حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا محمد بن جعفر قال أخبرني حميد أنه سمع أنسا يقول خطب رجل عند عمر فأكثر الكلام فقال عمر : إن كثرة الكلام في الخطب من شقاشق الشيطان
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165570, EM000876
Hadis:
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا محمد بن جعفر قال أخبرني حميد أنه سمع أنسا يقول خطب رجل عند عمر فأكثر الكلام فقال عمر : إن كثرة الكلام في الخطب من شقاشق الشيطان
Tercemesi:
— (200-s.) Enes Hazretlerinin şöyle buyurduğu işitilmiştir:
— Bir adam, Hz. Ömer'in yanında hitabette bulundu da, sözü uzattı (çok söyledi). Bunun üzerine Hz. Ömer:
— Hitabetlerde çok söz söylemek, Seylan'ın (ağzından çıkan şişirilmiş) balonlardan sayılır.» buyurdu.[475]
Şekaşık kelimesi, Şıkşıka'nın çoğuludur. Deve kızdığı zaman içinden çıkarıp ağzında avurtlarını onunla şişirdiği şeydir. Bununla boş şeyler mu-rad edildiğinden, biz bu kelimeyi şişirilmiş balon diye ifade ettik. Muhakkak ki, çok ve uzun hitabelerde artık söz olur, yatan ve riya karışığı bulunur kî, bunlar Şeytan'ın dürtüşünden doğan şeylerdir. Hz. Ömer 'in bu beyanları, bundan önceki hadîs-i şerifin mânâsına tamamen uygun düşmektedir.
(Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.).[476]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 876, /680
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Humeyd b. Ebu Humeyd eş-Şami (Humeyd b. Ebu Humeyd)
4. Muhammed b. Cafer el-Ensari (Muhammed b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
حدثنا عبيد الله بن موسى قال أخبرنا حنظلة عن سالم عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لأن يمتلىء جوف أحدكم قيحا خير له من أن يمتلىء شعرا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165564, EM000870
Hadis:
حدثنا عبيد الله بن موسى قال أخبرنا حنظلة عن سالم عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لأن يمتلىء جوف أحدكم قيحا خير له من أن يمتلىء شعرا
Tercemesi:
— İbni Ömer, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) 'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
«— Sizden birinizin karnı irinle dolmak, şiirle dolmaktan ona daha hayırlıdır.»[463]
Şiir mevzuunda diğer hadîs-i şerifler münasebetiyle gerekli açıklamalar daha önce geçmiş ve sakıncalı tarafları bildirilmişti. Özet olarak bu bölümden su hüküm çıkar: Dinî ilimlerden alıkoyacak, Allah'ı anmaktan meşgul edecek şekilde bir düşkünlükle şiirle uğraşmak ve bunu bir meslek ve san'at edinmek mekruh bir İştir, din yönünden hoş bir şey değildir. Güzel bir şekilde manaları dile getirmek, nükte yapmak, lâtife ve teşbihlerde bulunmak, keder ve yalnızlığı gidermek kasdı ile şiir söylemekte bir beis yoktur. Ashab-ı Kiramın çoğu bu mânâda şür okumuşlardır.[464]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 870, /675
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
حدثنا إسحاق قال أخبرنا علي بن الحسين قال حدثني أبي عن يزيد النحوي عن عكرمة عن بن عباس : والشعراء يتبعهم الغاوون ألم تر أنهم في كل واد يهيمون وأنهم يقولون ما لا يفعلون فنسخ من ذلك واستثنى فقال إلا الذين آمنوا إلى قوله ينقلبون
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165565, EM000871
Hadis:
حدثنا إسحاق قال أخبرنا علي بن الحسين قال حدثني أبي عن يزيد النحوي عن عكرمة عن بن عباس : والشعراء يتبعهم الغاوون ألم تر أنهم في كل واد يهيمون وأنهم يقولون ما لا يفعلون فنسخ من ذلك واستثنى فقال إلا الذين آمنوا إلى قوله ينقلبون
Tercemesi:
— (198-s.) İbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre:
Şairler ise, onlara sapıklar uyar. Görmez misin, o şairler her yöne meylederler ve boş şeylere dalarlar ve gerçekten onlar (şiirlerinde) yapnuyacakları şeyleri söylerler.» Ayet-i kerîmesinin genel manasından terk edilip istisna edilerek Allah söyle buyurmuştur:
— Ancak iman edip salih amel işliyenler, Allah'ı çok ananlar, kendilerine zulmedildikten sonra (şiirleriyle Peygamberi koruyarak kâfirlerden) öçlerini alanlar müstesnadır, (bunlar kınanmazlar). O zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine döneceklerini bileceklerdir.» (Sûre: 26, Ayet: 224-227).[465]
Şuarâ sûresinin 227; âyeti kerîm esi nde, iman edip salİh amel işleyenler, Allah'a ibadet ederek onu çok onanlar ve müslumanlara edilen zulme karşılık kâfirlere hicivde bulunan şairler daha önceki âyet-i kerime ile kınanan şairlerden dışta bırakılmış ve bunların tutumu güzel gösterilmiştir. Azaba hak kazananlar ve sapık olanlar, İslâm düşmanı şairlerdir. Peygamberi hicveden kâfirlerdir, öteye beriye meyledip boşuna zaman geçiren dalgınlardır.[466]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 871, /676
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Nesh, mensuh ayetler
حدثنا عارم قال حدثنا أبو عوانة عن سماك عن عكرمة عن بن عباس : أن رجلا أو أعرابيا أتى النبي صلى الله عليه وسلم فتكلم بكلام بين فقال النبي صلى الله عليه وسلم ان من البيان سحرا وإن من الشعر حكمة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165566, EM000872
Hadis:
حدثنا عارم قال حدثنا أبو عوانة عن سماك عن عكرمة عن بن عباس : أن رجلا أو أعرابيا أتى النبي صلى الله عليه وسلم فتكلم بكلام بين فقال النبي صلى الله عليه وسلم ان من البيان سحرا وإن من الشعر حكمة
Tercemesi:
îbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, bir adam yahut bir Bedevî, Peygamber (SallallahÜ A leyhi ve Sellemi'e gelip, açık bir ifade ile konuştu. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
— Beyândan bir kısmı sihirdir ve şiirden bir kısmı da hikmettir.»[467]
Beyan, bîr mânâ ve maksadı açıklamak, ifade etmektir. Sihir ise, büyü ve göz bağcılık demektir. Sihir insanları tesir altında bırakan ve hayrete düşüren, insanları İlgi ile sürükleyen ince bir san'at olduğu gibi, beyanın bir kısmı da tesirli ve çekici haller taşıdığından insanlara böyle tesir eder.
Şiirin bir kısmı hikmet olduğuna dair bilgi için 856 sayılı hadîs-i şerifin açıklamasına bakılsın. Netice olarak anlaşılıyor ki, beyan ve şiirden iyi olanı da var kötü olanı da var...[468]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 872, /677
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Hitabet, sözün gücü ve etkileyiciliği
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني معن قال حدثني عمر بن سلام : أن عبد الملك بن مروان دفع ولده إلى الشعبي يؤدبهم فقال علمهم الشعر يمجدوا وينجدوا وأطعمهم اللحم تشتد قلوبهم وجز شعورهم تشتد رقابهم وجالس بهم علية الرجال يناقضوهم الكلام
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165567, EM000873
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني معن قال حدثني عمر بن سلام : أن عبد الملك بن مروان دفع ولده إلى الشعبي يؤدبهم فقال علمهم الشعر يمجدوا وينجدوا وأطعمهم اللحم تشتد قلوبهم وجز شعورهم تشتد رقابهم وجالس بهم علية الرجال يناقضوهم الكلام
Tercemesi:
Rivayet edildiğine göre, Abdülmelik ibni Mervan çocuklarım terbiye için Şa'bîye teslim edip, şöyle dedi:
— Bunlara şiir öğret ki, şeref kazansınlar ve yükselsinler. Bunlara et yedir ki, kalbleri kuvvetlensin. Saçlarını kes ki, boyunları güçlü olsun. Bunları yüksek adamların meclisinde bulundur ki, onlara karşı söz getirebilsinler.[469]
Abdülmetik İbni Mervan, Emevî meliklerinin besincisidtr. Hz. Osman'ın halife seçildiği yıl dünyaya gelmiş ve şehİd edildiği meşhur vak'oda 11 yaşında bulunduğu halde babası ile. beraber hazır bulunmuştu. Hilâfete geçmeden önce zühd ve takvası, fıkıhtaki geniş malûmatı ile şöhret kazanmışsa da, devlet reisliğini ele geçirdikten sonra zulüm yolunu tutmuş ve Haccac gibi zdlim bir kumandanı insanlar üzerine musallat kılmıştı. Bununla beraber islâm ülkelerini Hindistan ve Endülüs'e kadar genişletmişti. Hicretin 86. yılında 62 yaşında vefat etmişti. 17 oğlu olup, bunlardan 4'u bulunan Velîd, Süleyman, Yezîd ve Hişam devlet idaresinde bulunmuşlardır. İşte bu çocukların terbiye ve yetişmelerini temin için onları Şa'bî hazretlerine teslim ettiği anlaşılmaktadır.
Ş a' b î hazretleri Tabİîn'den olup, ashabdan 500 zat İle görüşmüş olduğu rivayet edilir. Medîn«de Ibnü'l-Müseyyeb, Basra'da Hasan-ı Basri, Şam'da Mekhûl gibi en önemli âlimlerin Kûfo'de dördüncüsü idi. Hicretin 20. yılında doğup, 104 tarihinde Kûfo'de ansızın vefat etmiştir. Hâlife Abdülmelik, böyle değerli bir âlime çocuklarını yetiştirmek için teslim etmiş ve onlara şiir öğretmesini de istemişti. Şiir öğrenmenin ve öğretmenin mutlak olarak yasak olmadığı hususu da bu istek ve uygulamadan bir vakıa' olarak anlaşılmaktadır.[470]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 873, /678
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن الأعمش عن عمرو بن مرة عن يوسف بن ماهك عن عبيد بن عمير عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن أعظم الناس جرما إنسان شاعر يهجو القبيلة من أسرها ورجل تنفى من أبيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165568, EM000874
Hadis:
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن الأعمش عن عمرو بن مرة عن يوسف بن ماهك عن عبيد بن عمير عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن أعظم الناس جرما إنسان شاعر يهجو القبيلة من أسرها ورجل تنفى من أبيه
Tercemesi:
Hazreti Âişe (Radiyallahü anha) , Peygamber (SallatUthti Aleyhi ve Sellemyin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
«— taşanların en büyük suç işleyeni o insandır ki, kabileyi bütünü ile hicveder (şiirleriyle kötüleyip yere batırır); bir de bir adamdır ki, babasını inkâr etmiştir.»[471]
Haksızlığa uğrayan kimse, taşkınlık yapmayarak hasmını hakkı kadar hicveder; ancak hasmının bağlı bulunduğu soy ve kabile mensuplarının tümünü kötülemek ve hicvetmek caiz değildir. Bu bir zulümdür ve tecavüzdür. Böyle hareket etmenin günah olduğunu bu hadîs-İ şerif bize bildirmektedir.
Bİr de insan, babasını inkâr eder ve başka birine intisabı uygun bulursa, bu da suç bakımından çok çirkin ve ağır bir istir. Anne ve çocuğu inkâr etmek de böyledir. Bu gibi günahlardan şiddette sakınmak gerekir.[472]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 874, /678
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا أبو عامر العقدي قال حدثنا زهير عن زيد بن أسلم قال سمعت بن عمر يقول : قدم رجلان من المشرق خطيبان على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم فقاما فتكلما ثم قعدا وقام ثابت بن قيس خطيب رسول الله صلى الله عليه وسلم فتكلم فعجب الناس من كلامهما فقام رسول الله صلى الله عليه وسلم يخطب فقال يا أيها الناس قولوا قولكم فإنما تشقيق الكلام من الشيطان ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن من البيان سحرا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165569, EM000875
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا أبو عامر العقدي قال حدثنا زهير عن زيد بن أسلم قال سمعت بن عمر يقول : قدم رجلان من المشرق خطيبان على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم فقاما فتكلما ثم قعدا وقام ثابت بن قيس خطيب رسول الله صلى الله عليه وسلم فتكلم فعجب الناس من كلامهما فقام رسول الله صلى الله عليه وسلم يخطب فقال يا أيها الناس قولوا قولكم فإنما تشقيق الكلام من الشيطان ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن من البيان سحرا
Tercemesi:
— îbni Amrin'in şöyle dediği işitilmiştir:
— Peygamber (Sallaltehü Aleyhi ve Setlemyin devrinde (Medine'nin) doğu tarafından iki hatip adam gelip, ayakta durarak konuştular; sonra oturdular. Arkasından Hesûlüllah (Salîallahü Aleyhi veSellem) 'in hatibi Sabit ibni Kays kalkıp konuştu, öncekilerin konuşmasından insanlar hayrete düştüler. Bunun üzerine Resulüllah (Saltaltahü Aleyhi ve Sellem) kalkıp hitabette bulunarak şöyle buyurdu:
«— Ey insanlar! (Maksadınızı ifade için tabiî olarak) sollerinin söyleyin, zira sözü süslemek (ve onu tesirli hale getirmek) Şeytan'dandır.» Sonra Resul üllah (SalUUlahü Aleyhi ve Sellem):
— Beyandan bir kısmı sihirdir.» buyurdu.[473]
İnsan, herhangi bir ihtiyacını veya maksadını olduğu gibi ifade etmelidir. Dinleyiciyi tesir altında bırakarak onu hisleriyle hareket etmeye mecbur bırakmamalıdır. Her işte akıl ve mantık hakim bulunmalı ve her İşi asıl durumuna göne değerlendirmelidir. Güzel beyan ve ifadeler, dinleyiciyi büyüleyen bir sihir gibi olduğundan bunların tesiri altında yapılacak işler çok kere gerçeğe aykırı düşer ve insan aldatılmış olur. İşte bu duruma düşmemek için Peygamber Efendimiz bize söz söyleme tarzını gösteriyor ve bizi büyülü söz söylemekten kaçındırıyor.[474]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 875, /679
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, sözün gücü ve etkileyiciliği
Hz. Peygamber'in Hatipleri, Şairleri, Sabit b. Kays
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
حدثنا أحمد بن إسحاق قال حدثنا يحيى بن حماد قال حدثنا أبو عوانة عن عاصم بن كليب قال حدثني سهيل بن ذراع قال سمعت أبا يزيد أو معن بن يزيد أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : اجتمعوا في مساجدكم وكلما اجتمع قوم فليؤذنوني فأتانا أول من أتى فجلس فتكلم متكلم منا ثم قال ان الحمد لله الذي ليس للحمد دونه مقصد ولا وراءه منفذ فغضب فقام فتلاومنا بيننا فقلنا أتانا أول من أتى فذهب إلى مسجد آخر فجلس فيه فأتيناه فكلمناه فجاء معنا فقعد في مجلسه أو قريبا من مجلسه ثم قال الحمد لله الذي ما شاء جعل بين يديه وما شاء جعل خلفه وان من البيان سحرا ثم أمرنا وعلمنا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165571, EM000877
Hadis:
حدثنا أحمد بن إسحاق قال حدثنا يحيى بن حماد قال حدثنا أبو عوانة عن عاصم بن كليب قال حدثني سهيل بن ذراع قال سمعت أبا يزيد أو معن بن يزيد أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : اجتمعوا في مساجدكم وكلما اجتمع قوم فليؤذنوني فأتانا أول من أتى فجلس فتكلم متكلم منا ثم قال ان الحمد لله الذي ليس للحمد دونه مقصد ولا وراءه منفذ فغضب فقام فتلاومنا بيننا فقلنا أتانا أول من أتى فذهب إلى مسجد آخر فجلس فيه فأتيناه فكلمناه فجاء معنا فقعد في مجلسه أو قريبا من مجلسه ثم قال الحمد لله الذي ما شاء جعل بين يديه وما شاء جعل خلفه وان من البيان سحرا ثم أمرنا وعلمنا
Tercemesi:
— Ebû Yezîd'den yahut Mu'in ibni Yezîd'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Mescidlerinizde toplanınız; ve her ne zaman bir kavim toplanırsa bana haber versinler.» Sonra bize ilk gelen Peygamber oldu ve oturdu. Bizden bir hatip de konuştu. Sonra şöyle dedi:
— Hamd, Öyle bir Allah'a mahsustur ki, hamd için onun önünde bir maksat yok ve ötesinde de bir çıkış yok. Bunun üzerine Peygamber kızdı ve kalktı. Biz de aramızda birbirimizi (ettiğimiz kusurdan dolayı) ayıpladık. Dedik ki:
— Bize ilk gelen Peygamber oldu da, başka bir mescide gidip orada oturdu. Biz de ona gidip onunla konuştuk. Sonra bizimle gelip oturmuş olduğu yerde veya ona yakın bir yerde oturdu; sonra şöyle buyurdu:
«— Hamd o Allah'a mahsustur ki, dilediğini önüne koydu (yarattı), dilediğini de arkasına bıraktı (yaratmadı). Gerçekten beyandan bir kısmı sihirdir. Sonra Peygamber bize emretti ve bize öğretti.[477]
Hz. Peygamberin huzurunda konuşan hatibin ifadesinde yapmacık gayretler ve karışık beyanlar olması hasebiyle, bunun bu hareketine Peygamber (Satlallahü Aleyhi ve Sellem) kızmış ve ifadeyi düzelterek:
«... beyandan bir ikisini sihirdir.»
Buyurdular. Gerçeği ifadeden uzak aldatıcı mahiyetteki beyanları büyü olarak vasıfladılar. Böylece maksadı, en tabiî ve kolay bir üslûp üzere ifadenin lüzumuna işaret buyurdular.
Mu'in ibni Yezid kimdir?:
Künyesi Ebû Zeyd olup, ashabelana"ir. Babası ve dedesi ile beraber Bedir savaşında bulunmuştur. Bedir savaşına baba ve dedesiyle katılan bundan başka bir kimse bilinmemektedir. Ayrıca Mu'in, Peygamber (Saltaltahü Aleyhi ve Seitem) e «Baba ve dedemle birlikte biat ettim» dediği rivayet ediliyor. Hz. Muaviye'nin savaşlarında Muaviye ile beraber olduğu rivayeti vardır. Mısır'a, Kûfe'ye gitmiş ve Şam'da ikamet etmiştir; ve Şam'ın fethinde de bulunmuştur. Hz. Ömer'in nezdİnde mevkii Vardı. 2 veya 5 hadîs-i şerif rivayet ettiği söylenir. Hicretin 54. yılında vefat etti. Allah ondan razı olsun.[478]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 877, /680
Senetler:
1. Ebu Yezid Ma'n b. Yezid es-Sülemî (Ma'n b. Yezid b. Ahnes b. Habib)
2. Süheyl b. Zirâ' el-Cermi (Süheyl b. Zirâ')
3. Asım b. Küleyb el-Cermî (Asım b. Küleyb b. Şihab b. Mecnun)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Muhammed Yahya b. Hammad eş-Şeybânî (Yahya b. Hammâd b. Ebî Ziyâd)
6. Ebu İshak Ahmed b. İshak es-Sülemî (Ahmed b. İshak b. Husayn b. Cabir)
Konular:
Hitabet, sözün gücü ve etkileyiciliği
Hz. Peygamber, kızması
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Sahabe, birbirlerine karşı kullandıkları üslup
حدثنا خالد بن مخلد قال حدثنا سليمان بن بلال قال حدثنا يحيى بن سعيد قال سمعت عبد الله بن عامر بن ربيعة يقول قالت عائشة : أرق النبي صلى الله عليه وسلم ذات ليلة فقال ليت رجلا صالحا من أصحابي يجيئني فيحرسني الليلة إذ سمعنا صوت السلاح فقال من هذا قيل سعد فقال سعد يا رسول الله جئت أحرسك فنام النبي صلى الله عليه وسلم حتى سمعنا غطيطه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165572, EM000878
Hadis:
حدثنا خالد بن مخلد قال حدثنا سليمان بن بلال قال حدثنا يحيى بن سعيد قال سمعت عبد الله بن عامر بن ربيعة يقول قالت عائشة : أرق النبي صلى الله عليه وسلم ذات ليلة فقال ليت رجلا صالحا من أصحابي يجيئني فيحرسني الليلة إذ سمعنا صوت السلاح فقال من هذا قيل سعد فقال سعد يا رسول الله جئت أحرسك فنام النبي صلى الله عليه وسلم حتى سمعنا غطيطه
Tercemesi:
— Hazreti Aişe şöyle demiştir:
— Bir gece, Peygamher(Saİktllahü Altyhi ve Sellem) 'm uykusu kaçtı da:
«— Keski ashabımdan salih bir adam bana geleydi de, beni bu gece gözetleyip koruyaydı,» buyurdu. O esnada silih şakırtısı duyduk. Bunun üzerine Peygamber:
— Kimdir o?» dedi.
— Sa'd, cevabı varildi. (Sa'd dedi ki:) Ey Allah'ın Resulü! Ben seni
— Bundan sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) uyudu; Öyle korumaya geldim ki, uyku teneffüsünü işittik.[479]
Allah Teatâ, Maide sûresinin 67. âyetinde : «Allah seni insanlardan koruyacaktır.»
Diye Peygambere hitap ettiği halde, yine Peygamber'in korunmak için bir kimsenin bulunmasını arzu etmesi iki şekilde yorumlanır:
1— Hadîs-i jerîfin varid olduğu hâdise, bu âyet-i kerîmenin inmesinden önce vaki olmuştur. Nitekim Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Hvneyn savaşlarındo Hz. Peygamber in muhafaza edilip korunduğuna dair haberler vardır. Hatta Peygamber'in muhafızları olarak şu İsimler söylenir: S a' d ibni Muaz, Muhammed ibni M e s I e m e , Zübeyr, Ebû Eyyûb, Zekvân, M i h c e n , Abbas ve Ebû R e y h a n e... Ayet nazil olunca bu görev terkedilmiştir.
2— Ayetin nüzulünden sonra da muhafızlık görevi devam etmiştir. Hz. Peygamber in korunması işini Cenab-ı Hak tekeffül etmişse de, kulluk görevini yerine getirmek ve Allah'a tevekkülü tam yapmak ve insanlara tedbir alma bakımından yof göstermek için korunmayı İhmal etmemişlerdir. Bu arada hak ve mubah olan şeyleri temenni etmenin, keski şu olaydı diye, istek ve arzuda bulunmanın sakıncalı bir hareket olmadığını da öğrenmiş bulunuyoruz. Temenni, gelecek zamanda bir nimete ve bir İşe kavuşmayı arzu edip istemek demektir.[480]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 878, /681
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, peygamber sevgisi
Sahabe, Hz. peygamber'e hizmeti
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن قتادة قال سمعت أنس بن مالك يقول : كان فزع بالمدينة فاستعار النبي صلى الله عليه وسلم فرسا لأبي طلحة يقال له المندوب فركبه فلما رجع قال ما رأينا من شيء وإن وجدناه لبحرا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165573, EM000879
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن قتادة قال سمعت أنس بن مالك يقول : كان فزع بالمدينة فاستعار النبي صلى الله عليه وسلم فرسا لأبي طلحة يقال له المندوب فركبه فلما رجع قال ما رأينا من شيء وإن وجدناه لبحرا
Tercemesi:
— Enes ibni Malik'in şöyle dediği işitilmiştir:
Medine'de (bir gece insanları dehşete düşüren) bîr korku oldu da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (korkuya sebep olan gürültünün düşman sesi olup olmadığını araştırmak üzere) Ebû Talha'nın atını ariyet olarak aldı. Bu ata Mendûb adı verilmişti. Peygamber buna bindi, (keşfini yaptı). Dönünce şöyle buyurdu:
«— Hiç bir şey görmedik, (korkulacak bir tehlike yok). Gerçek ?u ki. bu atı bir bahir es deniz bulduk.»[481]
Bahir, derya ve deniz demektir. «Bu insan derya gibidir.» İlim ve fazileti fazla otan kimseye dendiği gibi, yorulması olmayan, uzun nefesli ve koşucu hayvana da denir. İnsan ve eşya hakkında bu kelimenin kullanılması mubah olduğuna delil olarak bu hadîs-i şerif getirilmiştir. Aynı zamanda Peygamber (Sallaüahü Aleyhi ve Seltem)"\n, insanların en cesuru bulunduğuna delil olarak da bu hadîs-i şerif birinci cildin 303 sayısında geçmişti. Oraya müracaat edilsin.[482]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 879, /682
Senetler:
()
Konular:
Hayvanlar, hayvanlar hakkında övgü ve yergi
Hz. Peygamber, bindiği hayvanlar
Hz. Peygamber, cesareti