Öneri Formu
Hadis Id, No:
9737, B001442
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى أَخِى عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ أَبِى مُزَرِّدٍ عَنْ أَبِى الْحُبَابِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " مَا مِنْ يَوْمٍ يُصْبِحُ الْعِبَادُ فِيهِ إِلاَّ مَلَكَانِ يَنْزِلاَنِ فَيَقُولُ أَحَدُهُمَا اللَّهُمَّ أَعْطِ مُنْفِقًا خَلَفًا ، وَيَقُولُ الآخَرُ اللَّهُمَّ أَعْطِ مُمْسِكًا تَلَفًا "
Tercemesi:
Bize İsmail (b. Ebu Üveys), ona kardeşi (Abdülhamid b. Ebu Üveys), ona Süleyman b. Muaviye b. Ebu Müzerrid, ona Ebu Hubab (Said b. Yesar), ona da Ebu Hureyre (Abdurrahman b. Sahr) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kulların sabaha eriştiği her gün (yeryüzüne) iki melek iner. Onlardan birisi, Allah'ım! İnfak edene karşılığını ver, diye dua ederken; diğeri Allah'ım! Cimrilik edenin malını telef et, diye beddua eder."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren değişik lafızlı kısım:
اللهم اعط للمنفق خلفا وللمنسك تلفا
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 27, 1/473
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hubab Said b. Yesar (Said b. Yesar)
3. Muaviye b. Ebu Müzerrid el-Medeni (Muaviye b. Abdurrahman b. Yesar)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Abdülhamid b. Ebu Üveys el-Esbahî (Abdülhamid b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys)
6. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Cimri, Cimrilik İnfak, Allah yolunda İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Kültür, harcama kültürü / cimrilik
Kültür, harcama kültürü / infak
وَقَالَ حَنْظَلَةُ عَنْ طَاوُسٍ « جُنَّتَانِ » . وَقَالَ اللَّيْثُ حَدَّثَنِى جَعْفَرٌ عَنِ ابْنِ هُرْمُزٍ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « جُنَّتَانِ » .
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hanza b. Ebu Süfyan arasında inkita vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9750, B001444
Hadis:
وَقَالَ حَنْظَلَةُ عَنْ طَاوُسٍ « جُنَّتَانِ » . وَقَالَ اللَّيْثُ حَدَّثَنِى جَعْفَرٌ عَنِ ابْنِ هُرْمُزٍ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « جُنَّتَانِ » .
Tercemesi:
Hanzala b. Ebu Sufyan, Tâvûs'tan rivayet ettiği hadisinde "Cunnetân (İki zırh)" demiştir.
Leys b. Sa'd şöyle dedi: Bana Cafer b. Rabîa ona da Abdurrahman b. Hürmüz şöyle demiştir: Ben, Ebu Hureyre'nin (ra) Rasulullah'tan (sav) "Cunnetân (İki zırh)" şeklinde rivayet ettiğini duydum.
Açıklama:
Rivayet muallaktır; Buhari ile Hanza b. Ebu Süfyan arasında inkita vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 28, 1/474
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Hanzala b. Ebu Süfyan el-Cümahi (Hanzala b. Esved b. Abdurrahman b. Safvan)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Hitabet, Mesel, hadislerde
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِذَا أَطْعَمَتِ الْمَرْأَةُ مِنْ بَيْتِ زَوْجِهَا غَيْرَ مُفْسِدَةٍ ، لَهَا أَجْرُهَا ، وَلَهُ مِثْلُهُ ، وَلِلْخَازِنِ مِثْلُ ذَلِكَ ، لَهُ بِمَا اكْتَسَبَ ، وَلَهَا بِمَا أَنْفَقَتْ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9720, B001440
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِذَا أَطْعَمَتِ الْمَرْأَةُ مِنْ بَيْتِ زَوْجِهَا غَيْرَ مُفْسِدَةٍ ، لَهَا أَجْرُهَا ، وَلَهُ مِثْلُهُ ، وَلِلْخَازِنِ مِثْلُ ذَلِكَ ، لَهُ بِمَا اكْتَسَبَ ، وَلَهَا بِمَا أَنْفَقَتْ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona A'meş, ona Şakik, ona Mesruk, ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kadın, kocasının evinden ifsat etmeyerek yedirdiği zaman kendisi için bir ecir, kocası için de onun benzeri bir ecir vardır. Malı muhafaza eden hazin için de bunun kadar bir ecir vardır. Kocasına malı kazandığından ötürü, kadına ise infak ettiğinden dolayı ecir vardır"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 26, 1/473
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
İnfak, kadının kocasının malından harcaması İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Mülkiyet, Kadın, kocasının malından tasarrufta bulunması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9748, B001443
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَثَلُ الْبَخِيلِ وَالْمُتَصَدِّقِ كَمَثَلِ رَجُلَيْنِ ، عَلَيْهِمَا جُبَّتَانِ مِنْ حَدِيدٍ » . وَحَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ أَنَّ عَبْدَ الرَّحْمَنِ حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « مَثَلُ الْبَخِيلِ وَالْمُنْفِقِ كَمَثَلِ رَجُلَيْنِ ، عَلَيْهِمَا جُبَّتَانِ مِنْ حَدِيدٍ ، مِنْ ثُدِيِّهِمَا إِلَى تَرَاقِيهِمَا ، فَأَمَّا الْمُنْفِقُ فَلاَ يُنْفِقُ إِلاَّ سَبَغَتْ - أَوْ وَفَرَتْ - عَلَى جِلْدِهِ حَتَّى تُخْفِىَ بَنَانَهُ وَتَعْفُوَ أَثَرَهُ ، وَأَمَّا الْبَخِيلُ فَلاَ يُرِيدُ أَنْ يُنْفِقَ شَيْئًا إِلاَّ لَزِقَتْ كُلُّ حَلْقَةٍ مَكَانَهَا ، فَهُوَ يُوَسِّعُهَا وَلاَ تَتَّسِعُ » . تَابَعَهُ الْحَسَنُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنْ طَاوُسٍ فِى الْجُبَّتَيْنِ .
Tercemesi:
Bize Musa, ona Vüheyb, ona İbn Tavus, ona babası (Tavus b. Keysan), ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Cimri ve sadaka veren adamın durumu, üzerinde demirden cübbe bulunan iki adamın durumu gibidir."
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Ebu Zinad, ona Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Cimri ve infak eden (cömert) adamın durumu, üzerilerinde göğsünden köprücük kemiğine kadar demirden bir cübbe bulunan iki kişinin durumuna benzer. Cömert kimse infak etmeye başladığında, demir cübbe ayak parmakları kapatacak ve ayak izlerini de silecek kadar uzar veya boylanır. Cimri kimseye gelince, o bir şey infak etmek istemediğinde cübbenin her bir parçası (halkası) yerine yapışır. Cimri kimse cübbeyi genişletmeye çalışsa da cübbe genişlemez."
Hasan b. Müslim, Tavus'tan bu hadisi nakletmede onun oğluna mutabaat (eşlik) etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 28, 1/473
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Ebu Muhammed Abdullah b. Tavus el-Yemanî (Abdullah b. Tâvus b. Keysan)
4. Ebu Bekir Vüheyb b. Hâlid el-Bâhilî (Vüheyb b. Hâlid b. Aclân)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Hitabet, Mesel, hadislerde
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى الْمَازِنِىِّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ ذَوْدٍ صَدَقَةٌ مِنَ الإِبِلِ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ صَدَقَةٌ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسَةِ أَوْسُقٍ صَدَقَةٌ » . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ قَالَ حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَمْرٌو سَمِعَ أَبَاهُ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ - رضى الله عنه - سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9766, B001447
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى الْمَازِنِىِّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ ذَوْدٍ صَدَقَةٌ مِنَ الإِبِلِ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ صَدَقَةٌ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسَةِ أَوْسُقٍ صَدَقَةٌ » . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ قَالَ حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَمْرٌو سَمِعَ أَبَاهُ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ - رضى الله عنه - سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Amr b. Yahyâ el-Mâzinî, ona babası (Yahya b. Umare), ona da Ebu Saîd el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Beş deveden aşağısında zekât yoktur, beş ukiye (yani iki yüz dirhem)den aşağısında zekât yoktur, beş vesk (ölçek) miktarında (hurma, üzüm ve tahıl mahsullerinde) zekât yoktur."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab, ona Yahyâ b. Saîd, ona Amr, ona da babası Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Ben Nebi’den (sav) bu hadisi dinledim, dediğini dinlemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 32, 1/474
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Yahya b. Umare el-Ensarî (Yahya b. Umare b. Temim b. Abd)
3. Amr b. Yahya el-Ensarî (Amr b. Yahya b. Umare b. Ebu Hasan b. Abduamr)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Bize Müsedded, ona Karrân b. Tammâm; (T)
Bize Abdullah b. Said, ona Ebu Halid -bu metnin lafızları ona aittir-, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ya'lâ, ona Osman b. Abdullah b. Evs, ona da dedesi, -Abdullah b. Said rivayetinde, ona da Evs b. Huzeyfe rivayet etmiştir: Sakîf Heyeti içinde Rasulullah'ın (sav) huzuruna geldik. Ahlâf sülalesi Muğîra b. Şube'ye misafir oldu. Beni Malikileri de Hz. Peygamber kendisine ait bir çadıra aldı. Müsedded; Evs, Sakîf'ten Rasulullah'a gelen bir heyetin içinde idi dedi. Efendimiz her gece yatsıdan sonra bize gelir ve -Ebu Said'in dediğine göre- ayak üstü durarak anlatırdı. Hatta uzun süre ayakta kalmaktan dolayı biraz bir ayağı üzerine biraz da diğeri üzerine yaslanırdı. Hz. Peygamber'in en çok anlattığı şey, kavmi olan Kureyş'ten gördüğü ezâ ve cefâ idi. Rasulullah şöyle derdi: "Onlarla biz eşit değildik. Biz zayıf ve zelil idik (onlarsa kuvvetli idiler)" -Müsedded Mekke'de der- Medine'ye gelince harp nöbetleri onlarla bizim aramızda devam etti. "Kâh biz onlara galip geliyoruz kâh onlar bize." Bir gece Resul-i Ekrem her zamanki geldiği vakitten geç geldi. Biz, bu gece geç kaldın? dedik. "Kur'an'dan (okuduğum) cüzüm aklıma geliverdi. Onu tamamlamadan gelmeyi istemedim," buyurdu. Rasulullah'ın (sav) ashabına; Kur'an'ı nasıl hizblere ayırıyorsunuz? diye sordum: Üç, beş, yedi, dokuz, on bir, on üç, mufassalları tek hizb (olarak) cevabını verdiler. Ebû Davud dedi ki: Ebû Said'in rivayeti (Müsedded'inkinden) daha tamdır.
Açıklama: Sakîf, Tâif'te oturan bir kabiledir. Ahlâf ve Mâlik oğulları diye iki kola ayrılır. Heyet, Rasulullah'a (sav.) Tebük dönüşü hicrî 9. yıl Ramazan ayında geldi. Heyette ikisi Ahlâf'tan, üçü Malik'ten olmak üzere beş kişi vardı. Müslüman olmak için geldiklerini söylemişler, ancak namaz, zekât ve cihaddan muaf tutulmaları, putlarının yıkılmaması, fâiz, içki ve zinanın kendilerine serbest bırakılmalarını istiyorlardı. Uzun müzakerelerden sonra Hz. Peygamber, bu şartlardan hiçbirini kabul etmedi, onlar da mecburen Hz. Peygamber’in öngördüğü şartlarla anlaşma yapmaya rıza gösterdiler. Hz. Peygamber onlara, en gençleri olan Osman b. Ebî’l-Âs'ı Emir tayin etti. Ebû Süfyan ve Muğîre’yi de kabilenin putu Lât’ı yıkmakla görevlendirdi.
Bu rivayette muayyen zamanlarda bir miktar Kur'an okumayı alışkanlık hâline getirmekten söz edilmektedir. Ancak bu muayyen zamanları, senenin muayyen zamanları diye uzun bir zaman aralığı olarak değil, her günün muayyen vakitleri diye anlamak gerekir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9745, D001393
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ أَخْبَرَنَا قُرَّانُ بْنُ تَمَّامٍ ح
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا أَبُو خَالِدٍ - وَهَذَا لَفْظُهُ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَعْلَى عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَوْسٍ عَنْ جَدِّهِ - قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ فِى حَدِيثِهِ أَوْسُ بْنُ حُذَيْفَةَ - قَالَ قَدِمْنَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى وَفْدِ ثَقِيفٍ - قَالَ - فَنَزَلَتِ الأَحْلاَفُ عَلَى الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ وَأَنْزَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَنِى مَالِكٍ فِى قُبَّةٍ لَهُ. قَالَ مُسَدَّدٌ وَكَانَ فِى الْوَفْدِ الَّذِينَ قَدِمُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ ثَقِيفٍ قَالَ كَانَ كُلَّ لَيْلَةٍ يَأْتِينَا بَعْدَ الْعِشَاءِ يُحَدِّثُنَا. قَالَ أَبُو سَعِيدٍ قَائِمًا عَلَى رِجْلَيْهِ حَتَّى يُرَاوِحَ بَيْنَ رِجْلَيْهِ مِنْ طُولِ الْقِيَامِ وَأَكْثَرُ مَا يُحَدِّثُنَا مَا لَقِىَ مِنْ قَوْمِهِ مِنْ قُرَيْشٍ ثُمَّ يَقُولُ "لاَ سَوَاءً كُنَّا مُسْتَضْعَفِينَ مُسْتَذَلِّينَ" - قَالَ مُسَدَّدٌ بِمَكَّةَ - "فَلَمَّا خَرَجْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ كَانَتْ سِجَالُ الْحَرْبِ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ نُدَالُ عَلَيْهِمْ وَيُدَالُونَ عَلَيْنَا." فَلَمَّا كَانَتْ لَيْلَةً أَبْطَأَ عَنِ الْوَقْتِ الَّذِى كَانَ يَأْتِينَا فِيهِ فَقُلْنَا لَقَدْ أَبْطَأْتَ عَنَّا اللَّيْلَةَ. قَالَ إِنَّهُ "طَرَأَ عَلَىَّ جُزْئِى مِنَ الْقُرْآنِ فَكَرِهْتُ أَنْ أَجِىءَ حَتَّى أُتِمَّهُ."
قَالَ أَوْسٌ سَأَلْتُ أَصْحَابَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَيْفَ يُحَزِّبُونَ الْقُرْآنَ قَالُوا ثَلاَثٌ وَخَمْسٌ وَسَبْعٌ وَتِسْعٌ وَإِحْدَى عَشْرَةَ وَثَلاَثَ عَشْرَةَ وَحِزْبُ الْمُفَصَّلِ وَحْدَهُ. قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَحَدِيثُ أَبِى سَعِيدٍ أَتَمُّ.
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Karrân b. Tammâm; (T)
Bize Abdullah b. Said, ona Ebu Halid -bu metnin lafızları ona aittir-, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ya'lâ, ona Osman b. Abdullah b. Evs, ona da dedesi, -Abdullah b. Said rivayetinde, ona da Evs b. Huzeyfe rivayet etmiştir: Sakîf Heyeti içinde Rasulullah'ın (sav) huzuruna geldik. Ahlâf sülalesi Muğîra b. Şube'ye misafir oldu. Beni Malikileri de Hz. Peygamber kendisine ait bir çadıra aldı. Müsedded; Evs, Sakîf'ten Rasulullah'a gelen bir heyetin içinde idi dedi. Efendimiz her gece yatsıdan sonra bize gelir ve -Ebu Said'in dediğine göre- ayak üstü durarak anlatırdı. Hatta uzun süre ayakta kalmaktan dolayı biraz bir ayağı üzerine biraz da diğeri üzerine yaslanırdı. Hz. Peygamber'in en çok anlattığı şey, kavmi olan Kureyş'ten gördüğü ezâ ve cefâ idi. Rasulullah şöyle derdi: "Onlarla biz eşit değildik. Biz zayıf ve zelil idik (onlarsa kuvvetli idiler)" -Müsedded Mekke'de der- Medine'ye gelince harp nöbetleri onlarla bizim aramızda devam etti. "Kâh biz onlara galip geliyoruz kâh onlar bize." Bir gece Resul-i Ekrem her zamanki geldiği vakitten geç geldi. Biz, bu gece geç kaldın? dedik. "Kur'an'dan (okuduğum) cüzüm aklıma geliverdi. Onu tamamlamadan gelmeyi istemedim," buyurdu. Rasulullah'ın (sav) ashabına; Kur'an'ı nasıl hizblere ayırıyorsunuz? diye sordum: Üç, beş, yedi, dokuz, on bir, on üç, mufassalları tek hizb (olarak) cevabını verdiler. Ebû Davud dedi ki: Ebû Said'in rivayeti (Müsedded'inkinden) daha tamdır.
Açıklama:
Sakîf, Tâif'te oturan bir kabiledir. Ahlâf ve Mâlik oğulları diye iki kola ayrılır. Heyet, Rasulullah'a (sav.) Tebük dönüşü hicrî 9. yıl Ramazan ayında geldi. Heyette ikisi Ahlâf'tan, üçü Malik'ten olmak üzere beş kişi vardı. Müslüman olmak için geldiklerini söylemişler, ancak namaz, zekât ve cihaddan muaf tutulmaları, putlarının yıkılmaması, fâiz, içki ve zinanın kendilerine serbest bırakılmalarını istiyorlardı. Uzun müzakerelerden sonra Hz. Peygamber, bu şartlardan hiçbirini kabul etmedi, onlar da mecburen Hz. Peygamber’in öngördüğü şartlarla anlaşma yapmaya rıza gösterdiler. Hz. Peygamber onlara, en gençleri olan Osman b. Ebî’l-Âs'ı Emir tayin etti. Ebû Süfyan ve Muğîre’yi de kabilenin putu Lât’ı yıkmakla görevlendirdi.
Bu rivayette muayyen zamanlarda bir miktar Kur'an okumayı alışkanlık hâline getirmekten söz edilmektedir. Ancak bu muayyen zamanları, senenin muayyen zamanları diye uzun bir zaman aralığı olarak değil, her günün muayyen vakitleri diye anlamak gerekir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Şehru Ramazan 327, /328
Senetler:
1. Evs b. Ebu Evs es-Sekafî (Evs b. Huzeyfe)
2. Osman b. Abdullah es-Sekafi (osman b. abdullah b. evs)
3. Abdullah b. Abdurrahman et-Tâifi (Ebu Ya'lâ Abdullah b. Abdurrahman b. Ya'lâ b. Mürra)
4. Ebu Halid Süleyman b. Hayyan el-Caferî (Süleyman b. Hayyan)
5. Ebu Said Abdullah b. Saîd el-Kindî (Abdullah b. Saîd b. Husayn b. Adî)
Konular:
Kur'an, okumak ve yaşamak
Sohbet, ayakta sohbet
Zikir, vird edinmek
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنَا مَنْصُورٌ وَالأَعْمَشُ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم تَعْنِى إِذَا تَصَدَّقَتِ الْمَرْأَةُ مِنْ بَيْتِ زَوْجِهَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9719, B001439
Hadis:
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنَا مَنْصُورٌ وَالأَعْمَشُ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم تَعْنِى إِذَا تَصَدَّقَتِ الْمَرْأَةُ مِنْ بَيْتِ زَوْجِهَا .
Tercemesi:
Bize Adem, ona Şu'be, ona Mansur ve A'meş, ona Ebu Vail, ona Mesruk, ona da Aişe (ra) Peygamber'den (sav) şöyle nakletti: "Kadın, kocasının evinden sadaka verdiği zaman..."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 26, 1/473
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
İnfak, kadının kocasının malından harcaması
Mülkiyet, Kadın, kocasının malından tasarrufta bulunması
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا أَنْفَقَتِ الْمَرْأَةُ مِنْ طَعَامِ بَيْتِهَا غَيْرَ مُفْسِدَةٍ فَلَهَا أَجْرُهَا ، وَلِلزَّوْجِ بِمَا اكْتَسَبَ ، وَلِلْخَازِنِ مِثْلُ ذَلِكَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9726, B001441
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا أَنْفَقَتِ الْمَرْأَةُ مِنْ طَعَامِ بَيْتِهَا غَيْرَ مُفْسِدَةٍ فَلَهَا أَجْرُهَا ، وَلِلزَّوْجِ بِمَا اكْتَسَبَ ، وَلِلْخَازِنِ مِثْلُ ذَلِكَ » .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya, ona Cerir, ona Mansur, ona Şakik, ona Mesruk, ona da Aişe'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kadın, kendi evinindeki yiyeceklerden ifsat etmeden infak ettiğinde, kadına bu infakı için sevap vardır. Bu malı kazanmasından dolayı kocasına; muhafaza ettiğinden dolayı da bekçiye bunun kadar sevab vardır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 26, 1/473
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Yahya en-Neysâbûrî (Yahya b. Yahya b. Bekir b. Abdurrahman)
Konular:
İnfak, Allah yolunda İnfak, kadının kocasının malından harcaması
Mülkiyet, Kadın, kocasının malından tasarrufta bulunması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9755, B001445
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ صَدَقَةٌ » . فَقَالُوا يَا نَبِىَّ اللَّهِ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ قَالَ « يَعْمَلُ بِيَدِهِ فَيَنْفَعُ نَفْسَهُ وَيَتَصَدَّقُ » . قَالُوا فَإِنْ لَمْ يَجِدْ قَالَ « يُعِينُ ذَا الْحَاجَةِ الْمَلْهُوفَ » . قَالُوا فَإِنْ لَمْ يَجِدْ . قَالَ « فَلْيَعْمَلْ بِالْمَعْرُوفِ ، وَلْيُمْسِكْ عَنِ الشَّرِّ فَإِنَّهَا لَهُ صَدَقَةٌ » .
Tercemesi:
Bize Müslim b. İbrahim, ona Şu'be, ona Said b. Ebu Bürde, ona babası (Ebu Bürde b. Ebu Musa), ona da dedesi (Ebu Musa Abdullah b. Kays) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) “Her Müslümanın (yüce ahlaki değerlerin bir gereği olarak) sadaka vermesi istenen bir husustur” buyurdu. Orada bulunan sahabiler “Ey Allah'ın Nebisi! Kişi sadaka verecek bir şey bulamazsa (ne yapar)?” dediler. Rasul-i Ekrem (sav) “Elinin emeği ile çalışır hem kendini faydalandırır, hem de sadaka verir” buyurdu. Sahabiler “Çalışmaya da gücü bulunmazsa?” dediler. Rasulullah (sav) “İhtiyaç sahibine, bunalmış mazluma yardım eder” buyurdu. Buna da gücü yetmezse (ne yapar)? dediler. Rasul-i Ekrem (sav) “Ma'rûf (yani hayır) işlesin, kendini kötülükten tutsun. Çünkü bu da o kimse için bir sadakadır” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 30, 1/474
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Said b. Ebu Bürde el-Eşari (Said b. Amir b. Abdullah b. Kays)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
İNSANLAR ARASI SEVGİ VE SAYGI
Kötülük
KTB, SADAKA Sadaka, faydalı eylemlerde bulunmak
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ عَنْ حَفْصَةَ بِنْتِ سِيرِينَ عَنْ أُمِّ عَطِيَّةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ بُعِثَ إِلَى نُسَيْبَةَ الأَنْصَارِيَّةِ بِشَاةٍ فَأَرْسَلَتْ إِلَى عَائِشَةَ - رضى الله عنها - مِنْهَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « عِنْدَكُمْ شَىْءٌ » . فَقُلْتُ لاَ إِلاَّ مَا أَرْسَلَتْ بِهِ نُسَيْبَةُ مِنْ تِلْكَ الشَّاةِ فَقَالَ « هَاتِ فَقَدْ بَلَغَتْ مَحِلَّهَا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9757, B001446
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ عَنْ حَفْصَةَ بِنْتِ سِيرِينَ عَنْ أُمِّ عَطِيَّةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ بُعِثَ إِلَى نُسَيْبَةَ الأَنْصَارِيَّةِ بِشَاةٍ فَأَرْسَلَتْ إِلَى عَائِشَةَ - رضى الله عنها - مِنْهَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « عِنْدَكُمْ شَىْءٌ » . فَقُلْتُ لاَ إِلاَّ مَا أَرْسَلَتْ بِهِ نُسَيْبَةُ مِنْ تِلْكَ الشَّاةِ فَقَالَ « هَاتِ فَقَدْ بَلَغَتْ مَحِلَّهَا » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Yunus, ona Ebu Şihab, ona Halid el-Hazzâ, ona Hafsa bt. Sirin, ona Ümmü Atiyye (r.anha) şöyle demiştir:
Ensâriyye Nuseybe'ye (yani bana zekattan) bir koyun gönderilmişti. Ben Nuseybe de bu koyunun etinden bir parça Aişe'ye göndermiştim. Bu sırada Peygamber (sav): "Yanınızda yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Aişe dedi ki: 'Benim yanımda bir şey yoktur, yalnız Nuseybe'nin şu zekat koyunundan (bana) gönderdiği bir parça et vardır' dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Haydi getir! Zekat yerine ulaşmıştır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 31, 1/474
Senetler:
1. Ümmü Atıyye el-Ensariyye (Nesibe bt. Ka'b)
2. Ümmü Hüzeyl Hafsa bt. Sirin (Hafsa bt. Sirin)
3. Ebu Menâzil Halid el-Hazzâ (Halid b. Mihran)
4. Ebu Şihâb Abdürabbih b. Nafi' el-Kinanî (Abdürabbih b. Nafi')
5. Ebu Abdullah Ahmed b. Yunus et-Temimî (Ahmed b. Abdullah b. Yunus b. Abdullah b. Kays)
Konular: