Öneri Formu
Hadis Id, No:
31869, İM004155
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ وَأَبُو كُرَيْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ زَائِدَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ أَبِى مَسْعُودٍ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْمُرُ بِالصَّدَقَةِ فَيَنْطَلِقُ أَحَدُنَا يَتَحَامَلُ حَتَّى يَجِىءَ بِالْمُدِّ وَإِنَّ لأَحَدِهِمُ الْيَوْمَ مِائَةَ أَلْفٍ . قَالَ شَقِيقٌ كَأَنَّهُ يُعَرِّضُ بِنَفْسِهِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Küreyb (Muhammmed b. Alâ (el-Hemdânî), onlara Ebu Üsame (Hammâd b. Üsame el-Kuraşî), ona Zaide (b. Kudame es-Sekafî), ona (Süleyman b. Mihran) el-A’meş, ona da Şakik (b. Seleme el-Esedî) Ebu Mes’ud (el-Ensarî)’nin şöyle anlattığını nakletti: Rasulullah (sav) sadaka vermeyi emrederdi. Bunun üzerine (sadaka vermeye mali gücü olmayan) herhangi birimiz iki avuç (hurma) getirebilmek için gidip sırtında (ücretle) yük taşırdı. Bu gün ise bunların birisinin (kendisinin) yüz bin (dirhem serveti) vardır.
Şakîk dedi ki: Bana Öyle geliyor ki Ebu Mes'ud (bu sözle) üstü kapalı olarak kendisinin (zenginleştiğine) işaret ediyordu.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 12, /675
Senetler:
1. Ebu Mesud el-Ensarî (Ukbe b. Amr b. Sa'lebe b. Esire b. Asire)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Zâide b. Kudame es-Sekafî (Zâide b. Kudame)
5. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
6. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Dünya, mal ve ömür sevgisi / hırsı
Dünya, Mülk, Hz. Peygamberin mala-mülke karşı tavrı Sadaka, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31984, B004661
Hadis:
وَقَالَ أَحْمَدُ بْنُ شَبِيبِ بْنِ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ يُونُسَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ أَسْلَمَ قَالَ خَرَجْنَا مَعَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ فَقَالَ هَذَا قَبْلَ أَنْ تُنْزَلَ الزَّكَاةُ ، فَلَمَّا أُنْزِلَتْ جَعَلَهَا اللَّهُ طُهْرًا لِلأَمْوَالِ .
Tercemesi:
Ahmed b. Şebib b. Saîd dedi ki: Bize babam, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Hâlid b. Eslem’in şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ömer ile beraber çıkmıştık. O: Bu (“Altın ve gümüşü yığıp biriktirenler…” (Tevbe, 9/34) âyeti), zekât farizası inmeden önce idi. Zekât farizası nazil olunca, Allah zekâtı mallar için bir temizlik vesilesi kıldı, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 7, 2/192
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Halid b. Eslem el-Adevî (Halid b. Eslem)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Said Şebîb b. Said et-Temîmî (Şebîb b. Said)
6. Ebu Abdullah Ahmed b. Şebîb el-Habatî (Ahmed b. Şebîb b. Said)
Konular:
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin Zekat, vermemenin cezası
