Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe şöyle dedi:
"Bizler Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Bir ara Ömer, "Hz. Peygamber'in (sav) fitne hakkındaki sözlerini hanginiz ezberinde tutuyor?" diye sordu. Huzeyfe hemen, 'İnsanın âilesi, malı, evlâdı ve komşusu yüzünden uğrayacağı fitnelere namaz, sadaka, iyiliği emretme ve kötülüğe mani olma amelleri keffâret eder' hadisini rivâyet etti. Hz. Ömer, "Benim sana bunları sormuyorum. Ben, deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan fitneleri soruyorum" dedi. Bunun üzerine Huzeyfe, "O fitnelerden sana bir zarar gelmez, ey mü'minlerin emîri. Çünkü seninle o fitneler arasında kilitli bir kapı vardır" dedi. Hz. Ömer, "O kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu. Huzeyfe cevaben, "Aksine kırılacak" dedi. O zaman Hz. Ömer, "Öyleyse o kapı ebediyen kapanmayacak" dedi. Huzeyfe, "Evet" dedim.
Şekîk dedi ki: Biz Huzeyfe'ye, "Hz. Ömer kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?" diye sorduk. Huzeyfe, "Evet, yarından evvel bu gecenin bulunduğunu bilmekte olduğum gibi (biliyordu). Çünkü ben ona içinde yalan yanlış hiçbir şey bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" dedi.
Şekîk ibn Seleme: Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir?" diye sormaya cesaret edemezdik de, bunu ona sormasını Mesrûk'dan rica ettik. Mesrûk da Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir" diye sordu. Huzeyfe cevaben, "Ömer'dir" dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27776, B007096
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ حَدَّثَنَا شَقِيقٌ سَمِعْتُ حُذَيْفَةَ يَقُولُ بَيْنَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ عُمَرَ قَالَ أَيُّكُمْ يَحْفَظُ قَوْلَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى الْفِتْنَةِ . قَالَ « فِتْنَةُ الرَّجُلِ فِى أَهْلِهِ وَمَالِهِ وَوَلَدِهِ وَجَارِهِ ، تُكَفِّرُهَا الصَّلاَةُ وَالصَّدَقَةُ وَالأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْىُ عَنِ الْمُنْكَرِ » . قَالَ لَيْسَ عَنْ هَذَا أَسْأَلُكَ ، وَلَكِنِ الَّتِى تَمُوجُ كَمَوْجِ الْبَحْرِ . قَالَ لَيْسَ عَلَيْكَ مِنْهَا بَأْسٌ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ ، إِنَّ بَيْنَكَ وَبَيْنَهَا بَابًا مُغْلَقًا . قَالَ عُمَرُ أَيُكْسَرُ الْبَابُ أَمْ يُفْتَحُ قَالَ بَلْ يُكْسَرُ . قَالَ عُمَرُ إِذًا لاَ يُغْلَقَ أَبَدًا . قُلْتُ أَجَلْ . قُلْنَا لِحُذَيْفَةَ أَكَانَ عُمَرُ يَعْلَمُ الْبَابَ قَالَ نَعَمْ كَمَا أَعْلَمُ أَنَّ دُونَ غَدٍ لَيْلَةً ، وَذَلِكَ أَنِّى حَدَّثْتُهُ حَدِيثًا لَيْسَ بِالأَغَالِيطِ . فَهِبْنَا أَنْ نَسْأَلَهُ مَنِ الْبَابُ فَأَمَرْنَا مَسْرُوقًا فَسَأَلَهُ فَقَالَ مَنِ الْبَابُ قَالَ عُمَرُ .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe şöyle dedi:
"Bizler Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Bir ara Ömer, "Hz. Peygamber'in (sav) fitne hakkındaki sözlerini hanginiz ezberinde tutuyor?" diye sordu. Huzeyfe hemen, 'İnsanın âilesi, malı, evlâdı ve komşusu yüzünden uğrayacağı fitnelere namaz, sadaka, iyiliği emretme ve kötülüğe mani olma amelleri keffâret eder' hadisini rivâyet etti. Hz. Ömer, "Benim sana bunları sormuyorum. Ben, deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan fitneleri soruyorum" dedi. Bunun üzerine Huzeyfe, "O fitnelerden sana bir zarar gelmez, ey mü'minlerin emîri. Çünkü seninle o fitneler arasında kilitli bir kapı vardır" dedi. Hz. Ömer, "O kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu. Huzeyfe cevaben, "Aksine kırılacak" dedi. O zaman Hz. Ömer, "Öyleyse o kapı ebediyen kapanmayacak" dedi. Huzeyfe, "Evet" dedim.
Şekîk dedi ki: Biz Huzeyfe'ye, "Hz. Ömer kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?" diye sorduk. Huzeyfe, "Evet, yarından evvel bu gecenin bulunduğunu bilmekte olduğum gibi (biliyordu). Çünkü ben ona içinde yalan yanlış hiçbir şey bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" dedi.
Şekîk ibn Seleme: Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir?" diye sormaya cesaret edemezdik de, bunu ona sormasını Mesrûk'dan rica ettik. Mesrûk da Huzeyfe'ye, "O kapıdan maksat kimdir" diye sordu. Huzeyfe cevaben, "Ömer'dir" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 17, 2/690
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Yargı, keffaret
Açıklama: İlgili sened için bkz. N003337 numaralı hadis.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27806, N003338
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنِ الْفَزَارِىِّ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ وَلاَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ » . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَا خَطَأٌ فَاحِشٌ وَالصَّوَابُ حَدِيثُ بِشْرٍ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed b. Ali (el-Mesîsî), ona Muhammed b. Kesir (es-Sekafî), ona (İbrahim b. Muhammed) el-Fezârî, ona Humeyd (b. Ebu Humeyd et-Tavîl), ona da Enes'i (b. Malik) (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İslam'da zekat toplarken hayvanların, zekat memurunun yanına kadar sevk zorunluluğu da hayvanları, zekat memurunun uzağında bir yere götürmek de akrabaları karşılıklı mehir sayarak evlenme usulü de yoktur."
Ebu Abdurrahman (en-Nesâî) şöyle demiştir: "Hadisin bu senedi apaçık bir hatadır. Doğru olan sened, Bişr üzerinden gelen seneddir."
Açıklama:
İlgili sened için bkz. N003337 numaralı hadis.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Nikah 60, /2303
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Ebu İshak İbrahim b. Muhammed el-Fezârî (İbrahim b. Muhammed b. Hâris b. Esma b. Harice)
4. Ebu Yusuf Muhammed b. Kesir es-Sekafi (Muhammed b. Kesir b. Ebu Ata)
5. Ali b. Muhammed el-Messîsî (Ali b. Muhammed b. Ali b. Ebu Medâ)
Konular:
İbadet, Zekat
Nikah, şiğar şeklindeki
أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ وَلاَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ وَمَنِ انْتَهَبَ نُهْبَةً فَلَيْسَ مِنَّا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27805, N003337
Hadis:
أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ وَلاَ شِغَارَ فِى الإِسْلاَمِ وَمَنِ انْتَهَبَ نُهْبَةً فَلَيْسَ مِنَّا » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Mes'ade, ona Bişr (b. Mufaddal er-Rakâşi), ona Humeyd (b. Ebu Humeyd et-Tavîl), ona Hasan (el-Basrî), ona da İmran b. Husayn'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İslam'da zekat toplarken hayvanların, zekat memurunun yanına kadar sevk zorunluluğu da hayvanları, zekat memurunun uzağında bir yere götürmek de akrabaları karşılıklı mehir sayarak evlenme usulü de yoktur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Nikah 60, /2303
Senetler:
1. Ebu Nüceyd İmran b. Husayn el-Ezdî (İmran b. Husayn b. Ubeyd b. Halef b. Abdünühüm)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
4. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
5. Humeyd b. Mes'ade es-Sami (Humeyd b. Mes'ade b. Mübarek)
