Öneri Formu
Hadis Id, No:
12769, T000618
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ الشَّيْبَانِىُّ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ عَنْ دَرَّاجٍ عَنِ ابْنِ حُجَيْرَةَ هُوَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ حُجَيْرَةَ الْمِصْرِىُّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا أَدَّيْتَ زَكَاةَ مَالِكَ فَقَدْ قَضَيْتَ مَا عَلَيْكَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى . هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَقَدْ رُوِىَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ أَنَّهُ ذَكَرَ الزَّكَاةَ . فَقَالَ رَجَلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهَا فَقَالَ « لاَ إِلاَّ أَنْ تَتَطَوَّعَ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs eş-Şeybânî el-Basrî, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b Haris, ona Derrâc (Abdullah b. Semh), ona (Abdurrahman) b. Huceyra, ona da Ebu Hureyre (Abdurrahman b. Sahr) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Malının zekatını verirsen görevini yerine getirmiş olursun."
Tirmizî dedi ki: Bu hadis hasen garibtir.
Bu hadis Rasulullah'dan (sav) farklı şekillerde de nakledilmiştir. Bunlardan birinde bir adam: "Ey Allah'ın Rasulü! Zekattan haricinde yapmam gereken bir görev daha var mı?" diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Hayır, fakat nafile olarak verebilirsin" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 2, 3/13
Senetler:
()
Konular:
Zekat, Sadaka, Fitre
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12772, T000621
Hadis:
حَدَّثَنَا زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ الْبَغْدَادِىُّ وَإِبْرَاهِيمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْهَرَوِىُّ وَمُحَمَّدُ بْنُ كَامِلٍ الْمَرْوَزِىُّ -الْمَعْنَى وَاحِدٌ- قَالُوا حَدَّثَنَا بْنُ الْعَوَّامِ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ حُسَيْنٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَتَبَ كِتَابَ الصَّدَقَةِ فَلَمْ يُخْرِجْهُ إِلَى عُمَّالِهِ حَتَّى قُبِضَ فَقَرَنَهُ بِسَيْفِهِ. فَلَمَّا قُبِضَ عَمِلَ بِهِ أَبُو بَكْرٍ حَتَّى قُبِضَ وَعُمَرُ حَتَّى قُبِضَ وَكَانَ فِيهِ « فِى خَمْسٍ مِنَ الإِبِلِ شَاةٌ وَفِى عَشْرٍ شَاتَانِ وَفِى خَمْسَ عَشْرَةَ ثَلاَثُ شِيَاهٍ وَفِى عِشْرِينَ أَرْبَعُ شِيَاهٍ وَفِى خَمْسٍ وَعِشْرِينَ بِنْتُ مَخَاضٍ إِلَى خَمْسٍ وَثَلاَثِينَ فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا ابْنَةُ لَبُونٍ إِلَى خَمْسٍ وَأَرْبَعِينَ فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا حِقَّةٌ إِلَى سِتِّينَ. فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا فجَذَعَةٌ إِلَى خَمْسٍ وَسَبْعِينَ فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا ابْنَتَا لَبُونٍ إِلَى تِسْعِينَ فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا حِقَّتَانِ إِلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ فَإِذَا زَادَتْ عَلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ فَفِى كُلِّ خَمْسِينَ حِقَّةٌ وَفِى كُلِّ أَرْبَعِينَ ابْنَةُ لَبُونٍ . وَفِى الشَّاءِ فِى كُلِّ أَرْبَعِينَ شَاةً شَاةٌ إِلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ فَإِذَا زَادَتْ فَشَاتَانِ إِلَى مِائَتَيْنِ فَإِذَا زَادَتْ فَثَلاَثُ شِيَاهٍ إِلَى ثَلاَثِمِائَةِ شَاةٍ فَإِذَا زَادَتْ عَلَى ثَلاَثِمِائَةِ شَاةٍ فَفِى كُلِّ مِائَةِ شَاةٍ شَاةٌ ثُمَّ لَيْسَ فِيهَا شَىْءٌ حَتَّى تَبْلُغَ أَرْبَعَمِائَةٍ وَلاَ يُجْمَعُ بَيْنَ مُتَفَرِّقٍ وَلاَ يُفَرَّقُ بَيْنَ مُجْتَمِعٍ مَخَافَةَ الصَّدَقَةِ وَمَا كَانَ مِنْ خَلِيطَيْنِ فَإِنَّهُمَا يَتَرَاجَعَانِ بِالسَّوِيَّةِ وَلاَ يُؤْخَذُ فِى الصَّدَقَةِ هَرِمَةٌ وَلاَ ذَاتُ عَيْبٍ » . وَقَالَ الزُّهْرِىُّ إِذَا جَاءَ الْمُصَدِّقُ قَسَّمَ الشَّاءَ أَثْلاَثًا ثُلُثٌ خِيَارٌ وَثُلُثٌ أَوْسَاطٌ وَثُلُثٌ شِرَارٌ وَأَخَذَ الْمُصَدِّقُ مِنَ الْوَسَطِ . وَلَمْ يَذْكُرِ الزُّهْرِىُّ الْبَقَرَ . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى بَكْرٍ الصِّدِّيقِ وَبَهْزِ بْنِ حَكِيمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ . وَأَبِى ذَرٍّ وَأَنَسٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثٌ حَسَنٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا الْحَدِيثِ عِنْدَ عَامَّةِ الْفُقَهَاءِ . وَقَدْ رَوَى يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ هَذَا الْحَدِيثَ وَلَمْ يَرْفَعُوهُ. وَإِنَّمَا رَفَعَهُ سُفْيَانُ بْنُ حُسَيْنٍ .
Tercemesi:
Bize Ziyad b. Eyyûb el-Bağdâdî, İbrahim b. Abdullah el-Herevî ve Muhammed b. Kâmil el-Mervezî – rivayetlerinin anlamı bir olmak üzere- rivayetle dediler ki: Bize İbnü’l-Avvâm, ona Süfyan b. Huseyn, ona ez-Zührî, ona Sâlim’in, babasından rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) sadaka (zekât miktarları) ile ilgili mektubu yazdırdığı ve kılıcına bağladığı halde ruhu kabz edilinceye kadar görevlendirdiği zekât tahsildarlarına gönderememişti. Ruhu kabz edildikten sonra Ebu Bekir de vefat edinceye kadar, Ömer de vefat edinceye kadar, o mektup gereğince amel etti. Bu mektupda şunlar yazılı idi:
“Beş deve için bir koyun, on deve için iki koyun, on beş deve için üç koyun, yirmi deve için dört koyun zekât verilir.
Yirmi beşten otuz beşe kadar bir bintu mehâd (denilen iki yaşına basmış bir dişi deve) verilir. Otuz altı ile kırk beş deveye kadar bir bintu lebûn (iki yaşını bitirmiş, üç yaşına basmış dişi) bir deve verilir. Kırk altıdan altmışa kadar hıkka (denilen üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi) bir deve verilir. Altmış bir ile yetmiş beş arası için bir cezea (dört yaşını bitirip, beş yaşına girmiş dişi) bir deve verilir. Yetmiş altıdan doksana kadar iki tane bintu lebûn (iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş dişi) bir deve zekât düşer. Doksan bir ile yüz yirmi arası develere iki hıkka (üç yaşını bitirip dört yaşına basmış) bir dişi deve zekât düşer. Yüz yirmi birden itibaren her elli deve için bir hıkka (üç yaşını bitirip dört yaşına basmış) bir dişi deve ve her bir kırk deve için bir bintu lebûn (denilen iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve) verilir.
Koyun zekâtında ise her bir kırk koyun için yüz yirmiye varıncaya kadar birer koyun verilir. Yüz yirmi birden iki yüze kadar ise iki koyun, iki yüz birden üç yüze kadar üç koyun verilir, üç yüzden sonrasında ise her bir yüz koyun için birer koyun zekât verilir. Bundan sonra dört yüze varıncaya kadar ona başkaca zekât düşmez. Zekât düşer korkusu ile dağınık halde bulunanlar bir araya toplanmaz, bir arada bulunanlar da dağıtılmaz. İki ortağın bulunduğu sürülerden ise alınan zekâtta, ortaklar kendi aralarında (hisselerine göre) eşit şekilde zekâtı paylaştırırlar. Zekât olarak alınanlar arasında dişleri dökülmüş kadar yaşlı bir hayvan da alınmaz, kusurlu bir hayvan da alınmaz.”
Ez-Zührî dedi ki: Zekât toplayıcısı geldiği zaman koyunları üç kısma ayırır, üçte biri iyileri, üçte biri orta hallileri, üçte biri ise kötüleri olarak ayrılır. Zekât toplayan kişi de orta hallilerden alır. Ez-Zührî rivayetinde sığır türünü söz konusu etmemiştir.
(Tirmizi) dedi ki: Bu hususta Ebu Bekir es-Sıddık ve Behz b. Hakîm’e, babasının, ona da dedesinin naklettiği rivayeti ile Ebu Zer ve Enes’den gelmiş rivayetler de vardır.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: İbn Ömer’in hadisi hasen bir hadistir. Uygulama da genel olarak fukaha nezdinde bu hadise göredir. Yûnus b. Yezid ve daha başka birileri de Zührî’den, ona Sâlim’in rivayeti olarak bu hadisi zikretmiş olmakla birlikte onu merfu olarak (Nebi’ye varan senet ile) rivayet etmemişlerdir. Bunu yalnızca Süfyan b. Hüseyin merfu olarak rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 4, 3/17
Senetler:
()
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِى الشَّوَارِبِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ عَاصِمِ بْنِ ضَمْرَةَ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « قَدْ عَفَوْتُ عَنْ صَدَقَةِ الْخَيْلِ وَالرَّقِيقِ فَهَاتُوا صَدَقَةَ الرِّقَةِ مِنْ كُلِّ أَرْبَعِينَ دِرْهَمًا دِرْهَمًا وَلَيْسَ فِى تِسْعِينَ وَمِائَةٍ شَىْءٌ فَإِذَا بَلَغَتْ مِائَتَيْنِ فَفِيهَا خَمْسَةُ الدَّرَاهِمِ » و في الباب عن أبي بكر الصديق و عمرو بن حزم. قال أبو عيسى روى هذا الحديث الأعمش و أبو عوانة و غيرهما عن أبي إسحاق عن عاصم بن ضمرة عن علي. و روى سفيان الثوري و ابن عيينة و غير واحد عن أبي إسحاق عن الحارث عن علي. قال و سألت محمدا عن هذا الحديث ؟ فقال كلاهما عندي صحيح عن أبي إسحاق يحتمل أن يكون روي عنهما جميعا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12771, T000620
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِى الشَّوَارِبِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ عَاصِمِ بْنِ ضَمْرَةَ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « قَدْ عَفَوْتُ عَنْ صَدَقَةِ الْخَيْلِ وَالرَّقِيقِ فَهَاتُوا صَدَقَةَ الرِّقَةِ مِنْ كُلِّ أَرْبَعِينَ دِرْهَمًا دِرْهَمًا وَلَيْسَ فِى تِسْعِينَ وَمِائَةٍ شَىْءٌ فَإِذَا بَلَغَتْ مِائَتَيْنِ فَفِيهَا خَمْسَةُ الدَّرَاهِمِ » و في الباب عن أبي بكر الصديق و عمرو بن حزم. قال أبو عيسى روى هذا الحديث الأعمش و أبو عوانة و غيرهما عن أبي إسحاق عن عاصم بن ضمرة عن علي. و روى سفيان الثوري و ابن عيينة و غير واحد عن أبي إسحاق عن الحارث عن علي. قال و سألت محمدا عن هذا الحديث ؟ فقال كلاهما عندي صحيح عن أبي إسحاق يحتمل أن يكون روي عنهما جميعا
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdülmelik b. Ebu’ş-Şevârib, ona Ebu Avâne, ona Ebu İshak, ona Âsım b. Damra, ona da Ali’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “(Ticaret maksadı ile edinilmeyen) atların ve kölelerin zekâtından muaf tuttum. Siz bana gümüşün her bir kırk dirheminden bir dirhem zekât verin. Bununla birlikte yüz doksan dirheme bir şey düşmez. İki yüzü bulursa ona beş dirhem zekât düşer.”
Bu hususta Ebu Bekir es-Sıddık ve Amr b. Hazm’dan gelmiş rivayetler vardır.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hadis el-A‘meş, Ebu Avâne ve başkalarına Ebu İshak, ona Âsım b. Damra, ona da Ali yoluyla rivayet edilmiştir.
Ayrıca Süfyan es-Sevrî, İbn Uyeyne ve daha başkasına Ebu İshak, ona el-Hâris, ona da Ali’nin rivayeti olarak rivayet edilmiştir.
(Tirmizi) dedi ki: Ben Muhammed’e (Buhari’ye) bu hadisi sordum. O: Her ikisi de bana göre Ebu İshak’tan gelen yolları ile sahihtir. Bununla birlikte her ikisinden de rivayet edilmiş olma ihtimali vardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 3, 3/16
Senetler:
()
Konular:
Zekat, at ve kölelerin zekatı Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12773, T000622
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْمُحَارِبِىُّ وَأَبُو سَعِيدٍ الأَشَجُّ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ عَنْ خُصَيْفٍ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « فِى ثَلاَثِينَ مِنَ الْبَقَرِ تَبِيعٌ أَوْ تَبِيعَةٌ وَفِى أَرْبَعِينَ مُسِنَّةٌ » . وَفِى الْبَابِ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَكَذَا رَوَاهُ عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ عَنْ خُصَيْفٍ. وَعَبْدُ السَّلاَمِ ثِقَةٌ حَافِظٌ . وَرَوَى شَرِيكٌ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ خُصَيْفٍ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ عَنْ أُبيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ . وَأَبُو عُبَيْدَةَ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ عَبْدِ اللَّهِ أبيه
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeyd el-Muhâribî ve Ebu Saîd el-Eşec, onlara Abdusselâm b. Harb, ona Husayf, ona Ebu Ubeyde, ona Abdullah, o, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Otuz sığırda iki yaşında erkek ya da dişi bir dana, her kırk sığırda da üç yaşında bir dana zekât vardır.”
Bu hususta Muaz b. Cebel’den de gelmiş rivayet vardır.
Ebu İsa dedi ki: Bu hadisi Abdüsselam b. Harb, Husayf’dan böylece rivayet etmiştir. Abdüsselam, sika (güvenilir) ve hafız bir ravidir. Bu hadisi Şerik’ten ona Husayf, ona Ebu Ubeyde, ona babası, ona da Abdullah rivayet etmiştir, Ebu Ubeyde b. Abdullah ise babası Abdullah’tan hadis dinlememiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 5, 3/19
Senetler:
()
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12775, T000623
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ بَعَثَنِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِلَى الْيَمَنِ فَأَمَرَنِى أَنْ آخُذَ مِنْ كُلِّ ثَلاَثِينَ بَقَرَةً تَبِيعًا أَوْ تَبِيعَةً وَمِنْ كُلِّ أَرْبَعِينَ مُسِنَّةً وَمِنْ كُلِّ حَالِمٍ دِينَارًا أَوْ عِدْلَهُ مَعَافِرَ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ سُفْيَانَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ مَسْرُوقٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ فَأَمَرَهُ أَنْ يَأْخُذَ . وَهَذَا أَصَحُّ .
Tercemesi:
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Abdürrezzak, ona Süfyan, ona el-A‘meş, ona Ebu Vâil, ona Mesruk, ona da Muaz b. Cebel’in şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (sav) beni Yemen’e gönderdi ve bana her otuz sığırdan iki yaşında erkek ya da dişi bir dana, her kırk sığırdan da üç yaşında bir sığır, her buluğa ermiş bir kişiden bir dinar yahut onun dengi meâfir türü kumaş almamı emretti.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hasen bir hadistir. Bazıları bu hadisi Süfyan’dan, ona el-A‘meş, ona Ebu Vâil, ona Mesruk’un rivayet ettiğine göre Nebi (sav), Muaz’ı Yemen’e gönderdi ve ona…almasını emretti, diye rivayet etmişlerdir ki bu daha sahih bir rivayettir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 5, 3/20
Senetler:
()
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12777, T000624
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ قَالَ سَأَلْتُ أَبَا عُبَيْدَةَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ هَلْ تَذْكُرُ مِنْ عَبْدِ اللَّهِ شَيْئًا؟ قَالَ لاَ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu‘be, ona da Amr b. Murre’nin şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Ubeyde b. Abdullah’a: Sen (baban) Abdullah’tan herhangi bir şey (bir hadis) rivayeti hatırlıyor musun? dedim. O da: Hayır, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 5, 3/21
Senetler:
()
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12780, T000626
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى الْمَازِنِىِّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ ذَوْدٍ صَدَقَةٌ. وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ صَدَقَةٌ. وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسَةِ أَوْسُقٍ صَدَقَةٌ » . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَابْنِ عُمَرَ وَجَابِرٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Abdulaziz b. Muhammed, ona Amr b. Yahyâ el-Mâzinî, ona babası, ona da Ebu Saîd el-Hudrî’nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Beş deveden aşağısında sadaka (zekât) yoktur, beş ukiye (iki yüz dirhem) gümüşten aşağısında da zekât yoktur. (Hububat, hurma ve benzerlerinden) beş veskden aşağısında da zekât yoktur.”
Bu hususta Ebu Hureyre, İbn Ömer, Câbir ve Abdullah b. Amr yoluyla da gelmiş rivayetler vardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 7, 3/22
Senetler:
()
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12782, T000627
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ وَشُعْبَةُ وَمَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَ حَدِيثِ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى {أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ ذَوْدٍ صَدَقَةٌ. وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ صَدَقَةٌ. وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسَةِ أَوْسُقٍ صَدَقَةٌ »} قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى سَعِيدٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ. وَقَدْ رُوِىَ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنْهُ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ أَنْ لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسَةِ أَوْسُقٍ صَدَقَةٌ . وَالْوَسْقُ سِتُّونَ صَاعًا وَخَمْسَةُ أَوْسُقٍ ثَلاَثُمِائَةِ صَاعٍ. وَصَاعُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم خَمْسَةُ أَرْطَالٍ وَثُلُثٌ. وَصَاعُ أَهْلِ الْكُوفَةِ ثَمَانِيَةُ أَرْطَالٍ وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ صَدَقَةٌ. وَالأُوقِيَّةُ أَرْبَعُونَ دِرْهَمًا. وَخَمْسُ أَوَاقٍ مِائَتَا دِرْهَمٍ . وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ ذَوْدٍ صَدَقَةٌ. يَعْنِى لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسٍ مِنَ الإِبِلِ فَإِذَا بَلَغَتْ خَمْسًا وَعِشْرِينَ مِنَ الإِبِلِ فَفِيهَا بِنْتُ مَخَاضٍ وَفِيمَا دُونَ خَمْسٍ وَعِشْرِينَ مِنَ الإِبِلِ فِى كُلِّ خَمْسٍ مِنَ الإِبِلِ شَاةٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, Şu‘be ve Mâlik b. Enes, onlara Amr b. Yahyâ, ona babası, ona da Ebu Saîd, Nebi’den (sav) Abdülaziz’e, Amr b. Yahyâ’nın naklettiği şu rivayete yakın olarak rivayet etmiştir: Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Beş deveden aşağısında zekât yoktur, beş ukiye (iki yüz dirhem) gümüşten aşağısında da zekât yoktur. Beş vesk (hurma ve hububat türünden mahsullerde) zekât yoktur.”
Ebu İsa dedi ki: Ebu Saîd’in rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Ondan başka bir yoldan da rivayet edilmiştir. İlim ehli nezdinde de uygulama buna göredir. Beş veskden aşağı (ziraat mahsullerinde) zekât yoktur. Bir vesk ise atmış sa’dır, beş vesk ise üç yüz sa’ eder. Nebi’nin (sav) bir sa’ı beş tam ve üçte bir rıtla tekabül eder. Kûfelilerin sa’ı ise sekiz rıtıldır. Beş ukiyeden (sekiz yüz dirhemden) aşağı gümüşte de zekât yoktur. Ukiye ise kırk dirhemdir. Beş ukiye iki yüz dirhem eder. Beş deveden aşağısında da zekât yoktur. Yani develerin sayısı yirmi beşe vardığı takdirde ona bir bintu mahâd (iki yaşına basmış bir deve) düşer. Yirmi beş deveden aşağısında ise her bir beş deve için bir koyun zekât olarak verilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 7, 3/22
Senetler:
()
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12778, T000625
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا زَكَرِيَّا بْنُ إِسْحَاقَ الْمَكِّىُّ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ صَيْفِىٍّ عَنْ أَبِى مَعْبَدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ فَقَالَ لَهُ « إِنَّكَ تَأْتِى قَوْمًا أَهْلَ كِتَابٍ فَادْعُهُمْ إِلَى شَهَادَةِ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنِّى رَسُولُ اللَّهِ. فَإِنْ هُمْ أَطَاعُوا لِذَلِكَ فَأَعْلِمْهُمْ أَنَّ اللَّهَ افْتَرَضَ عَلَيْهِمْ خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ فَإِنْ هُمْ أَطَاعُوا لِذَلِكَ فَأَعْلِمْهُمْ أَنَّ اللَّهَ افْتَرَضَ عَلَيْهِمْ صَدَقَةً فِى أَمْوَالِهِمْ تُؤْخَذُ مِنْ أَغْنِيَائِهِمْ وَتُرَدُّ عَلَى فُقَرَائِهِمْ فَإِنْ هُمْ أَطَاعُوا لِذَلِكَ فَإِيَّاكَ وَكَرَائِمَ أَمْوَالِهِمْ وَاتَّقِ دَعْوَةَ الْمَظْلُومِ فَإِنَّهَا لَيْسَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ اللَّهِ حِجَابٌ » . وَفِى الْبَابِ عَنِ الصُّنَابِحِىِّ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عَبَّاسٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَأَبُو مَعْبَدٍ مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ اسْمُهُ نَافِذٌ .
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb (Muhammed b. Alâ), ona Veki' (b. Cerrah), ona Zekeriyya b. İshak el-Mekkî ona Yahya b. Abdullah b. Sayfî, ona Ebu Ma'bed (Nâfiz), ona da (Abdullah) b. Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Muaz'ı Yemen'e gönderirken ona şöyle buyurdu: "Kitap ehli olan bir kavme gidiyorsun. Onları Allah'tan başka bir ilah olmadığına, benim de Allah'ın rasulü olduğuma şahitlik etmeye davet et. Onlar bunu kabul ederse Allah'ın onlara her gün beş vakit namazı farz kıldığını onlara haber ver. Bunu da kabul ederseler Allah'ın onlara zenginlerden alınıp fakirlere verilmek üzere mallarından zekatın farz kılındığı (kadarının alınacağını) kendilerine bildir. Bunu da kabul ederseler mallarının iyilerini almaktan ve mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onunla Allah arasında bir perde yoktur."
Bu konuda Sunabihî'den de hadis rivayet edilmiştir.
Tirmîzî dedi ki: İbn Abbas hadisi hasen sahihtir. İbn Abbas'ın azatlı kölesi Ebu Ma'bed'in ismi Nâfiz'dir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 6, 3/21
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Mabed Nafiz Mevla ibn Abbas (Nafiz)
3. Yahya b. Abdullah el-Kuraşi (Yahya b. Abdullah b. Muhammed b. Yahya)
4. Zekeriyya b. İshak el-Mekki (Zekeriyya b. İshak)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Dua, beddua, mazlumun bedduası
Namaz, Dindeki Yeri, Müslüman Üzerindeki Etkisi Zekat, Sadaka, Fitre, ahiretteki karşılığı
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كُنَّا نَتَمَنَّى أَنْ يَأْتِىَ الأَعْرَابِىُّ الْعَاقِلُ فَيَسْأَلَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ عِنْدَهُ فَبَيْنَا نَحْنُ كذَلِكَ إِذْ أَتَاهُ أَعْرَابِىٌّ فَجَثَا بَيْنَ يَدَىِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ إِنَّ رَسُولَكَ أَتَانَا فَزَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ اللَّهَ أَرْسَلَكَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى رَفَعَ السَّمَاءَ وَبَسَطَ الأَرْضَ وَنَصَبَ الْجِبَالَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ قَالَ« نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا صَوْمَ شَهْرٍ فِى السَّنَةِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا فِى أَمْوَالِنَا الزَّكَاةَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا الْحَجَّ إِلَى الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . فَقَالَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لاَ أَدَعُ مِنْهُنَّ شَيْئًا وَلاَ أُجَاوِزُهُنَّ . ثُمَّ وَثَبَ. فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنْ صَدَقَ الأَعْرَابِىُّ دَخَلَ الْجَنَّةَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ. وَقَدْ رُوِىَ مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْمَاعِيلَ يَقُولُ قَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ فِقْهُ هَذَا الْحَدِيثِ أَنَّ الْقِرَاءَةَ عَلَى الْعَالِمِ وَالْعَرْضَ عَلَيْهِ جَائِزٌ مِثْلُ السَّمَاعِ . وَاحْتَجَّ بِأَنَّ الأَعْرَابِىَّ عَرَضَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَقَرَّ بِهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12770, T000619
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ كُنَّا نَتَمَنَّى أَنْ يَأْتِىَ الأَعْرَابِىُّ الْعَاقِلُ فَيَسْأَلَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَنَحْنُ عِنْدَهُ فَبَيْنَا نَحْنُ كذَلِكَ إِذْ أَتَاهُ أَعْرَابِىٌّ فَجَثَا بَيْنَ يَدَىِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ إِنَّ رَسُولَكَ أَتَانَا فَزَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ اللَّهَ أَرْسَلَكَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى رَفَعَ السَّمَاءَ وَبَسَطَ الأَرْضَ وَنَصَبَ الْجِبَالَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ قَالَ« نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا صَوْمَ شَهْرٍ فِى السَّنَةِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا فِى أَمْوَالِنَا الزَّكَاةَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا الْحَجَّ إِلَى الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . فَقَالَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لاَ أَدَعُ مِنْهُنَّ شَيْئًا وَلاَ أُجَاوِزُهُنَّ . ثُمَّ وَثَبَ. فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنْ صَدَقَ الأَعْرَابِىُّ دَخَلَ الْجَنَّةَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ. وَقَدْ رُوِىَ مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْمَاعِيلَ يَقُولُ قَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ فِقْهُ هَذَا الْحَدِيثِ أَنَّ الْقِرَاءَةَ عَلَى الْعَالِمِ وَالْعَرْضَ عَلَيْهِ جَائِزٌ مِثْلُ السَّمَاعِ . وَاحْتَجَّ بِأَنَّ الأَعْرَابِىَّ عَرَضَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَقَرَّ بِهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. İsmail, ona Ali b. Abdülhamid el-Kûfî, ona Süleyman b. Muğire, ona Sâbit (b. Eslem), ona da Enes (b. Malik) şöyle demiştir:
Enes (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)’in yanında otururken akıllı bir kimse gelse, soru sorsa da bizde bazı şeyleri öğrenmiş olsak derdik. Yine böyle bir durumda iken bir adam geldi ve Peygamber (s.a.v.)’in önüne diz çöküp oturdu ve; “Ya Muhammed! senin gönderdiğin kimse bize geldi ve senin Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber olduğunu söyledi.” Peygamber (s.a.v.)’de: “Evet” buyurdular. O kimse dedi ki: “Göğü yükselten, yeryüzünü serip döşeyen ve dağları meydana getiren Allah mı seni gönderdi?” Peygamber (s.a.v.): “Evet” dedi. Bunun üzerine o kimse dedi ki: “Senin gönderdiğin kimse bize; bir gün ve gecede beş vakit namaz kılınması gerektiğini söyledi” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. O kimse: “Seni gönderen zat hakkı için bunu Allah mı emretti?” deyince, Rasûlullah (s.a.v.): “Evet” dediler. Bunun üzerine o adam: “Senin gönderdiğin o görevli kimse bize senede bir ay oruç tutulmasının farz olduğunu söyledi” deyince; Peygamber (s.a.v.): “Doğrudur” dedi. Bu sefer o adam: “Seni gönderen zat hakkı için bunu sana Allah mı emretti” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” buyurdu. Yine o adam: “Senin gönderdiğin kimse mallarımızdan zekat verilmesi gerektiğini söyledi” deyince, Rasûlullah (s.a.v.): “Doğrudur” dedi. O adam da: “Seni gönderen zat hakkı için bunu sana Allah mı emretti” diye sorunca; Peygamber (s.a.v.) “Evet” dediler. Yine o adam: “Senin gönderdiğin yetkili kimse bize; gücü yetenlerin Hac yapması gerektiğini söyledi” deyince Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. O adam da: “Seni gönderen zat hakkı için bunuda mı Allah emretti” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. Bunun üzerine o kimse: “Seni hak üzere gönderen o zat için bunlardan hiç birini terk etmeyeceğim ve fazlada yapmayacağım” dedi hızlıca kalkıp gitti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Bu adam bu söylediklerinde doğru ve ciddi ise Cennete girer.” Tirmîzî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Enes vasıtasıyla Rasûlullah (s.a.v.)’den değişik bir şekilde de rivâyet edilmiştir. Muhammed b. İsmail’den işittim şöyle diyordu: Bazı hadisçiler bu hadisten; “Alim bir kimseye bir şeyi okuyup arz etmenin ondan dinlemek gibi caiz olduğunu çıkarmışlardır.” Bu hadisteki kimsenin Rasûlullah (s.a.v.)’e bazı bilgileri sunması ve Rasûlullah (s.a.v.)’in de onları tasdik etmesini delil olarak göstermişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 2, 3/14
Senetler:
()
Konular:
Namaz, Dindeki Yeri, Müslüman Üzerindeki Etkisi
Oruç, arınma fırsatıdır
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri Zekat, Sadaka, Fitre, ahiretteki karşılığı