حدثنا محمد بن عقبة قال حدثنا محمد بن إبراهيم اليشكري البصري قال حدثتني جدتي أم كلثوم بنت ثمامة : أنها قدمت حاجة فإن أخاها المخارق بن ثمامة قال ادخلي على عائشة وسليها عن عثمان بن عفان فان الناس قد أكثروا فيه عندنا قالت فدخلت عليها فقلت بعض بنيك يقريك السلام ويسألك عن عثمان بن عفان قالت وعليه السلام ورحمة الله قالت أما أنا فأشهد على أني رأيت عثمان في هذا البيت في ليلة قائظة ونبي الله صلى الله عليه وسلم وجبريل يوحي إليه والنبي صلى الله عليه وسلم يضرب كف أو كتف بن عفان بيده اكتب عثم فما كان الله ينزل تلك المنزلة من نبيه صلى الله عليه وسلم إلا رجلا عليه كريما فمن سب بن عفان فعليه لعنة الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165521, EM000828
Hadis:
حدثنا محمد بن عقبة قال حدثنا محمد بن إبراهيم اليشكري البصري قال حدثتني جدتي أم كلثوم بنت ثمامة : أنها قدمت حاجة فإن أخاها المخارق بن ثمامة قال ادخلي على عائشة وسليها عن عثمان بن عفان فان الناس قد أكثروا فيه عندنا قالت فدخلت عليها فقلت بعض بنيك يقريك السلام ويسألك عن عثمان بن عفان قالت وعليه السلام ورحمة الله قالت أما أنا فأشهد على أني رأيت عثمان في هذا البيت في ليلة قائظة ونبي الله صلى الله عليه وسلم وجبريل يوحي إليه والنبي صلى الله عليه وسلم يضرب كف أو كتف بن عفان بيده اكتب عثم فما كان الله ينزل تلك المنزلة من نبيه صلى الله عليه وسلم إلا رجلا عليه كريما فمن سب بن عفان فعليه لعنة الله
Tercemesi:
— Hacdan dönen Sümame kızı Ümmü Gülsüm anlatmıştır ki, kardeşi Sümame oğlu Muharık kendisine şöyle dedi:
Âişe'nin yanma git ve ona, Osman ibni Affan'dan sor; zira yanımızda insanlar onun hakkında çok söz ettiler. (Aleyhinde konuştular). Ümmü Gülsüm şöyle anlattı:
— Ben Âişe'nin yanma varıp dedim ki, evlâdlanndan biri sana selâm gönderiyor ve Osman ibni Affan'dan sana soruyor, (onun durumu nedir) ? Âişe:
— Selâm ve Allah'ın rahmeti onun üzerine olsun, dedikten sonra şöyle buyurdu:
— Bana gelince, ben şahidlik ederim ki, çok sıcak bir gecede Osman'ı bu evde gördüm; Allah'ın Peygamberi (Satlallahü Aleyhi ve Sellem) de vardı, Cibril ona vahy ediyordu: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Settem) ibni Affan'ın (Osman'ın) eline veya omuzuna eliyle «yaz, ösme!» diye vuruyordu. Allah'ın peygamber'i (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e bu derece yükselttiği kimse, ancak iyi bir adam olur. İbni Affan'a (Osman'a) kim söver, kötü söylerse Allah'ın laneti üzerine olsun.[377]
Burada.da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seüem) Hz. O s m a n 'a hitap ederken isminin sonundan kısaltarak «Ösme» diye hitap etmiş ve Cibril'in getirdiği vahyi yazmasını emretmiştir. Vahy, Allah Tealâ'dan gelen kelâm olduğu için bundan daha ciddî ve önemli bir İş olamaz. Böyle ilâhî kelâmı yazmaya memur edilen Hz. Osman 'in Peygamber yanındaki şerefi de muhakkak ki büyüktür. Hazreti Osman zamanında çıkarılan ve sehid edilmesine kadar büyük fitnelere yol açan dedikoduların şahsından uzak tutulması gereken birer fesad olduğunu Hazreti A i ş e bu beyanı ile ispatlamaktadır.[378]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 828, /654
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ümmü Gülsüm bt. Sümame (Ümmü Gülsüm bt. Sümame)