Konular:
İbadet, Zekat
Nikah, şiğar şeklindeki
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27969, B007163
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى السَّائِبُ بْنُ يَزِيدَ ابْنُ أُخْتِ نَمِرٍ أَنَّ حُوَيْطِبَ بْنَ عَبْدِ الْعُزَّى أَخْبَرَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ السَّعْدِىِّ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ قَدِمَ عَلَى عُمَرَ فِى خِلاَفَتِهِ فَقَالَ لَهُ عُمَرُ أَلَمْ أُحَدَّثْ أَنَّكَ تَلِى مِنْ أَعْمَالِ النَّاسِ أَعْمَالاً ، فَإِذَا أُعْطِيتَ الْعُمَالَةَ كَرِهْتَهَا . فَقُلْتُ بَلَى . فَقَالَ عُمَرُ مَا تُرِيدُ إِلَى ذَلِكَ قُلْتُ إِنَّ لِى أَفْرَاسًا وَأَعْبُدًا ، وَأَنَا بِخَيْرٍ ، وَأَرِيدُ أَنْ تَكُونَ عُمَالَتِى صَدَقَةً عَلَى الْمُسْلِمِينَ . قَالَ عُمَرُ لاَ تَفْعَلْ فَإِنِّى كُنْتُ أَرَدْتُ الَّذِى أَرَدْتَ فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُعْطِينِى الْعَطَاءَ فَأَقُولُ أَعْطِهِ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنِّى . حَتَّى أَعْطَانِى مَرَّةً مَالاً فَقُلْتُ أَعْطِهِ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنِّى . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُذْهُ فَتَمَوَّلْهُ وَتَصَدَّقْ بِهِ ، فَمَا جَاءَكَ مِنْ هَذَا الْمَالِ وَأَنْتَ غَيْرُ مُشْرِفٍ وَلاَ سَائِلٍ فَخُذْهُ ، وَإِلاَّ فَلاَ تُتْبِعْهُ نَفْسَكَ »
Tercemesi:
Bize Ebü’l-Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Nemir’in kız kardeşinin oğlu es-Sâib b. Yezid, ona Huveytıb b. Abdüluzzâ, Abdullah b. es-Sa’dî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Halifeliği zamanında Hz. Ömer’e gittim. Ömer bana “Senin insanların birtakım işlerini üzerine almakta olduğunu ve çalışmanın ücreti verildiğinde bunu almak istemediğini duydum” dedi. Ben de “Evet (doğru duymuşsun)” dedim. Bunun üzerine Ömer “Verilen ücreti reddetmekten kastın nedir?” diye sordu. Ben de ona “Benim birçok beygirlerim ve kölelerim vardır, durumum iyidir. Ben bu hizmetlerimin ücretinin müslümanlara sadaka olmasını arzu ediyorum” dedim. Ömer bana “Böyle yapma! Çünkü ben de vaktiyle senin yaptığın gibi yapmak istemiştim. Şöyle ki; Rasulullah (sav) (zekat toplama işinde çalışmama karşılık) bana ücret (atâ) verirdi de ben de ona “Sen bu malı benden daha fakir olan kimseye ver!” derdim. Nihayet bana bir kere daha mal verdi. Ben yine ona “(yâ Rasulallah!) Sen bunu benden daha muhtaç olanlara ver!” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber bana: “Sen bunu al, kendi mülkiyetine geçir sonra da sadaka (olarak fakirlere) ver! Bu çeşit maldan sana gelecek olanı al, göz dikmediğin ve isteyen de bulunmadığın sürece onu alabilirsin. Böyle olmayan malda da gözün kalmasın!” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahkâm 17, 2/702
Senetler:
()
Konular:
Hediye, hediye kabul etmek
Kazanç, Emek, ücret, işçiye verilmesi/bildirilmesi
KTB, HEDİYELEŞMEK
KTB, SADAKA Sadaka, faydalı eylemlerde bulunmak
Yönetim, ücret verme, asker aylığı bağlama, 15 yaşındakilere vb.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27980, B007174