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam, ona Ma'mer; (T) Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona İbn Abbas ona da Ebu Süfyan şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) ile aramızda (hudeybiye antlaşması yapıldıktan sonraki) barış zamanında (Şam'a) gitmiştim. Şam'da bulunduğum sırada Rasulullah'tan (sav) Herakleios'a bir mektup geldi. Mektubu getiren Dihye el-Kelbî onu Busrâ şehrinin valisine, o da Herakleios'a verdi. Herakleios de "peygamberlik iddiasında bulunan bu adamın memleketinden birleri var mı burada?" dedi. Onlar da "evet" dediler. Birkaç Kureyşli ile birlikte davet edildik ve Herakleios'un huzuruna çıkarak karşısına oturtulduk. Herakleios "peygamberlik iddia eden bu adama soy olarak en yakınınız kim?" dedi. Ben de "benim" dedim. Bunun üzerine beni karşısına, arkadaşlarımı da arkama oturttular. Daha sonra tercümanı getirdiler. Herakleios "bunlara söyle! Ben bu adama (Ebu Süfyân'a) peygamberlik iddia eden adam hakkında sorular soracağım. Şayet yalan söylerse bana söylesinler" dedi. Ebu Süfyân "vallahi, arkadaşlarımın beni yalancılıkla kınamayacaklarını bilsem yalan söylerdim" dedi Sonra Herakleios tercümanına "ona 'aranızda onun nesebi nasıldır' diye sor" dedi. Ben de "nesebi soyludur" dedim. Herakleios "peki atalarından melik olan kimse var mıydı?" dedi. Ben de "hayır" dedim. Herakleios "peygamberlik iddia etmeden önce onun yalanına şahit oldunuz mu hiç?" dedi. Ben de "hayır" dedim. Herakleios "peki ona iman edenler toplumun ileri gelenleri mi yoksa zayıfları mı" dedi. Ben de "zayıflarıdır" dedim. Herakleios "ona uyanların sayıları artıyor mu yoksa azalıyor mu?" dedi. Ben de "sayıları artıyor" dedim. Herakleios "ona inandıktan sonra, kızarak dininden dönen oluyor mu?" dedi. Ben de "hayır" dedim. Herakleios "hiç onunla savaştınız mı?" dedi. Ben de "evet" dedim. Herakleios "peki aranızdaki savaş nasıl sonuçlandı?" dedi. Ben de "nöbetleşe oluyordu, bazen onlar bazen de biz kazanırdık" dedim. Herakleios "sözünü çiğneyip antlaşmayı bozar mı?" dedi. Ben de "hayır, ama bu ateşkes süresince ne yapacağını bilemeyiz" dedim. Ebu Süfyan der ki: Vallahi bundan başka olumsuz bir söz söyleyemedim. Herakleios "peki ondan önce peygamberlik iddiasında bulunan oldu mu?" dedi. Ben de "hayır" dedim.
Sonra Herakleios tercümanına "ona şunları söyle" dedi ve şöyle devam etti: "Ben sana soyunu sordum sen soylu olduğunu söyledin. Peygamberler de bu şekilde toplumlarının soylu ve şereflilerinden seçilirler. Sonra ataları arasında bir melikin var olup olmadığını sordum, olmadığını söyledin. Şayet atalarından biri melik olsaydı atalarının eski saltanatına yeniden sahip olmak istiyor derdim. Taraftarları, toplumun ileri gelenler mi yoksa zayıfları mı diye sordum, sen de, zayıflarıdır, dedin. Nitekim peygamberlerin taraftarları da böyledirler. Peygamberlik iddiasından önce yalanına şahit olup olmadığınızı sordum, yalanına şahit olmadığınızı söyledin. İnsanlara yalan söylemediğine göre anladım ki Allah adına da yalan söyleyemez. İnsanların, ona kızarak sonradan dinlerinden ayrılıp ayrılmadığını sordum, ayrılmadıklarını söyledin. İşte kalbe giren iman böyledir. 'Ona inananlar artıyor mu, azalıyor mu' sordum, arttıklarını söyledin. İşte iman tamama erinceye kadar böyledir. Sana, onunla savaşıp savaşmadığınızı sordum, savaştığınızı bazen onun bazen de sizin kazandığınızı söyledin. İşte peygamberler de böyle imtihan edilirler. Ama en sonunda kazanan onlar olur. sana, onun sözünü çiğneyip çiğnemediğini, sordum, sözünde durduğunu söyledin. İşte peygamberler de böyledirler, verdiği sözü çiğnemezler. Ondan önce başka birinin böyle bir iddiada bulunup bulunmadığını sordum, hayır dedin. Eğer daha önce böyle bir iddiada bulunan biri olsaydı bu adam da onu taklit ediyor, derdim."
