران القطان عن قتادة عن زرارة بن أوفى عن سعد بن هشام عن عائشة رضي الله عنها : ذكر عند رسول الله صلى الله عليه وسلم رجل يقال له شهاب فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم بل أنت هشام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165518, EM000825
Hadis:
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا عمران القطان عن قتادة عن زرارة بن أوفى عن سعد بن هشام عن عائشة رضي الله عنها : ذكر عند رسول الله صلى الله عليه وسلم رجل يقال له شهاب فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم بل أنت هشام
Tercemesi:
Hz. Aişe iftediy&İİahii onha) 'dan rivayet edildiğine göre, ResÛlül-(SûİtallahSAkyHi vt$tltem)'in yanında bir adam anıldı ki, ona Şihab deniyordu. Bunun üzerine Resûlüllah (SalUülahü Aleyhi ve Sellem): «Hayır, sen Hişam'sınî» buyurdu.[371]
Şİhab, parlayan ve ışık saçan ateş şulesine dendiği gibi, akan yıldıza da denir. H i ş a m ise, cömerd ve iyi kimse demektir. Bu isim edebe daha uygun düştüğünden, Ş i h a b 'a tercih edilmiştir. Yoksa bu ismi kullanmak haram değildir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 825, /652
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Sa'd b. Hişam el-Ensari (Sa'd b. Hişam b. Amir)
3. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Ebu Avvam İmran b. Dâver el-Ammî (İmran b. Dâver)
6. Ebu Osman Amr b. Merzuk el-Bahilî (Amr b. Merzuk)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى بن سعيد عن زكريا قال حدثني عامر عن عبد الله بن مطيع قال سمعت مطيعا يقول سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول يوم فتح مكة : لا يقتل قرشي صبرا بعد اليوم إلى يوم القيامة فلم يدرك الإسلام أحد من عصاة قريش غير مطيع كان اسمه العاص فسماه النبي صلى الله عليه وسلم مطيعا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165519, EM000826
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى بن سعيد عن زكريا قال حدثني عامر عن عبد الله بن مطيع قال سمعت مطيعا يقول سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول يوم فتح مكة : لا يقتل قرشي صبرا بعد اليوم إلى يوم القيامة فلم يدرك الإسلام أحد من عصاة قريش غير مطيع كان اسمه العاص فسماه النبي صلى الله عليه وسلم مطيعا
Tercemesi:
— Mutî'in şöyle dediği işitilmiştir:
Peygamber (Satlallahü Aleyhi ve Sellem)'den işittim, Mekke'nin fethi gününde diyordu ki:
— «Bugünden sonra kıyamete kadar hiç bir Kureyşli (dininden dönmek suçu ile) öldürttlmiyecektir.» Kureyşli olup da, AS ismini taşıyanlardan Mutî'den başka hiç kimse Fetihten önce müslüman olmuş değildir; onun ismi El-As idi de, Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve Setlem) ona Muti ismini verdi.[373]
El-As ismi, değişik köklere nazaran isyan eden veya kılıca, değneğe dayanan mânâlarını taştr. Kelimenin sonundan «yâ» harfi düşmüştür. Mutî isminin manası ise, itaat eden, Allah'ın emirlerine boyun eğen demektir. İki isim arasında mana bakımından olan fark meydandadır. Rivayet edildiğine göre, Kureyş kabilesinden olup da El-As ismini taşıyanlardan yalnız M u t î' fetihten önce İslâm'ı kabul etmiştir. İslâm'ı kabulünden sonra da Peygamber (SaVaüahü Aleyhi ve Sellem) onun adını Mutî' diye değiştirmiştir.
Mutî' yukarda ki hadîs-i şerifi Hz. Peygamberden rivayet etmiştir. Mekke'nin fethinden sonra İslâm dinini kabul eden Kureyşİ i terden hiç biri kıyamete kadar dininden dönme suçu ile öldürülmeyecektir. Zulüm ve kısas suretiyle öldürülebİlecekleri anlaşılmaktadır. Bu beyan, Kureyflİlerin azim ve sebat ehli olduklarını göstermektedir.