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَنَّهُ سَمِعَ عُرْوَةَ أَخْبَرَنَا أَبُو حُمَيْدٍ السَّاعِدِىُّ قَالَ اسْتَعْمَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم رَجُلاً مِنْ بَنِى أَسَدٍ يُقَالُ لَهُ ابْنُ الأُتَبِيَّةِ عَلَى صَدَقَةٍ فَلَمَّا قَدِمَ قَالَ هَذَا لَكُمْ وَهَذَا أُهْدِىَ لِى . فَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَلَى الْمِنْبَرِ - قَالَ سُفْيَانُ أَيْضًا فَصَعِدَ الْمِنْبَرَ - فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ « مَا بَالُ الْعَامِلِ نَبْعَثُهُ ، فَيَأْتِى يَقُولُ هَذَا لَكَ وَهَذَا لِى . فَهَلاَّ جَلَسَ فِى بَيْتِ أَبِيهِ وَأُمِّهِ فَيَنْظُرُ أَيُهْدَى لَهُ أَمْ لاَ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لاَ يَأْتِى بِشَىْءٍ إِلاَّ جَاءَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَحْمِلُهُ عَلَى رَقَبَتِهِ ، إِنْ كَانَ بَعِيرًا لَهُ رُغَاءٌ ، أَوْ بَقَرَةً لَهَا خُوَارٌ ، أَوْ شَاةً تَيْعَرُ » . ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ حَتَّى رَأَيْنَا عُفْرَتَىْ إِبْطَيْهِ « أَلاَ هَلْ بَلَّغْتُ » ثَلاَثًا . قَالَ سُفْيَانُ قَصَّهُ عَلَيْنَا الزُّهْرِىُّ . وَزَادَ هِشَامٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ قَالَ سَمِعَ أُذُنَاىَ وَأَبْصَرَتْهُ عَيْنِى ، وَسَلُوا زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ فَإِنَّهُ سَمِعَهُ مَعِى . وَلَمْ يَقُلِ الزُّهْرِىُّ سَمِعَ أُذُنِى . ( خُوَارٌ ) صَوْتٌ ، وَالْجُؤَارُ مِنْ تَجْأَرُونَ كَصَوْتِ الْبَقَرَةِ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Adullah, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve, Ebu Humeyd es-Sâidî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Esed oğulları’ndan İbnu'l-Utebiyye denilen bir adamı zekât toplamak üzere görevlendirdi. İbnu'l-Utebiyye (zekât malını toplayıp) geldiğinde “Bu, sizindir, bu da bana hediye verilmiştir!” dedi. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) minbere çıktı. –Süfyan, Hz. Peygamber minbere yükseldi ifadesini kullandı.- Sonra Allah'a hamd etti ve Onu övdü, bundan sonra şöyle devam etti: “(Görevlendirdiğimiz) memura ne oluyor ki, biz onu gönderiyoruz, sonunda gelip ‘Şu, sizindir, şu da benimdir’ diyor? Bu adam babasının ve anasının evinde otursaydı da kendisine hediye verilir miydi yoksa verilmez miydi bir görseydi! Canım (kudret) elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, bu kişi (haksız olarak) bir şey alırsa, kıyamet günü onu boynuna yüklenerek getirecektir. Aldığı mal bir deve ise inleyip bağırarak, sığır ise böğürerek, koyun ise meleyerek gelecektir.” Sonra Rasûlullah (sav) ellerini, biz koltuk altlarının bozumtırak rengini görünceye kadar kaldırdı ve üç defa “(Yâ Rab!) Tebliğ ettim mi?” diye sordu. Sufyân “Bu hadisi bize ez-Zührî anlattı” dedi. Ve Hişam da babasından Urve’nin şöyle anlattığını nakletti: “Bunu kulaklarımla işittim, gözlerimle gördüm. Zeyd b. Sâbit’e de sorunuz. Çünkü o da benimle beraber bu konuşmayı işitmiştir.” ez-Zührî “Kulaklarımla işittim” cümlesini nakletmemiştir. Buhârî “Huvâr”, “Savt=ses” demektir. “el-Cuâru”, “Tec’erûne=böğürüyorlar” fiili ile aynı kökten olup, inek böğürmesi gibi böğürme manasındadır demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahkâm 24, 2/705
Senetler:
1. Ebu Humeyd Abdurrahman b. Sa'd es-Sâ'îdî (Münzir b. Sa'd b. Malik)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Hediye, işçilere hediye vermek
Hediye, Zekat memurunun hediye alması
RÜŞVET
Yolsuzluk, Devlet Malını çalmak Zekat, memurunun adil olması
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ النَّيْسَابُورِىُّ الثِّقَةُ الْمَأْمُونُ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتِ اجْتَمَعْنَ أَزْوَاجُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلْنَ فَاطِمَةَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَ لَهَا إِنَّ نِسَاءَكَ وَذَكَرَ كَلِمَةً مَعْنَاهَا يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِى ابْنَةِ أَبِى قُحَافَةَ . قَالَتْ فَدَخَلَتْ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ مَعَ عَائِشَةَ فِى مِرْطِهَا فَقَالَتْ لَهُ إِنَّ نِسَاءَكَ أَرْسَلْنَنِى وَهُنَّ يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِى ابْنَةِ أَبِى قُحَافَةَ . فَقَالَ لَهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَتُحِبِّينِى » . قَالَتْ نَعَمْ قَالَ « فَأَحِبِّيهَا » . قَالَتْ فَرَجَعَتْ إِلَيْهِنَّ فَأَخْبَرَتْهُنَّ مَا قَالَ فَقُلْنَ لَهَا إِنَّكِ لَمْ تَصْنَعِى شَيْئًا فَارْجِعِى إِلَيْهِ . فَقَالَتْ وَاللَّهِ لاَ أَرْجِعُ إِلَيْهِ فِيهَا أَبَدًا . وَكَانَتِ ابْنَةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَقًّا فَأَرْسَلْنَ زَيْنَبَ بِنْتَ جَحْشٍ قَالَتْ عَائِشَةُ وَهِىَ الَّتِى كَانَتْ تُسَامِينِى مِنْ أَزْوَاجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ أَزْوَاجُكَ أَرْسَلْنَنِى وَهُنَّ يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِى ابْنَةِ أَبِى قُحَافَةَ . ثُمَّ أَقْبَلَتْ عَلَىَّ تَشْتِمُنِى فَجَعَلْتُ أُرَاقِبُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَأَنْظُرُ طَرْفَهُ هَلْ يَأْذَنُ لِى مِنْ أَنْ أَنْتَصِرَ مِنْهَا - قَالَتْ - فَشَتَمَتْنِى حَتَّى ظَنَنْتُ أَنَّهُ لاَ يَكْرَهُ أَنْ أَنْتَصِرَ مِنْهَا فَاسْتَقْبَلْتُهَا فَلَمْ أَلْبَثْ أَنْ أَفْحَمْتُهَا فَقَالَ لَهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّهَا ابْنَةُ أَبِى بَكْرٍ » . قَالَتْ عَائِشَةُ فَلَمْ أَرَ امْرَأَةً خَيْرًا وَلاَ أَكْثَرَ صَدَقَةً وَلاَ أَوْصَلَ لِلرَّحِمِ وَأَبْذَلَ لِنَفْسِهَا فِى كُلِّ شَىْءٍ يُتَقَرَّبُ بِهِ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى مِنْ زَيْنَبَ مَا عَدَا سَوْرَةً مِنْ حِدَّةٍ كَانَتْ فِيهَا تُوشِكُ مِنْهَا الْفَيأَةَ . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَا خَطَأٌ وَالصَّوَابُ الَّذِى قَبْلَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28051, N003398
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ النَّيْسَابُورِىُّ الثِّقَةُ الْمَأْمُونُ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتِ اجْتَمَعْنَ أَزْوَاجُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلْنَ فَاطِمَةَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَ لَهَا إِنَّ نِسَاءَكَ وَذَكَرَ كَلِمَةً مَعْنَاهَا يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِى ابْنَةِ أَبِى قُحَافَةَ . قَالَتْ فَدَخَلَتْ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ مَعَ عَائِشَةَ فِى مِرْطِهَا فَقَالَتْ لَهُ إِنَّ نِسَاءَكَ أَرْسَلْنَنِى وَهُنَّ يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِى ابْنَةِ أَبِى قُحَافَةَ . فَقَالَ لَهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَتُحِبِّينِى » . قَالَتْ نَعَمْ قَالَ « فَأَحِبِّيهَا » . قَالَتْ فَرَجَعَتْ إِلَيْهِنَّ فَأَخْبَرَتْهُنَّ مَا قَالَ فَقُلْنَ لَهَا إِنَّكِ لَمْ تَصْنَعِى شَيْئًا فَارْجِعِى إِلَيْهِ . فَقَالَتْ وَاللَّهِ لاَ أَرْجِعُ إِلَيْهِ فِيهَا أَبَدًا . وَكَانَتِ ابْنَةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَقًّا فَأَرْسَلْنَ زَيْنَبَ بِنْتَ جَحْشٍ قَالَتْ عَائِشَةُ وَهِىَ الَّتِى كَانَتْ تُسَامِينِى مِنْ أَزْوَاجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ أَزْوَاجُكَ أَرْسَلْنَنِى وَهُنَّ يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِى ابْنَةِ أَبِى قُحَافَةَ . ثُمَّ أَقْبَلَتْ عَلَىَّ تَشْتِمُنِى فَجَعَلْتُ أُرَاقِبُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَأَنْظُرُ طَرْفَهُ هَلْ يَأْذَنُ لِى مِنْ أَنْ أَنْتَصِرَ مِنْهَا - قَالَتْ - فَشَتَمَتْنِى حَتَّى ظَنَنْتُ أَنَّهُ لاَ يَكْرَهُ أَنْ أَنْتَصِرَ مِنْهَا فَاسْتَقْبَلْتُهَا فَلَمْ أَلْبَثْ أَنْ أَفْحَمْتُهَا فَقَالَ لَهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّهَا ابْنَةُ أَبِى بَكْرٍ » . قَالَتْ عَائِشَةُ فَلَمْ أَرَ امْرَأَةً خَيْرًا وَلاَ أَكْثَرَ صَدَقَةً وَلاَ أَوْصَلَ لِلرَّحِمِ وَأَبْذَلَ لِنَفْسِهَا فِى كُلِّ شَىْءٍ يُتَقَرَّبُ بِهِ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى مِنْ زَيْنَبَ مَا عَدَا سَوْرَةً مِنْ حِدَّةٍ كَانَتْ فِيهَا تُوشِكُ مِنْهَا الْفَيأَةَ . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَا خَطَأٌ وَالصَّوَابُ الَّذِى قَبْلَهُ .
Tercemesi:
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in hanımları toplandılar ve Fatıma’yı, hanımların Ebu Kuhafe’nin torunu hakkında adil olmanı istiyorlar demesi için Rasûlullah (s.a.v)’e gönderdiler. Ben dış elbisemi giymiştim. Rasûlullah (s.a.v) yanımdayken Fatıma geldi ve Rasûlullah (s.a.v)’e şöyle dedi: “Hanımları beni göndererek Ebu Kuhafe’nin torunu hakkında adil davranmanı istiyor” deyince Rasûlullah (s.a.v): “Beni seviyor musun?” buyurdu. Fatıma: “Evet” deyince, Rasûlullah (s.a.v): “O halde Âişe’yi de sev” buyurdu. Fatıma diyor ki: “Onların yanına vardım ve olup biteni anlattım. Onlar bana bu gidişin faydası olmadı tekrar git ve tekrar söyle dediler. Ben de vallahi bir daha asla bir şey diyemem dedim. Bunun üzerine Cahş’ın kızı Zeyneb’i gönderdiler. Âişe diyor ki: “Onun da Rasûlullah (s.a.v) yanında benim kadar itibarı vardı. O da geldi ve şöyle dedi: “Hanımların Senden Ebu Kuhafe’nin kızı hakkında adil olmanı istiyorlar” dedi ve bana olmadık şeyleri söyledi. Ben cevap vermeme izin verir mi diye Rasûlullah (s.a.v)’in gözünün içine bakıyordum. Âişe şöyle diyor: Zeyneb, beni diliyle epey hırpaladı, ben de Rasûlullah (s.a.v)’in ona cevap vermemden hoşlanmayacağını zannettim ve ona karşılık verdim. Çok geçmeden Rasûlullah (s.a.v) ona dedi ki: “O Ebu Bekir’in kızıdır.” Âişe diyor ki: Ben ondan daha hayırlı bir kadın görmedim çok sadaka veren biriydi. Akrabalarına bağlı idi. Her konuda hayır yapmayı seven ve Allah’a yaklaşmayı isteyen fedakar biriydi. Fakat çabuk hiddetlenip hemen sakinleşirdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Işratü'n-Nisa' 3, /2308
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Muhammed b. Râfi' el-Kuşeyrî (Muhammed b. Râfi' b. Sabur)
Konular:
Evlilik, eşler arası ilişkiler
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ وَمُحَمَّدُ بْنُ صَدَقَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ عَنِ الزُّبَيْدِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « صَلاَةُ اللَّيْلِ مَثْنَى مَثْنَى فَإِذَا خِفْتَ الصُّبْحَ فَأَوْتِرْ بِوَاحِدَةٍ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27615, N001669
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ وَمُحَمَّدُ بْنُ صَدَقَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ عَنِ الزُّبَيْدِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « صَلاَةُ اللَّيْلِ مَثْنَى مَثْنَى فَإِذَا خِفْتَ الصُّبْحَ فَأَوْتِرْ بِوَاحِدَةٍ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Osman ve Muhammed b. Sadaka, o ikisine Muhammed b. Harb, ona ez-Zübeydi, ona ez-Zührî, ona da Salim'in (ra) babasından rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Gece namazı ikişer ikişer rekattır. Sabah vaktinin girmesinden korktuğun zaman bir rekât vitir kılıver."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kıyâmü'l-leyl ve tatavvu'ü'n-nehâr 26, /2199
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Hüzeyl Muhammed b. Velid ez-Zübeydi (Muhammed b. Velid b. Amir)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Harb el-Havlani (Muhammed b. Harb b. Ebreş)
6. Muhammed b. Sadaka el-Cüblanî (Muhammed b. Sadaka)
Konular:
Namaz, gece namazı ve kılınışı
Vitir Namazı, Vitir namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27716, B007057
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَرْعَرَةَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ أَنَّ رَجُلاً أَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اسْتَعْمَلْتَ فُلاَنًا وَلَمْ تَسْتَعْمِلْنِى . قَالَ « إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ بَعْدِى أَثَرَةً ، فَاصْبِرُوا حَتَّى تَلْقَوْنِى » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Arara, ona Şu'be, ona Katâde, ona Enes b. MaIik (ra), ona da Useyd b. Hudayr (ra) şöyle rivayet etti:
Ensâr'dan bir adam Peygamber(sav)'e geldi ve 'Ya Rasulallah! Falancayı vali yada zekat memuru olarak görevlendirdiniz, ama beni görevlendirmediniz beni de başkaları gibi görevlendirseniz dedi.
Rasulullah, ""Sizler benden sonra dünyevî konularda iltimaslar yapıldığını göreceksiniz. Ancak bana kavuşuncaya kadar sabrediniz." buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 2, 2/683
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
Hz. Peygamber, uyarıları
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ - رضى الله عنه - قَالَ بَيْنَمَا أَنَا وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم خَارِجَانِ مِنَ الْمَسْجِدِ فَلَقِيَنَا رَجُلٌ عِنْدَ سُدَّةِ الْمَسْجِدِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَتَى السَّاعَةُ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا أَعْدَدْتَ لَهَا » فَكَأَنَّ الرَّجُلَ اسْتَكَانَ ثُمَّ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَعْدَدْتُ لَهَا كَبِيرَ صِيَامٍ وَلاَ صَلاَةٍ وَلاَ صَدَقَةٍ ، وَلَكِنِّى أُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ . قَالَ « أَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27958, B007153
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ - رضى الله عنه - قَالَ بَيْنَمَا أَنَا وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم خَارِجَانِ مِنَ الْمَسْجِدِ فَلَقِيَنَا رَجُلٌ عِنْدَ سُدَّةِ الْمَسْجِدِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَتَى السَّاعَةُ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا أَعْدَدْتَ لَهَا » فَكَأَنَّ الرَّجُلَ اسْتَكَانَ ثُمَّ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَعْدَدْتُ لَهَا كَبِيرَ صِيَامٍ وَلاَ صَلاَةٍ وَلاَ صَدَقَةٍ ، وَلَكِنِّى أُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ . قَالَ « أَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ » .
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebî Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Sâlim b. Ebî'l-Ca'd, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle dedi: Ben ve Hz. Peygamber (sav) beraber mescitten çıktığımız sırada mescid kapısı üzerindeki gölgeliğin yanında bize bir adam yaklaştı, "Ey Allah'ın rasûlü, kıyamet ne zaman kopacak?" diye sordu. Hz. Peygamber "Sen kıyamet için ne hazırladın?" dedi. Adam başını eğdi, sonra "Oruç, namaz ve sadaka olarak fazla bir şey hazırlamadım ey Allah'ın rasûlü, ama ben Allah'ı ve rasûlünü çok seviyorum" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), "Sen sevdiğin ile beraber olacaksın" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahkâm 10, 2/699
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
İman, Esasları, Ahirete, ahiret için çalışmak
Müslüman, peygamber sevgisi
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
وَعَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَنْ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ يَقُولُ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يُعْطِينِى الْعَطَاءَ فَأَقُولُ أَعْطِهِ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنِّى . حَتَّى أَعْطَانِى مَرَّةً مَالاً فَقُلْتُ أَعْطِهِ مَنْ هُوَ أَفْقَرُ إِلَيْهِ مِنِّى . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُذْهُ فَتَمَوَّلْهُ وَتَصَدَّقْ بِهِ ، فَمَا جَاءَكَ مِنْ هَذَا الْمَالِ وَأَنْتَ غَيْرُ مُشْرِفٍ وَلاَ سَائِلٍ فَخُذْهُ ، وَمَا لاَ فَلاَ تُتْبِعْهُ نَفْسَكَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27970, B007164
Hadis:
وَعَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَنْ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ يَقُولُ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يُعْطِينِى الْعَطَاءَ فَأَقُولُ أَعْطِهِ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنِّى . حَتَّى أَعْطَانِى مَرَّةً مَالاً فَقُلْتُ أَعْطِهِ مَنْ هُوَ أَفْقَرُ إِلَيْهِ مِنِّى . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُذْهُ فَتَمَوَّلْهُ وَتَصَدَّقْ بِهِ ، فَمَا جَاءَكَ مِنْ هَذَا الْمَالِ وَأَنْتَ غَيْرُ مُشْرِفٍ وَلاَ سَائِلٍ فَخُذْهُ ، وَمَا لاَ فَلاَ تُتْبِعْهُ نَفْسَكَ » .
Tercemesi:
Bize Zührî, ona Salim b . Abdullah, ona Abdullah b. Ömer, babası Ömer’in şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (zekat toplama işinde çalışmama karşılık) bana ücret (atâ) verirdi ben de ona “Onu benden daha muhtaç olanlara ver!” derdim. Nihayet bana bir kerre daha mal verdi. Ben yine ona “Bunu benden daha muhtaç olanlara ver!” dedim. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) bana “Sen bunu al, kendi mülkiyetine geçir, sonra da sadaka (olarak fakirlere) ver! Bu çeşit maldan sana gelecek olanı al, göz dikmediğin ve isteyen de olmadığın sürece alabilirsin. Böyle olmayan malda gözün kalmasın!” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahkâm 17, 2/702
Senetler:
()
Konular:
Hediye, hediye kabul etmek
Kazanç, Emek, ücret, işçiye verilmesi/bildirilmesi
KTB, HEDİYELEŞMEK
KTB, SADAKA Sadaka, faydalı eylemlerde bulunmak
Yönetim, ücret verme, asker aylığı bağlama, 15 yaşındakilere vb.