3627 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Velid et-Tayâlisî, ona el-Leys, ona Bükeyr b. Abdullah b. el-Eşec, ona Büsr b. Said, İbn Sâid'in şöyle anlattığını rivayet etti:
Ömer (ra) beni zekât toplamak üzere görevlendirmişti. İşimi bitirip topladığım zekâtları kendisine teslim edince, bana ücret verilmesini emretti. Bunun üzerine ben bu işi Allah rızası için yaptım, mükâfatım Allah'a aittir dedim. Bana dedi ki: Sana verileni al, zira ben de Hz. Peygamber (sav) zamanında (bu işte) çalıştım. Bana ücret vermişti de ben de senin dediğin gibi demiştim. Hz. Peygamber (sav) bana "istemeden sana bir şey verildiği zaman onu (al) ye ve tasadduk et," buyurmuştu.
Açıklama: Zekât memurlarına devletin toplanan zekâttan maaş verebilir. Bu konuda verilen bu meblağı kişi kazanç olarak yiyebilir ya da sadaka verebilir.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abide b. Humeyd et-Teymî, ona Ebu Za'ra, ona Ebul-Ahves, ona babası, ona da Malik b. Nadle (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Eller üç sınıftır: Allah'ın eli en üsttedir. Ondan sonra veren insanın eli gelir. En altta da dilenen insanın eli vardır. Dolayısıyla malının fazlasını ver, nefsine karşı âciz olma!"
Açıklama: Yüce Allah her şeyin mâlikidir. Bu bakımdan asıl veren O’dur. Hayırsever insan da Allah’ın ikram edici vasfına uygun bir yol takip ettiği için kıymet ifade etmektedir. Dilenen insan ise, kişiliğini düşünmeyen, şahsiyetini alçaltmakta sakınca görmeyen biridir, bu itibarla değer hükmü açısından en altta olmaya lâyıktır. “Malının fazlasını ver” cümlesinden maksat, ihtiyacından fazla olan miktardır. “Nefsine karşı âciz olma!” cümlesi de nefsine yenilme anlamındadır. Bilindiği üzere nefis aç gözlüdür, muhteristir, insana cömertliği değil cimriliği emreder. Kâmil insan da nefsin bu isteklerine boyun eğmeyip onunla mücadele edebilendir.
Bize Kuteybe b. Said, ona el-Leys b. Sa'd, ona Cafer b. Rabi'a, ona Bekir b. Sevade, ona Müslim b. Mahşi, ona da İbn Firasî rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) sordum: Dilenebilir miyim ey Allah'ın Rasulü?
"Hayır! Eğer mutlaka bir şey istemek zorunda kalırsan, salih kişilerden iste!" buyurdu.
Bize Abdullah b. Mesleme, bona Mâlik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) minberde zekâttan, haya edip sadakadan, iffetli davranmaktan ve dilencilikten söz ederken şöyle buyurdu:
"Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. Üstteki el, verenin elidir. Alttaki el de dilenenin elidir."
Ebû Davud dedi ki: Bu hadisteki Eyyüb'ün Nafi'den rivayeti konusunda ihtilâf edilmiştir. Abdulvaris: Üstteki el, iffetli davrananın (dilenciliğe tenezzül etmeyenin) elidir" diye rivayet etti. Ancak ravilerin ekserisi, Hammâd b. Zeyd'in Eyyüb'den rivayetindeki, "üstteki el veren eldir" ifadesini benimsemişlerdir. Hammâd'dan rivayet edenlerden biri de "iffetli davranıp almayandır" diye rivayet etmiştir.