M u t î ' kimdir? :
Muti1 ibni'l-Esved, Mekke'nin fethi günü İslâm'ı kabul eden ashabdandır. Kureyş kabilesindendir ve M ü e I I e f e - i K u • I û b 'dandır — Kalbleri İslâm'a ısındırılmak için kendilerine yardım edilenlerdendir. İsmi cahiliyet devrinde E I - A s iken, İslâm'ı kabulden sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) ona Muti ismini vermiştir. Kureyş içinden E I - A s ismini taşıyanlardan yalnız M u t î ' fetihten önce müslüman olmuştur. Abdullah ve Süleyman isminde oğullan vardır. Metindeki hadîs-İ şerîfi de Abdullah babasından nakletmektedir. Hz. Osman 'in hilâfeti zamanında Mekke'de, diğer bir rivayete göre de Medine'de vefat etmiştir. Oğlu Abdullah, Hz. Peygamber hayatta iken doğmuştu. Allah hepsinden razı olsun.[374]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 826, /652
Senetler:
1. Mutî' b. Esved el-Kuraşi (Mutî' b. Esved b. Harise b. Nadle)
2. Abdullah b. Mutî' el-Adevi (Abdullah b. Mutî' b. Esved b. Harise b. Nadle)
3. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
4. Zekeriyya b. Ebu Zâide el-Vâdiî (Zekeriyya b. Halid b. Meymun b. Fîruz)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Siyer, Mekke'nin fethi
حدثنا موسى قال حدثنا القاسم بن الفضل عن سعيد بن المهلب عن طلق بن حبيب قال كنت أشد الناس تكذيبا بالشفاعة فسألت جابرا فقال يا طليق سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : يخرجون من النار بعد دخول ونحن نقرأ الذي تقرأ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165511, EM000818
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا القاسم بن الفضل عن سعيد بن المهلب عن طلق بن حبيب قال كنت أشد الناس تكذيبا بالشفاعة فسألت جابرا فقال يا طليق سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : يخرجون من النار بعد دخول ونحن نقرأ الذي تقرأ
Tercemesi:
— Talk ibni Hubeyb'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, şefaati inkâr eden insanların en şiddetlisi idim. (Şefaatin sabit olup olmadığını) Câbir'e sordum. O dedi ki, ey Tulayk = ey Talakcık! Peygamber (Sallalldhü Aleyhi ve Sellemfin şöyle buyurduğunu işittim:
— (Günahkârlar) Cehennem'e girdikten sonra (şefaat sayesinde) Cehennemden çıkarlar.» Biz de senin okuduğunu (Kuran)ı okuyoruz (ve şefaatin var olduğuna inanıyoruz).[357]
Bir sevgi ve merhamet ifadesi olarak küçültme lâfzı ile başkasına hitap etmek ve çağırmakta bir beis bulunmadığına ve İslâm adabına aykırı düşmediğine, ashabı kiramdan Câbir hazretlerinin bu hadîs-i şerîf münasebetiyle arkadaşına vaki «Tulayk = Talakcık hitabı delil teşkil etmektedir. Türkçede isimlerin sonuna cik, cuk, cağız ekleri getirilerek bu küçültme yapılır. Mehmetçik, oğulcuk, yavrucağız gibi... Ancak hakaret maksadıyle başkasına böyle hitaplarda bulunulması caiz değildir. Başkasını incitecek ve gönlünü kıracak söz ve hareketlerden sakınmak edebdİr.
Şefaatin lügat manası başkasına yardım etmek, onun için dilekte bulunmaktır. Buradaki mevzu, âhİrete ait olan şefaat meselesidir. Ehl-i Sünnet dışında kalan Haricîlerle Mutezile mezhebine bağlı olanlar kıyamette şefaatin vuku bulmayacağına inanırlar ve buna, kâfirler hakkında olan âyet-i kerîmelerin manasını genişleterek mü'minlerden cehennemlik olanları da âyetin şümulüne sokmak suretiyle bu âyetleri delil gösterirler.
Ehl-i Sünnet âlimleri ise, şefaatin kâfirler için mümkün olmayacağını, mü'minler için hak olduğunu gerek âyet-i kerîme, gerekse meşhur hadîslerle ispat etmektedirler. Buradaki had İs-i şerîf de bu İnancı teyid etmekte ve muhaliflere karşı bir delil sayılmaktadır.
Şefaat beş kısımdır:
1— Kıyametteki dehşet korkusundan rahata kavuşturmak ve hesabı çabuklaştırmak suretiyle başkasına yardımcı olmak.
2— Bir topluluğu Cennete koymak. Bu ikisi Peygamber (Salhllahü Aleyh veSellemye mahsustur.
3— Allah'a ortak koşmaksızın, küfre varmaksızın Cehenneme hak kazanan kimselere Peygamberin şefaat etmesi ve Allah'ın dilediği kimselere şefaat etmesi.
4— Günahkârlardan Cehenneme girenlere Peygamberlerin, Meleklerin ve müminlerin şefaat etmesi. Böylece Allah, Lâ Mâhe İllallah diyen her mümini Cehennemden çıkarır.
5— Dereceyi artırmak suretiyle şefaatin vuku bulması. Bu beş kısmın dışında da bazı şefaat şekillen ileri sürülmektedir.[358]
(360) İnsan Kendine İsimlerinin En Sevimli Olanı İle Çağrılır
819— Hanzele ibni Hizyein anlattığına göre, şöyle demiştir:
«— İnsana, isimlerinin ve künyelerinin en sevimlisi olanla hitap etmek, Peygamber (Salhllahü Aleyhi ve SillemJ'in hoşuna giderdi.»[359]
Bir kimseye birden çok isim vermek ve birkaç künye takmak Arablarda âdet olduğundan bunlar içinde sevilen ve sevilmeyenler olurdu. Bir insana isimleri içinde en hoş olan isim hangisi ise onunla çağırmak terbiye ve nezaket ifadesidir. İsim sahibinin gönlünü hoşnud etmektir. Başkasının gönlünü incitmeyip onu memnun etmek sevabtır, Allah katında mükâfatı vardır. Onun için muhatabın hoşuna giden İsmi neyse onunla onu çağırmak gerekir.
(Bu hadîs için başka bir kaynak bulunamamıştır.)[360]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 818, /644
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, toplanma yeri
Cennet,
Hadis Rivayeti
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Kıyamet, ahvali
Şefaat, şefaat
حدثنا محمد بن أبي بكر المقدمي قال حدثنا محمد بن عثمان القرشي قال حدثنا ذيال بن عبيد بن حنظلة قال حدثني جدي حنظلة بن حذيم قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يعجبه أن يدعى الرجل بأحب أسمائه إليه وأحب كناه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165512, EM000819
Hadis:
حدثنا محمد بن أبي بكر المقدمي قال حدثنا محمد بن عثمان القرشي قال حدثنا ذيال بن عبيد بن حنظلة قال حدثني جدي حنظلة بن حذيم قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يعجبه أن يدعى الرجل بأحب أسمائه إليه وأحب كناه
Tercemesi:
— Hanzele ibni Hizyein anlattığına göre, şöyle demiştir:
«— İnsana, isimlerinin ve künyelerinin en sevimlisi olanla hitap etmek, Peygamber (Salhllahü Aleyhi ve SillemJ'in hoşuna giderdi.»[359]
Bir kimseye birden çok isim vermek ve birkaç künye takmak Arablarda âdet olduğundan bunlar içinde sevilen ve sevilmeyenler olurdu. Bir insana isimleri içinde en hoş olan isim hangisi ise onunla çağırmak terbiye ve nezaket ifadesidir. İsim sahibinin gönlünü hoşnud etmektir. Başkasının gönlünü incitmeyip onu memnun etmek sevabtır, Allah katında mükâfatı vardır. Onun için muhatabın hoşuna giden İsmi neyse onunla onu çağırmak gerekir.
(Bu hadîs için başka bir kaynak bulunamamıştır.)[360]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 819, /648
Senetler:
1. Ebu Ubeyd Hanzala b. Hizyem et-Temimi (Hanzala b. Hanife b. Hizyem)
2. Zeyyal b. Ubeyd el-Maliki (Zeyyal b. Ubeyd b. Hanzale b. Huzeym)
3. Muhammed b. Osman el-Kuraşi el-Mahzûmî (Muhammed b. Osman b. Seyyar)
4. Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî (Muhammed b. Ebu Bekir b. Ali b. Ata b. Mukaddem)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Künye, künye kültürü
حدثنا علي بن عبد الله وسعيد بن محمد قالا حدثنا يعقوب بن إبراهيم قال حدثنا أبي عن محمد بن إسحاق قال حدثني محمد بن عمرو بن عطاء : أنه دخل على زينب بنت أبي سلمة فسألته عن اسم أخت له عنده قال فقلت اسمها برة قالت غير اسمها فإن النبي صلى الله عليه وسلم نكح زينب بنت جحش واسمها برة فغير اسمها إلى زينب ودخل على أم سلمة حين تزوجها واسمي برة فسمعها تدعوني برة فقال لا تزكوا انفسكن فان الله هو أعلم بالبرة منكن والفاجرة سميها زينب فقالت فهي زينب فقلت لها أسمي فقالت غير إلى ما غير إليه رسول الله صلى الله عليه وسلم فسمها زينب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165514, EM000821
Hadis:
حدثنا علي بن عبد الله وسعيد بن محمد قالا حدثنا يعقوب بن إبراهيم قال حدثنا أبي عن محمد بن إسحاق قال حدثني محمد بن عمرو بن عطاء : أنه دخل على زينب بنت أبي سلمة فسألته عن اسم أخت له عنده قال فقلت اسمها برة قالت غير اسمها فإن النبي صلى الله عليه وسلم نكح زينب بنت جحش واسمها برة فغير اسمها إلى زينب ودخل على أم سلمة حين تزوجها واسمي برة فسمعها تدعوني برة فقال لا تزكوا انفسكن فان الله هو أعلم بالبرة منكن والفاجرة سميها زينب فقالت فهي زينب فقلت لها أسمي فقالت غير إلى ما غير إليه رسول الله صلى الله عليه وسلم فسمها زينب
Tercemesi:
— Muhammed ibni Amr ibni Atâ anlattığına göre, kendisi Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb'in yanına vardı. Zeyneb, Muhammed ibni Amr ibni Atâ'nın evinde bulunan kız kardeşinin ismini ona sordu. Muhammed dedi ki, onun ismi «Berre-'dir, dedim. Zeyneb:
— Onun ismini değiştir, dedi. Çünkü; Peygamber (SallaRahü Aleyhi vtStlkm) Cahş'ın kızı Zeyneb'i nikahladığı zaman ismi «Berre» idi de, onun ismini Zeyneb'e çevirdi. Bir de Peygamber (annem) Ümmü Seleme ile evlenip de yanına vardığı zaman, ben Berre ismini taşıyordum. Ümmü Seleme'nin beni Berre diye çağırdığını Peygamber işitti de şöyle dedi:
«—Sİ« kendinizi tezkiye etmeyin (Berre = iyi ve takva sahibi diyerek kendinizi temize çıkarmayın); zira Allah sizden iyi ve kötü kadının kim olduğunu daha iyi bilir. Sen (Berre) kızına Zeyneb ismini ver, (ey Ümmü Seleme).» Ümmü Seleme de:
— Onun ismi Zeyneb'dir, dedi. (Muhammed ibni Amr diyor ki): Bunun üzerine ben (Ümmü Seleme'nin kızı) Zeyneb'e dedim ki, (kız kardeşime başka bir) isim vereyim mi? Zeyneb şöyle dedi:
Resûlüllah (Saltallahü Aleyhi ve Sellem) hangi isme çevirdi ise, ona çevir; ona Zeyneb ismini ver.»[363]
Müminlerin annesi Ommü Selme (Radtyallahü anha)'r\\r\ hal ter-cemesi 184 sayılı hadîs-i şerîf münasebetiyle geçmişti. Ummü Seleme, amcası oğlu Ebû Seleme ile evli idi. Ebû Seleme Uhud savaşında şehid olunca, zevcesi ü m m ü Seleme dul kaldı ve bundan sonra Poy-gambor (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile evlendi. İlk kocasından Seleme, Ömer, Dürre ve Zeyneb isminde dört çocuğu vardı. İşte Zeyneb hanım Hz. Peygamberin üvey kızı olup, önceden ismi Berre idi. Bu İsmi, Zeyneb olarak değiştirdi.
Yine müminlerin annesi ve Cah.ş'ın kızı Zeyneb'le Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) evlendiği zaman bunun da ismi Berre idi. O vakit ismini Zeyneb olarak değiştirdi. Böylece Berre diye isimlenen iki hanımın da İsimlerini Zeyneb'e çevirmiş oldu. Zeyneb lerden biri Peygamberimizin üvey kızı, diğeri de müminlerin annesi bulunan zevceleridir.
Ayrıca Ummü Seleme 'nin kızı Z e y n e b in delâleti İle, Muhammed b. Amr da, Berre ismindeki kız kardeşinin adını Z e y n e b 'e çevirdi.
Berre; iyi ve takva sahibi kimseye denir. Peşin olarak Allah katında bir kimseyi tezkiye etmek uygun değildir Herkes Allah'ın rahmetini ummak ve azabından korkmak inancını taşımakla yükümlüdür. Bundan dolayı selâmet bulmuş inancını verecek bir isimle isimlenmek yerinde olmaz. İşte bundan dolayı Peygamber (Saltaltahü Aleyhi ve Sellem) Berre İsimlerini, güzel ve hoş kokulu bitki manasına gelen Zeyneb'e çevirmiştir.[364]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 821, /649
Senetler:
1. Berra Zeyneb bt. Ümmü Seleme el-Mahzumiyye (Zeyneb bt. Abdullah b. Abdulesed b. Hilal)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Amiri (Muhammed b. Amr b. Ata b. Ayyaş b. Alkame)
3. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
4. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
6. Ebu Muhammed Said b. Muhammed el-Cermi (Said b. Muhammed b. Said)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Zeyneb bnt. Cahş
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا أبو نعيم عن إسرائيل عن أبي إسحاق عن هانئ بن هانئ عن علي رضي الله عنه قال : لما ولد الحسن رضي الله عنه سميته حربا فجاء النبي فقال أروني ابني ما سميتموه قلنا حربا قال بل هو حسن فلما ولد الحسين رضي الله عنه سميته حربا فجاء النبي صلى الله عليه وسلم فقال أروني ابني ما سميتموه قلنا حربا قال بل هو حسين فلما ولد الثالث سميته حربا فجاء النبي صلى الله عليه وسلم فقال أروني ابني ما سميتموه قلنا حربا قال بل هو محسن ثم قال اني سميتهم بأسماء ولد هارون شبر وشبير ومشبر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165516, EM000823
Hadis:
حدثنا أبو نعيم عن إسرائيل عن أبي إسحاق عن هانئ بن هانئ عن علي رضي الله عنه قال : لما ولد الحسن رضي الله عنه سميته حربا فجاء النبي فقال أروني ابني ما سميتموه قلنا حربا قال بل هو حسن فلما ولد الحسين رضي الله عنه سميته حربا فجاء النبي صلى الله عليه وسلم فقال أروني ابني ما سميتموه قلنا حربا قال بل هو حسين فلما ولد الثالث سميته حربا فجاء النبي صلى الله عليه وسلم فقال أروني ابني ما سميتموه قلنا حربا قال بل هو محسن ثم قال اني سميتهم بأسماء ولد هارون شبر وشبير ومشبر
Tercemesi:
— Ali (Radiydlahu anh) Hazretlerinden rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
(Oğlum) Hasan —Allah ondan razı olsun— doğunca ona Harb ismini verdim. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SeÜem) gelip şöyle buyurdu:
«— Oğlumu bana gösteriniz, ona hangi ismi verdiniz?» Biz dedik ki: — Harb (ismini verdik). Peygamber:
«— Hayır, o Hasan'dir.» dedi.
— Sonra Hüseyin —Allah ondan razı olsun— doğunca ona Harb ismini verdim. Yine Peygamber (SalUülahü Aleyhi ve Sellem) gelip :
— Oğlumu bana gösteriniz, ona hangi ismi verdiniz?» dedi. Biz dedik ki:
— Harb (ismini verdik)! Peygamber: «Hayır, o Hüseyin'idir.» buyurdu.
Üçüncü çocuk doğunca, ona da Harb ismini verdim. Bu defa da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selİem) gelip :
<— Oğlumu bana gösterin, ona hangi ismi verdiniz?» buyurdu. Biz:
— Harb! dedik. Peygamber;
«— Hayır, o Muhassin'dir!» dedi. Sonra şöyle buyurdu:
«— Ben onlara, Harun'un çocukları olan Şeber, Şubeyir ve Müseb-bir'üı isimleri ile ad verdim.»[367]
Harb, vurucu ve dövüşgen manalarına geldiğinden bundan daha güzel olan ve güzellik kökünden gelen Hasan, Hüseyin ve Muhassin adları bizzat Hz. Peygamber tarafından torunlarına İsim olarak verilmiştir. Bununla beraber Harb ismini kullanmanın caiz olmadığına hadîs-i şerif delil olamaz. Burada daha güzeli tercih vardır. Şayet yasaklık olmuş olaydı, Hz. Ali üç defa Harb ismi üzerinde ısrar etmezdi. Nİtekİm as-habdan, tabiînden ve hadîs âlimlerinden Harb ismini taşıyanlar vardır.
(Bu hadîs-i şerif Kütüb-i Sitte'de mevcut değildir.)[368]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 823, /651
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Hani b. Hani Hemdani (Hâni' b. Hâni')
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Ehl-i beyt, Hz. Hüseyin
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Kültürel hayat, İsim verme kültürü