Daha sonra Herakleios "size ne emrediyor?" diye sordu. Ben de "bize namaz kılmayı, zekat vermeyi, akrabalık bağlarını koruyup gözetmeyi ve iffetli olmayı emrediyor" dedim. Herakleios "eğer bu dediklerin onda varsa, o hak bir peygamberdir. Ben onun ortaya çıkacağını biliyordum ama sizden biri olacağını tahmin etmiyordum. Şayet ona yetişebileceğimi bilseydim onunla görüşmek isterdim. Eğer yanında olsaydım ayaklarını yıkardım. O kesinlikle, bir gün ayaklarımın bastığı şu topraklara hakim olacak" dedi.
Sonra Rasulullah'ın (sav) mektubunu getirtip okudu. İçinde şunlar yazıyordu:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Rasulü Muhammed'den Rum kralı Herakleios'a. Hidayete uyanlara selam olsun. Seni İslam'a davet ediyorum. İslam'a gir ki kurtuluşa eresin. İslam'a gir ki Allah sana iki kere sevap versin. Eğer kabul etmezsen halkının vebalini de boynunda taşırsın. “Ey kitap ehli! Aramızdaki ortak bir söze gelin: Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim. Şahit olun ki biz Müslümanlardanız." (Ali İmran, 64).
Mektubu okumayı bitirince etrafındakiler söylenmeye başladılar, gürültü oluştu. Bizim çıkarılmamız emredildi. Çıktığımız esnada arkadaşlarıma "İbn Ebu Kebşe'nin meselesi iyice büyüdü. Roma kralı bile ondan korkuyor" dedim. Rasulullah'ın (sav) zafere kavuşacağı konusunda kesin kanaat besliyordum. Ta ki Allah bana İslam'ı nasip etti.
Zührî der ki: Herakleios, Romalıların ileri gelenlerini çağırıp köşklerinden birinde onları topladı. Onlara "Ey Romalılar! Daima kurtuluş ve istikamet üzere olmayı, güç ve hakimiyetinizin baki kalmasını istemez misiniz?" deyince ürküp kaçışan yaban merkepleri gibi kapıya doğru koşuştular. Ancak kapıların kapatıldığını fark ettiler. Herakleios "onları bırakmayın." dedi. Onları yanına getirttikten sonra "Hanginizin dinine daha sıkı bağlı olduğunu öğrenmek için sizi sınadım. Sizden beklediğim tavrı sergilediniz" dedi. Onlar da önünde secde ettiler, ona bağlılıklarını gösterdiler.
Rasulullah (sav) ile aramızda (hudeybiye antlaşması yapıldıktan sonraki) barış zamanında (Şam'a) gitmiştim. Şam'da bulunduğum sırada Rasulullah'tan (sav) Herakleios'a bir mektup geldi. Mektubu getiren Dihye el-Kelbî onu Busrâ şehrinin valisine, o da Herakleios'a verdi. Herakleios de "peygamberlik iddiasında bulunan bu adamın memleketinden birleri var mı burada?" dedi. Onlar da "evet" dediler. Birkaç Kureyşli ile birlikte davet edildik ve Herakleios'un huzuruna çıkarak karşısına oturtulduk. Herakleios "peygamberlik iddia eden bu adama soy olarak en yakınınız kim?" dedi. Ben de "benim" dedim. Bunun üzerine beni karşısına, arkadaşlarımı da arkama oturttular. Daha sonra tercümanı getirdiler. Herakleios "bunlara söyle! Ben bu adama (Ebu Süfyân'a) peygamberlik iddia eden adam hakkında sorular soracağım. Şayet yalan söylerse bana söylesinler" dedi. Ebu Süfyân "vallahi, arkadaşlarımın beni yalancılıkla kınamayacaklarını bilsem yalan söylerdim" dedi Sonra Herakleios tercümanına "ona 'aranızda onun nesebi nasıldır' diye sor" dedi. Ben de "nesebi