70 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdullah, ona Hâtim, ona Cuayd b. Abdurrahman, ona da Sâib b. Yezîd, şöyle dmiştir: Teyzem beni Rasulullah'ın yanına götürdü ve “ey Allah'ın Rasulü, kız kardeşimin oğlu hastadır” dedi. Rasulullah (sav) başımı sıvazladı ve bana bereketle dua etti. Sonra abdest aldı. Ben de abdest suyundan içtim. Sonra arka tarafında durdum. Ve iki küreği arasındaki peygamberlik mührünü gördüm. Ubeydullah der ki: “el-Hucle”, at cinsinin iki gözü arasında olan beyazlıklardan bir beyazlıktır. İbrahim b. Hamza der ki: Peygamberlik mührü, gerdek çadırının iri düğmesi kadardı.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İbrahim b. Hamza arasında inkıta vardır.
Bize Abdurrahman b. Yunus, ona Hatim b. İsmail, ona Ca'd, ona Saib b. Yezid şöyle rivayet etmiştir: "Teyzem beni Rasûlüllah'a (sav) götürüp 'Ey Allah'ın Rasûlü! Kız kardeşimin (şu) oğlunun çok ağrısı (rahatsızlığı) var.' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, başımı sıvazladı ve benim için bereket diledi (bana hayır duada bulundu). Sonra abdest aldı. Ben de onun abdest suyundan (geri kalanını) içtim. Sonra arkasında durdum ve omuzlarının arasındaki çadır düğmesi (veya keklik yumurtası) gibi Peygamberlik mührüne baktım."
Bize Kuteybe b. Said ve Muhammed b. Abbad, o ikisine Hatim -b. İsmail-, ona Ca'd b. Abdurrahman, ona Saib b. Yezid şöyle rivayet etmiştir: Teyzem beni Rasulüllah'a (sav) götürüp ey Allah'ın Rasulü! Kız kardeşimin (şu) oğlunun çok ağrısı (rahatsızlığı) var dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, başımı sıvazladı ve benim için bereket diledi (bana hayır duada bulundu). Sonra abdest aldı. Ben de onun abdest suyundan (geri kalanını) içtim. Sonra arkasında durdum ve omuzlarının arasındaki çadır düğmesi (veya keklik yumurtası) gibi mührüne baktım."
Bize Muhammed b. Abdullah, ona Hâtim, ona Cuayd b. Abdurrahman, ona da Sâib b. Yezîd, şöyle dmiştir: Teyzem beni Rasulullah'ın yanına götürdü ve “ey Allah'ın Rasulü, kız kardeşimin oğlu hastadır” dedi. Rasulullah (sav) başımı sıvazladı ve bana bereketle dua etti. Sonra abdest aldı. Ben de abdest suyundan içtim. Sonra arka tarafında durdum. Ve iki küreği arasındaki peygamberlik mührünü gördüm. Ubeydullah der ki: “el-Hucle”, at cinsinin iki gözü arasında olan beyazlıklardan bir beyazlıktır. İbrahim b. Hamza der ki: Peygamberlik mührü, gerdek çadırının iri düğmesi kadardı.
Bize İshak b. İsa, ona Mâlik, ona Yezîd b. Husayfe, ona Amr b. Abdullah b. Ka'b, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Osman b. Ebu'l-Âs'ın şöyle dediğini rivayet etti: (Bir gün) Resul-i Ekrem (sav) bana geldi. Öyle bir sancı çekiyordum ki nerede ise ölmek üzereydim. Hz. Peygamber (sav) bana: "(Ağrıyan yerini) sağ elinle yedi kez meshet! Ve 'Eûzü bi izzetillâhi ve kudretihî min şerri mâ ecidu' (Duyduğum acıların şerrinden Allah'ın izzetine ve kudretine sığınıyorum!) de" buyurdu. Ben de dediğini yaptım. Allah duyduğum sancıyı giderdi. Ve ben (o günden beri) gerek aileme ve gerekse başkalarına bu duayı okumalarını (hep) tavsiye ediyorum.
BizeHammâd b. halid, ona Malik, ona Zührî, ona Urve, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) hastalandığı zaman kendisine "Muavvezeteyn" (Felâk ve Nas) surelerini okuyup üflerdi. Âişe der ki: Rasulullah'ın (sav) hastalığı ağırlaştığında ben ona bu sureleri okuyup üflemeye ve bereketini umarak O'nun kendi sağ eliyle vücudunu mesh etmeye başladım.
Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona Süleyman, ona Ebu'd-Duhâ, ona da Mesrûk, Âişe’nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) bir hastayı ziyaret ettiğinde, eliyle hastayı mesheder ve 'Ey insanların Rabbi! Bu rahatsızlığı gider ve şifa ver. Şifa verici ancak sensin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki hasta üzerinde hiçbir hastalık izi bırakmasın' diye dua ederdi. Hz. Peygamber'in (sav) ölümü ile sonuçlanan hastalığı sırasında, hastalara yaptığı o duayı yapmak için elini tuttum. Hz. Peygamber (sav) elini elimden çekti ve 'Ya Rab! Beni bağışla! Beni refîk-i a'lâ ehlinden (Allah’a, cennete, peygamberlere, meleklerle birlikte) kıl' diye dua etti."
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona Hişam b. Hassan, ona Muhammed b. Sirin, ona kardeşi Ma'bed b. Sirin, ona da Ebu Said el-Hudrî, Peygamber’den (sav) bu (önceki) hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama: Önceki hadisin metni, D003418 geçmektedir.