3. Muhammed b. İbrahim el-Yeşküri (Muhammed b. İbrahim)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Ukbe eş-Şeybanî (Muhammed b. Ukbe b. Muğîra)
Konular:
Dostluk, Hz. Peygamber'in özel dostları
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, vahyi gizlemeyip tebliğ etmesi
Kur'an, yazılışı ve yazıldığı malzeme
Vahiy, geliş şekilleri
حدثنا سعيد بن منصور قال حدثنا عبيد الله بن إياد عن أبيه قال : سمعت ليلى امرأة بشير تحدث عن بشير بن الخصاصية وكان اسمه زحم فسماه النبي صلى الله عليه وسلم بشيرا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165523, EM000830
Hadis:
حدثنا سعيد بن منصور قال حدثنا عبيد الله بن إياد عن أبيه قال : سمعت ليلى امرأة بشير تحدث عن بشير بن الخصاصية وكان اسمه زحم فسماه النبي صلى الله عليه وسلم بشيرا
Tercemesi:
— Beşîr'in karısı I>eylâ'nın Beşîr ibni'l-Hasasiyye'den şöyle naklettiği işitilmiştir; ona Beşîr ismini verdi.»
— (Beşîr'in) ismi Zâhim idi de, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) ona Beşîr ismini verdi.»[381]
Bu hadîs, lâfız ve mana bakımından bir önceki hadîsin bîr parçası olarak alınmış olduğu anlaşılmaktadır. Önceki hadîse müracaat edilsin.[382]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 830, /655
Senetler:
1. İbn Hasâsiyye Beşir b. Hasâsiyye es-Sedûsî (Beşîr b. Zeyd b. Ma'bed b. Dabbâb)
2. Leyla İmraetü Beşir (Leyla bt. Yezid)
3. İyad b. Lekît es-Sedusi (İyad b. Lekît)
4. Ebu Selîl Ubeydullah b. İyad es-Sedusi (Ubeydullah b. İyad b. Lekît)
5. Said b. Mansur el-Horasânî (Ebû Osman Said b Mansur b. Şu'be)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا الأسود بن شيبان قال حدثنا خالد بن شمير قال حدثني بشير بن نهيك قال أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : ما اسمك قال زحم قال بل أنت بشير فبينما أنا أماشي النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا بن الخصاصية ما أصبحت تنقم على الله أصبحت تماشي رسول الله صلى الله عليه وسلم قلت بأبي أنت وأمي ما أنقم على الله شيئا كل خير قد أصبت فأتى على قبور المشركين فقال لقد سبق هؤلاء خيرا كثيرا ثم أتى على قبور المسلمين فقال لقد أدرك هؤلاء خيرا كثيرا فإذا رجل عليه سبتيتان يمشي بين القبور فقال يا صاحب السبتيتين ألق سبتيتك فخلع نعليه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165522, EM000829
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا الأسود بن شيبان قال حدثنا خالد بن شمير قال حدثني بشير بن نهيك قال أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : ما اسمك قال زحم قال بل أنت بشير فبينما أنا أماشي النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا بن الخصاصية ما أصبحت تنقم على الله أصبحت تماشي رسول الله صلى الله عليه وسلم قلت بأبي أنت وأمي ما أنقم على الله شيئا كل خير قد أصبت فأتى على قبور المشركين فقال لقد سبق هؤلاء خيرا كثيرا ثم أتى على قبور المسلمين فقال لقد أدرك هؤلاء خيرا كثيرا فإذا رجل عليه سبتيتان يمشي بين القبور فقال يا صاحب السبتيتين ألق سبتيتك فخلع نعليه
Tercemesi:
— Beşîr ibni Nehik anlattığına göre şöyle demiştir:
— Peygamber (SalUülahü Aleyhi ve Sillem) gelip şöyle buyurdu: — İsmin nedir?» Beşîr :
— Zahirn, dedi. Peygamber:
— Hayır, sen Beşir'sin!» buyurdu.
— Ben Peygamber (Salfollahü Aleyhi ve Selîem) 1e beraber yürüdüğüm sırada şöyle buyurdu:
«— Ey Hâsaşıyye oğlu! Allah'a razı olmuyor musun? Allah'ın Resulü He beraber yürüyorsun.» Dedim ki:
— Annem ve babam sana feda olsun; ben Allah'a hiç bir şeyle nza göstermemezlik etmiyorum; her hayırlı şeye (Allah tarafından) kavuş* tum. Sonra (Peygamber) Müşriklerin kabirlerine gelip, şöyle buyurdu:
— Şunlar, çok büyük hayırdan mahrum olmuşlardır.» Sonra Müslümanların kabirlerine gelip, şöyle buyurdu: «— Şunlar, çok büyük hayra kavuştular.» Bir de (sahtiyan) ayakkabı giyinmiş olan bir adam mezarlar arasında yürüyordu; Peygamber ona:
«— Ey sahtiyan ayakkabılar sahibi! Ayakkabılarını bırak,» dedi. O da ayakkabılarını çıkardı.[379]
Bu hadîs-i şerifi rivayet eden B e ş î r 'in eski adı «2 a h i m» olup büyük annesi «H a s a s ı y y e» lâkabını taşıyordu. Bunun oğlu olarak künyelendiğinden Peygamber (SalUtllahü Aleyhi ve SeUem) ona nispet ederek B e ş î r 'e hitap etmiştir. Z â h i m , sıkışmak ve sıkıştırmak manalarından gelen bir isim olduğundan, böyle bir isimle isimlenmeyi Hz. Peygamber uygun görmeyip, ona müjdeleyici manasına gelen cBeşir» ismini vermişti. Aynı hadîs-i şerif 775 sayıda geçmiştir. Daha geniş bilgi için oraya bakılsın.[380]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 829, /655
Senetler:
1. İbn Hasâsiyye Beşir b. Hasâsiyye es-Sedûsî (Beşîr b. Zeyd b. Ma'bed b. Dabbâb)
2. Beşir b. Nehîk es-Sedûsî (Beşir b. Nehîk)
3. Halid b. Sümeyr es-Sedusi (Halid b. Sümeyr)
4. Ebu Şeyban Esved b. Şeyban es-Sedûsi (Esved b. Şeyban)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Kabir, ziyareti
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن محمد بن عبد الرحمن مولى آل طلحة عن كريب عن بن عباس : ان اسم جويرية كان برة فسماها النبي صلى الله عليه وسلم جويرية
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165524, EM000831
Hadis:
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن محمد بن عبد الرحمن مولى آل طلحة عن كريب عن بن عباس : ان اسم جويرية كان برة فسماها النبي صلى الله عليه وسلم جويرية
Tercemesi:
— îbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, Cüveyriye'nin ismi Berre idi de, Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve Settem) ona Cüveyriyye ismini verdi.[383]
Berre ismi ile ilgili açıklama 821 sayılı hadîs-i şerîf münasebetiyle geçmiş ve bu hadîs-i şerifin tamamı da 647 sayıda zikredilmiştir.
Cüveyriyye (Radiyallahu anha), Peygamber (Saüalİahii Aleyhi ve StUem)'m zevcelerinden biridir. Benî M ustalık kabilesinin reisi Haris ibni Ebî Dırar'ın kızıdır. Hicretin beşinci yılında yapılan Mü rey si' gazasında esir edilenler arasında idi. Hz. Peygamber onu hürriyete kavuşturarak kendisiyle evlendi. Hz. A işe, Cüveyriyye hakkında demiştir ki :
— Toplumuna bereket bakımından Cüveyriyye'den daha büyük bir kadın bilmiyoruz. Nitekim ilk hürriyete kavuşup da Hz. Peygamberle nikâh-lanması üzerine kavminden yüz esir, ashab-ı kiram tarafından azad edilmişti.