soyludur" dedim. Herakleios "peki atalarından melik olan kimse var mıydı?" dedi. Ben de "hayır" dedim. Herakleios "peygamberlik iddia etmeden önce onun yalanına şahit oldunuz mu hiç?" dedi. Ben de "hayır" dedim. Herakleios "peki ona iman edenler toplumun ileri gelenleri mi yoksa zayıfları mı" dedi. Ben de "zayıflarıdır" dedim. Herakleios "ona uyanların sayıları artıyor mu yoksa azalıyor mu?" dedi. Ben de "sayıları artıyor" dedim. Herakleios "ona inandıktan sonra, kızarak dininden dönen oluyor mu?" dedi. Ben de "hayır" dedim. Herakleios "hiç onunla savaştınız mı?" dedi. Ben de "evet" dedim. Herakleios "peki aranızdaki savaş nasıl sonuçlandı?" dedi. Ben de "nöbetleşe oluyordu, bazen onlar bazen de biz kazanırdık" dedim. Herakleios "sözünü çiğneyip antlaşmayı bozar mı?" dedi. Ben de "hayır, ama bu ateşkes süresince ne yapacağını bilemeyiz" dedim. Ebu Süfyan der ki: Vallahi bundan başka olumsuz bir söz söyleyemedim. Herakleios "peki ondan önce peygamberlik iddiasında bulunan oldu mu?" dedi. Ben de "hayır" dedim.
Sonra Herakleios tercümanına "ona şunları söyle" dedi ve şöyle devam etti: "Ben sana soyunu sordum sen soylu olduğunu söyledin. Peygamberler de bu şekilde toplumlarının soylu ve şereflilerinden seçilirler. Sonra ataları arasında bir melikin var olup olmadığını sordum, olmadığını söyledin. Şayet atalarından biri melik olsaydı atalarının eski saltanatına yeniden sahip olmak istiyor derdim. Taraftarları, toplumun ileri gelenler mi yoksa zayıfları mı diye sordum, sen de, zayıflarıdır, dedin. Nitekim peygamberlerin taraftarları da böyledirler. Peygamberlik iddiasından önce yalanına şahit olup olmadığınızı sordum, yalanına şahit olmadığınızı söyledin. İnsanlara yalan söylemediğine göre anladım ki Allah adına da yalan söyleyemez. İnsanların, ona kızarak sonradan dinlerinden ayrılıp ayrılmadığını sordum, ayrılmadıklarını söyledin. İşte kalbe giren iman böyledir. 'Ona inananlar artıyor mu, azalıyor mu' sordum, arttıklarını söyledin. İşte iman tamama erinceye kadar böyledir. Sana, onunla savaşıp savaşmadığınızı sordum, savaştığınızı bazen onun bazen de sizin kazandığınızı söyledin. İşte peygamberler de böyle imtihan edilirler. Ama en sonunda kazanan onlar olur. sana, onun sözünü çiğneyip çiğnemediğini, sordum, sözünde durduğunu söyledin. İşte peygamberler de böyledirler, verdiği sözü çiğnemezler. Ondan önce başka birinin böyle bir iddiada bulunup bulunmadığını sordum, hayır dedin. Eğer daha önce böyle bir iddiada bulunan biri olsaydı bu adam da onu taklit ediyor, derdim."
Daha sonra Herakleios "size ne emrediyor?" diye sordu. Ben de "bize namaz kılmayı, zekat vermeyi, akrabalık bağlarını koruyup gözetmeyi ve iffetli olmayı emrediyor" dedim. Herakleios "eğer bu dediklerin onda varsa, o hak bir peygamberdir. Ben onun ortaya çıkacağını biliyordum ama sizden biri olacağını tahmin etmiyordum. Şayet ona yetişebileceğimi bilseydim onunla görüşmek isterdim. Eğer yanında olsaydım ayaklarını yıkardım. O kesinlikle, bir gün ayaklarımın bastığı şu topraklara hakim olacak" dedi.
Sonra Rasulullah'ın (sav) mektubunu getirtip okudu. İçinde şunlar yazıyordu:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Rasulü Muhammed'den Rum kralı Herakleios'a. Hidayete uyanlara selam olsun. Seni İslam'a davet ediyorum. İslam'a gir ki kurtuluşa eresin. İslam'a gir ki Allah sana iki kere sevap versin. Eğer kabul etmezsen halkının vebalini de boynunda taşırsın. “Ey kitap ehli! Aramızdaki ortak bir söze gelin: Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim. Şahit olun ki biz Müslümanlardanız." (Ali İmran, 64).
Mektubu okumayı bitirince etrafındakiler söylenmeye başladılar, gürültü oluştu. Bizim çıkarılmamız emredildi. Çıktığımız esnada arkadaşlarıma "İbn Ebu Kebşe'nin meselesi iyice büyüdü. Roma kralı bile ondan korkuyor" dedim. Rasulullah'ın (sav) zafere kavuşacağı konusunda kesin kanaat besliyordum. Ta ki Allah bana İslam'ı nasip etti.
Zührî der ki: Herakleios, Romalıların ileri gelenlerini çağırıp köşklerinden birinde onları topladı. Onlara "Ey Romalılar! Daima kurtuluş ve istikamet üzere olmayı, güç ve hakimiyetinizin baki kalmasını istemez misiniz?" deyince ürküp kaçışan yaban merkepleri gibi kapıya doğru koşuştular. Ancak kapıların kapatıldığını fark ettiler. Herakleios "onları bırakmayın." dedi. Onları yanına getirttikten sonra "Hanginizin dinine daha sıkı bağlı olduğunu öğrenmek için sizi sınadım. Sizden beklediğim tavrı sergilediniz" dedi. Onlar da önünde secde ettiler, ona bağlılıklarını gösterdiler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 4, 2/161
Senetler:
1. Ebu Süfyan b. Harb el-Kuraşi (Sahr b. Harb b. Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenaf)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
6. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
7. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Ebu Süfyan, Herakliyusla konuşması
Eğitim, Hz. Peygamber'in Müslümanları Eğitmesi
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
Hz. Peygamber, öğreticiliği
Hz. Peygamber, seçilmişliği
Hz. Peygamber, üstünlüğü
Müslüman, peygamber sevgisi
NESLİN KORUNMASI
Tebliğ, Hz. Peygamber, hükümdarlara mektubu
Tebliğ, İslam'a Davet
Bize Sadaka, ona Yahya, ona Sufyân, ona Süleyman, ona İbrahim, ona Abîde, ona da Abdullah -Yahya der ki: Bu hadisin bir kısmını bana Amr b. Mürre rivayet etmiştir- Abdullah b. Mesud şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) bana "Kur'an oku bana" buyurdu. Ben “Kur'ân Size indirildiği hâlde, ben mi size okuyayım?” dedim. Rasulullah (sav) "Kur'an'ı benden başkasından dinlemeyi seviyorum" dedi. Bunun üzerine ben Nisâ Suresini okudum ve "Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!"(Nisâ, 41) ayetine geldiğimde, Peygamber (sav) bana "yeter dur" buyurdu. Bir de gördüm ki Hz. Peygamber'in iki gözünden yaşlar süzülüyor.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31699, B004582
Hadis:
حَدَّثَنَا صَدَقَةُ أَخْبَرَنَا يَحْيَى عَنْ سُفْيَانَ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبِيدَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ يَحْيَى بَعْضُ الْحَدِيثِ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ قَالَ قَالَ لِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اقْرَأْ عَلَىَّ » . قُلْتُ آقْرَأُ عَلَيْكَ وَعَلَيْكَ أُنْزِلَ قَالَ « فَإِنِّى أُحِبُّ أَنْ أَسْمَعَهُ مِنْ غَيْرِى » . فَقَرَأْتُ عَلَيْهِ سُورَةَ النِّسَاءِ حَتَّى بَلَغْتُ ( فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ بِشَهِيدٍ وَجِئْنَا بِكَ عَلَى هَؤُلاَءِ شَهِيدًا ) قَالَ « أَمْسِكْ » . فَإِذَا عَيْنَاهُ تَذْرِفَانِ .
Tercemesi:
Bize Sadaka, ona Yahya, ona Sufyân, ona Süleyman, ona İbrahim, ona Abîde, ona da Abdullah -Yahya der ki: Bu hadisin bir kısmını bana Amr b. Mürre rivayet etmiştir- Abdullah b. Mesud şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) bana "Kur'an oku bana" buyurdu. Ben “Kur'ân Size indirildiği hâlde, ben mi size okuyayım?” dedim. Rasulullah (sav) "Kur'an'ı benden başkasından dinlemeyi seviyorum" dedi. Bunun üzerine ben Nisâ Suresini okudum ve "Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!"(Nisâ, 41) ayetine geldiğimde, Peygamber (sav) bana "yeter dur" buyurdu. Bir de gördüm ki Hz. Peygamber'in iki gözünden yaşlar süzülüyor.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 9, 2/171
Senetler:
1. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
2. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
4. Abide b. Amr el-A'ver (Abide b. Amr)
5. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
6. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
7. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
8. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
9. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
Huşû, Huşû
Kur'an, Kur'an'ı başkasından dinlemek
Kur'an, okuyup anlamak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31701, B004584
Hadis:
حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ الْفَضْلِ أَخْبَرَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ يَعْلَى بْنِ مُسْلِمٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - ( أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِى الأَمْرِ مِنْكُمْ ) . قَالَ نَزَلَتْ فِى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حُذَافَةَ بْنِ قَيْسِ بْنِ عَدِىٍّ ، إِذْ بَعَثَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى سَرِيَّةٍ .
Tercemesi:
Bize Sadaka b. Fadl, ona Haccac b. Muhammed, ona (Abdülmelik b. Abdülaziz) b. Cüreyc, ona Ya'la b. Müslim, ona Said b. Cübeyr ona da (Abdullah) b. Abbas (r.anhüma) şöyle demiştir: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin..." (Nisâ, 4/59) ayeti, Hz. Peygamber'in (sav) bir askerî birliğin komutanı olarak gönderdiği Abdullah b. Huzafe b. Kays b. Adiyy hakkında nazil oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 11, 2/171
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ya'la b. Müslim el-Mekki (Ya'la b. Müslim b. Hürmüz)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
İtaat, Allah ve Rasûlüne itaat
Kur'an, Nüzul sebebleri
Yönetim, İtaatin sınırları
Yönetim, ulü'l-emre itaat
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ الْحَارِثِ الذِّمَارِىُّ سَمِعْتُ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كُلُّ مُسْكِرٍ حَرَامٌ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31827, İM003387
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ الْحَارِثِ الذِّمَارِىُّ سَمِعْتُ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كُلُّ مُسْكِرٍ حَرَامٌ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, ona Sadaka b. Halid, ona Yahya b. el-Haris ez-Zimârî, oma Sâlim b. Abdullah b. Ömer, ona babası, ona da Abdullah b. Ömer'den (ra) rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir: "Sarhoşluk veren her şey haramdır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Eşribe 9, /550
Senetler:
()
Konular:
İçki, yasağın kapsamı ve tanımı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31836, İM004133
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ أَبِى مَرْيَمَ عَنْ أَبِى عُبَيْدِ اللَّهِ مُسْلِمِ بْنِ مِشْكَمٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ غَيْلاَنَ الثَّقَفِىِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « اللَّهُمَّ مَنْ آمَنَ بِى وَصَدَّقَنِى وَعَلِمَ أَنَّ مَا جِئْتُ بِهِ هُوَ الْحَقُّ مِنْ عِنْدِكَ - فَأَقْلِلْ مَالَهُ وَوَلَدَهُ وَحَبِّبْ إِلَيْهِ لِقَاءَكَ وَعَجِّلْ لَهُ الْقَضَاءَ وَمَنْ لَمْ يُؤْمِنْ بِى وَلَمْ يُصَدِّقْنِى وَلَمْ يَعْلَمْ أَنَّ مَا جِئْتُ بِهِ هُوَ الْحَقُّ مِنْ عِنْدِكَ فَأَكْثِرْ مَالَهُ وَوَلَدَهُ وَأَطِلْ عُمْرَهُ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, ona Sadaka b. Halid, ona Yezid b. Ebu Meryem, ona Ebu Ubeydullah Müslim b. Mişkem, ona da Amr b. Ğaylân es-Sakafî'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir: "Allah'ım! Kim bana iman edip beni tasdik eder (doğrular) ve getirdiğim (din) in senin katından (gelme) yegâne hak (din) olduğunu bilirse, sen o kimseye az mal ve az çocuk ver, sana kavuşmayı ona sevimli kıl ve ölümünü çabuklaştır (yâni ömrünü uzun tutma). Kim de bana iman etmez, beni tasdik etmez (doğrulamaz) ve benim getirdiğim (din)in senin katından (gelme) yegâne hak (din) olduğunu bilmezse o kimseye çok mal ve çok çocuk ver ve ömrünü uzat."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 8, /672
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31972, İM003409
Hadis:
حَدَّثَنَا مُجَاهِدُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ عَنْ صَدَقَةَ أَبِى مُعَاوِيَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَاقِدٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِنَبِيذِ جَرٍّ يَنِشُّ فَقَالَ « اضْرِبْ بِهَذَا الْحَائِطَ فَإِنَّ هَذَا شَرَابُ مَنْ لاَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ » .
Tercemesi:
Bize Mücahid b. Musa, ona el-Velid, ona Sadaka Ebu Muaviye, ona Zeyd b. Vâkıd, ona Halid b. Abdullah, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Peygamber'e (sav) bir cer (yâni topraktan mamul küp-testi) şırası getirildi. Şıra kabarıp kaynıyordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav) (bana): "Bunu bahçeye dök. Çünkü bu, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan kimsenin içkisidir." buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Eşribe 15, /553
Senetler:
()
Konular:
İçecekler, şıra
İçki, içki yapılan kapların kullanılmaması
İçki, yasağın kapsamı ve tanımı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31752, B004104
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْبَرَاءِ - رضى الله عنه - قَالَ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَنْقُلُ التُّرَابَ يَوْمَ الْخَنْدَقِ حَتَّى أَغْمَرَ بَطْنَهُ أَوِ اغْبَرَّ بَطْنُهُ يَقُولُ وَاللَّهِ لَوْلاَ اللَّهُ مَا اهْتَدَيْنَا وَلاَ تَصَدَّقْنَا وَلاَ صَلَّيْنَا فَأَنْزِلَنْ سَكِينَةً عَلَيْنَا وَثَبِّتِ الأَقْدَامَ إِنْ لاَقَيْنَا إِنَّ الأُلَى قَدْ بَغَوْا عَلَيْنَا إِذَا أَرَادُوا فِتْنَةً أَبَيْنَا وَرَفَعَ بِهَا صَوْتَهُ أَبَيْنَا أَبَيْنَا .
Tercemesi:
-.......el-Berâ ibn Âzib (R) şöyle demiştir: Hendek günü (toprak kazılması yapılırken) Peygamber toprak taşıyordu. Hattâ karnını toprak örtmüş -yâhud karnı toza bulanmıştı. Peygamber (bu sırada Abdullah ibn Revâha'nın) şu recezini söylüyordu;
Vallahi levîâ'llâhu mahtedeynâ Velâ tasaddaknâ velâ salleynâ Feenzüen sekîneten aleynâ Ve sebbiti'l-akdâme in lâkaynâ İnne'1-ulâ kad bağav aleynâ İzâ erâdu fitnelen ebeynâ
(= Allah'a yemîn ederim ki, Allah olmasaydı biz doğru yolu bulamazdık. Sadaka da vermez, namaz da kılmazdık. (Yâ Rabb!) Kâfirlerle karşılaştığımızda ayaklarımızı sabit tut, üzerimize sekînet -ma'nevî kuvvet- yânî sabır ve sebat indir. Şübhesiz onlar bizim üzerimize saldırmışlardır. Onlar bize fitne ve fesâd yapmak istedikleri zaman kaçmayıp dayatırız.)
el-Berâ ibn Âzib: Peygamber (S) "Ebeynâ ebeynâ (= Kaçmaz dayatırız, kaçmaz dayatırız)/" kelimelerini söylerken sesini yükseltirdi, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 29, 2/72
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
Beslenme, Açlık,
Fedakarlık,
Hz. Peygamber, Şiir okuması, yazması
Siyer, Hendek günü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31759, B004106
Hadis:
حَدَّثَنِى أَحْمَدُ بْنُ عُثْمَانَ حَدَّثَنَا شُرَيْحُ بْنُ مَسْلَمَةَ قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ يُوسُفَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ يُحَدِّثُ قَالَ لَمَّا كَانَ يَوْمُ الأَحْزَابِ ، وَخَنْدَقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأَيْتُهُ يَنْقُلُ مِنْ تُرَابِ الْخَنْدَقِ حَتَّى وَارَى عَنِّى الْغُبَارُ جِلْدَةَ بَطْنِهِ ، وَكَانَ كَثِيرَ الشَّعَرِ ، فَسَمِعْتُهُ يَرْتَجِزُ بِكَلِمَاتِ ابْنِ رَوَاحَةَ ، وَهْوَ يَنْقُلُ مِنَ التُّرَابِ يَقُولُ اللَّهُمَّ لَوْلاَ أَنْتَ مَا اهْتَدَيْنَا وَلاَ تَصَدَّقْنَا وَلاَ صَلَّيْنَا فَأَنْزِلَنْ سَكِينَةً عَلَيْنَا وَثَبِّتِ الأَقْدَامَ إِنْ لاَقَيْنَا إِنَّ الأُلَى قَدْ بَغَوْا عَلَيْنَا وَإِنْ أَرَادُوا فِتْنَةً أَبَيْنَا قَالَ ثُمَّ يَمُدُّ صَوْتَهُ بِآخِرِهَا .
Tercemesi:
Buharî'nin verdiği isnadta şu bilgiler yer alıyor: Ahmed b. Osman’ın, Şurayh b. Mesleme’den naklen bana bildirdiğine göre İbrahim b. Yusuf şöyle demiştir: Babam Ebû İshâk’tan o da el-Berâ b Âzib(r.a.)'den şu hadisi rivayet etmiştir:
Hendek savaşının olduğu günlerdi. Hendek kazıldığı sırada Allah'ın Resulünü, hendeğin toprağından taşırken gördüm, vücudundaki her tüye varana kadar toz içinde kalmıştı. Onu bu haldeyken, Şair Abdullah b. Revâha’ya ait bir şiiri mırıldanırken duydum: "Allah’ım, olmasaydın sen, mahrumduk, hidayetten/ sadaka ve namaz uzaktı bizden/ Düşman kapıda yağdır mevlam bir huzur/ Ayaklarımızı sabit durdur/Üzerimize gelmekte bilenmiş düşman fertleri/ Karşı koruz onlara, gücümüz sınamaksa dertleri" el-Berâ, Hz. Peygamber (as.)bu şiirin sonundaki "Ebeynâ" kelimesinde sesini uzatıyordu, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 29, 2/73
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Yusuf b. İshak es-Sebi'i (Yusuf b. İshak b. Ebu İshak)
4. İbn Ebu İshak İbrahim b. Yusuf es-Sebi'î (İbrahim b. Yusuf b. İshak b. Amr b. Abdullah)
5. Şurayh b. Mesleme et-Tenûhî (Şurayh b. Mesleme)
6. Ahmed b. Osman el-Evdi (Ahmed b. Osman b. Hakim b. Zübyan)
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, Şiir okuması, yazması
Siyer, Hendek günü
SÖZÜN BÜYÜSÜ