Bize Yahya, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb; (T) Bize Said b. Mervân, ona Muhammed b. Abdülaziz b. Ebu Rizme, ona Ebu Salih Selmûyeh, ona Abdullah, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona da Nebî'nin (sav) hanımı Aişe şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'a (sav) gelen (vahyin) ilki uykudaki sadık rüya şeklindeydi. Gördüğü bir rüya ertesi vakit mutlaka sabahın aydınlığı gibi apaçık gerçekleşirdi. Ardından ona yalnızlık sevdirildi. Hira mağarasına gider, ailesine dönmeden, orada gecelerce tehannüste bulunur, yani ibadet ederdi. Bunun için de (yanına) azık alırdı. (Azığı bittikten) sonra Hatice'nin (yanına) döner, aynı şekilde azık alırdı. Nihayet, o Hira mağarasında iken Hak, kendisine geldi. Melek, ona geldi ve ''oku'' dedi. Rasulullah (sav), ''ben okuma bilmem'' dedi. (Rasulullah şöyle) buyurdu: ''(Melek), beni alıp takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, 'okuma bilmem' dedim. Beni (yine) alıp ikinci kez takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, 'okuma bilmem' dedim. Beni (bir daha) alıp takatim kesilene kadar üçüncü sefer sıktı, sonra bırakıp 'yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alakadan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti' dedi.'' Rasulullah (sav) korkudan titreyerek oradan döndü. Nihayet, Hatice'nin (yanına) girdi ve ''beni örtün, beni örtün'' dedi. Korku (hali) ondan gidene kadar kendisini örttüler. Hatice'ye, ''ey Hatice, bana ne oluyor, kendim için endişeleniyorum'' dedi (ve) olanı kendisine anlattı. Hatice, ''asla, sevin. Allah'a yemin olsun ki, o seni asla rezil-rüsvâ etmez. Ona yemin olsun ki sen, akrabayı ihmal etmez, doğru konuşur, muhtaçları gözetir, sadece sende olanı başkalarına infak eder, misafiri ağırlar, Hak'tan gelen sıkıntılara karşı insanlara yardım edersin'' dedi. Hatice onu aldı ve Varaka b. Nevfel'e götürdü ki o, Hatice'nin amcasının oğlu idi. Kendisi Cahiliye devrinde Hristiyan olmuş, Arapça yazabilen, İncil'i, Allah'ın yazmasını dilediği kadar Arapça olarak yazabilen biriydi. (Ayrıca) oldukça yaşlı olup gözleri görmezdi. Hatice, ''Ey amcamın oğlu, kardeşinin oğlunu dinle'' dedi. Varaka, ''Ey kardeşimin oğlu, ne görüyorsun'' dedi. Nebî (sav), gördüğünü ona anlattı. Varaka, ''Bu, Musa'ya indirilen Nâmûs'tur. Keşke, o zaman genç olup hayatta olabilsem'' dedi. (Varaka), başka şeyler de söyledi. Rasulullah (sav), ''onlar beni sürecekler mi'' dedi. Varaka, ''evet, senin getirdiğini getirene (muhakkak) eziyet edilmiştir. Senin zamanına (kadar) sağ kalabilirsem, sana her şeyimle yardım ederim'' dedi. (Ne var ki), çok geçmeden kendisi vefat etti. Vahiy de bir süre kesildi. (Bundan dolayı) Rasulullah (sav), üzüldü.
Açıklama: Hz. Peygamberʼe (sav) ilk vahiy gelişiyle ilgili olarak aktarılan rivayetlerin bazılarında bu rivayette olduğu gibi Oʼnun intiharı düşündüğü bilgisi yer almaktadır. Ancak hadisin Arapça metnine bakıldığında intihar ile ilgili bölüm فِيمَا بَلَغَنَا yani "bize ulaştığına göre" ifadesiyle aktarılmaktadır. Bu konuya dair yapılan çalışmalarda ilgili bölümün bu rivayet sigasıyla nakledilmesi sebebiyle isnadında kopukluk olduğu ve sahihlik özelliğini kaybettiği ifade edilmektedir. Kadı İyâz (Kadı İyâz, eş-Şifâ, II, 104) ve Ayni (el-Aynî, Umdetuʼl-Kârî, I, 145) gibi alimlere göre bu tasarruf hadisin senedinde yer alan Maʼmer b. Râşidʼe aittir ve bilgiyi kimden aldığı belli değildir. Maʼmer muhtemelen ez-Zührîʼden konuya dair biri sahih diğeri zayıf iki rivayeti almış ve ikinci, yani zayıf rivayeti sahih rivayetin akabinde bu duruma işaret eden فِيمَا بَلَغَنَا lafzıyla aktarmıştır. Dolayısı ile rivayette yer alan intihar olayı sahih bir nakil olarak kabul edilmemektedir (Ayrıntılı bilgi için bkz.Kahraman, Hüseyin - Mehmet Şakar, Hz. Peygamber’in İlk Vahyin Akabinde İntiharı Düşünmesi ile İlgili Rivayetlerin Tahlil ve Tenkidi, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017, cilt: XXVI, sayı: 1, s. 151-189 .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33472, B004953
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ. ح حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ مَرْوَانَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ أَبِى رِزْمَةَ أَخْبَرَنَا أَبُو صَالِحٍ سَلْمَوَيْهِ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ شِهَابٍ أَنَّ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَتْ كَانَ أَوَّلُ مَا بُدِئَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الرُّؤْيَا الصَّادِقَةُ فِى النَّوْمِ ، فَكَانَ لاَ يَرَى رُؤْيَا إِلاَّ جَاءَتْ مِثْلَ فَلَقِ الصُّبْحِ ، ثُمَّ حُبِّبَ إِلَيْهِ الْخَلاَءُ فَكَانَ يَلْحَقُ بِغَارِ حِرَاءٍ فَيَتَحَنَّثُ فِيهِ - قَالَ وَالتَّحَنُّثُ التَّعَبُّدُ - اللَّيَالِىَ ذَوَاتِ الْعَدَدِ قَبْلَ أَنْ يَرْجِعَ إِلَى أَهْلِهِ ، وَيَتَزَوَّدُ لِذَلِكَ ، ثُمَّ يَرْجِعُ إِلَى خَدِيجَةَ فَيَتَزَوَّدُ بِمِثْلِهَا ، حَتَّى فَجِئَهُ الْحَقُّ وَهْوَ فِى غَارِ حِرَاءٍ فَجَاءَهُ الْمَلَكُ فَقَالَ اقْرَأْ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَا أَنَا بِقَارِئٍ » . قَالَ « فَأَخَذَنِى فَغَطَّنِى حَتَّى بَلَغَ مِنِّى الْجُهْدُ ثُمَّ أَرْسَلَنِى . فَقَالَ اقْرَأْ . قُلْتُ مَا أَنَا بِقَارِئٍ . فَأَخَذَنِى فَغَطَّنِى الثَّانِيِةَ حَتَّى بَلَغَ مِنِّى الْجُهْدُ ، ثُمَّ أَرْسَلَنِى . فَقَالَ اقْرَأْ . قُلْتُ مَا أَنَا بِقَارِئٍ . فَأَخَذَنِى فَغَطَّنِى الثَّالِثَةَ حَتَّى بَلَغَ مِنِّى الْجُهْدُ ثُمَّ أَرْسَلَنِى . فَقَالَ ( اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِى خَلَقَ * خَلَقَ الإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ * اقْرَأْ وَرَبُّكَ الأَكْرَمُ * الَّذِى عَلَّمَ بِالْقَلَمِ ) » . الآيَاتِ إِلَى قَوْلِهِ ( عَلَّمَ الإِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ ) فَرَجَعَ بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم تَرْجُفُ بَوَادِرُهُ حَتَّى دَخَلَ عَلَى خَدِيجَةَ فَقَالَ « زَمِّلُونِى زَمِّلُونِى » . فَزَمَّلُوهُ حَتَّى ذَهَبَ عَنْهُ الرَّوْعُ قَالَ لِخَدِيجَةَ « أَىْ خَدِيجَةُ مَا لِى ، لَقَدْ خَشِيتُ عَلَى نَفْسِى » . فَأَخْبَرَهَا الْخَبَرَ . قَالَتْ خَدِيجَةُ كَلاَّ أَبْشِرْ ، فَوَاللَّهِ لاَ يُخْزِيكَ اللَّهُ أَبَدًا ، فَوَاللَّهِ إِنَّكَ لَتَصِلُ الرَّحِمَ ، وَتَصْدُقُ الْحَدِيثَ ، وَتَحْمِلُ الْكَلَّ ، وَتَكْسِبُ الْمَعْدُومَ ، وَتَقْرِى الضَّيْفَ ، وَتُعِينُ عَلَى نَوَائِبِ الْحَقِّ . فَانْطَلَقَتْ بِهِ خَدِيجَةُ حَتَّى أَتَتْ بِهِ وَرَقَةَ بْنَ نَوْفَلٍ وَهْوَ ابْنُ عَمِّ خَدِيجَةَ أَخِى أَبِيهَا ، وَكَانَ امْرَأً تَنَصَّرَ فِى الْجَاهِلِيَّةِ ، وَكَانَ يَكْتُبُ الْكِتَابَ الْعَرَبِىَّ وَيَكْتُبُ مِنَ الإِنْجِيلِ بِالْعَرَبِيَّةِ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكْتُبَ ، وَكَانَ شَيْخًا كَبِيرًا قَدْ عَمِىَ فَقَالَتْ خَدِيجَةُ يَا ابْنَ عَمِّ اسْمَعْ مِنِ ابْنِ أَخِيكَ . قَالَ وَرَقَةُ يَا ابْنَ أَخِى مَاذَا تَرَى فَأَخْبَرَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم خَبَرَ مَا رَأَى . فَقَالَ وَرَقَةُ هَذَا النَّامُوسُ الَّذِى أُنْزِلَ عَلَى مُوسَى ، لَيْتَنِى فِيهَا جَذَعًا ، لَيْتَنِى أَكُونُ حَيًّا . ذَكَرَ حَرْفًا . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَوَمُخْرِجِىَّ هُمْ » . قَالَ وَرَقَةُ نَعَمْ لَمْ يَأْتِ رَجُلٌ بِمَا جِئْتَ بِهِ إِلاَّ أُوذِىَ ، وَإِنْ يُدْرِكْنِى يَوْمُكَ حَيًّا أَنْصُرْكَ نَصْرًا مُؤَزَّرًا . ثُمَّ لَمْ يَنْشَبْ وَرَقَةُ أَنْ تُوُفِّىَ ، وَفَتَرَ الْوَحْىُ ، فَتْرَةً حَتَّى حَزِنَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Yahya, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb; (T) Bize Said b. Mervân, ona Muhammed b. Abdülaziz b. Ebu Rizme, ona Ebu Salih Selmûyeh, ona Abdullah, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona da Nebî'nin (sav) hanımı Aişe şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'a (sav) gelen (vahyin) ilki uykudaki sadık rüya şeklindeydi. Gördüğü bir rüya ertesi vakit mutlaka sabahın aydınlığı gibi apaçık gerçekleşirdi. Ardından ona yalnızlık sevdirildi. Hira mağarasına gider, ailesine dönmeden, orada gecelerce tehannüste bulunur, yani ibadet ederdi. Bunun için de (yanına) azık alırdı. (Azığı bittikten) sonra Hatice'nin (yanına) döner, aynı şekilde azık alırdı. Nihayet, o Hira mağarasında iken Hak, kendisine geldi. Melek, ona geldi ve ''oku'' dedi. Rasulullah (sav), ''ben okuma bilmem'' dedi. (Rasulullah şöyle) buyurdu: ''(Melek), beni alıp takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, 'okuma bilmem' dedim. Beni (yine) alıp ikinci kez takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, 'okuma bilmem' dedim. Beni (bir daha) alıp takatim kesilene kadar üçüncü sefer sıktı, sonra bırakıp 'yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alakadan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti' dedi.'' Rasulullah (sav) korkudan titreyerek oradan döndü. Nihayet, Hatice'nin (yanına) girdi ve ''beni örtün, beni örtün'' dedi. Korku (hali) ondan gidene kadar kendisini örttüler. Hatice'ye, ''ey Hatice, bana ne oluyor, kendim için endişeleniyorum'' dedi (ve) olanı kendisine anlattı. Hatice, ''asla, sevin. Allah'a yemin olsun ki, o seni asla rezil-rüsvâ etmez. Ona yemin olsun ki sen, akrabayı ihmal etmez, doğru konuşur, muhtaçları gözetir, sadece sende olanı başkalarına infak eder, misafiri ağırlar, Hak'tan gelen sıkıntılara karşı insanlara yardım edersin'' dedi. Hatice onu aldı ve Varaka b. Nevfel'e götürdü ki o, Hatice'nin amcasının oğlu idi. Kendisi Cahiliye devrinde Hristiyan olmuş, Arapça yazabilen, İncil'i, Allah'ın yazmasını dilediği kadar Arapça olarak yazabilen biriydi. (Ayrıca) oldukça yaşlı olup gözleri görmezdi. Hatice, ''Ey amcamın oğlu, kardeşinin oğlunu dinle'' dedi. Varaka, ''Ey kardeşimin oğlu, ne görüyorsun'' dedi. Nebî (sav), gördüğünü ona anlattı. Varaka, ''Bu, Musa'ya indirilen Nâmûs'tur. Keşke, o zaman genç olup hayatta olabilsem'' dedi. (Varaka), başka şeyler de söyledi. Rasulullah (sav), ''onlar beni sürecekler mi'' dedi. Varaka, ''evet, senin getirdiğini getirene (muhakkak) eziyet edilmiştir. Senin zamanına (kadar) sağ kalabilirsem, sana her şeyimle yardım ederim'' dedi. (Ne var ki), çok geçmeden kendisi vefat etti. Vahiy de bir süre kesildi. (Bundan dolayı) Rasulullah (sav), üzüldü.
Açıklama:
Hz. Peygamberʼe (sav) ilk vahiy gelişiyle ilgili olarak aktarılan rivayetlerin bazılarında bu rivayette olduğu gibi Oʼnun intiharı düşündüğü bilgisi yer almaktadır. Ancak hadisin Arapça metnine bakıldığında intihar ile ilgili bölüm فِيمَا بَلَغَنَا yani "bize ulaştığına göre" ifadesiyle aktarılmaktadır. Bu konuya dair yapılan çalışmalarda ilgili bölümün bu rivayet sigasıyla nakledilmesi sebebiyle isnadında kopukluk olduğu ve sahihlik özelliğini kaybettiği ifade edilmektedir. Kadı İyâz (Kadı İyâz, eş-Şifâ, II, 104) ve Ayni (el-Aynî, Umdetuʼl-Kârî, I, 145) gibi alimlere göre bu tasarruf hadisin senedinde yer alan Maʼmer b. Râşidʼe aittir ve bilgiyi kimden aldığı belli değildir. Maʼmer muhtemelen ez-Zührîʼden konuya dair biri sahih diğeri zayıf iki rivayeti almış ve ikinci, yani zayıf rivayeti sahih rivayetin akabinde bu duruma işaret eden فِيمَا بَلَغَنَا lafzıyla aktarmıştır. Dolayısı ile rivayette yer alan intihar olayı sahih bir nakil olarak kabul edilmemektedir (Ayrıntılı bilgi için bkz.Kahraman, Hüseyin - Mehmet Şakar, Hz. Peygamber’in İlk Vahyin Akabinde İntiharı Düşünmesi ile İlgili Rivayetlerin Tahlil ve Tenkidi, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017, cilt: XXVI, sayı: 1, s. 151-189 .
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/303
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
KTB, VAHİY
Vahiy, başlangıcı
Vahiy, geliş şekilleri
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ كَعْبٍ الْقُرَظِىَّ قَالَ سَمِعْتُ زَيْدَ بْنَ أَرْقَمَ - رضى الله عنه - قَالَ لَمَّا قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ لاَ تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ . وَقَالَ أَيْضًا لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ . أَخْبَرْتُ بِهِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَلاَمَنِى الأَنْصَارُ ، وَحَلَفَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ مَا قَالَ ذَلِكَ ، فَرَجَعْتُ إِلَى الْمَنْزِلِ فَنِمْتُ فَدَعَانِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُهُ فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ قَدْ صَدَّقَكَ » . وَنَزَلَ ( هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لاَ تُنْفِقُوا ) الآيَةَ . وَقَالَ ابْنُ أَبِى زَائِدَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ عَمْرٍو عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ زَيْدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Bize Âdem, ona Şu‘be, ona Hakem, ona Muhammed b. Ka‘b el-Kurazî, ona da Zeyd b. Erkam (ra) şöyle demiştir:
Abdullah b. Ubey “Rasulullah’ın (sav) yanındakilere infak etmeyin” ve “And olsun Medine’ye dönersek (göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır)” dediği zaman, ben bunları Nebi’ye (sav) ulaştırıp haber verdim. Ensâr bundan dolayı beni kınadı ve Abdullah b. Ubeyy bu sözleri söylemediğine yemin etti. Ben de evime dönüp uyudum. Sonra Rasulullah (sav) beni huzuruna çağırttı, huzuruna varınca "şüphesiz Allah senin söylediğini doğruladı" buyurdu ve "Onlar, Rasulullah'ın yanında bulunanlara hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir." (Münâfikun, 7) ayeti indi.
İbn Ebu Zâide der ki: Yine bu hadisi bize A‘meş, ona Amr, ona İbn Ebu Leylâ, ona da Zeyd, Nebi’den (sav) rivayet etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33335, B004902
Hadis:
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ كَعْبٍ الْقُرَظِىَّ قَالَ سَمِعْتُ زَيْدَ بْنَ أَرْقَمَ - رضى الله عنه - قَالَ لَمَّا قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ لاَ تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ . وَقَالَ أَيْضًا لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ . أَخْبَرْتُ بِهِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَلاَمَنِى الأَنْصَارُ ، وَحَلَفَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ مَا قَالَ ذَلِكَ ، فَرَجَعْتُ إِلَى الْمَنْزِلِ فَنِمْتُ فَدَعَانِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُهُ فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ قَدْ صَدَّقَكَ » . وَنَزَلَ ( هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لاَ تُنْفِقُوا ) الآيَةَ . وَقَالَ ابْنُ أَبِى زَائِدَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ عَمْرٍو عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ زَيْدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Âdem, ona Şu‘be, ona Hakem, ona Muhammed b. Ka‘b el-Kurazî, ona da Zeyd b. Erkam (ra) şöyle demiştir:
Abdullah b. Ubey “Rasulullah’ın (sav) yanındakilere infak etmeyin” ve “And olsun Medine’ye dönersek (göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır)” dediği zaman, ben bunları Nebi’ye (sav) ulaştırıp haber verdim. Ensâr bundan dolayı beni kınadı ve Abdullah b. Ubeyy bu sözleri söylemediğine yemin etti. Ben de evime dönüp uyudum. Sonra Rasulullah (sav) beni huzuruna çağırttı, huzuruna varınca "şüphesiz Allah senin söylediğini doğruladı" buyurdu ve "Onlar, Rasulullah'ın yanında bulunanlara hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir." (Münâfikun, 7) ayeti indi.
İbn Ebu Zâide der ki: Yine bu hadisi bize A‘meş, ona Amr, ona İbn Ebu Leylâ, ona da Zeyd, Nebi’den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/281
Senetler:
1. Ebu Amr Zeyd b. Erkam el-Ensarî (Zeyd b. Erkam b. Zeyd b. Kays b. Numan)
2. Ebu Hamza Muhammed b. Ka'b el-Kurazi (Muhammed b. Ka'b b. Süleym b. Esed b. Amr)
3. Ebu Abdullah Hakem b. Uteybe el-Kindî (Hakem b. Uteybe)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Kur'an, nuzül sebebi
Münafık, Abdullah b. Übeyy b. Selul (Münafıkların reisi)
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ زَيْدَ بْنَ أَرْقَمَ قَالَ خَرَجْنَا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى سَفَرٍ أَصَابَ النَّاسَ فِيهِ شِدَّةٌ ، فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ لأَصْحَابِهِ لاَ تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنْفَضُّوا مِنْ حَوْلِهِ . وَقَالَ لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الأَعَزُّ مِنْهَا الأَذَلَّ . فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَأَخْبَرْتُهُ فَأَرْسَلَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُبَىٍّ فَسَأَلَهُ ، فَاجْتَهَدَ يَمِينَهُ مَا فَعَلَ ، قَالُوا كَذَبَ زَيْدٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَقَعَ فِى نَفْسِى مِمَّا قَالُوا شِدَّةٌ ، حَتَّى أَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ تَصْدِيقِى فِى ( إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ ) فَدَعَاهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِيَسْتَغْفِرَ لَهُمْ فَلَوَّوْا رُءُوسَهُمْ . وَقَوْلُهُ ( خُشُبٌ مُسَنَّدَةٌ ) قَالَ كَانُوا رِجَالاً أَجْمَلَ شَىْءٍ .
Bize Amr b. Hâlid, ona Zübeyr b. Muâviye, ona Ebu İshak, ona da Zeyd b. Erkam şöyle demiştir:
Nebi (sav) ile birlikte bir sefere çıkmıştık. İnsanlar bir zorluk ve sıkıntı ile karşı karşıya kaldılar. Bunun üzerine Abdullah b. Ubeyy, arkadaşlarına, “Rasulullah’ın (sav) yanındakilerine infak etmeyin, ki onun etrafından dağılıp gitsinler” ve “ant olsun ki Medine’ye dönecek olursak, aziz olan zelil olanı oradan çıkartacaktır” dedi. Ben de Nebinin (sav) huzuruna gittim ve ona bunu haber verdim. Allah Rasulü Abdullah b. Ubeyy’e birisini gönderdi, o da böyle bir şey söylemediğine dair en ağır yeminleri etti. Bunun üzerine insanlar “Zeyd Rasulullah’a (sav) yalan söyledi” dediler. Onların bu söylediklerinden dolayı içime ağır bir keder çöktü. Sonunda aziz ve celil Allah "Münafıklar sana geldiklerinde…" (Münâfıkun) suresinde beni tasdik eden buyrukları indirdi. Bunun üzerine Nebi (sav) onları kendileri için mağfiret dilemek üzere çağırdı ise de onlar başlarını başka tarafa çevirdiler.
"giydirilmiş kütükler" (Münâfikun, 4) ayeti hakkında (ravi) “onlar (Abdullah ve arkadaşları) çok güzel görünümlü kimselerdi” dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33336, B004903
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ زَيْدَ بْنَ أَرْقَمَ قَالَ خَرَجْنَا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى سَفَرٍ أَصَابَ النَّاسَ فِيهِ شِدَّةٌ ، فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ لأَصْحَابِهِ لاَ تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنْفَضُّوا مِنْ حَوْلِهِ . وَقَالَ لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الأَعَزُّ مِنْهَا الأَذَلَّ . فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَأَخْبَرْتُهُ فَأَرْسَلَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُبَىٍّ فَسَأَلَهُ ، فَاجْتَهَدَ يَمِينَهُ مَا فَعَلَ ، قَالُوا كَذَبَ زَيْدٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَقَعَ فِى نَفْسِى مِمَّا قَالُوا شِدَّةٌ ، حَتَّى أَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ تَصْدِيقِى فِى ( إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ ) فَدَعَاهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِيَسْتَغْفِرَ لَهُمْ فَلَوَّوْا رُءُوسَهُمْ . وَقَوْلُهُ ( خُشُبٌ مُسَنَّدَةٌ ) قَالَ كَانُوا رِجَالاً أَجْمَلَ شَىْءٍ .
Tercemesi:
Bize Amr b. Hâlid, ona Zübeyr b. Muâviye, ona Ebu İshak, ona da Zeyd b. Erkam şöyle demiştir:
Nebi (sav) ile birlikte bir sefere çıkmıştık. İnsanlar bir zorluk ve sıkıntı ile karşı karşıya kaldılar. Bunun üzerine Abdullah b. Ubeyy, arkadaşlarına, “Rasulullah’ın (sav) yanındakilerine infak etmeyin, ki onun etrafından dağılıp gitsinler” ve “ant olsun ki Medine’ye dönecek olursak, aziz olan zelil olanı oradan çıkartacaktır” dedi. Ben de Nebinin (sav) huzuruna gittim ve ona bunu haber verdim. Allah Rasulü Abdullah b. Ubeyy’e birisini gönderdi, o da böyle bir şey söylemediğine dair en ağır yeminleri etti. Bunun üzerine insanlar “Zeyd Rasulullah’a (sav) yalan söyledi” dediler. Onların bu söylediklerinden dolayı içime ağır bir keder çöktü. Sonunda aziz ve celil Allah "Münafıklar sana geldiklerinde…" (Münâfıkun) suresinde beni tasdik eden buyrukları indirdi. Bunun üzerine Nebi (sav) onları kendileri için mağfiret dilemek üzere çağırdı ise de onlar başlarını başka tarafa çevirdiler.
"giydirilmiş kütükler" (Münâfikun, 4) ayeti hakkında (ravi) “onlar (Abdullah ve arkadaşları) çok güzel görünümlü kimselerdi” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/282
Senetler:
1. Ebu Amr Zeyd b. Erkam el-Ensarî (Zeyd b. Erkam b. Zeyd b. Kays b. Numan)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
4. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Kur'an, nuzül sebebi
Münafık, Abdullah b. Übeyy b. Selul (Münafıkların reisi)
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ قَالَ كُنْتُ فِى غَزَاةٍ فَسَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أُبَىٍّ يَقُولُ لاَ تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنْفَضُّوا مِنْ حَوْلِهِ وَلَوْ رَجَعْنَا مِنْ عِنْدِهِ لَيُخْرِجَنَّ الأَعَزُّ مِنْهَا . الأَذَلَّ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِعَمِّى أَوْ لِعُمَرَ فَذَكَرَهُ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَدَعَانِى فَحَدَّثْتُهُ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُبَىٍّ وَأَصْحَابِهِ فَحَلَفُوا مَا قَالُوا فَكَذَّبَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَصَدَّقَهُ فَأَصَابَنِى هَمٌّ لَمْ يُصِبْنِى مِثْلُهُ قَطُّ ، فَجَلَسْتُ فِى الْبَيْتِ فَقَالَ لِى عَمِّى مَا أَرَدْتَ إِلَى أَنْ كَذَّبَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَقَتَكَ . فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ( إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ ) فَبَعَثَ إِلَىَّ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَ فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ قَدْ صَدَّقَكَ يَا زَيْدُ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33333, B004900
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ قَالَ كُنْتُ فِى غَزَاةٍ فَسَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أُبَىٍّ يَقُولُ لاَ تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنْفَضُّوا مِنْ حَوْلِهِ وَلَوْ رَجَعْنَا مِنْ عِنْدِهِ لَيُخْرِجَنَّ الأَعَزُّ مِنْهَا . الأَذَلَّ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِعَمِّى أَوْ لِعُمَرَ فَذَكَرَهُ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَدَعَانِى فَحَدَّثْتُهُ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُبَىٍّ وَأَصْحَابِهِ فَحَلَفُوا مَا قَالُوا فَكَذَّبَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَصَدَّقَهُ فَأَصَابَنِى هَمٌّ لَمْ يُصِبْنِى مِثْلُهُ قَطُّ ، فَجَلَسْتُ فِى الْبَيْتِ فَقَالَ لِى عَمِّى مَا أَرَدْتَ إِلَى أَنْ كَذَّبَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَقَتَكَ . فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ( إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ ) فَبَعَثَ إِلَىَّ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَ فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ قَدْ صَدَّقَكَ يَا زَيْدُ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Zeyd b. Erkam’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bir gazvede idim, Abdullah b. Ubeyy’in: Rasulullah’ın (sav) yanındakilere infak etmeyin ki etrafından dağılsınlar ve eğer onun yanından (Medine’ye) dönersek, şüphesiz daha aziz olan, oradan daha zelil olanları çıkartacaktır, dediğini işittim. Ben de bu sözleri amcama ya da Ömer’e söyledim, o da bunları Nebi’ye bildirdi. Rasulullah (sav) beni çağırdı. Ben de ona (işittiklerimi) anlattım. Rasulullah (sav) Abdullah b. Ubeyy’e ve arkadaşlarına haber gönderdi, onlar da (gelip) bu sözleri söylemediklerine yemin ettiler. Rasulullah (sav) bunun üzerine benim yalan söylediğimi kabul ederken, onların doğru söylediklerini kabul etti. Bundan ötürü daha önce asla benzeri başıma gelmemiş bir keder gelip beni buldu, evde oturup kaldım. Amcam bana: Sen ne yapmak istedin? İşte sonunda Rasulullah (sav) seni yalanladı ve sana öfkelendi, dedi. Bunun üzerine yüce Allah: “Münafıklar sana geldiklerinde…” buyruklarını indirdi. Nebi (sav) bana haber gönderdi ve (vahyin buyruklarını) okudu: “Muhakkak Allah seni tasdik etti, ey Zeyd” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/281
Senetler:
1. Ebu Amr Zeyd b. Erkam el-Ensarî (Zeyd b. Erkam b. Zeyd b. Kays b. Numan)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
4. Ebu Ömer Abdullah b. Reca el-Ğadani (Abdullah b. Reca b. Ömer)
Konular:
Kur'an, nuzül sebebi
Münafık, Abdullah b. Übeyy b. Selul (Münafıkların reisi)
Münafık, Nifak / Münafık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33581, D004658
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "لاَ تَسُبُّوا أَصْحَابِى فَوَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَوْ أَنْفَقَ أَحَدُكُمْ مِثْلَ أُحُدٍ ذَهَبًا مَا بَلَغَ مُدَّ أَحَدِهِمْ وَلاَ نَصِيفَهُ."
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Ebu Muaviye, ona eA'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebu Said'den(ra) (rivayet edildiğine göre) Rasulullah (sav): "Sahabilerime sövmeyiniz! Varlığı elinde olan zata yemin ederim ki eğer biriniz, sadaka olarak Uhud Dağı kadar altın dağıtsa bu onlardan birinin bir müdd (lüka sadakasının sevab)ına erişmez ve (hatta bunun) yarısına da ulaşamaz" buyurmuştur.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ تَسُبُّوا أَصْحَابِى
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 11, /1063
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Sahabe, Fazileti
حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ عَنْ خَالِدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْبَلُ الْهَدِيَّةَ وَلاَ يَأْكُلُ الصَّدَقَةَ. وَحَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ فِى مَوْضِعٍ آخَرَ عَنْ خَالِدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْبَلُ الْهَدِيَّةَ وَلاَ يَأْكُلُ الصَّدَقَةَ. زَادَ فَأَهْدَتْ لَهُ يَهُودِيَّةٌ بِخَيْبَرَ شَاةً مَصْلِيَّةً سَمَّتْهَا فَأَكَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْهَا وَأَكَلَ الْقَوْمُ فَقَالَ "ارْفَعُوا أَيْدِيَكُمْ فَإِنَّهَا أَخْبَرَتْنِى أَنَّهَا مَسْمُومَةٌ." فَمَاتَ بِشْرُ بْنُ الْبَرَاءِ بْنِ مَعْرُورٍ الأَنْصَارِىُّ فَأَرْسَلَ إِلَى الْيَهُودِيَّةِ "مَا حَمَلَكِ عَلَى الَّذِى صَنَعْتِ." قَالَتْ إِنْ كُنْتَ نَبِيًّا لَمْ يَضُرَّكَ الَّذِى صَنَعْتُ وَإِنْ كُنْتَ مَلِكًا أَرَحْتُ النَّاسَ مِنْكَ. فَأَمَرَ بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُتِلَتْ ثُمَّ قَالَ فِى وَجَعِهِ الَّذِى مَاتَ فِيهِ "مَا زِلْتُ أَجِدُ مِنَ الأَكْلَةِ الَّتِى أَكَلْتُ بِخَيْبَرَ فَهَذَا أَوَانُ قَطَعَتْ أَبْهَرِى."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33366, D004512
Hadis:
حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ عَنْ خَالِدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْبَلُ الْهَدِيَّةَ وَلاَ يَأْكُلُ الصَّدَقَةَ. وَحَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ فِى مَوْضِعٍ آخَرَ عَنْ خَالِدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْبَلُ الْهَدِيَّةَ وَلاَ يَأْكُلُ الصَّدَقَةَ. زَادَ فَأَهْدَتْ لَهُ يَهُودِيَّةٌ بِخَيْبَرَ شَاةً مَصْلِيَّةً سَمَّتْهَا فَأَكَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْهَا وَأَكَلَ الْقَوْمُ فَقَالَ "ارْفَعُوا أَيْدِيَكُمْ فَإِنَّهَا أَخْبَرَتْنِى أَنَّهَا مَسْمُومَةٌ." فَمَاتَ بِشْرُ بْنُ الْبَرَاءِ بْنِ مَعْرُورٍ الأَنْصَارِىُّ فَأَرْسَلَ إِلَى الْيَهُودِيَّةِ "مَا حَمَلَكِ عَلَى الَّذِى صَنَعْتِ." قَالَتْ إِنْ كُنْتَ نَبِيًّا لَمْ يَضُرَّكَ الَّذِى صَنَعْتُ وَإِنْ كُنْتَ مَلِكًا أَرَحْتُ النَّاسَ مِنْكَ. فَأَمَرَ بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُتِلَتْ ثُمَّ قَالَ فِى وَجَعِهِ الَّذِى مَاتَ فِيهِ "مَا زِلْتُ أَجِدُ مِنَ الأَكْلَةِ الَّتِى أَكَلْتُ بِخَيْبَرَ فَهَذَا أَوَانُ قَطَعَتْ أَبْهَرِى."
Tercemesi:
Bize Vehb b. Bakiyye el-Vasıtî, ona Halid (b. Abdullah), ona Muhammed b. Amr, ona da Ebu Seleme (b. Abdurrahman), ona da Ebu Hureyre'nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) hediyeyi kabul eder, sadaka yemezdi. Bize Vehb b. Bakiyye -başka bir isnadla-, ona Halid (b. Abdullah), ona Muhammed b. Amr , ona da Ebu Seleme'nin (b. Abdurrahman) -Ebu Hureyre'nin (ra) ismini vermeden- şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) hediyeyi kabul eder, sadaka yemezdi. -Ravi (Ebu Seleme) şunları da ilave etti: -Yahudi bir kadın, Hayber'-de ona ateşte kızartılmış içine zehir koyduğu bir koyun hediye etti. Rasulullah (sav) ve ashabı ondan yediler. Rasulullah (sav); "ellerinizi çekiniz! O, bana zehirli olduğunu haber verdi" buyurdu. Bişr b. Bera b. Marur el-Ensari (bu yüzden) vefat etti. Rasulullah (sav) kadına haber gönderdi (getirtti ve ona); "niçin böyle bir şey yaptın?" dedi. Kadın, eğer sen peygambersen yaptığım şey sana zarar vermez. Eğer kralsan insanları senden kurtarırım (diye düşündüm) dedi. Bunun üzerine Rasulullah'ın (sav) emri ile kadın öldürüldü. Hz. Peygamber (sav) vefat ettiği hastalığı esnasında şöyle buyurdu: "Hayber'de yediğim lokmanın tesirini devamlı hissedip durdum. Şu an, damarlarımı kestiği andır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Diyât 6, /1032
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Leysî (Muhammed b. Amr b. Alkame b. Vakkas)
4. Halid b. Abdullah et-Tahhan (Halid b. Abdullah b. Abdurrahman)
5. Ebu Muhammed Vühban b. Bakiyye el-Vasıtî (Vehb b. Bakiyye b. Osman)
Konular:
Hediye, Hz. Peygamber'in hediye alması
KTB, HEDİYELEŞMEK
Suikast, Hz. Peygamber, zehirli yemek verilmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33379, D004523
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الصَّبَّاحِ الزَّعْفَرَانِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عُبَيْدٍ الطَّائِىُّ عَنْ بَشِيرِ بْنِ يَسَارٍ زَعَمَ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ سَهْلُ بْنُ أَبِى حَثْمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ نَفَرًا مِنْ قَوْمِهِ انْطَلَقُوا إِلَى خَيْبَرَ فَتَفَرَّقُوا فِيهَا فَوَجَدُوا أَحَدَهُمْ قَتِيلاً فَقَالُوا لِلَّذِينَ وَجَدُوهُ عِنْدَهُمْ قَتَلْتُمْ صَاحِبَنَا فَقَالُوا مَا قَتَلْنَاهُ وَلاَ عَلِمْنَا قَاتِلاً. فَانْطَلَقْنَا إِلَى نَبِىِّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَقَالَ لَهُمْ "تَأْتُونِى بِالْبَيِّنَةِ عَلَى مَنْ قَتَلَ هَذَا." قَالُوا مَا لَنَا بَيِّنَةٌ. قَالَ "فَيَحْلِفُونَ لَكُمْ." قَالُوا لاَ نَرْضَى بِأَيْمَانِ الْيَهُودِ. فَكَرِهَ نَبِىُّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُبْطِلَ دَمَهُ فَوَدَاهُ مِائَةً مِنْ إِبِلِ الصَّدَقَةِ.
Tercemesi:
Bize Hasan b. Sabbah ez-Za'ferânî, ona Ebu Nuaym, ona Said b. Ubeyd et-Tai, ona da Büşeyr b. Yesar'dan; O, Ensar'dan adının Sehl b. Ebu Hasme olduğunu zannettiği bir adamın kendisine şöyle haber verdiğini söyledi: Kavminden (Sehl b. Hasme'nin) bir gurup Hayber'e gitmişlerdi. Orada birbirlerinden ayrıldılar. Bilahare içlerinden birisini öldürülmüş olarak buldular. Arkadaşlarını yanlarında buldukları kavme; arkadaşımızı siz öldürdünüz dediler. Onlar, onu biz öldürmedik ve öldüreni de bilmiyoruz dediler. Bunun üzerine Rasulullah'a (sav) gittik. Rasulullah (sav) onlara: "Bunu kimin öldürdüğüne dair bana beyyine getirebilir misiniz?" dedi. Onlar, bizde beyyine yok dediler. Rasulullah (sav): "(Yahudiler) sizin için yemin etsinler mi?" Maktulün velileri, yahudilerin yeminine razı olmayız dediler. Allah Rasulü, maktulün kanını heder etmeyi hoş görmedi ve sadaka (zekât) develerinden yüz tanesi ile onun diyetini verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Diyât 9, /1035
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
2. Ebu Keysan Büşeyr b. Yesar el-Harisî (Büşeyr b. Yesar)
3. Ebu Hüzeyl Said b. Ubeyd et-Tai (Said b. Ubeyd)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
5. Ebu Ali Hasan b. Muhammed ez-Za'ferânî (Hasan b. Muhammed b. Sabbah)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yargı, davalı için yemin,
Yargı, diyet
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ دَاوُدَ بْنِ سُفْيَانَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ أَبَا جَهْمِ بْنَ حُذَيْفَةَ مُصَدِّقًا فَلاَجَّهُ رَجُلٌ فِى صَدَقَتِهِ فَضَرَبَهُ أَبُو جَهْمٍ فَشَجَّهُ فَأَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا الْقَوَدَ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "لَكُمْ كَذَا وَكَذَا." فَلَمْ يَرْضَوْا فَقَالَ "لَكُمْ كَذَا وَكَذَا." فَلَمْ يَرْضَوْا فَقَالَ "لَكُمْ كَذَا وَكَذَا." فَرَضُوا. فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "إِنِّى خَاطِبٌ الْعَشِيَّةَ عَلَى النَّاسِ وَمُخْبِرُهُمْ بِرِضَاكُمْ." فَقَالُوا نَعَمْ . فَخَطَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ "إِنَّ هَؤُلاَءِ اللَّيْثِيِّينَ أَتَوْنِى يُرِيدُونَ الْقَوَدَ فَعَرَضْتُ عَلَيْهِمْ كَذَا وَكَذَا فَرَضُوا أَرَضِيتُمْ." قَالُوا لاَ . فَهَمَّ الْمُهَاجِرُونَ بِهِمْ فَأَمَرَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يَكُفُّوا عَنْهُمْ فَكَفُّوا ثُمَّ دَعَاهُمْ فَزَادَهُمْ فَقَالَ "أَرَضِيتُمْ." فَقَالُوا نَعَمْ. قَالَ "إِنِّى خَاطِبٌ عَلَى النَّاسِ وَمُخْبِرُهُمْ بِرِضَاكُمْ." قَالُوا نَعَمْ. فَخَطَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ "أَرَضِيتُمْ." قَالُوا نَعَمْ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33390, D004534
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ دَاوُدَ بْنِ سُفْيَانَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ أَبَا جَهْمِ بْنَ حُذَيْفَةَ مُصَدِّقًا فَلاَجَّهُ رَجُلٌ فِى صَدَقَتِهِ فَضَرَبَهُ أَبُو جَهْمٍ فَشَجَّهُ فَأَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا الْقَوَدَ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "لَكُمْ كَذَا وَكَذَا." فَلَمْ يَرْضَوْا فَقَالَ "لَكُمْ كَذَا وَكَذَا." فَلَمْ يَرْضَوْا فَقَالَ "لَكُمْ كَذَا وَكَذَا." فَرَضُوا. فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "إِنِّى خَاطِبٌ الْعَشِيَّةَ عَلَى النَّاسِ وَمُخْبِرُهُمْ بِرِضَاكُمْ." فَقَالُوا نَعَمْ . فَخَطَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ "إِنَّ هَؤُلاَءِ اللَّيْثِيِّينَ أَتَوْنِى يُرِيدُونَ الْقَوَدَ فَعَرَضْتُ عَلَيْهِمْ كَذَا وَكَذَا فَرَضُوا أَرَضِيتُمْ." قَالُوا لاَ . فَهَمَّ الْمُهَاجِرُونَ بِهِمْ فَأَمَرَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يَكُفُّوا عَنْهُمْ فَكَفُّوا ثُمَّ دَعَاهُمْ فَزَادَهُمْ فَقَالَ "أَرَضِيتُمْ." فَقَالُوا نَعَمْ. قَالَ "إِنِّى خَاطِبٌ عَلَى النَّاسِ وَمُخْبِرُهُمْ بِرِضَاكُمْ." قَالُوا نَعَمْ. فَخَطَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ "أَرَضِيتُمْ." قَالُوا نَعَمْ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Davud b. Süfyan, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Aişe'den (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Ebu Celim b. Huzeyfe'yi zekât toplayıcı olarak gönderdi. (Gittiği yerde) bir adam, malının zekâtı konusunda onunla tartıştı. Ebu Cehm, adama vurup başını yardı. (Yaralının velileri) Rasulullah'a gelip kısas isteriz ya Reasulallah! dediler. Rasulullah (sav): "Size şu kadar mal var (kısastan vazgeçin)" dedi. Razı olmadılar. Rasulullah tekrar; (artırarak) "size şu kadar mal" buyurdu, yine razı olmadılar. Hz. Peygamber (sav) (üçüncü defa ve artırarak): "Size şu kadar mal var, (kısastan vazgeçin)" buyurdu. Bu sefer razı oldular. Hz. Peygamber (sav): "Öğleden sonra halka hitap edip, razı olduğunuzu haber vereceğim" buyurdu. Onlar da evet dediler. Rasulullah (sav) halka hitap ederek şöyle dedi:
“Leysliler (Leys kabilesinden olan davacılar) bana, kısas istemeye geldiler. Ben de onlara şu kadar mal (en son teklif edip de onların razı oldukları malı söyledi) teklif ettim. Razı oldular, (halka duyurmak için) razı oldunuz mu?" buyurdu. Hayır dediler.
Muhacirler, üzerlerine atılmak istediler, Resulullah vazgeçmelerini emretti. Onlar da bıraktılar. Resulullah sonra davacıları çağırıp, malı artırdı ve: "Razı oldunuz mu?" dedi. Evet dediler. Rasulullah (sav): "Ben halka hitap edip sizin razı olduğunuzu haber vereceğim" buyurdu. Evet dediler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Diyât 13, /1037
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Muhammed b. Davud b. Süfyan (Muhammed b. Davud b. Süfyan)
Konular:
Yargı, diyet
Yargı, Kısas
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33566, D004650
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ الْمُثَنَّى النَّخَعِىُّ حَدَّثَنِى جَدِّى رِيَاحُ بْنُ الْحَارِثِ قَالَ كُنْتُ قَاعِدًا عِنْدَ فُلاَنٍ فِى مَسْجِدِ الْكُوفَةِ وَعِنْدَهُ أَهْلُ الْكُوفَةِ فَجَاءَ سَعِيدُ بْنُ زَيْدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ نُفَيْلٍ فَرَحَّبَ بِهِ وَحَيَّاهُ وَأَقْعَدَهُ عِنْدَ رِجْلِهِ عَلَى السَّرِيرِ فَجَاءَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْكُوفَةِ يُقَالُ لَهُ قَيْسُ بْنُ عَلْقَمَةَ فَاسْتَقْبَلَهُ فَسَبَّ وَسَبَّ فَقَالَ سَعِيدٌ مَنْ يَسُبُّ هَذَا الرَّجُلُ قَالَ يَسُبُّ عَلِيًّا. قَالَ أَلاَ أَرَى أَصْحَابَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُسَبُّونَ عِنْدَكَ ثُمَّ لاَ تُنْكِرُ وَلاَ تُغَيِّرُ أَنَا سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ وَإِنِّى لَغَنِىٌّ أَنْ أَقُولَ عَلَيْهِ مَا لَمْ يَقُلْ فَيَسْأَلُنِى عَنْهُ غَدًا إِذَا لَقِيتُهُ "أَبُو بَكْرٍ فِى الْجَنَّةِ وَعُمَرُ فِى الْجَنَّةِ." وَسَاقَ مَعْنَاهُ ثُمَّ قَالَ لَمَشْهَدُ رَجُلٍ مِنْهُمْ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَغْبَرُّ فِيهِ وَجْهُهُ خَيْرٌ مِنْ عَمَلِ أَحَدِكُمْ عُمْرَهُ وَلَوْ عُمِّرَ عُمْرَ نُوحٍ.
Tercemesi:
Bize Ebu Kamil, ona Abdülvahid b. Ziyad, ona Sadaka b. Müsenna en-Nehai, ona dedesi Riyah b. Haris (in şöyle) dediği (rivayet edilmiştir): Küfe mescidinde falan kimsenin (Muğire'nin) yanına oturuyordum. Yanında Küfeli (bazı kimse)ler de vardı. Derken Said İbn Amr İbn Nüfeyl geldi. (Muğire) ona merhaba dedi ve kendisini selamladı, ayağının yanına koltuk üzerine oturttu. O sırada Küfe halkından, Kays İbn Alkame denilen bir adam daha geldi ve yönünü Muğira'ya dönüp sövmeye başladı. Said, (Muğira'ya dönerek) bu adam kime soğuyor? dedi. (O da) Ali'ye sövüyor cevabını verdi. (Bunun üzerine Said) Görüyorum ki Rasulullah'ın (sav) sahabelerine senin yanında sövülüyor da sen bunu kötü görmüyor ve engel de olmuyorsun. Ben Rasulullah'ı (sav) (şöyle) derken işittim- ve ben onun söylemediği bir şeyi onun adına söylemeye de ihtiyaç duymam. Çünkü yarın (kıyamet gününde) kendisini karşılaştığım zaman bun (un hesabın)u benden sorar: "Ebu Bekir cennettedir. Ömer cennettedir..." (Said) hadisi rivayete devam edip, bir önceki (hadisin) manasını (eksiksiz) rivayet etti. Sonra muhakkak ki onlardan birinin Rasulullah'la (sav) birlikte savaşta bulunup orada yüzünün tozlanması birinizin ömür boyu (yaptığı) amelinden daha hayırlıdır. İstersen kendisine Nuh'un ömrü kadar ömür verilmiş olsun dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 9, /1062
Senetler:
1. Said b. Zeyd el-Kuraşî (Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Müsenna Riyah b. Haris en-Nehai (Riyah b. Haris)
3. Sadaka b. Müsenna en-Nehai (Sadaka b. Müsenna b. Riyah b. Haris)
4. Ebu Bişr Abdülvahid b. Ziyad el-Abdî (Abdülvahid b. Ziyad)
5. Ebu Kamil Fudayl b. Hüseyin el-Cahderî (Fudayl b. Hüseyin b. Talha)
Konular:
Aşere-i mübeşşere, cennetle müjdelenenler
Sahabe, Fazileti
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33328, B004895
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحِيمِ حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ مَعْرُوفٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ وَأَخْبَرَنِى ابْنُ جُرَيْجٍ أَنَّ الْحَسَنَ بْنَ مُسْلِمٍ أَخْبَرَهُ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ شَهِدْتُ الصَّلاَةَ يَوْمَ الْفِطْرِ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبِى بَكْرٍ وَعُمَرَ وَعُثْمَانَ فَكُلُّهُمْ يُصَلِّيهَا قَبْلَ الْخُطْبَةِ ثُمَّ يَخْطُبُ بَعْدُ ، فَنَزَلَ نَبِىُّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَيْهِ حِينَ يُجَلِّسُ الرِّجَالَ بِيَدِهِ ، ثُمَّ أَقْبَلَ يَشُقُّهُمْ حَتَّى أَتَى النِّسَاءَ مَعَ بِلاَلٍ فَقَالَ ( يَا أَيُّهَا النَّبِىُّ إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى أَنْ لاَ يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئًا وَلاَ يَسْرِقْنَ وَلاَ يَزْنِينَ وَلاَ يَقْتُلْنَ أَوْلاَدَهُنَّ وَلاَ يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ ) حَتَّى فَرَغَ مِنَ الآيَةِ كُلِّهَا ثُمَّ قَالَ حِينَ فَرَغَ « أأَنْتُنَّ عَلَى ذَلِكَ » . وَقَالَتِ امْرَأَةٌ وَاحِدَةٌ لَمْ يُجِبْهُ غَيْرُهَا نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، لاَ يَدْرِى الْحَسَنُ مَنْ هِىَ . قَالَ « فَتَصَدَّقْنَ » وَبَسَطَ بِلاَلٌ ثَوْبَهُ فَجَعَلْنَ يُلْقِينَ الْفَتَخَ وَالْخَوَاتِيمَ فِى ثَوْبِ بِلاَلٍ .
Tercemesi:
İbn Abbâs (R) şöyle demiştir: Ben fıtr günü kılınan bayram namazında Rasülullah ile, Ebû Bekr ile, Umer ile ve Usmân ile beraber hazır bulundum. Bunların hepsi de namazı hutbeden evvel kıldırırlardı. Sonra namazın ardından hutbe okurlardı. Allah Pey-gamberi'nin hutbeden sonra indiği ve erkekleri yerlerinde oturtmak üzere eliyle işaret etmesi hâli gözümün önündedir. Sonra erkeklerin safflarını yara yara kadınların safflarına kadar gitti. Bilâl de beraber idi. Peygamber orada şöyle buyurup: "Ey Peygamber, mü'min kadınlar -Allah 'ö hiçbirşeyi ortak tutmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasından bir iftira düzüp getirmemeleri, herhangibir iyilik hususunda sana âsî olmamaları şartıyle- sana bey'atleşmeye geldikleri zaman, bey 'atlerini kabul et. Onlar için Allah 'tan mağfiret isteyiver. Çünkü Allah çok mağfiret edici, çok merhamet eyleyicidir" âyetinin tamâmını okudu. Bu âyeti okuyup bitirdikten sonra:
— "Siz kadınlar bu bey'at üzere sabit kadem misiniz?" diye sordu.
İçlerinden -râvî Hasen ibn Müslim'in kim olduğunu bilemediği-
bir kadın:
— Evet yâ Rasûlallah! dedi.
Rasûlullah'a o kadından başkası cevâb vermedi. Bunun üzerine
Rasülullah (S):
— "Öyleyse sadaka verin" buyurdu.
Bilâl ihramını yaydı, onlar da halkalarını, yüzüklerini Bilâl'ın ihramı içine atmaya başladılar
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/280
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Hasan b. Müslim el-Huzaî (Hasan b. Müslim b. Yennâk)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Ali Harun b. Maruf el-Mervezî (Harun b. Maruf)
7. Muhammed b. Abdurrahim el-Kuraşi (Muhammed b. Abdurrahim b. Ebu Züheyr)
Konular:
Biat, kadınların
Hz. Peygamber, kadınlara vaazı
NESLİN KORUNMASI