Hicretin 56. yılında 65 yaşında olduğu halde Rebiulevvel ayında vefat etmiştir. Cenaze namazını Mervan ibni Hakem kıldırdı. Allah ondan razı olsun.[384]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 831, /656
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Rişdîn Küreyb b. Ebu Müslim el-Kuraşî (Küreyb b. Ebu Müslim)
3. Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşi (Muhammed b. Abdurrahman b. Ubeyd)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Amir Kabisa b. Ukbe es-Süvaî (Kabisa b. Ukbe b. Muhammed)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا عمر بن حفص قال حدثنا أبي قال حدثنا الأعمش قال حدثنا أبو سفيان عن جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن عشت نهيت أمتي إن شاء الله أن يسمي أحدهم بركة ونافعا وأفلح ولا أدري قال رافع أم لا يقال ها هنا بركة فيقال ليس ها هنا فقبض النبي صلى الله عليه وسلم ولم ينه عن ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165526, EM000833
Hadis:
حدثنا عمر بن حفص قال حدثنا أبي قال حدثنا الأعمش قال حدثنا أبو سفيان عن جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن عشت نهيت أمتي إن شاء الله أن يسمي أحدهم بركة ونافعا وأفلح ولا أدري قال رافع أم لا يقال ها هنا بركة فيقال ليس ها هنا فقبض النبي صلى الله عليه وسلم ولم ينه عن ذلك
Tercemesi:
— Câbir, Peygamber (Salbllahü Aleyhi ve Seltem)'den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurmuştur:
— Eğer yaşarsam — İnşa Allah — Ümmetimi yasakhyacağım ki, onlardan hiç biri Bereke, Nafi' ve Eflah ismi ile isimlenmesin. (Kavilerden A'meş demiştir ki, Rafi ismini de söyledi mi, yoksa söylemedi mi bilmiyorum.) Bereke burada mıdır? diye sorulur da:
— Buraıfe değildir, cevabı verilir.» (Böylece orada bereketin ve iyiliğin bulunmayışı ifade edilmiş olur. Böyle bir halden kaçınmak ve nimeti inkâra yol açmamak için bu ve buna benzer diğer isimleri almamalıdır.) Peygamber (Satlatlahü Aleyhi ve Settem) vefat etti ve bundan yasaklamadı.[387]
Ebû Davud bu hadîs-i şerifi çok az bir lâfız farkı ile tahriç etmiştir. Eflah, kurtuluş manasında, Nâfİ' ise fayda manasında bulunduklarından Bereket ismi gibi birer hususiyet taşımaktadırlar. Bu İsimlerden birini alan için şöyle br durum meydana gelebilir. Vaziyet icabı bir kimse arkadaşlarına sorar: Bereket {yahut Nafi', Eflah) burada mıdır? Hayır, burada değildir ve yoktur, diye cevap alabilir. Bu takdirde o mecliste bereket, fayda ve kurtuluş gibi iyi hasletlerin bulunmadığı manası da ifade edilmiş otur. İşte bundan kaçınmak için, bu isimlerle İsimlenmemenin edebe uygun olduğu manası çıkmaktadır. Her ne kadar Peygamber (Sallallahti Aleyhi ve Seltem) irtihallerine kadar bu isimleri almaktan ümmeti yasaklamadılarsa da, bu manada başka rivayetleri Ebû Davud tahriç etmiştir. Edebe en uygun olan İsmi seçmek şüphe yok ki, daha faziletlidir.[388]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 833, /656
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Süfyan Talha b. Nafi el-Kuraşi (Talha b. Nafi)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
- حدثنا المكي قال حدثنا بن جريج عن أبي الزبير سمع جابر بن عبد الله يقول : أراد النبي صلى الله عليه وسلم أن ينهى أن يسمى بيعلى وببركة ونافع ويسار وأفلح ونحو ذلك ثم سكت بعد عنها فلم يقل شيئا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165527, EM000834
Hadis:
- حدثنا المكي قال حدثنا بن جريج عن أبي الزبير سمع جابر بن عبد الله يقول : أراد النبي صلى الله عليه وسلم أن ينهى أن يسمى بيعلى وببركة ونافع ويسار وأفلح ونحو ذلك ثم سكت بعد عنها فلم يقل شيئا
Tercemesi:
— Câbir ibni Abdullah'ın şöyle dediği işitilmiştir: «Peygamber (SdüaUahü Aleyhi ve Sellem) Ya'lâ, Bereke, Nafi\ Yesar,
Eflah ve buna benzer isimlerle isimlenmeyi yasaklamak istedi; sonra bu ifade arkasında sükût etti de bir şey söylemedi.»[389]
Câbir, her ne kadar bu isimleri almayı, Hz. Peygamberin yasaklamadığını rivayet ediyorsa da, M ü s I i m 'in S ö m r e 'den tahricine göre bunlardan yasaklama varid olmuştur. Bu yasaktan C â b i r 'in haberi olmayabilir.
ümmete güçlük ve zorluk olmasın diye Hz. Peygamberin bu yasaklamadan vazgeçtiği de düşünülebilir. Bundan önceki hadîs-i şerife bakılsın.[390]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 834, /657
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. Ebu Seken Mekkî b. İbrahim el-Hanzalî (Mekkî b. İbrahim b. Beşir b. Ferkad)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
- حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن حميد الطويل عن أنس بن مالك قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم في السوق فقال رجل يا أبا القاسم فالتفت إليه النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا رسول الله إنما دعوت هذا فقال النبي صلى الله عليه وسلم تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165530, EM000837
Hadis:
- حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن حميد الطويل عن أنس بن مالك قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم في السوق فقال رجل يا أبا القاسم فالتفت إليه النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا رسول الله إنما دعوت هذا فقال النبي صلى الله عليه وسلم تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي
Tercemesi:
Enes ibni Malik'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (Saltallahü Aleyhi y# SetUm)çarşıda idi de bir adam dedi ki: — Ya Ebe'l-Kasım! Bunun üzerine Peygamber (Satkltahü AUyhi v* Seltem) ona döndü. Adam dedi ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Ben (seni kasdetmedim), bu adamı çağırdım. Buna karşılık Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «— İsmimle isimleniniz; fakat künyemle künyelenmeyiniz.»[395]
Bundan önceki hadîs-i şerifle 815 sayılı hadîs-i şerif açıklamasına bakılsın.[396]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 837, /658
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا محمد بن المثنى قال حدثنا عمر بن يونس بن القاسم قال حدثنا عكرمة عن سماك أبي زميل قال حدثني عبد الله بن عباس قال حدثني عمر بن الخطاب رضي الله عنه قال : لما اعتزل النبي صلى الله عليه وسلم نساءه فإذا أنا برباح غلام رسول الله صلى الله عليه وسلم فناديت يا رباح استأذن لي على رسول الله صلى الله عليه وسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165528, EM000835
Hadis:
حدثنا محمد بن المثنى قال حدثنا عمر بن يونس بن القاسم قال حدثنا عكرمة عن سماك أبي زميل قال حدثني عبد الله بن عباس قال حدثني عمر بن الخطاب رضي الله عنه قال : لما اعتزل النبي صلى الله عليه وسلم نساءه فإذا أنا برباح غلام رسول الله صلى الله عليه وسلم فناديت يا رباح استأذن لي على رسول الله صلى الله عليه وسلم
Tercemesi:
— Ömer ibni Hattab'dan —Allah ondan razı olsun— rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Peygamber (SaİIaİtahü Aleyhi ve Sellem) (aralarında geçen bir hadise üzerine) hanımlarından ayrılıp yalnız başına kalınca, ben, (Peygamberin ziyaretine gidip kapıda hizmetçisi) Rebah ile karşılaştım. Ey Re-bah! Benim (ziyaretim) için Resûlüllah fSaHaWa/ıy Aleyhi ve Sillem) 'den izin iste, diye seslendim.»[391]
Bu hadîs-i şerif, Buhâ rî ve M ü s I i m 'in rivayet ettikleri uzun bir hadîs'in yalnız Rebah ismi ile ilgili kısa bir bölümüdür ve bu İsmi kullanmada bir kerahet olmadığına delil teşkil etmektedir. M ü s 1 i m "in rivayetine göre, hadîsin tamamı meâlen şöyledir:
«— Ömer Îbni'l-Hattab rivayet ederek şöyle demiştir:
— Allah'ın Peygamberi (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hanımlarından ayrılıp (hücresinde) kenara çekilince, Mescid'e vardım. Bir de (baktım ki) insanlar çakıl taşlarını (kederlerinden) yere vuruyorlar ve Resûlüllah (SMlaüahü Aleyhi ve Sellem) hanımlarım boşadı, diyorlar. Bu (hadise), hicab ile hanımların emrolunmalanndan Önce idi, (henüz hicab âyeti inmemişti).
Ben dedim ki, bunu muhakkak bugün öğrenirim. Bundan sonra Hz. Âişe'nin yanma varıp:
— Ey Ebû Bekir'in kızı! Senin halin Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)fe eziyet verecek dereceye ulaştı mı? dedim.
O, şöyle cevap verdi:
— Benim seninle işim ne, ey Hattab oğlu? Sen heybene bak, (kızın Hafsa'ya öğüt ver). Ben de (kızım) Hafsa'nın yanına varıp:
— Ey pafsa! Senin halin Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e eziyet verecek dereceye ulaştı mı? Vallahi, bilesin ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) seni sevmiyor. Ben olmayaydım, Resûlüllah (SatlallahÜ Aleyhi ve Sellem) muhakkak seni boşardı. Bunun üzerine Hafsa şiddetle ağladı. Ben:
— Resûlüllah nerededir? dedim. O:
— Basamakla çıkılan yüksek yerdeki odasmdadır, dedi. Gittim, bir de Resûlüllah (Sallallahü A leyhi ve Sellem) 'in Rebah adındaki hizmetçisi, odanın eşiği üstünde oturuyor. Ayaklarını ağaçtan yapılmış merdivenin basamağı üzerine sarkıtmış bulunuyor. O merdiven bir ağaç gövdesi olup Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun üzerinden yukarı çıkar ve aşağı inerdi. Ben, Ey Rebah! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in huzuruna varmak için benden Ötürü izin iste, dedim. Rebah odaya baktı, sonra bana baktı ve bir şey söylemedi. Sonra:
— Ey Rebah! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in huzuruna varmak için benden ötürü izin iste, dedim. Yine Rebah odaya baktı, sonra bana baktı ve bir şey söylemedi. Sonra ben sesimi yükseltip:
— JŞy Rebah! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in huzuruna varmak için benden Ötürü izin iste. Ben sanıyorum ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seİlem) Hafsa için geldiğimi zannediyor. Allah'a yemin ederim, eğer Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun boynunu vurmayı bana emrederse, muhakkak onun boynunu vururum, dedim ve sesimi yükselt-tim. Hizmetçi, yukarı çık diye bana işaret etti. Ben de Resûlüllah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in huzuruna vardım. O, bir hasır üzerinde yatıyordu. Ben oturdum. îzajını üzerine topladı. Üzerinde izardan (belden aşağı giyilen elbiseden) başka bir şey yoktu. Hasır, Peygamberin yatmış olduğu yan tarafına iz bırakmıştı. Gözümle Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selkm)in odasına baktım.- Bir de bir Ölçek (2-3 kg.) miktarınca arpa, bir o kadar (deri tabaklamak için) selem yaprağı odanın köşesinde bulunduğunu ve ayrıca henüz tabaklanışı tamam olmayan bir deriyi asılı gördüm. (Bu manzara karşısında) gözlerim boşandı. Bunun üzerine Peygamber :
«— Ey Hatteb oğlu! Seni ağlatan nedir?» buyurdu. Dedim ki:
— Ben neden ağlamayayım? Bu hasır böğründe iz yaptı. Şu odanda bu gördüklerimden başka bir şey görmüyorum. Şu Rum ve İran hükümdarları bağlık ve bostanlarda bulunuyorlar. Sen ise Allah'ın Resulü ve en seçkin kulusun. Burası da senin odan. Peygamber şöyle cevap verdi:
«— Ey Hattab oğlu! Ahiret bizim ve dünya da onların olmasına nazı olmaz mısın?» Ben:
— Evet, razı olurum, dedim. Peygamberin huzuruna girdiğim zaman, onun yüzünde öfke eseri görüyordum. Dedim ki:
__Ey Allah'ın Resulü! Hanımların durumundan neden eziyet çekiyorsun? Eğer sen onları boşamışsan, muhakkak ki Allah seninle beraberdir, melekleri de, Cibrîl de, Mikâîl de, ben ile Ebû Bekir ve bütün müminler de seninledir. Allah'a hamd ederim, bazan konuşmuşum da söylediğim sözü, Allah'ın tasdîk etmesini ummuşumdur. Bu tahyîr (hanımları serbest bırakma) âyeti de böyle nazil olmuştur:
«(Ey Hafsa ve Âişe!) Eğer ikiniz de Allah'a fevbe ederseniz ne güzel! Çünkü (Peygamberi dinlemek hususunda) Sulpleriniz eğilmiştir. Yok eğer (kıskançlık ederek yine) Peygamberin aleyhinde birbirinizle yaridımlaşırsanız, bilmiş olunuz ki, Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, müminlerin salih olanı da... Bunların arkasından bütün melekler de ona yardımcıdır. Olur ki, onun Rabbi, — eğer Peygamber sizi boşarsa — yerinize sizden daha hayırlı zevceler verir ona. Öyle ki, müslüman kadınlar, mümin kadınlar, devamlı ibadet eden kadınlar, günahlarından tevbe eden kadınlar, Allah için ibadet eden kadınlar, oruç tutan kadınlar, dullar ve bakireler...» (Tanrım sûresi, âyet: 4-5)
E b û B e k i r İn kızı Aişe ile Hafsa, Peygamberin diğer hanımlarına karşı birbirine arka ve yardımcı olurlardı. Dedim ki :
— Ey Allah'ın Resulü! Hanımları boşadın mı? Peygamber: «— Hayır!»
dedi. Ben :
— Ey Allah'ın Resulü! Ben mescide girdim ki, müslumanlar çakıl taşlarını yere vurup «Resûlüllah (SalUtllahü Aleyhi ve Setlem) hanımlarını boşadı» diyorlar. İnip de onları boşamadığını kendilerine haber vereyim mi? dedim. Peygamber:
— Evet, dilersen söyle, buyurdu. Peygamberin yüzünden öfke açılıncaya kadar konuşmaya devam ettim. Nihayet dişleri gösterecek kadar tebessüm etti, güldü. Diş bakımından da insanların en güzeli idi. Sonra Peygamber (Saîlallahü Aleyhi vt SelUm) (yüksekteki odasından) indi; ben de indim. Ben ağaca tutunarak indim. Resûlüllah (Sollallahü Aleyhi ve SelUm) ise, yerde yürüyormuş gibi indi, eliyle merdivene tutunmuyordu. Dedim ki :
— Ey Allah'ın Resûlüi Odada (yalnızca) 29 gün kaldın, {bir ay doldu mu?» Şöyle buyurdu :
— Ay, yirmi dokuz gün olur.
Ben Mescid'in kapısında durup en yüksek sesimle: «Resûlüllah (SaliaÜahü Aleyhi ve Stlkm) hanımlarını boşamadı» diye çağırdım. Şu âye^-V kerîme nazil oldu :
«Onlara eminlik veya korku haberi geldiği zaman, onu yayarlar (ortalığı telâşa verirler). Halbuki o haberi Peygambere ve müminlerden kumandanlara iletseler, elbette onun yayılıp yayılmaması gerektiğini onlar-dan öğrenirlerdi, ûğer Allah'ın nimet ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız müstesna, muhakkak şeytana uymuş gitmiştiniz.» (Nisa sûresi, âyet: 83)
İşte ben, bu işi kendiliğimden çıkardım (da bizzat Peygamber e sordum, dedî-koduya karışmadım). Sonra Allah, Tahyîr — hanımları serbest bırakma âyetini indirdi.
Tahyîr âyeti şudur:
«Ey Peygamber! (Senden süs elbiseleri isteyen) hanımlarına de ki, eğer siz dünya hayatını ve onun süsünü arzu ediyorsanız, haydi gelin size boşanma bedellerini vereyim ve sizi güzel bir şekilde hoşayayıro. Yok, ejfcer Allah ile Resulünü ve âhiret yurdunu istiyorsanız, biliniz ki Allah, İçinizden salih amel işleyenlere büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
(Bunun üzerine hanımlar da Peygamber i seçtiler ve dünya süsünü terk ettiler. Ahzab sûresi, âyet: 28-29).[392]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 835, /657
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Zümeyl Simak b. Velid el-Hanefî (Simak b. Velid)
4. İkrime b. Ammar el-Îclî (İkrime b. Ammar b. Ukbe)
5. Ebu Hafs Ömer b. Yunus el-Hanefî (Ömer b. Yunus b. Kasım)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
İzin, başkasının evine girerken izin istemek,
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن عطاء بن أبي ميمونة عن أبي رافع عن أبي هريرة قال : كان اسم ميمونة برة فسماها النبي صلى الله عليه وسلم ميمونة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165525, EM000832
Hadis:
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن عطاء بن أبي ميمونة عن أبي رافع عن أبي هريرة قال : كان اسم ميمونة برة فسماها النبي صلى الله عليه وسلم ميمونة
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Meymûne'nin ismi Berre idi de, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sclkm) ona Meymûne ismini verdi.[385]
Berre, güzel bir isim olduğu halde, nefsi temize çıkarma ve günahlardan arınmış olma manasını taşıdığından tevazua aykırı bulunmuş ve daha önceki hadîs-i şerifte olduğu gibi, Hz. Peygamber tarafından değiştirilmiştir.
Meymûne, müminlerin annelerinden biridir. Hicretin yedinci yılında Hudeybtye vakasından sonra Peygamber (SalUüîahü Aleyhi ve Sellem) onunla evlenmişti. Meymûne dul bulunuyordu. Ömre tavafında Hazreti Peygamber ihramda iken nikâh akdinin yapılmış olduğu rivayet edilmektedir. Hz. A b b a s hanımın velisi olarak 500 dirhem mihir karşılığında nikâh akdini yapmıştı. Vefatı hakkında değişik rivayetler vardır. Hicretin 49, 51, 60 veya 61. yıllarında vefat ettiği söylenir. Allah ondan razı olsun. Kendisinden 76 hadîs rivayet edilmiştir.[386]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 832, /656
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Râfi' Nüfey' b. Râfi' el-Medenî (Nüfey' b. Râfi')
3. Ata b. Ebu Meymune el-Basrî (Ata b. Meni')
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Osman Amr b. Merzuk el-Bahilî (Amr b. Merzuk)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Meymune
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا داود بن قيس قال حدثني موسى بن يسار سمعت أبا هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي فإني أنا أبو القاسم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165529, EM000836
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا داود بن قيس قال حدثني موسى بن يسار سمعت أبا هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي فإني أنا أبو القاسم
Tercemesi:
— Ebu Hüreyre, Peygamber (saallalhü aleyhi ve selem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
— İsmimle isimleniniz; fakat künyemle künyelemeyiniz.Çünkü Ebu’l-kasım benim.[393]
815 sayılı hadis-i şerifin açıklamasına bakılsın.[394]
837— Enes ibni Malik'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (Saltallahü Aleyhi y# SetUm)çarşıda idi de bir adam dedi ki: — Ya Ebe'l-Kasım! Bunun üzerine Peygamber (Satkltahü AUyhi v* Seltem) ona döndü. Adam dedi ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Ben (seni kasdetmedim), bu adamı çağırdım. Buna karşılık Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «— İsmimle isimleniniz; fakat künyemle künyelenmeyiniz.»[395]
Bundan önceki hadîs-i şerifle 815 sayılı hadîs-i şerif açıklamasına bakılsın.[396]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 836, /658
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Musa b. Yesar el-Kuraşi (Musa b. Yesar b. Hiyar)
3. Ebu Süleyman Davud b. Kays el-Kuraşi (Davud b. Kays)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü