Biyografisi: Ebu Hureyre, Yemen'de yaşayan Devs kabilesine mensuptur. Doğum tarihi bilinmemekle birlikte vefat ettiğinde 78 yaşlarında olduğu düşünüldüğünde miladi 600 civarında doğmuş olabileceği söylenebilir. Kaynaklarda adı ve babasının ismi ihtilaflıdır. Bilindiği kadarıyla doğduğunda cahiliye âdetlerine uygun adlandırıldı; fakat Hz. Peygamber onun adını Abdurrahman veya Abdullah isimlerinden birisiyle değiştirdi. Kedi yavrularına merhametle davranıp onlarla ilgilenmesi nedeniyle Ebu Hureyre (Kediciklerin babası) lakabını aldı.
Kabilesindeki Müslümanlar vesilesiyle İslâm'dan haberdar oldu ve 628 yılında Müslüman olup Medine'ye hicret etti. Medine'ye ulaştığında Hz. Peygamber Hayber'in Fethi için yola çıktığını öğrenince bir müddet Medine'de dinlenip arkadaşlarıyla beraber Hayber'e gitti. Burada görüştüğü Hz. Peygamber'den oldukça etkilenerek yanından bir daha ayrılmamak üzere ondan istifade etmeye karar verdi. Ashâb günü birlik işlerle ve ticaretle meşgul olurken o hiçbir şeyi önemsemeden daha fazla öğrenme telaşıyla mescitten ayrılmadı. Kendisine verilen görevler hariç üç yıl kadar mescidin eğitim için ayrılan bölümünde kaldı.
Hz. Peygamber'in vefatından sonra Hz. Ebu Bekir döneminde irtidat edenlere karşı yürütülen harekata destek verdi ve Yermük Savaşı ile Cürcân'ın fethine katıldı. Onun en bariz yönü ilimde kazandığı derinlik olduğundan Bahreyn'de namaz ve yargı işlerine bakması için görevlendirdi. İdarî alanda tecrübesi artınca Hz. Ömer onu Bahreyn valisi olarak atadı. Valilerinin gelirlerini mutad olarak inceleyen Hz. Ömer'in mal varlığı yoklamasına takıldı. Bahreyn'den döndüğünde zimmetine mal geçirdiği iddiasıyla mallarının bir kısmına el konuldu. Tedbir amaçlı malların hapsedilmesine müteakip Hz. Ömer konuyu araştırdığında Ebu Hureyre'nin ifadesinin doğru olduğunu anladı ve Bahreyn'deki yargı görevini geri vermek istedi, lakin Ebu Hureyre bunu reddetti. Hz. Osman'ı destekleyen cenahta yer aldı ve onu savunmak için kılıç kuşandı. Hz. Ali ve Muaviye arasındaki ihtilafta taraf olmadı.
Hz. Peygamber'in vefatından sonra Basra valisi Utbe b. Gazvan'ın kız kardeşi ile evlendi ve aile hayatını idame ettirdi. Hicri 58 veya 59 yılında Medine'de vefat etti. Geç Müslüman olmasına rağmen Hz. Peygamber'in yanında hiç ayrılmaması, ona aşırı muhabbeti, çok hadis bilmesine; dolayısıyla çok hadis rivayet etmesini sağladı. Böylelikle "Muksirun" içerisinde en fazla hadis rivayet eden kişi oldu. Aralarında sahâbe ve tâbiin bulunan üç yüzden fazla kimse ondan rivayet alarak hadisleri gelecek nesillere aktardı.
Kaynak 1# el-İsâbe fî temyizi’s-sahâbe, , 7/349
Kaynak 2# el-İstî‘âb fî maʿrifeti’l-ashâb, , 4/1768
Kaynak 3# es-Sikât, , 3/284
Kaynak 4# Kitabü't-Tabakâti'l-kebîr, , 900 4/242
Kaynak 5# Kitâbü’l-Vâfî bi’l-Vefeyât, , 18/91
Kaynak 6# Tabakâtü Halife b. Hayyât, , 1/192
Kaynak 7# Üsdü’l-ğâbe fi ma’rifeti’s-sâhâbe, , 3/405
Notlar: Mutezile'nin etkileri silinmeye çalışıldığı dönemde kendisi de danışılan ehl-i hadis alimleri arasında yer almıştır.
Kardeşi Osman'dan hadis konusunda daha bilgili olduğu ifade edilmiştir.
Hanefi mezhebine karşı olmasıyla bilinirdi.
İbn Sa'd, Tabakat, VI, 413; DİA, İbn Ebu Şeybe, XIX, 442-3;
Notlar: Vasıf'ta doğmuştur.
Basra'nın önde gelen hadis alimlerinden ders almıştır.
Hadiste ileri gelen bir alim olması sebebiyle "emirü'l-mü'minin fi'l-hadis" olarak anılmıştır.
Hadis yazmaya karşı çıkması ile bilinirdi.
İbn Sa'd, Tabakat, VII, 280-81; Zehebi, Siyeru a'lâmi'n-nübela, VII, 202-28; DİA, Şube b. Haccac, XXXIX, 224-26