3627 Kayıt Bulundu.
Bize Mekkî b. İbrahim, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Cabir şöyle rivayet etmiştir:
Nebi (sav) Ali’ye ihramlı kalmaya devam etmesini emir buyurdu.
Bize Muhammed b. Ebu Bekir, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Cabir bu hadis şu eklemeyi yapmıştır:
Ali b. Ebu Talib (ra) (Yemen’deki görevini yerine getirip) sadaka ve zekat malları ile geldi ve (yolda hac için niyetlenerek ihrama girdi). Nebi (sav): "Ey Ali, ne niyet ile ihrama girdin?" diye sordu. Ali "Nebi’nin yaptığı niyet ne ise onu yaparak ihrama girdim" dedi. Bunun üzerine Allah Rasulü "Öyleyse kurbanlığını yanına al ve olduğun gibi ihramlı kalmaya devam et" buyurdu.
(Ravi) der ki: Ali ona Allah Rasulü’ne bir kurbanlık hediye etti.
Açıklama: Burada zikredilen kapların hepsi de içine konulan sıvıyı emen bir maddeden yapılmışlardı. Yasaklanmasının sebebi de, bu kapların daha önce şarap için kullanılmış olmasıdır. Kaplar, daha önce emdiği şarabı, bilahare içine konulan sıvı bir maddeye kusacağı için onu da haram kılar. Dolayısıyla bu tür kaplara şıra ve benzeri sıvı maddelerin konulması yasaklanmıştır. Ancak bu yasak, bilâhare Büreyde hadîsi ile kaldırılmıştır.
Açıklama: Hadisin sonunda yer alan Hz. Ebû Bekir'e ait " مَا عَلَى هَذَا الَّذِى يُدْعَى مِنْ تِلْكَ الأَبْوَابِ مِنْ ضَرُورَةٍ" ifadesini farklı şekilde tercüme etme ihtimali olmakla birlikte, cümle başındaki ليس ما gibi düşünülerek, sonundaki من ifadesi de beyaniyye alınarak tercüme edilmiştir. ما istifhamiyye alınarak "Bu kapılardan çağrılan kimselerin yapması gereken nedir?" şeklinde de tercüme edilebilir. Veya farklı şekilde de düşünülebilir. İfade hadisin bağlamından da nispeten kopuk gibi görünmektedir. (Görebildiğimiz kadarıyla)
Bize Âdem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona el-A'meş, ona Zekvân, ona da Ebu Saîd el-Hudrî'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ashâbıma sövmeyiniz. Şayet sizden biriniz Uhud Dağı kadar altın tasadduk etse dahi, ashâbımdan birinin bir müddünün (832 gr) yahut onun yarısının bile seviyesine ulaşamaz."
Bu hadîsi el-A'meş'ten rivayet etmekte Cerîr, Abdullah b. Dâvûd, Ebû-Muâviye ve Muhâdır mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ تَسُبُّوا أَصْحَابِى
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerîr, ona Umâre b. Ka'kâ, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Hz. Peygamber'in (sav) Temîm oğulları hakkında söylediği üç şeyi duyduktan sonra onlara olan sevgim daim oldu. Rasulullah onlar hakkında "ümmetimin Deccâl'a karşı en güçlü direniş gösterenleridir" buyurdu. Âişe'nin elinde Temîm oğullarından esir bir cariye vardı. Rasulullah (sav), Âişe'ye: "Bu kadını azat et, çünkü o İsmail'in neslindendir" buyurdu. Yine onların zekat malları geldiğinde Hz. Peygamber (sav) "bu mallar bizim kavmin ya da kavmimin sadakalarıdır" buyurdu.
Bize Sadaka b. Fadl, ona, İbn Uyeyne, ona İbn Ebu Necîh, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona da Abdullah b. Mesud (ra) şöyle demiştir.
Rasûlullah (sav) zamanında ay ikiye yarıldı, bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "şâhit olun!" buyurdu.
Bize Ahmed b. Yunus, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle rivayet etmiştir:
Veda haccında, ölümcül ağrılar içinde kıvrandığım bir sırada Hz. Peygamber (sav) ziyaretime geldi. O'na “ey Allah'ın Rasulü, gördüğün gibi ağrılar içinde kıvranıyorum. Ben varlıklı bir insanım. Kızımdan başka da kimim kimsem yok. Servetimin üçte ikisini sadaka olarak versem olur mu?” dedim. Hz. Peygamber (sav) "olmaz" buyurdu. Ben “o zaman yarısını vereyim” dedim. Ben “o zaman üçte birini vereyim” dedim. Hz. Peygamber (sav) "Üçte biri bile çok ya, neyse olur. Varislerini zengin bırakman onları, başkalarına el açan yoksullar olarak ardında bırakmandan daha iyidir. Allah rızası için yaptığın tüm harcamaların mükafatını alacaksın. Hatta hanımının ağzına koyduğun bir lokmanın bile" Ben “ey Allah'ın Rasulü, ben arkadaşlarımdan geride (Mekke'de) mi kalacağım?” dedim. Bana "Hayır sen asla geride kalmayacaksın. Allah'ın rızasını kazanacak çok işler yapacak (kadar ömrün uzun olacak), bu sayede derece ve değerini artıracaksın. Belki de, kimileri senden fayda görecek, kimileri de zarar" buyurdu ve "Allah'ım! Ashabımın hicretlerini tamamlamalarını nasip et. Onları hicret ettikleri yurda gerisin geriye döndürme" diye dua etti. Ancak şu bahtsız Sa'd b. Havle dışında (kimse Mekke'de ölmedi). Hz. Peygamber onun Mekke'de ölmesinden dolayı hüzünlenirdi.
Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Ebu Musa, ona Hasan, ona da Ebu Bekre şöyle demiştir:
Ben, Hz. Peygamber'i (sav) minberde, yanında Hasan olduğu hâlde, bir insanlara, bir de Hasan'a bakıp "Benim bu oğlum (torunum), şeref sahibi bir efendidir. Umulur ki Allah onun sayesinde iki Müslüman topluluğunun arasını düzeltir" buyururken dinledim.